Üniversitelerin kulüpleri
Amerikan kültüründe hayli önemli yer tutuyor. Alfa, Beta, Gama ve benzeri
adlarla bildiğimiz bu kulüplerin kabul törenlerinin de aşağılamaya dayandığı,
çaylakların her türden iğrençliğe katlanmak zorunda olduğu hepimizin malumu.
Önemli bir sınav, önemli bir eşik olarak bilinmekte… Bu tür kulüplerin tarikat
haline geldiğine, bir ömür sürdüğüne de çeşitli film ve dizilerde tanık
olmuştuk. En uzak kültürlerde bile kabullenilmiş kulüp kültürü üzerine gerilim
kurmak görece basit ama çok örneği olduğu için orijinal bir şey çıkarmak hayli
zor. 2018 yapımı “Pledge” zoru deneyen gerilimlerden. Küçük ölçekli Amerikan
işi festival gediklisi olarak seyirciye sesleniyor.
Hayli genç bir ekipten çıkan
enerjik bir gerilim Pledge. Senaryosunu filmde rolde üstlenen Zack Weiner kaleme
almış. Yönetmen koltuğundaysa Daniel Robbins oturuyor. İkilinin birlikte
dördüncü işleri... İlk kez 2013 yapımı kısa metraj “The Friend Zone”da bir
araya gelen ikili, senaryoyu birlikte kotarırken Weiner oynamış Robbins de
yönetmiş. Sonraki filmlerde de birliktelik sürmüş. 2015’de ilk uzun metrajını
sınavını suç komedisi “The Convenient Job” ile başarılı şekilde veren Robbins,
bir yıl sonra “Uncaged” ile vasatı aşamamıştı. Ev sinemasında bolca izleyici
çeken fantastik korkudan sonra üçüncü uzun metrajında yine korku/gerilimle
devam ediyor. Oyuncu kadrosu da pek bilmediğimiz oyunculardan oluşuyor. Zachery
Byrd, Phillip Andre Botello, Aaron Dalla Villa, Aaron Dalla Villa, Jesse
Pimentel, Joe Gallagher, Erica Boozer ve Melanie Rothman başı çeken isimler.
İsmen bilmediğimiz ama tanıdığımız simalar.
Pledge’i özetlemek için adını
anabileceğimiz bir film var. Oscar adaylığına kadar yürüyen ve yıla damga vuran
“Get Out” ile aynı formülü kullanıyor. Lakin onun kadar masum değil. Daha
kanlı, daha tekinsiz, daha acımasız davranıyor. Bir kaçışa tanık olduğumuz
açılışla damgalanmış bir yakalananı görüyoruz önce. Sonra dört yıl sonrasında
alıyoruz soluğu. Üç üniversite birinci sınıf öğrencisiyle başlıyor macera. Genele
göre vasat, üç itici tip gidecek parti arıyorsa da bulamıyor bir türlü. Kapı
kapı dolaşıyorlar ama nereye gitseler kabul görmüyorlar, bazıları da kasıtlı
olarak yanlış bilgi vererek partinin sonuna yetişmelerini sağlıyor. Kampüste
gezdiklerini gören güzel bir kızın iyi parti diyerek davet etmesiyle
kendilerini terk edilmiş gözüken eski bir evde buluyorlar. İlk gece hayli
eğlenceli… İçkiler, kızlar, müzik… Kulübün daveti yarın için de yenileniyor. Bu
kez eşyalarınızla gelin dipnotuyla. Bir grup öğrenci yeniden kendini evde
bulduğunda ilk gecenin tersine acı ve tiksintiyle dolu bir sınavla baş başa
kalıyor. Damgalanma sınavıyla başlayan gece her şeyin başlangıcı oluyor ve
olaylar gelişiyor.
Üç son sınıf öğrencisinin
talimatlarıyla başlayan sınavda her şey var. Acı, tiksinti derken giderek doz
artıyor ve insanlık dışı muameleye kadar gidiyor. Bunun bir geleneğin parçaları
olduğunun altı çizilirken her erkeğin kırılma noktaları olur diyor Pledge. Tam
da o noktayı arıyor. Weiner senaryosunu çok iyi formüle etmiş ve seyirciyi
sürekli diken üstünde bırakarak filmin içinde tutuyor. Çaylakların da tipleme
ve karakter olarak sevilesi kişiler olmaması sayesinde mesafeyi de koymuş. Son
sınıf öğrencileriyse hayli cool tipler. Burjuvaların orta sınıfı ezmesine tanık
oluyoruz bir nevi. Şaşırtıcı detaylarla süren film çok iyi finaliyle de
seyircisini mutlu ediyor. Robbins de iyi senaryonun keyfini çıkarmış. Aksiyonu,
temposu hayli dengeli… Göstermekten de çekinmiyor. Tüm planlarını sıkışmışlık
hissiyle besleyerek seyircisini de aynı kapana hapsediyor. İlk yarım saati eğlence
ve espriyle geçirmenin karşılığını da fazlasıyla almış. Sınavların normalden
daha sert görünmesinin sebebi de bu. Her şeyin beklenenden bir tık fazlası
olmasıyla zaman çok hızlı akıyor. Süreyi de çok iyi kullanıyor Robbins. Eksiği
de fazlası da yok. 77 dakikada anlatıyor meramını. İyi görüntü yönetmenliği ve
edit ile tamamlanan çok iyi bir bütün var elde.
Prömiyerini 24 Temmuz 2018’de
Kanada’da Fantasia Film Festivalinde yapan film seyircisinden artı puan alarak
başlamış ve her gösteriminde ilgiyle karşılanmış. Screamfest’ten iki jüri
ödülü, İngiltere’den “Best Indie Film” ve Horrorant Film Festivalden “Best
Horror Feature” ödülüyle taçlanması da sürpriz değil. İyi yazılmış, iyi
yönetilmiş, iyi oynanmış bir film neticede. Yılın beklenmeyen sürpriz
filmlerinden biri olarak tam bir gece yarısı keyfi. Türü sevenler için biçilmiş
kaftan.
Yorum Gönder