♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Film Kritikleri

Kitap Kritikleri

Dizi Kritikleri

Son Yazılar

Talk To Me : Duygulara Açılan Kapı

Salı, Eylül 19, 2023

Korku/Gerilim türünün artık yazılı olmayan bir kuralı var desek yanlış olmaz. Türün üretken stüdyolarından birinin yeni filmi seçiliyor ve yaratılan algı mı diyelim yoksa heyecan mı yılın filmine dönüştürülüyor. Yılın en çok beklenenleri listelerinin gediklisi olarak başlayan film yoluna çeşitli festivallerle başlayıp vizyonda devam ediyor ve yıla iz bırakıyor. 2023’ün seçilmişi de pek bilinmedik isimlerden oluşan bir Avustralya yapımı oldu. Philippou kardeşlerin ilk uzun metrajı “Talk to Me” aldığı övgülerin ardından ülkemizde de “Konuş Benimle” adıyla 1 Eylül’den itibaren gösterime girdi. Benzer ilgiyle türün meraklılarını heyecanlandırdığı kesin.

İrili ufaklı işlerle başladıkları filmografilerinde aynı zamanda oynadıkları mini dizi “RackaRacka” ile pişen Danny Philippou ve Michael Philippou ilk uzun metraj sınavlarını vermişler. Kardeşlerden Michael’ın “The Babadook”, “Dawn” ve “Inner Demon” ile edindiği korku/gerilim filmi seti tecrübesi dışında bilinen bir cvleri yok. Senaryoyu bir üçlü kotarmış. Danny’e eşlik edenler ilk tecrübesindeki Bill Hinzman ve 2007’den beri üreten tecrübeli isim Daley Pearson olmuş. Oyuncu kadrosu da yeni isimlerden oluşuyor elbette. Sophie Wilde, Joe Bird, Alexandra Jensen, Zoe Terakes’in başını çektiği gençlere Mirando Otto eşlik ediyor. 

“Talk To Me” izleyicisinin kolayca bağlanıp sonuna kadar sürüklenebileceği bir konuya sahip. Bir mumya el söz konusu. Mumu yakıp eli tutup “konuş benimle” dediğinizde karşınızda bir ruh beliriyor. Sonraki cümleniz “İçime girmene izin veriyorum” olduğunda yaşanan kısa süre değişik bir kafa. Alternatif bir sarhoşluk kafası. Olabileceklerin kestirilememesi gibi çok bilinmez olduğu için partilerde arkadaşlar arasında çok rağbet gören bir kutu oyununa dönüşmüş neredeyse. Kurallardan birinin süre kısıtlaması olduğunu öğrendiğimizde ne izleyeceğimizi de anlıyoruz. Belli ki o süre aşılacak. Peki kurban kim? Kurbanı iyi seçerek filmi derinleştirmeyi seçiyor Talk To Me. Böylece iki parçalı bir filme dönüşüyor.

Mia ile tanışıyoruz. Annesinin ölümüyle sarsılmış. Kendi evi yerine sürekli arkadaşı Jade ve erkek kardeşi Riley ile yaşıyor. Adeta ailenin bir parçası olmuş. Riley’nin ablası yerine zor durumda Mia’yı aramasıyla pekişen duruma da şahit olduğumuzda tamamlanan üçlünün etrafında dönüyor her şey. Şahit oldukları el deneyine şahit olduktan sonra bizzat katılmak istediklerinde hesaba katılmayanların gerçekleşmesiyle işler değişiyor.

İlk parçanın korku/gerilim sevenler için tam bir ziyafet olduğunu söylemek mümkün. Özlenen tüm anları görüp yaşayabilirler. Riley’nin içine giren ruhun Mia’nın annesi olması sebebiyle aşılan süre ikinci parçayı başlatıyor. Mia’nın annesi fazla uyku hapı almış ve yanlışlıkla ölmüş. En azından onun bildiği bu. Yakın dönemin muamma kaybı ile yeniden yüzleşmek zorunda kalmasıyla film direksiyonu tamamen drama kırıyor esasen. İkinci yarı Mia’nın gözyaşları içinde tek kişilik şovuna dönüşüyor. Bu şovda bol miktarda bilinmez ve psikolojik gerilim var. Filmin eksileri de tam burada ortaya çıkıyor.

İlk yarının türün gereklerini karşılaması ve seyircisini avcunun içine alan temposunun ardından ikinci yarı biraz tutuk ilerliyor. “Evil Dead” gibi başlıyor ve öyle bir şey vaat ediyor gibi hissettiriyor sanki. Ama öyle olmuyor. Daha çok “Ringu” ve benzeri Uzakdoğu gerilimleri gibi işliyor. Bulmacasını da öyle çözmeyi tercih ediyor. Bu çözümde tüm yükü Mia’ya bindirmek de başka bir eksik yaratıyor. Gerektiği için ortaya çıkmış gibi görünen baba karakteri zayıf duruyor. Anne karakteri de çok klişe yerlere çıkınca başladığı yerden uzağa gidiyor “Talk To Me”. Daha kolay tercihlerde bildik sularda ilerleyerek final yapması da şaşırtıcı olmuyor. 

Devam filmi hazırlıklarına da girişilmesiyle daha uzun yıllar seri olarak izleyeceğimiz belli. Yılın en iyi korku/gerilim filmi olarak nam salan “Talk To Me” ikinci yarısında tüm albenisini kaybetmesine rağmen yoklukta parlayan işlerden. Daha iyi planlanan bir bütünle ilkini aşabilecek potansiyel barındırıyor. Her şeye rağmen türün sevenlerini heyecanla izlenecek bir 95 dakika barındırıyor. O eli sıkıp “konuş benimle” dediğinizde içinize girmesine zaten izin vereceksiniz. Tatmin edip etmeyeceği ise size kalmış.


Unutulmaz Yemeklerin İzini Sürmeye Hazır mısınız?

Perşembe, Eylül 14, 2023

Geçmişte yediğiniz ve tekrar yemeyi çok istediğiniz bir yemek var mı?

Kyoto’daki sessiz bir sokakta, kimsenin fark etmediği bir restoranda Koişi ve babası Nagare müşterilerine olağanüstü yemekler hazırlıyor. Ama gelenlerin hevesle bir daha gelmesinin tek nedeni bu değil… 

Kendilerine “yemek dedektifleri” diyen baba kız müşterilerine iştah kabartan yemekler sunduktan sonra onların geçmişlerindeki o unutulmaz yemeği de bulup hazırlıyorlar. Kimi zaman artık bu dünyada olmayan birinin yaptığı bir yemeğin peşine düşüyorlar, kimi zaman çok önce kapılarını kapamış bir restoranın tariflerinin peşine. 

Japonya’da adından sıkça bahsettiren, dünyada da pek çok dile çevrilen Yemek Dedektifleri’nde okuru geçmişle bugünü birbirine bağlayan yemek kokularının arasında bir macera bekliyor. 

Hisaşi Kaşivai’nin yazdığı, Derya Akkuş Sakaue’nin dilimize kazandırdığı Yemek Dedektifleri 15 Eylül’de hep kitap logosuyla raflarda yerini alacak!

Yemek Dedektifleri / Hisaşi Kaşivai
Çevirmen: Derya Akkuş Sakaue
hep kitap, Eylül 2023
Sayfa Sayısı: 172
Etiket Fiyatı: 95 TL

Aslı Ilgın Kopuz'dan ilişkiler, evlilikler ve vazgeçişler üzerine etkileyici bir roman

Perşembe, Eylül 14, 2023

Aslı Ilgın Kopuz, genellikle bulutlu, zaman zaman güneşli hayatlarımıza kendi açtığı pencereden cesur bir gözle bakıyor. Şehrin insanının gürültücü ama özünde sakil, pespaye yaşamını bu kısa ama üzerinde uzun uzun konuşulması gereken romanla otopsi masasına yatırıyor.

İçeride, yeni zamanların yalnızlığı üzerine çok da duymak istemediğimiz gerçekler var.

“Toz duman çökünce hayat yeniden dönmeye başlıyor orta yerde. Tüm yaralara aynı ilgiyi göstermeye çalışarak, çırpınarak, aceleyle. Bazen acıları dindirmeyi başarabiliyor. Ama arada sırada ne yönden estiği belli olmayan rüzgâr, tüm yaraların yeniden açılabileceğini hatırlatarak türlü sanrıya neden oluyor, huzur bırakmıyor. Paranoya rüzgârı bol bir mevsim.”

#ilişki #evlilik #yalnızlık #senaryo #çatışma #çocukluk

ASLI ILGIN KOPUZ, İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdikten sonra çeşitli gazetelerde dış haberler editörü olarak çalıştı. Kitap ve makale çevirileri yaptı. İlk romanı Kış Salkımı 2019'da Yitik Ülke Yayınları'ndan çıktı. Senarist olarak çalışıyor. İstanbul'da yaşıyor.

Zaman Zaman Güneşli / Aslı Ilgın Kopuz
Yayınevi: Can Yayınları
Dizi: Can Çağdaş
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 128
Fiyat: 95,00 TL
 


“İrade Terbiyesi” Son Zamanların En Çok Satanları Listesinde

Perşembe, Eylül 14, 2023


İbrahim Ethem’in kitabı olan Terbiye-i İrade, günümüz Türkçesiyle okurla buluştu. Ketebe Yayınları Dr. Ethem Bakar’ın telif ettiği Terbiye-i İrade adlı eseri, hem özgün metni hem de sadeleştirilmiş versiyonu ile yayımladı. İrade Terbiyesi ismiyle yayınlanan Kitap, satış rekorları kırıyor.

İrade eğitimi alanında çalışan bir tıp hekimi olan Dr. Ethem Bakar’ın 20. yüzyılın başlarında telif ettiği Terbiye-i İrade, piyasaya çıktığı dönemde Osmanlı okurları arasında oldukça rağbet gördü. Bu önemli eser, dönemin gençleri başta olmak üzere bütün Osmanlı halkını irade terbiyesi konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyordu. Ethem Bakar, büyük oranda Batılı kaynaklardan faydalanarak ortaya gerçek bir rehber eser çıkardı. Ketebe Yayınları’nın günümüz Türkçesine uyarladığı eser satış listelerinde ilk sırada yer alıyor.

İrade Terbiyesi, ilk bölümü teorik, ikinci bölümü ise daha çok pratik uygulama olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölümde iradenin ne olduğu, irade terbiyesinin mümkün olup olmadığı, buna dair teoriler, iradenin ruhsal unsurları, psikolojisi ve nefse hâkimiyetin imkânı gibi konulara değinilirken ikinci bölümde iradenin güçlendirilmesi için gerekli vasıtalar açıklanıyor. İnsanı kötüye sevk eden fikir ve duygularla nasıl mücadele edileceğine dair yollar gösteriliyor.

Yıllar boyu bir yanlış anlaşılmanın peşinden giden Türk okuru, Ketebe Yayınları aracılığıyla tavsiye edilen asıl eserle nihayet buluştu. Sakarya Üniversitesinde doktor öğretim üyesi olan Ömer Faruk Can ve hattat Fatma Zehra Can’ın yaptığı araştırmalar neticesinde müellif hakkındaki ilk derli toplu bilgileri kaleme alarak yazarın hüviyetini gün yüzüne çıkardı.


Booker Ödüllü Damon Galgut'tan ''Taşocağı'' DeliDolu’dan raflarda

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Geçtiğimiz yıl yayımlanan en iyi romanlardan biri olan “Vaat” ile bizi mest eden DeliDolu Damon Galgut külliyatına “TaşOcağı” ile devam ediyor. Merak ve heyecanla bekliyor, yazarın yayımlanmış tüm romanlarına dikkat verin diyerek pası bültene atıyorum.

Vaat romanıyla 2021 Booker Ödülü'ne değer görülen Damon Galgut'un kaleme aldığı Taşocağı, ölüm ve aldatmaca üzerine geç keşfedilmiş bir başyapıt!

Başkasına ait bir kimliğe büründükten sonra avcıyken bir anda ava dönüşen ''isimsiz'' bir adamın vicdanıyla hesaplaşmasını anlatan yazar; gizem ve gerilimle ördüğü hikâyesinin ardında sessizce yükselen adaletsizlik, suçluluk duygusu, kefaret gibi inanç değerleriyle zıtlaşan konuları ustalıkla işliyor. 

Katmanlı kurgusu, derinlikli karakterleri ve baş döndürücü sonuyla okurun dimağına kıvılcımlar düşüren bu etkileyici kitap; film yapımcılarının da iştahını kabartarak iki kez beyazperdeye uyarlanmıştı. 

Güney Afrika kırsalında uzanan ıssız bir yol... 
Uzun zamandır yürümekten bitkin düşmüş bir ''kaçak''...
Ve yeni atandığı ilçede göreve başlamak için yollara düşen bir rahip.

Kaderin tuhaf oyunuyla yolları kesişen bu iki adam aynı arabaya bindiklerinde kendilerini bekleyen sondan habersizdir. Aralarında yaşanan gerilim dolu tartışmanın ardından isimsiz adam, rahibi acımasızca öldürüp yakınlardaki bir taşocağına gömer. Hemen sonrasında da rahibin atandığı ilçeye giderek onun yerine göreve başlar. Zamanla büründüğü kimliğin saygınlığından başı dönen sözde rahip, sinsice içini kemiren vicdanına çaresizce teslim olur. İşlerin yoluna girdiğini düşündüğü bir anda ise üstünü örtmeye çalıştığı gerçeklerin birer birer su yüzüne çıktığını fark eder. İlçenin Başkomiseri ile kendileri de bir adaletsizliğin kurbanına dönüşecek iki genç kardeşin nefesleri ensesindedir. Yeniden kaçış vaktidir...

Okurları, ''Suçluluk duygusu insanı nereye kadar takip eder?'' sorusuyla baş başa bırakarak vicdanî hesaplaşmaların ağırlığı üstüne düşündüren Taşocağı; gerilim dozunun bir an bile eksilmediği, sinamatografik bir roman.

Çarpıcı betimlemeleriyle hayranlık uyandıran Damon Galgut, hikâye kurgusunda dikkat çeken ritmik sıçrayışlarla anlatısına müthiş bir ivme kazandırıyor ve edebiyatseverleri yine can evinden vuruyor. 

''Bu ocak, uzun zaman önce kazılmıştı ve yerin derinliklerine kadar iniyordu. İçinde su olabilirdi, hareket de olabilirdi, ama hiçbir şey de olmayabilirdi. Bir dibi bile olmayabilirdi.''

Taşocağı / Damon Galgut
Türkçeleştiren: Hasan Can Utku
144 sayfa
Satış Fiyatı: 129,00 TL

Eğitim Kulesi’nin Usta Oyuncusu’nun ilk iki cildiyle macera dolu yolculuk başlıyor!

Çarşamba, Eylül 13, 2023

İndoor Kim yazdı, Bluepic çizdi, Yonca Kocadağ dilimize çevirdi. Eğitim Kulesi’nin Usta Oyuncusu ilk iki cildiyle Athica Yayınları’ndan çıktı.

Kaç kez öldürürseniz öldürün tekrar yenilenen canavarlarla dolu gizemli bir kule; Eğitim Kulesi ve burada tam 12 yıl boyunca kilitli kalan Hyeon-Woo Kim…

Kapalı kaldığı yıllar boyunca yaptığı antrenmanlarla dünyadaki hemen hemen tüm insanlardan ve canavarlardan daha güçlü hale gelen Hyeon-Woo Kim artık özgür olduğuna göre hapsedilmesinin ardından kimin olduğunu bulmaya kararlıdır. Bu, yol boyunca birçok canavarı öldürmesi ve istemeden de olsa dünyayı kurtarması anlamına gelse bile…

İndoor Kim yazdı, Bluepic çizdi, Yonca Kocadağ dilimize çevirdi. Eğitim Kulesi’nin Usta Oyuncusu ilk iki cildiyle Athica Yayınları’ndan çıktı.

Eğitim Kulesi’nin Usta Oyuncusu 1
Orijinal Adı: The Advanced Player of the Tutorial Tower I
Yazar Adı: İndoor Kim
Çizer: Bluepic
Yayınevi: Athica Yayınları
Türü: Manhwa
Çevirmen: Yonca Kocadağ
Sayfa Sayısı: 272
Etiket Fiyatı: 198 TL

Arka Kapak Yazısı:
Hyeon-woo Kim, 12 Yıl Boyunca Eğitim Kulesi'nden Çıkamadı. Gizemli Kule, Öldürüldükçe Kendini Yenileyen Canavarlarla Doluydu. Orada Kaldığı 12 Yıl Boyunca, Antrenman Yaptı Ve Ezici Bir Güce Sahip Olana Kadar Çalıştı. Tabii Bu Esnada Da Çok Sıkıldı. Ama Şimdi, Nihayet Özgür! Tüm Dünya Canavarlar Tarafından Tehdit Altındayken Ve Herkes Ona Aşırı İlgi Gösteriyorken, Hyeon-woo Kim Tek Bir Şeyi Merak Ediyor: Onu Bu Kuleye Kim, Neden Hapsetti?”
 

Eğitim Kulesi’nin Usta Oyuncusu 2
Orijinal Adı: The Advanced Player of the Tutorial Tower II
Yazar Adı: İndoor Kim
Çizer: Bluepic
Yayınevi: Athica Yayınları
Türü: Manhwa
Çevirmen: Yonca Kocadağ
Sayfa Sayısı: 272
Etiket Fiyatı: 198 TL

Arka Kapak Yazısı:
Eğitim Kulesi'nin 12 Yıllık Mahkûmu Hyeon-woo, Zorlu İlk Üç Görevi Başarıyla Tamamladı. Üstelik Bunu Ayağındaki Terlikleri Bile Çıkarmadan Ve Ares Derneği'ni Kışkırtarak Yaptı.

Fakat Hyeon-woo'yu Zor Bir Görev Bekliyor.

Cehennem Yaratıklarının Yeryüzüne Çıkıp Dehşet Saçtığı Yarığa İnmeli Ve Boss Canavarını Yenmeli! Ama Onun Sınavı Bununla Da Kalmıyor. Hyeon-woo, Kaderiyle İlgili Yeni Bilgiler Öğrendikçe Yeni Sorularla Da Yüzleşmek Zorunda...
 

Bir Webtoon efsanesi olan “Tanrı’nın Kulesi” Athica Yayınları etiketiyle Türkçede!

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Dünya çapında milyonlarca takipçisi olan webtoon efsanesi Tanrı’nın Kulesi (Tower of God) Athica Yayınları’ndan çıktı. İlk iki cildi birlikte kitabevi raflarında yerini alan serinin hikâyesi ise şöyle: 

Bam, en yakın arkadaşı Rachel'la yeniden bir araya gelebilmek için gizemli bir kuleyle gökyüzüne doğru yolculuk etmek zorundadır; bu, kendi ölümüyle yüzleşmek anlamına gelse bile…

Rachel, Bam'ın gözleri önünde gizemli bir şekilde kule kapılarında kaybolmadan önce, Bam'ı onu unutması konusunda uyarır. Onu kaybetmek istemeyen Bam, ilahi ve büyülü bir su olan Shinsu ile çevrili kuleye her türlü tehlikeyi göze alarak girer.

Kule, her biri kendine özgü bir coğrafyaya, dile ve kültüre sahip, kıtalar kadar geniş çok sayıda kattan oluşmaktadır. Yolun her adımında ustaca testlerle karşılaşan Bam, güçlü muhafızlar ve alternatif dünya ortamlarıyla karşılaşır ve bu durum zirveye ulaşmasını kolaylaştırmayacaktır.

Yolculuğuna başlayan Bam, Kule'nin kurallarını açıklayan birinci kat muhafızı ve bekçisi Headon tarafından karşılanır. Bam her katta gücü, becerisi ve zekâsı için test edilir. Yol arkadaşlarının ve beklenmedik kötü adamların yardımıyla, Rachel'ı bulmak için hem müttefikler hem de düşmanlar edinir.

Her yükselişin ardından dostluklarıyla ilgili çok daha derin ve karanlık bir sır açığa çıkacaktır.

SIU’nun yazdığı/çizdiği, Burcu Ayar’ın dilimize çevirdiği Tanrı’nın Kulesi Athica Yayınları’ndan çıktı. 

Tanrı’nın Kulesi 1 
Orijinal Adı: Tower Of God 1
Yazar Adı: SIU 
Çizer: SIU
Yayınevi: Athica Yayınları
Türü: Manhwa
Çevirmen: Burcu Ayar
Sayfa Sayısı: 296
Etiket Fiyatı: 198 TL

Arka Kapak Yazısı:
Uğruna Her Şeyini Adadığı Kızın Peşinden Giden Bir Genç... Ve İmtihanlarla Dolu Gizemli Bir Kule!
Bam, Bu İmtihanları Geçip, Kulenin Zirvesine Varabilecek Mi?
Aradığı Kızı Bulabilecek Mi?
Kulenin Yüksek Duvarlarının Ardında Acaba Onu Neler Bekliyor?...


Tanrı’nın Kulesi 2 
Orijinal Adı: Tower Of God 2
Yazar Adı: SIU 
Çizer: SIU
Yayınevi: Athica Yayınları
Türü: Manhwa
Çevirmen: Burcu Ayar
Sayfa Sayısı: 280

Arka Kapak Yazısı:
Aradığınız Şeyi Bulmak İçin Girdiğiniz Bu Kulede, Yukarı Çıkabilmenin Tek Yolu Mücadeleyi Kazanmak! İşte Şimdi Taç Oyunu Başlıyor.

Sevginin gücü ve ailenin önemini çarpıcı örnekler ve etkileyici çizimlerle anlatan eşsiz bir manga: Humanitas

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Manga okurları için ayın en güzel haberlerinden biri Athica Yayınları’ndan geldi. Aki Yamamoto’nun üç farklı zaman, üç farklı yurt, üç farklı kahramanı hikâyenin ölümsüzlüğünde birleştirdiği “Humanitas” raflarda yerini aldı.

İnsanlık nedir? 

Birbirinden çok farklı üç hikâye; üç farklı dönem, üç farklı yer, üç farklı halk, üç farklı ana karakter... Üç farklı kaderin tek bir sorusu var: Bizi hayatta tutan nedir? İnsanın acımasızlığı, geleneklerin sertliği ama aynı zamanda sevginin gücü ve ailenin önemini çarpıcı örnekler ve etkileyici çizimlerle anlatan eşsiz bir manga! 

İlk bölüm, on üçüncü yaşına kadar kılıç sanatında eğitilmiş kör bir çocuk olan Ocelot'un, hiç tanımadığı ve aynı silah ustası Neslo tarafından eğitilmiş ikiz kardeşi Coyotte ile bir törende yüzleşmek zorunda kaldığı ve bu karşılaşmadan galip çıkma şansının çok az olduğunu bilmesinin hikayesidir! İki çocuğu da oğlu olarak gören gururlu savaşçı için bu tam bir kalp kırıklığı!

İkinci bölümde Yuri, zor bir hayat yaşayacağı bir kampa sürgün edilmiştir. Bir gün çok zor bir satranç oyununda bir problemi çözer ve SSCB şampiyonu olur. Artık tek bir hedefi vardır, dünyanın bir numarası olmak... Rakipleri, ölmek üzere olan kızını kurtarabileceklerini söyleyerek onu istikrarsızlaştırmak için ellerinden geleni yaparlar. Yuri, kendisine ikinci bir şans veren vatanı ve ailesi arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.

Üçüncü bölümde genç bir İngiliz olan William, bir Inuit kadın tarafından bir gemi kazasından kurtarılır. İki yıl boyunca bu insanların kültürüne uyum sağlamak zorundadır. Klanın inanılmaz avcısı güzel Ena'ya karşı hisler geliştirir, ancak duygularını ona itiraf etmeye asla cesaret edemez ve kurtarma ekibi tarafından bulunur. Elli yıl sonra bile ilk aşkını asla unutamayacaktır!

Okurken kendinizi sorgulayacağınız, dünyaya bakış açınızı değiştirecek bu hikâyeler çizimleriyle de eşsiz bir deneyim sunuyor. 

Aki Yamamoto’nun yazdığı, Peren Ercan’ın dilimize çevirdiği Humanitas Athica Yayınları’ndan çıktı. 

Arka Kapak Yazısı:
Kahramanların Pek Azı Ölümsüzlüğe Kavuşur. Onlar Ancak Geride Anlatılacak Bir Hikâye Bırakanlardır. 

Orta Amerika Ormanlarında Bir Ruha Sahip Olabilmek Adına İkiziyle Savaşmak Zorunda Kalan Ocelot, Vereceği Kararla Sadece Kendisinin Değil Aynı Zamanda Bir Milletin De Kaderini Belirleyecek Olan Satranç Ustası Sovyet Yuri Ve Bir Eskimo Kabilesindeki Balina Avcısı, Cesur Ve Güzel Ena...

Üç Farklı Zaman, Üç Farklı Yurt, Üç Farklı Kahraman. Aki Yamamoto, Humanıtas”la, Her Birini Hikâyenin Ölümsüzlüğünde Birleştiriyor.

Humanitas / Aki Yamamoto
Yayınevi: Athica Yayınları
Türü: Manga
Çevirmen: Peren Ercan
Sayfa Sayısı: 256
Etiket Fiyatı: 80 TL

Katy Massey’den Bir Anne-Kızın Dokunaklı, komik ve gerçek hayat hikâyesi: Neresi Bizim Evimiz

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Katy Massey’nin otobiyografik romanı Neresi Bizim Evimiz? bir kız çocuğuyla annesinin dokunaklı olduğu kadar komik ama bir o kadar da gerçek hayat hikâyesini okurlarla buluşturuyor. Düşbaz Kitaplar’dan çıkan kitap, Katy’nin ve seks işçisi olduğunu öğrendiği annesinin hikâyesini, mültecilik, ötekilik, sınıf önyargısı, kadın düşmanlığı, kuşak çatışması ve anne-kızın birbirini anlama çabası etrafında ele alıyor. Katy Massey, Neresi Bizim Evimiz?’de zorlu bir konuyu zeki ve eğlenceli anlatımıyla kaleme alarak yaşam öyküsünü güçlü bir edebiyat eserine dönüştürüyor.  

Ayrıntı Yayınları’nın renkli markası Düşbaz Kitaplar, Katy Massey’nin Newcastle Üniversitesi tarafından 2010 yılında ödüle layık görülen Neresi Bizim Evimiz? adlı otobiyografik romanını Türkiye’deki okurlarla buluşturdu. Booker Edebiyat Ödülü sahibi Bernardine Evaristo’nun “Bayıldım! Bir cevher,” yorumunu yaptığı romanı dilimize Özlem Uygun çevirdi. 

Katy, genç bir kızken, annesinin seks işçiliği yaparak para kazandığını keşfeder ve aralarındaki bağ bozulur. Yetişkinliğinde, annesiyle ilişkilerini iyileştirmeye çalışmadan önce, keder ve akıl sağlığı sorunlarıyla mücadele eder. 1935’ten 2010’a, Kanada’dan Leeds ve Jamaika’ya uzanan bu hikâyede, utanç, göçmenlik ve sosyal sınıflarının güçlüklerini keşfeden anne ve kız, hızla değişen bir dünyada birbirlerinin seçimlerini anlamakta zorlanır.

Acaba kendi gerçeklerini bulmaya çalışan bu iki güçlü kadın, geçmişin zalim hayaletlerini alt edip aralarındaki düşmanlıkta ateşkes ilan edebilecekler midir?
 
Katy Massey imzalı Neresi Bizim Evimiz?, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Yorkshire’da büyüyen Katy Massey, on beş yıl serbest gazetecilik yaptı. Newcastle Üniversitesi tarafından 2010 yılında ödüle layık görülen Neresi Bizim Evimiz? anı ve otobiyografi alanındaki doktorasının yaratıcı yanını ortaya çıkardı. Aksi takdirde bilinemeyecek olan hayat hikâyelerini bulmaya ve yayımlamaya odaklanan bir editör ve proje yapımcısı olarak yaptığı araştırmaları, yeni işlerine ilham oldu. Bunun sonucunda, kısa anılardan oluşan temalı iki koleksiyon ortaya çıktı: Melez aile deneyimlerinin anlatıldığı Tangled Roots ve Brexit Referandumu’nun bireysel etkilerini konu edinen Who We Are Now? çalışmaları, editörlüğünü Kit De Waal’un yaptığı Common People (Unbound) antolojisinin bir parçası olarak 2019’da yayımlandı. Yazar şu an, 1950’lerle 1970’ler arasında Leeds’te geçen bir roman yazmakta ve Doğu Sussex’te yaşamaktadır.


Nadia Maiya’nın yazdığı “Aşk Sandığın Kadar Değil, Yandığın Kadardır” Destek Yayınları’ndan çıktı.

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Nadia Maiya’nın yazdığı Aşk Sandığın Kadar Değil, Yandığın Kadardır Destek Yayınları’ndan çıktı.

Yaşamın sonsuz dansında sahne sırası artık sizin!

Küçük bir çocuğun ebeveynlerinden çok ısrarlı şekilde bir şey istediği bir sahne düşünün, bu sahnede çocuk kendi etrafında dönüyor değil mi? Şimdi de yetişkin ya da çocuk olması fark etmeksizin bir kişinin çok istediği bir şeyin gerçekleştiği bir sahne düşünün, burada da bu kişi sevinçle kendi etrafında dönüyor değil mi? İnsanlar her yaşta ruhlarındaki coşkuyu ifade ederken dönerler. Tarihe baktığımızda da insanın ilk günden bu yana coşkulu duygularını bir şekilde dönerek, raksla, dansla ifade ettiğini söyleyebiliriz. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî bu raksı ibadet kisvesi içine sokmuş, onu şiirin ve musikinin de katıldığı ve adına sema dediği bir olgunluğa yükseltmiştir. Böylece asırlardır süregelen bu söz, saz ve hareketin mucizevi işbirliği ile insan ruhundaki karanlığı yararak tefekküre yönelmiştir. Çünkü dönen cisim, kendinden olmayan şeyleri dışarıya fırlatır, atar.

“Kalbinin derinliklerinde gizlenen ışığı keşfetmeye ve yaşamın sonsuz dansında kendi melodini bulmaya hazır mısın sevgili arkadaşım?”

Nadia Maiya yeni kitabı Aşk Sandığın Kadar Değil, Yandığın Kadardır ile okurlarına kendi içindeki bu dönüşü aktararak kişinin kendisiyle bağlantı kurmasının ve kalbinin içindeki bilgelik hazinesini keşfetmenin yolculuğunu anlatıyor. İnsanın kendi kalbinin içindeki barışı, şefkati ve sevgiyi keşfetmesiyle giderek daha da derinlere inip kendisiyle ve evrenle bağlantıya geçmenin yollarını bulacağını gösteriyor.

“Bu yolculukta, zihnin gürültüsünden sıyrılacak, kendinle olan bağlantını güçlendirecek ve içindeki kaynakları keşfedeceksin. Bu keşif, seni gerçek potansiyeline taşıyacak ve hayatına daha büyük bir anlam katacak. Derin bir iç huzuruna ereceksin ve evrenin senin için hazırladığı sınırsız potansiyeli açığa çıkarmak için gereken cesareti kendinde bulacaksın.”

Arka Kapak Yazısı:
Sema, sevgiliye yolculuktur, senden sana döne döne giden yoldur.

Dünya âleminde ruhun dönüşümü, içinde konakladığı bedenin de eylemine ihtiyaç duyar. Ruh, büyümek ve yaşam yolculuğunu gelişerek sürdürmek için bedenin de desteğini almak zorundadır. Sema, orman yangını başlatacak olan kıvılcımdır, eylemdir, niyettir, kararlılıktır, adanmışlıktır. İlle etrafında dönmek değil, bazen yerinden kalkmak bile yeterlidir ruhu dönüşüme davet etmek için.

Bu kitap, ruh ve beden ilişkisini dengelemek, böylece düştüğünde nasıl kalkabileceğini, korktuğunda ihtiyacın olan cesareti nerede nasıl bulabileceğini, çaresiz hissettiğinde nasıl desteklenebileceğini hatırlatmak ve elde edeceğin gücü doğru kullanabilmek için sana rehberlik etmek üzere kaleme alındı.
Niyet ve eylem buluştuğu an, yaşamın sonsuz dansı başlar. Ruh ve beden birbirini desteklemeye karar verdiğinde, mucizeler gerçekleşir.

Aşk Sandığın Kadar Değil, Yandığın Kadardır / Nadia Maiya
Yayınevi: Destek Yayınları
Türü: Kişisel Gelişim
Sayfa Sayısı: 112
Etiket Fiyatı: 68 TL

Dr. John F. Demartini’den Tatminkâr ve Amaç Dolu Bir Yaşamın Sırrı : İlhamdan Doğan Kader

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Dr. John F. Demartini’nin yazdığı, Selçuk Alev’in dilimize çevirdiği “İlhamdan Doğan Kader” Destek Yayınları’ndan çıktı.

“Kaderimizi belirleyen, bize en çok ilham veren şeyi açıklığa kavuşturma yeteneğimizdir 
–yaşamlarımızı onu inşa etmeye adamayı isteyeceğimiz kadar ilham verici bir şey.”

Her birimizin gözlerimizi kapatıp derinlemesine düşününce kendimizi gördüğümüz bir yer vardır. Bazılarımız bunun bir hayal olduğuna inanır ve yalnızca düşlemekle yetinir, bazılarımızsa o hayale ulaşmak için durmaksızın çalışır. Oysaki yalnızca bazılarımızın değil hepimizin hayalleri gerçek olabilir. Yeter ki yüreğimizden gelen hayali bulabilelim.

Dr. John F. Demartini İlhamdan Doğan Kader adlı kitabıyla yaşamımız boyunca gelişimi için çalışabileceğimiz, yüreğimizden gelen hayalimize sahip olmamız için ilham veren vizyonumuzu uyandırmaya yardımcı oluyor. 

“İlhamdan Doğan Kader, size insan davranışı ile ilgili olan unsurları öğretecek: Neden olduğunuz kişi olduğunuzu; ilhamınızı neyin harekete geçirdiğini, olduğunuz halinizle nasıl mükemmel olduğunuzu ve gücünüzün, zayıflığınızın, desteklerinizin, zorluklarınızın şu anda en sevdiğiniz ve gelecekte en çok istediğiniz şeyi yapmanıza yardımcı olacak mükemmel dinamiği nasıl yarattığını... Kim olduğunuzun özünü anlamanız için gereken tüm bilgeliği ve yaşamınızın tüm yönlerini güçlendirmek için gereken bilgi birikimini (know-how) içermesi nedeniyle bu kitap yerinde bir tanımla ‘yaşam için bir elkitabı’ olarak özetlenebilir.”

İlhamdan Doğan Kader’i okuyarak yaşamınızı neye adamak istediğinizi netleştirmeyi, hedeflerinizi güçlü ve etkili bir şekilde başkalarına anlatmayı, sevdiğiniz işi yaparak para kazanmayı öğrenecek ve tatminkâr bir hayat yaşama yolculuğunda sizi güçlendirecek birçok ilkeyi keşfedeceksiniz.

Bu kitap keşfettiğiniz bu ilkeler doğrultusunda kaderinizi gerçekleştirme yolunda karşılaşacağınız en büyük zorlukları tanımlamak ve alt etmek için en güçlü araçların bazıları ile sizi donatacak. Amacınızdan sizi uzaklaştırabilecek ve dikkatinizi dağıtabilecek duyguları nasıl çözeceğinizi öğreneceksiniz. Daha sonra da engelleri aşmak için gereken araçlara sahip olacak ve yaşamınızı gerçekten olmasını istediğiniz şekilde planlayacaksınız.

Nihayetinde astronomik bir vizyonla yaşamanın gücünü keşfedecek, liderler ve takipçileri arasındaki farkı görecek, liderliğin beş sözcüğünü ortaya çıkaracak, zaman perspektifinizi genişletecek, dalgalanma etkisinin doğasını anlayacak ve sevdiğiniz işi yaparak başkalarına örnek olmanın yollarını öğreneceksiniz.

“Uçmak için dürtüsü olan insan, sürünmeye asla razı olamaz.”  – Helen Keller

Devrim niteliğindeki kişisel gelişim metodolojileriyle tüm dünyada milyonlarca kişinin hayatını değiştiren yazar ve davranış bilimci Dr. John Demartini, İlhamdan Doğan Kader kitabında yüreğinden gelen hayallere sahip çıkanlara sesleniyor.

Vizyonunuzu uyandıracak bu rehberlikle:
• Hayatınızı neye adamak istediğinizi netleştirecek
• Vizyonunuzu başkalarına güçlü bir şekilde iletecek
• Sevdiğiniz işi yaparak para kazanacak
• Sizi amacınızdan uzaklaştıran duyguları sona erdirecek
• Hayatınızı, başka birinin “olması gerektiğini” düşündüğü gibi değil, gerçekten olmasını istediğiniz gibi planlamanın gücünü keşfedeceksiniz.

Bu kitapla kendinize dair uçsuz bucaksız bir farkındalık elde edecek, lider olmakla takipçi olmak arasındaki gerçek farkı anlayacak ve sevdiğiniz şeyi yaparak başkalarına nasıl örnek olacağınızı göreceksiniz. Anlamlı ve ilham dolu bir hayatta ustalaşma yolculuğuna başlayarak, geniş kapsamlı bir “dalgalanma etkisini” harekete geçireceksiniz.

Dr. John F. Demartini, bir insan davranışları uzmanı, eğitimci, uluslararası yayınlar yazarı ve insan farkındalığını, potansiyelini en üst düzeye çıkarma üzerine aranan bir otoritedir. Demartini Enstitüsü kurucusu olarak, yaşayan en parlak zekâlı insanlardan biridir. Fizik, felsefe, teoloji, metafizik, psikoloji, astronomi, matematik, nöroloji ve fizyoloji dahil geniş bir bilgi alanını kapsayan 275’ten fazla farklı disiplinde Dr. Demartini’nin insan davranışı üzerine olan çalışmaları devrimci bir nitelik taşır. Sayısız uluslararası dergi ve gazetede, ayrıca dünya çapında 4.000’den fazla radyo ve televizyon söyleşi programında yer almıştır.

Demartini Metodu – Yaşamda Ustalaşma İçin 1.000 Faydalı Araç olarak bilinen kişisel ve profesyonel dönüşümde güçlü bir metodoloji (yöntem bilimi) geliştiren Dr. Demartini, şimdi tüm zamanını dünyayı dolaşarak ve insan davranışı üzerine içgörülerini ve bilgisini paylaşarak geçirmektedir. Milyonlarca insanı, onları tutan, kısıtlayan ne varsa üstesinden gelmek, engelleri aşmak konusunda eğitmiş, kendilerini güçlendirmelerine ve hayallerine erişmelerine yardımcı olmuştur.

İlhamdan Doğan Kader / Dr. John F. Demartini
Eser Alt Başlığı: Tatminkâr ve Amaç Dolu Bir Yaşamın Sırrı
Orijinal Adı: Inspired Destiny: Living a Fulfilling and Purposeful Life
Yayınevi: Destek Yayınları
Türü: Kişisel Gelişim
Çevirmenler: Ayşe Deniz Yurdakul-Selçuk Alev
Sayfa Sayısı: 280
Etiket Fiyatı: 130 TL

Özlen Alpaslan, bu sefer bizi “Mahalle”ye davet ediyor!

Çarşamba, Eylül 13, 2023

Geçtiğimiz yıl yayımlanan romanı “Yarım” ile tanıştığımız Özlen Alpaslan yeni romanı ile okurlarını Kuzguncuk sokaklarında dolaştırıyor. “Mahalle” Karakarga Yayınları etiketiyle raflarda.

Ben Zaten Nerede Bir Kırmızı Karanfil Görsem, Orası Hep Kalp Ağrısı...

“Bazıları öyleydi. Kendileri çok uzaklardayken bile akılları, gönülleri bu sokaklardaydı. Ve bazılarının da kendileri bir ömür boyu bu mahalledeyken akılları, gönülleri çok uzaklardaydı. Benim gibi... Bir gidenler vardı, bir kalanlar...”

Mahalle yaşanılan şehrin bir parçasını ifade ettiği gibi orada yaşayan insanları da anlatan bir sözcük, bizim onu sahiplendiğimiz kadar onun da bizi sahiplendiği bir yaşam alanı… Yeni nesle ballandıra ballandıra anlattığımız mahalle arkadaşlıklarıyla, kapıları açık bırakıp gidecek kadar güvenilen komşularla, herkesin birbirinin yarasına merhem olmaya çalıştığı samimi duygularla yaşanmış bir ütopya. 

Günümüzde bu kültür -özellikle de İstanbul gibi bir metropolde- her yerde devam ettirilemiyor olsa da kendini koruyabilmiş ya da günümüz koşullarında yeniden yaratabilmiş özel mahalleler hâlâ var. Bunların ilk akla gelenlerinden biri ise kuşkusuz Kuzguncuk… 

Özlen Alpaslan yeni romanı Mahalle ile okurlarını işte bu güzel mahallenin sokaklarında dolaştırıyor, mahalle sakinlerinin evlerine, iş yerlerine konuk ediyor ve hepsinden önemlisi bu mahalleden yola çıkıp yakın tarihimizde unutturulmak istenen ne varsa birer birer önümüze seriyor. 

Mahalle sakinlerinin uzun zamandır haber alamadığı cesur gazeteci Aysel’e dair herkesin söyleyecekleri var ve bunları konuşmak için de Mahalle isimli, her gün birbirinden güzel yemeklerle başka birinin hikayesine tanık olduğumuz bir mekân… Öyleyse ne duruyorsunuz, buyurun Mahalle’nin birbirinden leziz yemekleri, nefis kokuları eşliğinde insanlığın bin bir türlü halini keşfetmeye…

Hem hasret kaldığımız sıcaklığı hem de yakın tarihimizde yaşanan katliamları, felaketleri, cinayetleri ve bunlara karşı mücadele edenleri bizlere hatırlatan, samimi diliyle, okuru saran anlatımıyla elden düşürmeden okuyacağınız çok özel bir roman…

Özlen Alpaslan’ın yazdığı Mahalle Karakarga Yayınları’ndan çıktı. 

Arka Kapak Yazısı:
“Her şey Aysel’in bir gün ansızın ortadan kaybolmasıyla başladı. Daha yakın zamanda bir pazar sabahı erkenden gelmiş, her zaman olduğu gibi sokağa bakan camın kenarındaki iki kişilik küçük masaya oturmuş, tek kişilik kahvaltı tabağı sipariş etmişti. Huyunu –belki de huysuzluğunu demek lazım– bildiğimden, hiç ilişmeden dükkânın açık bar gibi restore ettirdiğimiz, konuklarımızın mutfağımızda çalışırken bizi, bizim de mutfaktan onları görebildiğimiz bölümünden gözucuyla izlemiştim onu. Henüz o kadar erkendi ki dükkânda izleyecek başka hiçbir şey ya da hiç kimse yoktu zaten.”

İstanbul’un en kendine özgü semtlerinden biri Kuzguncuk... Burada, en güzel lezzetlerin insanların derdine şifa olduğu “Mahalle” isimli bir mekân... Bu tatların ustası, insanların dertlerinin dinleyicisi ve mekânın sahibi Füruzan... Tüm mevzuların birbirine bağlandığı ve kayıp olan isim Aysel... Çocukluk arkadaşlıkları, İstanbul, Türkiye’de, geçmiş ve günümüzde yaşanan olayların hayatlara yansıması, Boğaz semti insanları, içyüzü tam olarak bilinmeyen yarım kalmış bir aşk hikâyesi...

Geçtiğimiz yıl Yarım isimli romanıyla okurlarla buluşan Özlen Alpaslan, bu sefer sizi Mahalle’ye davet ediyor!

Özlen Alpaslan, 1981 yılında Samsun’da doğmuştur. Samsun Anadolu Lisesi’ni takiben İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nü tamamlamıştır. 2003 yılında çalışma hayatına başlayan Alpaslan, özel sektörde çeşitli kurumların markalaşma süreçlerinde reklam, halkla ilişkiler, medya ilişkileri, sosyal sorumluluk, kriz iletişimi, itibar yönetimi alanlarında görev almıştır. Alpaslan, özellikle kurumsal iletişim ve itibar yönetimi alanında uzmanlaşmıştır. Özlen Alpaslan, teknoloji sektöründe özel bir şirkette kurumsal iletişim yöneticisi olarak çalışmaya devam ediyor.

Mahalle / Özlen Alpaslan
Eser Alt Başlığı: Ben Zaten Nerede Bir Kırmızı Karanfil Görsem, Orası Hep Kalp Ağrısı...
Yayınevi: KaraKarga Yayınları
Türü: Roman
Sayfa Sayısı: 296
Etiket Fiyatı: 134 TL

Artık yeni bir edebiyat gazetemiz var: Hikâyeci

Cuma, Eylül 08, 2023

Öykü yazarları için ilk sınav dergilerdir. İlk adımlar oradan atılır ve kitaba doğru yolculuğa gereken desteği ve motivasyonu sağlar. Maalesef günümüzün ekonomik şartları en çok kültür sanattan yiyor. Dergiler birer birer kapanırken içimizi aydınlatan haber Alakarga Yayınları’ndan geldi. Geçtiğimiz yıllarda yayımlanan ve iz bırakan “Öykü Gazetesi”ni hatırlatan “Hikâyeci” iki ayda bir yayımlanancak. Dileriz okurlarca ilgi görür ve uzun soluklu olur. Satış noktaları henüz tam olarak duyurulmadı ama internet üzerinden sipariş mümkün.

Alakarga Yayınları tarafından Zeynep Eşin yönetiminde hazırlanan Hikâyeci, iki ayda bir yayınlanacak ve sayfalarında genç usta yazarların öykülerine, öykü kitapları üzerine incelemelere ve söyleşilere yer verecek. Gazetenin Eylül 2023'te basılan ilk sayısında Tomris Uyar'ın oğlu Turgut Uyar'la bir söyleşi yer alıyor. Gazete yine Tomris Uyar'ın ilk kez gün yüzüne çıkan bir günlük parçasına yer vermiş. Hikâyeci'nin ilk sayısında yer alan imzalar şöyle; Murat Yalçın, Gültekin Emre, Duran Emre Kanacı, Duygu Harmancı Karagülle, Üzeyir Karahasanoğlu, Vildan Küllahlı, Hande Öntürk Kavgacı, Zeynep Eşin, Berna Durmaz, Deniz Tarsus ve Faruk Duman.

Budala Kitap’ın Bilgelik Dizisi Cicero’nun “Nasıl Dost Olunur?”uyla Başlıyor

Cuma, Eylül 08, 2023

Budala Kitap’ın tüm dünyada milyonlarca okura ulaşan, tamamı Princeton profesörlerince özgün dillerinden derlenmiş ve titizlikle Türkçeye aktarılmış Princeton Üniversitesi Bilgelik Dizisinin ilk kitabı, Philip Freeman'ın Cicero'nun metinlerinden derlediği “Nasıl Dost Olunur?” raflarda yerini alıyor. Bu ilgi çekici dizinin tamamı Budala Kitap etiketiyle okurla buluşacak. Merakla bekliyor, pası bültene atıyoruz.
“Arkadaşsız bir hayat yaşanmaya değmez.”

Gerçek dostları bulmak ve onlara değer vermek için etkili bir rehber: “Nasıl Dost Olunur?”

Sosyal medyanın, çevrimiçi ilişkilerin ve durmak bilmeyen bencilliğin kalıcı ilişkileri tehdit ettiği dünyada gerçek bir dost her şeyden önemli.

Romalı ünlü siyasetçi ve filozof Cicero, arkadaş bulmaya, daha da önemlisi arkadaş kalmaya dair bir rehber sunuyor.

Cicero, zekâsı ve bilgeliğiyle sadece nasıl dostluklar kuracağımızı değil, aynı zamanda bunların hayatımız için neden önemli olduğunu anlatıyor bize.

Aziz Augustine’den Dante'ye, Thomas Jefferson’da John Adams'a iki bin yılı aşkın süredir okuyuculara ilham veren bu klasik, ilk yazıldığı zamanki kadar güçlü bir şekilde, günümüz dünyasına ışık tutmaya devam ediyor.

“İçi boş sosyal medya ‘dostlukları’ çağında, dostları dalkavuklardan nasıl ayıracağımıza dair tüm bu düşünceler günümüzü o kadar iyi  yansıtıyor ki…” Michael Fontaine, Cornell Üniversitesi

“Cicero, arkadaşlığın nihayetinde bir sanat formu olduğunu öğretiyor bize.”  – Tracy Lee Simmons, City Journal

Nasıl Dost Olunur? / Marcus Tullius Cicero
Derleyen: Philip Freeman 
Çeviren: Cihat Taşçıoğlu
Dizi Adı: Felsefe
Sayfa Sayısı: 120
Etiket Fiyatı: 60 TL

Kutu Yayınları’nın Balkan Kitaplığı “Sadakatsizlik” ile sürüyor

Cuma, Eylül 08, 2023

Kutu Yayınları, uzun bir aradan sonra Balkan Kitaplığı dizisine Makedonya'dan bir romanla devam ediyor. 6'dan fazla dile çevirisi yapılan ve bölgede oldukça ses getiren “Sadakatsizlik” raflarda yerini alıyor.
Yirminci yüzyılın başında Makedonya'da geçen Sadakatsizlik, efsanelerden ve tarihten güç alarak âşıkların sıra dışı öyküsünü anlatıyor.

Mena'ya yaptığı evlenme teklifi ailesi tarafından reddedilen Sone, sevgilisine kavuşmak için yeterli parayı toparlamak üzere Amerika'ya gider. Ancak yola çıktıktan birkaç gün sonra Sone, kendisini Yeni Dünya'ya götüren gemide yolcu olarak bulunan başka bir kadının çekimine kapılır. Traykoski'den, sade fakat masalsı bir üslupla, farklı anlatıcıların akıcı anlatımıyla ay, güneş, sadakatsizlik, kalp kırıkları ve kayboluşlar üzerine sürükleyici bir hikâye.

"Traykoski'nin anlattığı hikâyede iyi bir okur birden edebî çağrışımlar denizine düşebilir. Bu kitap, şairane bir üslubun güzelliğiyle ve eski mitlerle efsanelerin haleleriyle sarılmıştır. Sadakatsizlik, okurun ilgisini kesinlikle hak eden bir roman." – Muharem Bazdulj, Politika (Sırbistan)

Deyan Traykoski: 1977’de Prilep, Makedonya doğumlu felsefe profesörü, yazar ve gazeteci. PRO-ZA Balkan adlı Uluslararası Edebiyat Festivalinin kuruculuğunu ve direktörlüğünü yaptı. Aynı zamanda sinema dergisi Kinopis’in yayın kurulunda yer alan yazarın Sadakatsizlik adlı romanı birçok dile çevirilmiştir.

Sadakatsizlik / Deyan Traykoski
Çeviren: M. Alparslan Demir
Dizi Adı: Roman
Sayfa Sayısı: 144
Etiket Fiyatı: 80 TL

Dimitris Sotakis'in ''Yarım Kalp''i DeliDolu’dan raflarda

Çarşamba, Eylül 06, 2023

Kitapseverler için müjdeler devam ediyor. Eylül ayının ilgi çekici kitaplarından biri daha duyuruldu. Özellikle “Soluğun Mucizesi”, “Romanyalıyı Yiyen Adam” ve “Büyük Hizmetkâr” ile tanıyıp sevdiğimiz Dimitris Sotakis’ten yeni haber var. Toplumsal eleştirilerini süsten uzak yalın bir dil ve eğlenceli üslupla dile getiren, şaşırtıcı olay örgüleri kurarak insanın tahmin edilemezliğini de işleyen Sotakis’i her okura önerelim yeri gelmişken. Bizi bize anlatırken yarattığı ironinin her okuru tutsak aldığının altını çizelim. Bu kez post-modern bir “kötü ikiz” hikâyesi ile çıkıyor okur karşısına ve “Yaşadığımız hayatı ne kadar seviyoruz?” diyor soruyor. “Yarım Kalp”, DeliDolu Kitap etiketiyle raflarda. Merak ve heyecanla bekliyor ve sözü bültene bırakıyoruz. 

Yunan Tuhaf Dalgası'nın edebiyattaki temsilcilerinden Dimitris Sotakis'in imzasını taşıyan Yarım Kalp; gerçekte kim olduğunu itiraf etmeye en ufak cesareti olmayan ''iyi niyetli'' bir adamın portresini çizen, post-modern bir ''kötü ikiz'' hikâyesi...

Kalabalıklar arasında özerkliğini arayan, adını bilmediğimiz bir adamın, kendine seçtiği ''ödünç'' hayatla nasıl ölümüne oynadığını gözler önüne seren kitap; beklenmedik, bir o kadar şaşırtıcı, hatta paralel evrenlere kapı açan bir anlatı sunuyor.

Yarattığı titrek atmosferle bizleri geçmişin ağlarıyla örülmüş büyülü gerçekçi bir kentin sokaklarında dolaşmaya çıkaran yazar, şeytani bir zihnin tasarlayabileceği kıvraklıktaki cümleleriyle okuru yine derin sorgulamalara ve karmaşık çözümlemelere savuruyor.

Kim kendini gördüğünde tanımaz ki? Doğanın kanunudur bu; bedenimizden filizlenen kök, kişisel bir aura vardır.

İsimsiz başkarakterin tekdüze yaşamındaki tek ''aykırılık'', geçmişindeki ressamlık deneyimdir. Eşi Maria'nın bedeni, oğlu Dionysis'in kanı onun bedenidir, kanıdır. İçinde bir insanın hayal edebileceği en tatlı kaos sürse de huzurludur. Ta ki günün birinde en yakın arkadaşının verdiği haberle sakin dünyası altüst olana kadar. Mekânın birinde, kendisine ikizi gibi benzeyen bir adam vardır! Üstelik bu adam, başkarakterin bir zamanlar sanatla ve aşkla dolu ''mutlu'' hayatının bire bir aynısını yaşıyordur. Kör mü olmuştur, yoksa önünde uzanan görüntü bir yanılsamadan mı ibarettir? Belki de karşısındaki kişi, bizzat kendisidir. Zihnine -ve elbette kalbine- yerleşen devasa kuşku gözünü karartmıştır. Ancak her şeyden önce, gerçeği öğrenebilmesi için bir an önce geçmişiyle yüzleşmesi gerekmektedir... 

Dimitris Sotakis, görünmez bir düşmana karşı kazanılan açmazlarla dolu bir zaferi ustalıkla betimliyor ve her zaman yaptığını yine yapıyor: Gerçekle oyuncak gibi oynuyor. 

Varlık, benlik, hatırlayış ve unutuş kavramları üstüne düşündüren Yarım Kalp; okurları şimdiye dek yaşadıklarıyla yüzleşmeye çağırırken, geleceğe dönük tarifi zor bir rahatlama hissiyle de baş başa bırakıyor.  

Ne de olsa var olmak isteyen kimse kaybolmaz.

Dimitris Sotakis, 1973'te Atina'da doğdu. Londra'da müzik eğitimi aldı. İlk romanı Ev, 1997'de yayımlandı. Yeşil Kapı (2002), On Bir Erotik Ölüm (2004), Gürültü (2005) ve Mısır Adam (2007) başlıklı çalışmaları olumlu eleştiriler aldı, başka dillere çevrildi ve ödüller kazandı. Yazar, 2010'da Vincitore dell' Athens Edebiyat Ödülü'nü, 2011'de de Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü'nü aldı. 2009 yılında yayımlanan Soluğun Mucizesi ise Sotakis'i çağının önemli yazarlarından biri hâline getirdi.

Yarım Kalp / Dimitris Sotakis
Türkçeleştiren: Fulya Aktüre
144 sayfa
Etiket Fiyatı: 119 TL


 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template