Her şeyini kaybetmiş ve umudunu yitirmiş insanın elinde kalan son dal da avuçlarının içinden kayarsa ne olur? Kaybetme korkusu ile yaşadığı panik ona neler yaptırır? Bardağı taşıracak o son damla öncesi yapabileceklerinin bir sınırı var mıdır? 2016 yapımı “Edge of Winter” işte bu soruların cevabını veren bir gerilim. Kanada - Amerika ortak yapımı küçük ölçekli bağımsız film seyircisinin huzuruna internet ortamında çıkarak ilgi bekliyor.
Edge of Winter bir ilk film. Kamera operatörü ve görüntü yönetmeni olarak geçen dokuz yılın ardından Rob Connolly ilk uzun metrajı için yönetmen koltuğunda. 2009’da kısa metraj komedisi “Our Neck of the Woods” ile Bafta ödülü alarak umu vaat eden Connolly, senaryoyu prodüktör Kyle Mann ile kotarmış. İlk film için gayet iyi bir kadro da kurmuş. Joel Kinnaman, Tom Holland ve Percy Hynes White’ın başını çektiği kadroya Shiloh Fernandez, Rossif Sutherland, Rachelle Lefevre ile Shaun Benson eşlik ediyor.
Elliot Baker ile tanışıyoruz... Borç batağında sıfırı tüketmiş bir baba... Sık sık dillendirdiği gibi “her şeyin içine etmiş” bir adam. Tutunduğu dal çocukları olmuş. Boşandığı eşi çocukları getirince seviniyor. İki oğlu ile zaman geçirmek iyi gelecek. En azından onları kaybetmemiş olmaktan mutlu... Ama hesapları bir tüfek bozuyor. Oğullarının tüfeğini bulduklarını gören Elliot önce kızıyor sonrasında da ateş etmeleri için ormanlık alana gitmeyi teklif ediyor. Biradan bir yudum al, direksiyona geç teklifleriyle annelerinin vermedikleri özgürlükleri vermekten mutlu olsa da bunlar pahalıya patlıyor.
Karlı bir kış manzarasıyla açılan film, az ve öz oyuncu ile hiçliğin ortasından gerilim yaratmaya çalışıyor. Baba oğul gerilimi formülünü başarıyla kullanıyor ve klişelerle ilerliyor olsa da Connolly’nin doğru tercihleriyle seyirciyi içine alıyor. Karlar içinde bembeyaz bir atmosfer, geniş açıyla üçlüyü minicik göstermek gibi doğru stil hamleleriyle ilerleyen filmin en büyük kozu da Joel Kinnaman’ın harika performansı. Çocuklarını kaybetme korkusuyla kendini kaybetme hali, patlamaya hazır bomba haline yavaş yavaş gelişini perdenin ötesine geçiriyor. Daha önce canlandırdığı rollere yakın olsa da etkileyici ve filme damgayı vuruyor. Connolly çocuklara aynı şekilde yaklaşmayarak, çok yakın çekim kullanmayarak araya mesafe koyarak gerilimi çok iyi işletiyor. Tempoyu da iyi ayarlayarak 99 dakikalık süresini iyi kullanarak seyircisini sıkmıyor. Üstüne de müziği bindirince her şey tastamam hale geliyor.
Baba oğul gerilimi deyince son yılların en başarılı Andrey Zvyagintsev’in “Vozvrashchenie”si geliyor akla ister istemez. Benzer bir işleyişi kullanıyor “Edge of Winter”, ama bir kaç farkla. Gerilimi benzer şekilde yavaş yavaş tırmandırıyor ama hikâye çocukların değil babanın üzerine kurulu. Her ne kadar bildik bir senaryosu ve klişeleri olsa da Kinneman’ın performansı ve Connolly’nin umut vaat eden ilk adımına şahit olmak için izlenebilir.
Yorum Gönder