Son yıllarda seyirciyi inandıracak yeni öykü bulamayınca sığınılan kurmaca dökümanter formülünün, can simidi olarak kullanımı sürüyor... Bu kez kurmacamız, seyiriciyi daha çabuk havaya sokmak için devriye polislere odaklanıyor... Aksiyonu, polisiyeyi kur ve ara ara ver coşkuyu formüllü filmimiz “End of Watch”, iki polisini ete kemiğe büründürmeye çalışırken bol bol propaganda yapmayı da ihmal etmiyor...
11 Eylül saldırılarından sonra iyice ayyuka çıkan, “üniformalı kahramanlar” temasının şimdilik son örneği “End of Watch”ın yaratıcısı David Ayer tam da bu temaya uygun filmlerle adını duyurmuştu... Filmografisinde de bolca polis işi gördüğümüz Ayer, kurmacasını bu kez daha gerçekçi hale getirmek istemiş ve dökümantere girişmiş... “Training Day” senaryosuyla adını duyuran Ayer, “Dark Blue” ve “S.W.A.T.” ile kuruma hizmet etmeye devam etmiş 2005’te “Harsh Times” ile ilk yönetmenlik deneyiminde iyi iş çıkarmıştı... 2008’de yeniden polis dünyasına dönüp “Street Kings” ile yine iyi iş çıkaran yönetmen, “End of Watch” ile şimdiye kadar yaptıklarının bir level üstüne çıkarak ilk sahnesinden rengini belli ediyor bu kez... İyi bir açılış sahnesiyle, arabalı takibi gerektiği sonlandırırken meramını da anlatarak başlıyor... Daha 15 dakka geçmeden filmin ne anlatacağını, nasıl biteceğini az çok tahmin edebiliyor, hangi amaca hizmet ettiğini de anlıyorsunuz... Brian uzun uzun açıklıyor: “Yolun sonuyum... Ödenmemiş faturayım... Rozeti ve silahı olan kaderim...” Bu olumsuzlukları kırmak için Ayer’in ne kadar doğru bir tercih yaptığını da anlıyoruz böylece... İyi bir kurgunun da eşliğiyle tercih edilen sahte dökümanter, filmi ayakta tutmakla kalmıyor, izleyicisini de filmin içinde tutmayı başarıyor...
Los Angeles’tayız... Okulu birlikte okumuş ve birbirlerine kardeş olarak gören iki polise odaklanıyoruz... Brian Taylor ve Mike Zavala, yükselişe geçen iki devriye... Tuttuklarını koparan, başarılı iki polis... Görev yaptıkları bölge, sürekli istim üstünde olmayı gerektiren çete savaşlarının ortası... Meksikalılarla zencilerin arasındaki savaş bir yana, bir de kartel sorunu mevcut... Evli ve çocuklu Mike ile evliliğin arifesindeki Brian, izleyiciyi arabanın arka koltuğuna oturtup, hem özel hayatlarına hem de iş günlerine şahitliğe çağırıyor... Bu turun en önemli detaylarıysa, beklendiğinden az şiddete başvurulması... Sürekli kan ya da suçlu takibi değil, doğal bir sürece ortak ediliyor seyirci... Zaten hepsi var ama sırası gelince göreceksiniz uyarısıyla bir nevi... Ayer, başarılı bir şekilde çizmeyi başarmış iki karakterini de, iyi bir senaryoyla filmi sürükleyici kılmayı da başarmış... Propaganda filmi olduğu halde kendini izletebilmesi de bunun göstergesi... Kendini beğenmiş iki polisimizin kartel ve çeteler savaşı ortasındaki durumundaki değişim ise biraz zayıf kalmış... İkili hakkında verilen infaz kararı gerektiği kadar gerilimle, heyecanla yansımıyor ve aynı önemle geçemiyor izleyiciye... Dökümanter havasından ödün vermeyen filmin diğer zayıf noktasıysa, polislerimizi anladık ama çetelerin de kamerayla dolaşma saçmalığı... Brian’ın yaptığı çekimlerin sebebi meçhul, bu çekimlerin etkisi de pek yok... Özellikle final sahnesinde bu kameralardan vazgeçilmesiyle sırıtan gerçekçi olmak için kameralardan faydalanalım fikri, bir katkı yapmadığını tescillemiş oluyor...
Uzun sayılabilecek süresini de iyi eritiyor film... Jake Gyllenhaal ve Michael Peña’nın oyunculukları da filmin başarısının en önemli etkenlerinden... Diyaloglar gerçekçi, oyunculuklar doğal, ama karakterler doğal değil... Ayer, kendisini yarattığı iki kahramandan uzak tutamıyor bir türlü... Öyküye hizmet eden iki polis olmalarıyla yetinmiyor... Sıradışı olmaları için elinden geleni yapıyor ve belli ki hayranlık besliyor kahramanlarına... Çok geçmeden boyunlarına madalyalarını da takıyor zaten...
Polislere güzelleme yapalım, onları yüceltelim düsturuyla çekilen “End of Watch”, bunların çokta ön plana çıkıp sırıtmadığı sinir bozmadığı bir deneme... Açılıştaki tanımlamanın polisler için ne kadar geçerli olduğunu sorgulamaya gerek bile yok artık... O kadar kirli polis öyküsünden sonra, kanunen görmezden gelemeyeceği suçluların peşinde koşturan figüre inanmak, onları destan kahramanına dönüştürme çabası tutabilecek bir maya değil özünde... Finalinin yaratılmak istenen destana zemin hazırlamaya çalışması da ayrıca komik... “End Of Watch”, hedeflediği propagandayı tutturan ama diğer hedeflerini ıskalayınca kaçınılmaz olarak gerçekçi bir polisiyenin uzağına düşen ucuz bir methiye...
Yorum Gönder