♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

The Girl in the Photographs : Hapsetme ve Yakalama Arzusu

Fotoğrafın ânı ölümsüzleştirmesi korku filmlerinde kendine tutku göstergesi olarak yer buluyor. Kimi zaman tam ölüm ânının fotoğraflama amacındaki soğukkanlı katilleri görüyoruz, kimi zaman böyle bir makinanın laneti etkiliyor herkesi, kimi zaman da katilin cestlerle oluşturduğu mizansenleri fotoğraflamasıyla perdeye yansıyor bu tutku. 2015 yapımı korku gerilim “The Girl in the Photographs” da bu tutkudan besleniyor.

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Wes Craven’in yapımcılarından biri olduğu film, aynı zamanda ustanın son projesi. Bir filmin künyesinde adını son kez görüyoruz. Bu sebeple film de kendisine adanmış. Filmi seyredebildi mi bilinmez ama basın durumu çok severek ustanın gurur duyacağı bir iş olduğunu sıkça dillendirmiş. Filmin namı da böyle yürümüş nihayetinde. Geçtiğimiz yıl bizde de “Piramitin Laneti” adıyla vizyona giren 2014 yapımı “The Pyramid”in senaristlerinden biri olarak tanıdığımız Nick Simon, ikinci uzun metrajında. Senaryoyu da üçüncü kez birlikte çalıştığı Osgood Perkins ve Robert Morast ile birlikte kotarmış. Kısa metrajların ardından ilk uzun metraj sınavını 2010 yılında “Removal” ile geçemeyen Simon bu kez Craven’in el vermesiyle daha iyi bir oyuncu kadrosu kurmuş. Güzelliğiyle perdeye yakışarak dikkat çeken Claudia Lee, Kal Penn, Kenny Wormald, ilginç yüz hatlarıyla rolüne çok yakışan Luke Baines, Miranda Rae Mayo ve ilk oyunculuk denemesine girişen model Autumn Kendrick oyuncu kadrosunun başını çeken isimler. 

Gerilimini fotoğrafçılık tutkusu üzerinden kuran film, açılışını da William S. Burroughs alıntısı ile yapıyor: "Aslına bakılırsa fotoğrafçılığın edepsiz ve kötü bir yanı var; hapsetme ve yakalama arzusu, takip etmenin cinsel gerilimi." Klişelerle bezeli olsa da ışık kullanımı ve kamera açıları ile seyirciyi tavlayan bir açılış sahnesiyle de umut vaat ediyor. Küçük bir kasabada bir kadının evinden kaçırılışına tanık oluyoruz. Yüzleri maskeli iki kişi elini ayağını bağladıkları kadını ormanlık alana götürüyor ve bol bol fotoğrafını çekiyorlar. Son bir poz verdirdiklerini görüyoruz ve kestik... Bir süper markette kasiyer olan Colleen ile tanışıyoruz. Marketi açtığında ilan panosunda o fotoğrafı görüyor. Kenarında “7” yazan bu fotoğrafla soluğu şerifin yanında alsa da çabaları sonuçsuz kalıyor. Zira; ceset yoksa, soruşturma da yok... O fotoğrafın ünlü bir fotoğrafçı Peter Hemmings’in bir dergiye kapak olan pozunun aynısı olduğunun anlaşılmasıyla da işler büyüyor. Fotoğrafçımız ekibini de toplayarak soluğu kasabada alıyor... Fotoğrafın Colleen’e neden bırakıldığı, Peter’a neden gönderme yapıldığı gibi soruların cevabını arıyoruz.

Kara film tadı taşıyan açılışın ardından direksiyonu ortalama bir korku gerilime çeviren film ilk yarıyı bir şekilde merak duygusu ile geçirse de ikinci yarıda tamamen başka bir filme dönüşüyor. Senaryodaki boşluklar, mantık hataları, gereksiz sahneler derken tempo düşüklüğüyle seyircisini sınıyor adeta. Nick Simon’un tercih değişiklikleri filmin sonunu hazırlıyor. Önce göstermeyeyim, hissettireyim diyerek gerilimini kuran yönetmen nedense filmin ortasında karar değiştirerek tamamen gösterme üzerine ilerliyor. Önce bolca yakın planla geçen dakikalarda katillerinin yüzünü göstermiyor, kan, şiddet ve cinsellikten de uzak duruyor. İkinci yarıdaysa kameranın önünde ne ararsanız var. Katiller, kan, şiddet ve ne işe yaradığı belli olmayan bir seks sahnesi... İlk yarıda fotoğrafçılık üzerine kurulan cümlelerin yerini de içi boş diyaloglar ve koşuşturmacalar alıyor. Bu dağınıklığın arasında göze çarpan tek şeyse yönetmenin estetik bakışı oluyor. Rollerine yakışan yüzler bulmuş Simon ama keşke bu karakterlerin içini doldurmayı da deneseydi. Senaryonun kötü olduğunu belirtmeye de hiç gerek yok, finalin basitliğine de.

Ortasında bambaşka bir filme dönüşerek eskinin “iki film birden” seanslarını hatırlatan “The Girl in the Photographs” iyi çıkış noktasını derinleştiremeyerek hızla eriyen bir can sıkıntısı. Wes Craven’ın adından faydalanıyor... 

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template