♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Horns : Elbet Bir Gün Kavuşacağız

Nerde anlatılacak bir aşk varsa mutlaka engeller imkansızlarla dolu olmalıdır ki ilgi çeksin. “Mutlu aşk yoktur”un halen en önemli genelleme olduğunu da düşünürsek, ana malzemenin aşk olduğu her sanat dalına yansıyan olaylar silsilesi hep aynı sorunun peşinde ilerler: Acaba kavuşacaklar mı? Her romantik komedinin formülü de üç aşağı beş yukarı imkansızın peşinde koşmak ve her ne hikmetse bulunca kaybetmek üzere olup yeniden kazanma üzerine kuruludur. O meşhur düğün töreni basıp son anda kazanmalar, gurbet ellere gitmek üzereyken yoldan çevirmeler de heyecanı körükleyip, çiftimiz dudaklarını mühürlediğinde mendilleri ıslatmamızı ister... Roman uyarlaması “Horns” da fantastik ve ironik süslemeleriyle kalıbın dışına taşmaya çalışarak aşkı işliyor. 

Stephen King’in oğlu Joe Hill’in 2010’da yayımlanan romanı “Horns” kısa sürede hit olmuş ve ve film hakları alınınca merakla beklenmiş. Uyarlama senaryoyu Keith Bunin kotarırken, yönetmenliği de 2003’de “Haute tension” ile tanıyıp sevdiğimiz Alexandre Aja üstlenmiş. Ülkesinde çektiği filmlerle Hollywood’a transfer olan Fransız yönetmen yeniden çevrimler ve uyarlamalara hapsolmuş durumda. Son üç filmi “The Hills Have Eyes”, “Mirrors” ve “Piranha 3D” gibi yine sipariş yönetmen konumunda. Bir türlü beklenen ilerlemeyi gösteremediği gibi gerilemeye devam ediyor. Başrolde ellerimizde büyüyen Daniel Radcliffe’i görmek ilginç. Juno Temple, Max Minghella, Joe Anderson, Kelli Garner, James Remar, Kathleen Quinlan, Heather Graham ve David Morse da ona eşlik eden oyuncular. 

Çocukluk arkadaşlıklarını aşka dönüştürmüş bir çiftin öyküsü Horns... Akıllı davranıp ilk aşklarını birbirlerinde bulmuş Ig ve Merrin... Başlarına gelen felaketle ayrılık çanları çalmış. Merrin ölü olarak bulunmuş ve baş şüphelimiz Ig... Kasaba sakinleri katil olduğuna çoktan hükmetmiş. Beklentileri adaletin yerini bulması ve Ig’in gerekli cezayı çekmesi. Anma töreni sonrası alandaki kutsal şeylere nefret kusarak uygunsuz davranışlarda bulunan Ig, bir sonraki sabaha boynuzlarıyla uyanıyor. Bir yandan gerçek katili arama arayışı bir yandan boynuza bakanın tüm günahlarını itiraf etme yarışı... En azından cennette kavuşabilir çiftimiz belki... Çok farklı bir film “Horns”, romanın çok özel olduğu belli. Bolca gönderme ve metafor kullanırken dilini de sakınmıyor. Cesur ve gerektiği gibi sesi bir hayli gür... Ama filme uyarlanırken kafalar çok karışmış. Bir türlü yaratılamayan atmosfer yüzünden ne olduğuna karar veremeyen dağınıklığı ile bir çok sahnesi heba oluyor, aşık çifti gibi. Aja’nın bir türlü hakimiyet kuramamasıyla bütünlükten uzak. Yönetmen en başta filmin türüne karar verememiş. Yaptığı iyi başlangıcı ilk yarısına kadar gayet iyi götürürken korku/gerilim tutmuş ve dağıtmış kurduğu yapıyı. İkinci yarıda bu kadar ciddileşip cinayet gerilimine dönüşünce tüm hava dağılıyor ve tüm ironi saçma bir absürtlük müsameresine dönüşüyor. Kendini bu kadar ciddiye almayıp aynı rahatlıkta devam edebilse çok iyi bir film olabilirmiş. Bu yönden kaçırılmış bir fırsat...

Eninde sonunda işlenmeye çalışılan konunun “aşk üçgeni”ne çıkması ve ordan doğan kıskançlıklar, elde etme çabaları gibi klişeleri bu kadar işlemeye, ön plana çıkarmaya hiç gerek olmadığını görememiş Aja... Yarattığı tüm kara mizahı dram ve gerilime meyledince film de yazının başında anlattığı o meşhur romantik klişelerine evrilmiş. Elinde daha özel ve yaratıcı bir metin var oysa... Başladığı gibi devam etse fenomen olabilecek bir fikri harcamış. Filme adını veren “boynuzlar”ı gören insanların verdiği tepkiler hikayenin can damarı ama bunu etkili kullanıp sesini yükseltmek yerine küçük detay olarak kullanıp sesini kısmış. Aja’nın daha geleneksel anlatımı benimseyip klişelere yaslanmasıyla kaçınılmaz olarak tüm derinlik kaybolmuş ve finalinin de bir kıymeti kalmıyor.

Çocukluktan yeşeren aşkların hikayesi “Horns” kara mizahtan romantizme evrildikçe dağılan ve yaratıcılığın klişelerle heba edildiği bir deneme olarak yarım yamalak keyif veren bir deneme. En azından sıkılma şansınız yok. Şeytan metaforunu, boynuzların etkisini falan boş verin diyor “Horns”, ruh eşinizi bulduysanız her şeyi boş verin, yaşadıklarınızın tadını çıkarın diyor. İçinizde aşk filizlensin yeter! Ne olursa olsun yeşerip büyür, birleşir eller...



Share this:

1 yorum :

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template