♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Resident Evil: Degeneration / Ölümcül Deney: Dejenerasyon


Virüs yayılmaya devam ediyor…

Oyun konsolları dünyasının efsane oyunlarından Resident Evil’in beyazperde macerası devam ediyor. Şimdiden bir üçlemeye imza atmış serinin bilgisayar destekli, oyundaki demoları andıran tarzda filmi karşımızda.
Öncelikle iyi bir başlangıç yaptığını söylemeli. Kısa bir özet niteliğinde, hatta hazırlayıcı olan bu görüntülerden sonra olaylar başlıyor. Bir havaalanında patlak veren virüs salgınıyla her şey tırmanıyor, heyecan dozu yükseliyor.
Ama bu yükseliş senaristlerin elinde tuzla buz oluyor. Berbat repliklerin can sıkıcılığı bir yana, birde her şeyi açıklamaya yelteniş söz konusu. Karakterlerin kendi kendine konuşmaları da dahil olmak üzere, her şey o kadar net ve aydınlatıcı ki, filmi izlerken beyninizi kullanmanıza gerek yok. Sadece bununla da kalınmıyor, gereksiz bir sürü ayrıntı da klişelerle veriliyor. Ana karakterlerden Claire’in havaalanında kendisine emanet edilen küçük kız Rani ile diyaloğu adeta pes dedirtiyor. Claire küçük kızın yanından ayrılacağında aldığı cevabın, “Annemle babamda böyle deyip gitti ve bir daha geri gelmedi… Sende gitme” olması yürekler acısı.
Kötü karakter olarak resmedilen Senatör orta karar görünürken, ağırlık Leon’a verilmiş. Leon’da filmi kurtaracak hamleleri beklediğimiz kişi olarak olaya sadece aksiyon katıyor o kadar. İçerdiği entrika ne kadar dallanıp budaklanırsa budaklansın, her daim seyirciye bilgi verme isteğiyle, merak duygusu neredeyse hiç uyandırmayan film, bu sayede de sıkıcı olmaktan kurtulamıyor.
Gelelim teknik detaylara… Bir animasyon olarak da kötü bir film karşımızda… Karakterler iyi çizilmiş olsa da, hiç gerçekçi durmuyorlar. Özellikle gözlerde hiçbir ifade yaratılamamışken, karakterlerin nereye baktığı bile belli olamıyorken, karakterlerin yüzlerini yakın plan göstermek hayli rahatsızlık verici. Sanki ekip bu eksiğini fark etmemiş… Özellikle final sahnesinde Angela’nın kıyafetinin değişmesi, Leon ve Claire’in aynı kıyafetlerle yanlarına gelmesi gibi tuhaflığa birde Angela ile Leon arasındaki planlarda tuhaf bakışlara rastlamak böylesi bir filmde nasıl mümkün olabilir…
Havaalanında patlak veren salgının sonrasında işe bir şirketin karışması, virüse karşı geliştirilen aşıları da gündeme getiriyor. Herkesten saklanan gerçeklerin su yüzüne çıkması için kendini feda eden Curtis Miller’in virüsü kullanması ne yazık ki engelleyicisinin de kardeşi Angela olması gibi klişelerle arada kaynıyor. WilPharma şirketinin binasında geçen kısımda hayli özensiz yaratılmış atmosfere yenik düşüyor. Şirket Ceo’sunun sayesinde tüm olayın odak noktası haline gelen şirket binasında yaşananlar sonrası erişilen finalde hayli klişe ve tahmin edilebilir…
Çevresel sesler başta olmak üzere, hareketlerinde seslendirilmemiş olması atmosfer yaratımında başarısızlığı getirmiş. Oysa kamera açıları, öykünün görsel anlatımı gayet iyi. Bu derece formüle olması da yine senaryonun aksaklıklarının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Bundan 8 yıl önce, 2001’de aynı teknolojiyi kullanan “Final Fantasy: The Spirits Within” bir ilk olarak gösterime girdiğinde alkışlanmıştı. Belli oranda gerçeklik yakalanmıştı. Aradan geçen zamana rağmen teknoloji gelişse de “Resident Evil” teknik anlamda da bu filmden hayli geride. Bu durumda şaşkınlık yaratıyor. Direk dvd’ye çıkan, sinemalarda gösterime girmeyen bir filmin yine de belli bir hayran kitlesine ulaşan serinin hayranlarını ciddiye alması gerekirdi. Bu derece bariz hatalar, eksiklikler söz konusu Resident Evil olunca gözden kaçmıyor.
Oysa yapım ekibi de işin ehli… Senarist Shotaro Suga, Eureka ve Blood+ gibi bilinen anime serilerine imza atmış bir isim. Yönetmen Makoto Kamiya da animenin mutfağından gelen bir isim. Özel efektçi Kamiya, Gamera ve Godzilla serilerinde çalışmış bir isim olarak, ikinci filmini yönetiyor. 2007’deki ortak yönetmenlik denemesinden sonra ilk kez tek başına film yönetiyor.Resident Evil: Dejenerasyon sadece serinin fanatiklerinin hataları görmezden gelerek izleyebileceği film olarak kalıyor ve hiç de tatmin edici bir teki yaratamıyor…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template