♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Öykünün ustası Cortázar’la yolculuk devam ediyor : Ayak İzlerinde Adımlar

Perşembe, Aralık 28, 2017
Edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla çağdaşlarını olduğu kadar  sonraki nesilleri de derinden etkileyen Julio Cortázar'ın öykülerinin tamamı ilk defa Türkçede. Julio Cortázar’ın bütün öykülerinin ikinci cildi okuyucuyla buluşuyor.

“Kalemim yasaklı sözcüklere doğru dörtnala geri dönüyor, onları karalıyor, düzensizliği düzene sokuyor, onarıyor, temizliyor, ona ihtişam veriyor.”

“Pencere çerçevesinin üst kısmında bir damlacık beliriyor, onu bin sönük ışıltıya bölen gökyüzüne doğru titreşiyor, sonra büyüyor ve sendeliyor, düştü düşecek, ama düşmüyor, henüz düşmüyor. Bütün tırnaklarıyla oraya tutunuyor, düşmek istemiyor ve bir yandan göbeği büyürken dişlerini oraya geçirdiği görülüyor, o artık görkemli bir şekilde sarkan koca bir damla, derken birden, şıp ve işte düşüyor, parçalanıyor ve sonrası, hiçlik, mermerin üzerinde bir kayganlık.”

Cortázar'ın öykü külliyatının ikinci cildi Ayak İzlerinde Adımlar, Kronopların ve Meşhurların Hikâyeleri (1962), Bütün Ateşler Ateş (1966), Son Raunt  (1969),  Sekizyüzlü  (1974), Orada Dolaşan Biri (1977) kitaplarının bir araya gelmesiyle oluştu. 

Ayak İzlerinde Adımlar’daki deneysel hikâyelerin, mikro anlatıların, gerçeküstü evrenlerin hepsi, Cortázar efsanesinin birer izdüşümü.

“Cortázar esas devrimi öyküleriyle yaptı.” Mario Vargas Llosa

JULIO CORTÁZAR, 1914’te Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, öğretmenlik ve çevirmenlik yaptığı sıralar, Perón hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığıyla ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti. 1981’de Fransız uyruğuna geçti, ama Arjantin yurttaşlığından da ayrılmadı. 1950’li yıllarda yayımlanan Hayvan Öyküleri, Oyunun Sonu ve Gizli Silahlar adlı öykü kitaplarını 1963’te yayımlanan Seksek adlı romanı izledi. Bugün yazarın başyapıtı sayılan Seksek, geleneksel romanın olay örgüsünü altüst eden, belirli bir sona bağlanmayan açık uçlu bir romandı. Cortázar’ın öteki önemli yapıtları arasında Manuel’in Kitabı ve Mırıldandığım Öyküler sayılabilir. Edgar Allan Poe’nun yapıtlarını İspanyolcaya kazandıran Cortázar, son yıllarında kendini insan hakları davasına adadı ve UNESCO’da çalıştı. 1984’te Paris’te öldü.

AYAK İZLERİNDE ADIMLAR / BÜTÜN ÖYKÜLERİ 2
Yazar: Julio Cortázar
Çeviri: Süleyman Doğru 
Tür: Öykü  
Sayfa sayısı: 655 Sayfa
Fiyatı: 45 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017


Umberto Eco’dan Tez Nasıl Yazılır?

Perşembe, Aralık 28, 2017
Umberto Eco’nun 1977’de yayımlandığından bu yana yirmiye yakın dile çevrilmiş olan bu eseri, çiçeği burnunda tez öğrencileri, akademisyen adayları ve tez danışmanları için önemli bir rehber niteliğinde. Eco’nun İtalya’da öğrenciler için kaleme aldığı bu kitap, “iyi bir araştırma yapmak için gereken kurallar dünyanın her yerinde aynı” olduğundan Türkiye’de de başucu kitabı olmaya aday.

“Tezi bir meydan okuma gibi yaşamalısınız. Meydan okuyan sizsiniz: Başlangıçta henüz yanıtlamayı bilmediğiniz bir soruyu karşınıza alan kişi sizsinizdir. Çözümü sınırlı sayıda hamle yaparak bulmanız gerekir.”

Tez Nasıl Yazılır? kendine özgü mizahi üslubuyla metnin derli toplu ve anlaşılır şekilde kaleme alınması için nelere dikkat edilmesi gerektiğine ışık tutuyor. Ayrıca bilgi fişleriyle çalışma yöntemini aktarması ve Eco’nun kendi tezi için aldığı notları içermesiyle tarihî bir belge olma özelliğine de sahip. Ancak bunların da ötesinde, bilimsel etiğin ne olduğunu ve ne olmadığını bizlere hatırlatması açısından son derece önemli bir yapıt.    
  
“Mühim olan, yaptığımız işi keyifle yapmaktır. Eğer sizi ilgilendiren bir konu seçtiyseniz, eğer tezinize gerçekten kısa da olsa üzerinde yoğunlaşacağınız bir zaman ayırdıysanız (…) o zaman tezin, bir oyun gibi yaşamınızda yer alacağını fark edeceksiniz, bir bahis, bir hazine avı gibi bir şey olduğunu anlayacaksınız.”

UMBERTO ECO, 1932’de Milano yakınlarındaki Alessandria kasabasında doğdu. 1950’lerde İtalyan Radyo-Televizyonu RAI’nin kültür programlarını yönetti, 1959-1975 arasında Bompiani Yayınevi’nin edebiyatdışı yayınlar editörlüğünü üstlendi; La Stampa, Corriere della Sera, La Repubblica, L’Espresso gibi gazetelere makaleler yazdı. 1970’lerden bu yana Bologna Üniversitesi’nde göstergebilim dersleri veren Eco, Gülün Adı, Önceki Günün Adası ve Baudolino gibi romanlarıyla; Açık Yapıt, Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti, Beş Ahlak Yazısı, Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik, Ortaçağ’ı Düşlemek, Somonbalığıyla Yolculuk, Yanlış Okumalar, Yorum ve Aşırı Yorum, Günlük Yaşamdan Sanata gibi deneme kitaplarıyla günümüzün en saygın yazarları arasındadır. Yazar, 2016’da aramızdan ayrılmıştır.

Tez Nasıl Yazılır? / Umberto Eco
Çeviri: Betül Parlak
Sayfa sayısı: 318 Sayfa
Fiyatı: 24 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017


Haifa Zangana’dan, insanlık ve kadınlık halleri üzerine bir okuma: Bağdat’ı Düşlemek

Perşembe, Aralık 28, 2017
Bir şahit Haifa Zangana. 1970’lerde, Saddam Hüseyin’e ve Baas rejimine karşı mücadele eden devrimci bir grubun mensubuydu. Bu yüzden mahpusluğu, işkenceyi, sürgünü yaşadı. Bu kitapta, kendi geçmişiyle birlikte sevgili vatanı Irak’ın dününü hatırlıyor, bugünü üzerine düşünüyor.

Çok katmanlı, değişik karakterde bir kitap Bağdat’ı Düşlemek. Kurgu ile kurgu dışının iç içe geçtiği, otobiyografik özellikler taşıyan ama yalnızca yazarın anıları olmakla da kalmayan, hareket noktası yerel olmasına rağmen evrensele bağlanan bir metin. İnsan zihninin neyi hatırlamak ve neyi silmek istediği, bilinç ile bilinçaltı, politik mücadele, insanlık ve kadınlık halleri üzerine düşündürücü, yer yer kışkırtıcı, yer yer zorlayıcı bir okuma.

"Tutku ve sorumluluk duygusuyla yazılmış Bağdat’ı Düşlemek kendi düşlerimi, belleğin bugüne taşıyabileceği mutluluk ve acıyı hatırlattı. Mutlaka okunmalı."  Nawal el Saadawi

"Irak’ı işgal eden ABD-emperyal aygıtının yanı sıra, onunla yatıp kalkan bir antropologlar ordusu artık Iraklı kadınlar hakkında yazma piyasasını ele geçirdi. Haifa Zangana ise Iraklı kadınlar hakkında yazmıyor. O Iraklı bir kadın." Hamid Dabashi

HAİFA ZANGANA, 1970’li yıllarda Irak’ta Saddam Hüseyin rejimine karşı politik mücadele içinde yer aldı, daha sonra özellikle Londra’daki sürgün yıllarında edebiyata yöneldi. City of Widows (Dullar Şehri), Women on a Journey (Kadınların Yolculuğu), Not One More Death (Tek Bir Ölüm Daha Yok) Zangana’nın yapıtları arasındadır. Zangana Al-Quds, The Guardian, Al-Ahram gibi süreli yayınlara da düzenli olarak katkıda bulunmaktadır.

Bağdat’ı Düşlemek / Haifa Zangana
Çeviri: Murat Erşen
Tür: Anlatı 
Sayfa sayısı: 123 Sayfa
Fiyatı: 12 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017


Mathias Enard’dan tek cümlelik büyük roman: Mıntıka

Perşembe, Aralık 28, 2017
Hırvat asıllı Fransız ajan Francis Servain Mirković, Fransız İstihbarat Servisi’ne bağlı görev yaptığı, kendi deyimiyle “Mıntıka”sı olan Akdeniz havzasında dehşet ve şiddet dolu ilişki ağları içinde geçirilen yılların ardından depresyona ve alkolizme eğilimli orta yaşlı bir adamdır artık. Son beş yıldır da kendisini, resmî görevinin sağladığı imkânlardan yararlanarak Mıntıka’sındaki siyasi ve askerî cinayetlere ve katliamlara dair gizli kalmış belgeleri toplamaya kaptırmıştır. Mirković, belgeleri Vatikan’daki “ebediyet uzmanlarına” teslim etmek ve sonra da yeni sahte kimliği ve geçmişini bilmeyen sevgilisiyle yeni bir hayata başlamak niyetindedir. Ancak Milano-Roma arasında, “dünyanın sonuna” doğru uzanan bu tren yolu boyunca, “ölülerle dolu valizdeki” hikâyeler, göçler ve savaşlarla sarılmış aile tarihi, kendi savaş travması ve karanlık geçmişi zihnine musallat olur.

Yazar, “Akdeniz’in en parlak, en güzel imparatorluğu” dediği Osmanlı’nın son dönemine dair hikâyelerinden İstanbul tasvirlerine, İstanbul’un fethinden Çanakkale Savaşı’na, Osmanlı Yahudilerinin kaderinden Akdeniz sahillerindeki tatil köylerine kadar anlatılarıyla da Türkiye tarihine ve coğrafyasına özel bir önem atfediyor.

“Çağdaş bir destan yaratmaya çalıştım,” diyen Goncourt ödüllü yazar Mathias Enard’ın “edebî bir şok” olarak tanımlanan bu tek cümlelik “büyük romanı”, tıpkı sık sık andığı İlyada destanı gibi, olağanüstü ritmi, dehşet dolu olanı inceltmeyi ve görkemli kılmayı başaran özgün üslubuyla çağdaş edebiyatın en yetkin ve başarılı örneklerinden biri olarak zihinlerimizde ve raflarımızdaki yerini alacak.

“İsterdim ki bu katar sürsün, sürsün ta İstanbul’a ya da Siraküza’ya kadar, sonuna kadar gitsin…”

MATHIAS ENARD, 1972’de Fransa’nın Niort kentinde dünyaya geldi. Yükseköğrenimini, Arapça ve Farsça eğitimi aldığı INALCO’da (Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Ens-ti-tüsü) tamamladı. 1991 yılından itibaren Ortadoğu’ya (Beyrut, Şam, Tahran) uzun sürelerle konakladığı yolculuklar yapmaya başladı. 2000 yılından beri Barcelona’da yaşamaya devam eden Enard,  Bağımsız Barcelona Üniversitesi’nde verdiği Arapça derslerinin yanı sıra Arapça ve Farsçadan çeviriler de yapıyor.  Yazar ilk romanı La perfeciton du tir’i 2003’te, ikinci romanı Remonter l’Orénoque’u 2005’te yayımladı. Yazar, dördüncü romanı Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara Fransa’da lise öğrencilerinin verdiği Goncourt des Lycéens Ödülü’nü aldı. Enard’ın, dördüncü kitabı olmakla birlikte yazara ilk büyük başarısını kazandıran, geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan ve büyük övgülerle karşılanan romanı Mıntıka, Livre Inter ve Prix Décembre gibi saygın edebiyat ödüllerini aldı. Yazar, yayınevimizce yayına hazırlanmakta olan son romanı Boussole ile 2015 yılında Fransa’nın en önemli edebiyat ödülü Goncourt’a layık görüldü. 

Mıntıka / Mathias Enard
Çeviri: Ebru Erbaş 
Tür: Roman  
Sayfa sayısı: 508 
Fiyatı: 34 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017


Ursula K. Le Guin’den şiirler: “Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak”

Perşembe, Aralık 28, 2017
Ursula K. Le Guin, birbirinden güzel şiirlerinin bir araya geldiği “Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak” adlı kitabıyla Yitik Ülke Yayınları’nda. Gökçenur Ç’nin dilimize kazandırdığı şiir seçkisi, yazarın eski ve yeni birçok şiirini bir araya getiriyor. Yazdığı romanlarla, denemelerle edebiyatta çığır açan büyük yazar Ursula K. Le Guin, şaşırtıcı ve güçlü şiirleriyle alışılmadık bir okuma alanı yaratıyor. Gökçenur Ç.’nin enfes çevirisiyle, bu kitapta şiir okurlarına benzersiz bir yolculuk fırsatı sunuluyor... “Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak”ı keşfedin... Ursula’nın şiirleriyle mutlaka tanışın. 

Bu nefes başka bir nefes.
Ne alındı, ne salındı geçmişte.
Ölüm susunca konuşan bir ses
Ertesiz bir şimdide.

Bir nefes alıyorum tekil bir nefes.
Bir an için ağzımda özgürlüğün tadı.
Başlıyor dans, es rüzgâr es,
gibiyim söğüt dalında bir söğüt yaprağı.

“Tanrı Kuşlarıyla Buluşmak”, Ursula K. Le Guin, Yitik Ülke Yayınları, Şiir, Çeviri: Gökçenur Ç., 168 sf., Aralık 2017, 18 TL 


Eimear McBride’dan usta işi bir ilk roman : Kız Natamam Bir Şeydir

Perşembe, Aralık 07, 2017
Otobiyografik özellikler de taşıyan Kız Natamam Bir Şeydir abisinin beyninde tümör oluşan bir genç kızın ailesiyle olan karmaşık ilişkilerini, ensesti, bu travmayı aşmak için aşırılıklara sapmasını, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe geçme ya da geçememe sürecini yansıtıyor. Olayların, karakterin yaşına ve duygu durumuna göre zihindeki içses olarak aktarıldığı Kız Natamam Bir Şeydir, yazarın ilk romanı. Eimear McBride’ın, eleştirmenlerin övgüsünü alan üslubu, ilk bakışta şaşırtsa da sayfalar ilerledikçe okur tarafından da benimseniyor. Roman, bu bilinç akışı biçemi ustalıkla kullanıldığı için, edebiyat tarihinde bu yöntemin ileri gelen adları James Joyce, Edna O’Brien ve Virginia Woolf gibi ustaların eserlerine benzetiliyor. 

“Ne zordur ergenlikten yetişkinliğe geçmek…”

EIMEAR MCBRIDE, Kuzey İrlandalı yazar 1976’da Liverpool’da dünyaya geldi.  Aile daha sonra İrlanda’ya taşındı. Eimear McBride 17 yaşındayken Londra’ya yerleşti ve Drama Center’da üç yıl eğitim gördü. Bu arada ağabeyi ölümcül bir hastalığa yakalanınca onunla ilgilenmek için uzun süre İngiltere ile İrlanda arasında mekik dokudu. Kız Natamam Bir Şeydir romanını altı ayda tamamlamasına karşın ancak dokuz yıl sonra yayınlatabildi. Halen kocası ve kızıyla birlikte yaşadığı Norwich’teki Galley Beggar Press, kitabı 2013’te yayınladı ve roman 2013-2014 yıllarında Desmond Elliott “ilk yapıt”, Goldsmiths, Geoffrey Faber, Baileys Women’s, Kerry Group İrlanda Edebiyat Ödülü gibi çok sayıda ödül kazandı. Yazarın ikinci romanı The Lesser Bohemians (Önemsiz Bohemler) 2016 Goldsmiths Ödülü kısa listesine alındı. Bilinç akışı yönteminde yazılmış olan Kız Natamam Bir Şeydir, bir genç kızın ailesiyle olan karmaşık ilişkilerini, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe geçme ya da geçememe sürecini yansıtıyor.

Kız Natamam Bir Şeydir Eimar McBride  
Çeviri: Begüm Kovulmaz  
Tür: Roman 
Sayfa sayısı: 255 
Fiyatı: 20 TL
Yayın tarihi: 5 Aralık 2017


Anaïs Nin'den Venüs Üçgeni

Perşembe, Aralık 07, 2017
1940’larda, bir koleksiyoncunun önerisiyle erotik hikâyeler yazmaya başlayan Henry Miller’a katılan Anaïs Nin, başta sipariş üstüne kaleme aldığı metinlerde erotizmin en saklı kuytularına ulaşır. Bedenin ve hayal gücünün kışkırtıcılığına kapılan karakterler aracılığıyla insan doğasının en mahrem köşelerini gözler önüne serer.

Türkçede ilk kez tam metin olarak yayımlanan Venüs Üçgeni, erotik yazının en usta kalemlerinden birinin olağanüstü zengin ve egzotik öykülerini bir araya getiriyor.

“Şiirsellik değil” eğlence isteyen bir müşterinin baskısı altında yazdığım bu erotik metinlerde, üslubumun erkeklerin yazdıklarını okuyarak geliştiğini düşünüyordum. Bu nedenle, uzun bir süre kadınsı özümden taviz verdiğime inandım. Erotik metinleri bir kenara kaldırdım. Bunları yıllar sonra tekrar okurken kendi sesimin tamamen bastırılmamış olduğunu görüyorum. Birçok yerde sezgisel olarak kadın dili kullanmışım, cinsel deneyimlere bir kadının bakış açısıyla bakmışım. Sonunda bu erotik hikâyeleri yayımlamaya karar verdim, çünkü bir kadının, hep erkeklerin alanı olmuş bir dünyadaki ilk adımlarını atma çabasını gösteriyor.
– Anaïs Nin

Notos Edebiyat – Öykü
İngilizceden çeviren: Betül Kadıoğlu
305 sayfa
24 TL

Mustafa Çevikdoğan’dan kara mizah yüklü öyküler : Temiz Kâğıdı

Perşembe, Aralık 07, 2017
Mustafa Çevikdoğan’ın öyküleri ilk defa Temiz Kâğıdı’nda bir araya geliyor. Bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış olan, incelikle işlenmiş on üç öykünün yer aldığı Temiz Kâğıdı, hicivli bir dille insanlara rutinlerini ve değer yargılarını sorgulatıyor.

Bir şehir inşaat makinelerinin tekerleri altında can çekişiyor, bir ülke hiç bitmeyecekmiş gibi görünen bir kargaşa içinde kendiyle boğuşuyor. Cevaplar havada uçuşuyor ama kimsenin doğru soruları sormaya cesareti yok. Temiz Kâğıdı’nda, bu curcunada ezberleri bozulan insanların öfkeleri, kafa karışıklıkları ve kendilerine yeni ezberler oluşturmaları anlatılıyor.

Bir sabah uyandığında salonunun bir üçüncü nesil kafeye dönüştüğünü gören kadının evini geri alma çabası, otobüste arkaya ilerlemeyenlerle önde sıkışanların arasındaki bir  kavgayla başlayıp tüm ülkeye yayılan büyük savaş, yemekte dilini ısırdıktan sonra bu unutulmuş organıyla aklına geleni söylemeye başlayan adamın yükselişi ve çöküşü, de da bağlaçlarını doğru yazanların yanlış yazanların zulmüne karşı organize olmak zorunda kalışı... Çevikdoğan, kara mizah yüklü öykülerinde toplumsal kültürdeki absürtlükleri su götürmez bir açıklıkla ortaya koyuyor.

“Salondan gelen kahve makinesi sesiyle uyandı. Yatağında doğrulup oda kapısına baktı, kapı kapalıydı. Sekiz yıldır yalnız yaşıyordu bu evde ve misafiri olmadığı sürece yatak odasının kapısını kapatmazdı. Hatırladığı kadarıyla misafiri yoktu. Hem Birgül’ün kahve makinesi de yoktu. Uyku sersemliğiyle, kapalı kapının ardından gelen seslere kulak kabarttı. Salonda birileri vardı.”

Bu öykülerin kahramanları eğitimin, bürokrasinin, toplumsal baskıların yüzlerce yıllık enkazının altından ses veriyor: “Ben buradayım sayın yazar, sen neredesin acaba?”

MUSTAFA ÇEVİKDOĞAN, 1984’te Sivas’ta doğdu. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. ğ, Natama, İzafi, Çün’, Nepal Fanzin gibi yayınlarda öyküleri yer aldı. 2005’ten beri yayıncılık yapıyor.

Temiz Kâğıdı / Mustafa Çevikdoğan   
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 176 Sayfa
Fiyatı: 15 TL
Yayın tarihi: 5 Aralık 2017


On Altı Ayrı İsimden “Sansür ve Mülkiyetin Karşısında Metin Erksan” Kitabı

Perşembe, Aralık 07, 2017
Metin Erksan, Türk sinemasının nadir yazar yönetmenlerindendir. Entelektüel kişiliği, filmlerinde yarattığı sıradan algının üstündeki karakterler, ele aldığı geleneksel kalıplar dışındaki konular ya da konulara farklı bakış açısı tamamen yönetmenin özgünlüğünün yansımasıdır. Birbirinden farklı türlerle, oldukça cesur filmlere imza atan yönetmen aynı zamanda sansürle de en çok karşı karşıya kalan yönetmenlerimizdendir. Gecelerin Ötesi, Sevmek Zamanı, Acı Hayat, mülkiyet üçlemesi olan Yılanların Öcü, Susuz Yaz ve Kuyu filmleri Türk sinemasının en önemli yapımları arasındadır.

Erksan filmlerinde mülk edinme hırsı, güç arzusu ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan suç ve ceza kavramlarının yeniden yorumlanış biçimlerini, sıra dışı ve cesurca oluşturulan karakterleri, insanoğlunun aşk, tutku, cinsellik, nefret, intikam gibi duygularının en nihai boyutunu gerçekçi ve etkileyici bir anlatımla sunan yönetmen; toplumsal sorunları gerçekçi ve aydınlatıcı tarzda yansıtır.

Funda Masdar Kara'nın editörlüğünü yaptığı, Yitik Ülke Yayınları'nca okura ulaştırılan “Sansür ve Mülkiyetin Karşısında Metin Erksan” adlı bu kitapta birbirinden farklı kalemlerden; yönetmenin filmlerinin analizlerini, belgeselci yönünü, mülkiyet kavramına bakışını, film müziklerindeki seçiciliğini, sinema üslubunu ve önemli sinemacıların anıları aracılığıyla Erksan’ın hayatına, düşüncelerine dair anlatıları bulacaksınız.

Kitapta yazılarıyla yer alan yazarlar: Agâh Özgüç, Necla Algan, Ezel Akay, Perihan Taş Öz, Hüseyin Kuzu, Selma Köksal, Sedat Cereci, Zehra Yiğit, Birsen Altıner, İsmet Arasan, Mehmet Işık, Funda Masdar Kara, Ercan Kesal, Mustafa Sözen, Serdar Kökçeoğlu, Haluk Şahin.

“Sansür ve Mülkiyetin Karşısında Metin Erksan”, Editör: Funda Masdar Kara, Yitik Ülke Yayınları, Sinema, 246 sf., 25 TL, Aralık 2017 


Psikopat Bir Kadın Seri Katilin Nefes Kesen Cinayet Günlükleri : Itırşahi

Perşembe, Aralık 07, 2017
Çocukken girdiği koma sebebiyle empati duygusunu kaybeden psikopat bir kadın seri katilin günlüklerinden oluşan Itırşahi, 8 Aralık’ta hep kitap logosuyla okurlarla buluşuyor. C.J. Skuse, yetişkinlere yönelik ilk romanı Itırşahi’de; böylesine acımasız bir seri katilin normal insanlara uyum sağlama çabası, öfkesini dizginlemek uğruna rol yapması ve kullandığı dil ile okuru bir yandan da güldürüyor.

27 yaşındaki Rhiannon Lewis, altı yaşındayken beş çocukla birlikte kendisine bakıcılık yapan bir kadının evinde saldırıya uğramış ve bu saldırıdan sağ kurtulan tek kişi olmuştur. Ancak başına aldığı çekiç darbesi sonucunda beyninde bir hasar meydana gelmiş, yıllar içinde merhamet, şefkat ve acıma gibi duygulardan yoksun bir insana dönüşmüştür.

Görünüşte erkek arkadaşı ve küçük köpeğiyle normal bir hayat sürdüren genç kadın aslında hiç de normal değildir ve öldüreceği insanların listesini yaparak güne başlamaktadır. Bu kişi kâh komşusudur, kâh işyerindeki bir arkadaşıdır, kâh ünlü biridir. Rhiannon, içindeki öldürme güdüsüne ket vuramamakta ve kendince geçerli sebeplerle insanları öldürme hakkını kendinde bulmaktadır. Üstelik hiç pişmanlık duymadan...

Mehmet Gürsel’in İngilizce aslından dilimize çevirdiği Itırşahi, 8 Aralık’ta hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak.

“Korkunç olduğu kadar komik de… Elinizden bırakamayacaksınız.” The Sunday Times

“Kült olmaya aday…” Daily Mail

C.J. Skuse 1980 yılında doğdu. Çocuk edebiyatı ve yaratıcı yazarlık eğitimi aldı. Gençlere yönelik The Deviants, Monster, Pretty Bad, Rockoholic ve Dead Romantic adlı romanları yazdı. Itırşahi, C.J. Skuse’un yetişkinlere yönelik ilk romanı. 

Itırşahi / C. J. Skuse 
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Hep kitap, Aralık 2017
416 Sayfa
35 TL


Enrique Vila-Matas’tan gerçekle kurgunun iç içe geçtiği bir roman : Kassel’de Mantık Aramak

Salı, Aralık 05, 2017
Kassel’de tuhaf şeyler oluyor: Şehir, bilinmeyen bir mantığın önünü açan bir mantıksızlığa davet ediyor bizi. “Sanat hayat gibi gelip geçerken” geride bir satır, bir ezgi, hafızamızda yer eden, kişiliğimizin parçasını oluşturan imgeler bırakıyor. Çivisi çıkmış bir dünyada, sanatın öldüğüne hükmeden uğursuz seslerin aksine, Enrique Vila-Matas hâlâ sanatla zincirleme reaksiyonlar yaratılabileceğine dair umudunu koruyor.

“Almanya’nın merkezinde, Avrupa’nın göbeğindeydim ve her şeyin on yıllar önce ölmüş olduğu, buz kestiği ve toprağın altında kaldığı gerçeği başka hiçbir yerde buradaki kadar bariz görünür değildi, kıtamız esaslı, affedilmez büyük hatalarına razı geldiğinden beri böyleydi.” 

Kassel’de Mantık Aramak’ta Vila-Matas, avangardla ilişkisini ve Documenta etkinliğine katılımını alışılmadık bir kurmacaya dönüştürüyor. Sayfaların arasından ince bir mizahla seslenen, mantık kurmak üzere mantıksıza davet eden, Dalí’den Nietzsche’ye, o bildiğimiz işbirlikçiler korosu aslında.

“Hayat ciddi, sanat eğlenceli.”

Vila-Matas, Kassel’de geçirdiği süre boyunca karşılaştığı kişilikleri, başından geçen ya da geçebileceğini düşündüğü tuhaflıkları, sanat ve edebiyat üzerinden dünya görüşü sorgulamalarını birinci ağızdan, eğlenceli bir romana dönüştürürken deneme, kurmaca, eleştiri, anı tarzlarını birbiriyle harmanlıyor.

ENRIQUE VILA-MATAS, 1948’de Barcelona’da doğdu. Gazetecilik ve hukuk öğrenimi gördükten sonra film eleştirmenliği yaptı, kısa filmler çekti. İlk romanlarını 1970’lerin başında kaleme alsa da tanınmaya başlaması 1985’te yayımladığı, romanla deneme türlerini kaynaştırdığı Historia Abreviada de la Literatura Portátil (Taşınabilir Edebiyatın Kısaltılmış Tarihi) sayesinde oldu. Gerçekle kurmaca arasındaki sınırı şeffaflaştırdığı, edebiyata ve edebiyatçılara göndermelerle dolu eserleri otuzdan fazla dile çevrildi. İspanyol Kraliyet Akademisi, Rómulo Gallegos, Médicis, Herralde gibi ödüllerin de aralarında bulunduğu pek çok önemli ödüle ve nişana layık görüldü.

Kassel’de Mantık Aramak / Enrique Vila-Matas 
Çeviri: Saliha Nilüfer
Tür: Roman 
Sayfa sayısı: 284
Fiyatı: 22 TL
Yayın tarihi: 27 Kasım 2017


Ünlü bisikletçi Gökhan Kutluer’den bisiklet kokulu öyküler : Bulut Fabrikası

Salı, Aralık 05, 2017
Bisiklet kültürüne dair hem kamu kuruluşları hem de özel sektör tarafından yapılan yatırımlar yavaş yavaş sonuç vermeye başladı. Mesafeleri giderek uzayan bisiklet yolları, artık hemen her şehir belediyesinin gündeminde yer alıyor ve bisiklete olan ilginin ilginin artmasını sağlıyor. Bisiklet konseptiyle vitrinini süsleyen mağazalar, bisikletten ilham alarak tasarlanan kafeler ve bisiklete dair Türkçe kaynakların sayısındaki artış, bu durumun basit birer göstergesi sayılabilir.

Hemen her yıl raflarda yeni bir bisiklet kitabı görmeye alıştık. Bir süredir bisikletin hem kültürel hem de sportif tarafını harmanlayan çalışmalarıyla bisiklet severlerin yakından tanıdığı Gökhan Kutluer de yeni kitabı Bulut Fabrikası ile bu listeye eklendi. 

Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu olan Kutluer, Türkiye’nin ilk bisiklet dergisi Cyclist Türkiye’deki editörlük görevi sırasında başladığı kitabı Bulut Fabrikası, Yitik Ülke Yayınları ile raflardaki yerini aldı. 17 adet kısa öyküden oluşan kitaptaki tüm karakterlerin hayatında bir şekilde kendine yer bulan bisiklet, kimi öykülerde ana karakter, kimi öykülerde ise sadece bir kelime olarak karşımıza çıkıyor. 

“Kitabın ne isminde, ne kapağında ne de arka kapak yazısında bisiklete yer vermek istemedim çünkü esasında bu sadece bir bisiklet kitabı değil. Kitabı, hayatın içinden; kaygılı karakterlerin kendinden bir şeyler bulabileceği ve özellikle şehir insanının son zamanlarda içine düştüğü bazı sarmallara dikkat çeken öykülerin yer aldığı bir öykü kitabı olarak özetleyebilirim.”

Yazarlığa ilk adımını blog denemeleri ve dijital dergilere yolladığı makalelerle atan Kutluer, şimdilerde Outdoor Fitness dergisinde yazarlık yapıyor ve başta Instagram olmak üzere sosyal medya hesaplarını tamamen bisiklete teşvik için kullanıyor.

Gelirini bisiklet sporunda profesyonel kariyer hedefleyen bir veya birden fazla gence yarışlarda bisiklet sponsorluğu sağlamak için kullanacak olan Kutluer'in okuyucuya mesajı ise şöyle:

“Sizden ricam, bu kitabı alırken bir tane kendinize bir tane de bisikletle pek de alakası olmayan bir yakınınıza almanız. Zira bu kitabın amacı, bisikleti unutmuş, hayatından atmış ya da onunla nasıl da güzel günler yaşayabileceğinden bihaber kişilerin kitaplığına sızmaktır.”

Bulut Fabrikası, Gökhan Kutluer, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 108 sf, 2017, 14 TL  


Zamandan bağımsız bir gerçeklik sunan Dino Buzzati öyküleri : Yedi Ulak

Salı, Aralık 05, 2017
Efsane İtalyan yazar Dino Buzzati’nin kendi öykülerinden derlediği ilk seçkisi Yedi Ulak, Delidolu Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Yayımlandığı dönemde büyük beğeniyle karşılanan kitap, Buzzati’nin mizahi üslubuyla kaleme aldığı yalın ve sembollerle örülü öyküleri okurlarla buluşturuyor. 

On dokuz öyküden oluşan Yedi Ulak, usta İtalyan yazar Dino Buzzati’nin kendi öykülerinden derlediği ilk seçki olma özelliğini taşıyor. Sıradan olan şeyleri “olağanüstü”ne çevirmekte usta olan Buzzati, bu çarpıcı eserinde de kendi edebiyatının en tipik unsurlarını açığa çıkarıyor. Yazar, Yedi Ulak’ta sıradan insanların dünyasını, onların kurnazlık ve kırılganlıklarını, yabancılaşmayı, melankoliyi ve bürokrasiyi ele alıyor; ama bu motifler üzerine söylenmiş her şeyi başka türlü dile getiriyor. 

"Çok zaman sonra farkına varmıştım tüm bunların, bu aptallıkların, anlamsız hayallerin ve insanı yiyip bitiren günlük koşuşturmalar arasında boş verilen her şeyin.”

Her öyküde yarattığı fantastik atmosferle zamandan bağımsız bir gerçekçiliğe ulaşan Dino Buzzati, kendine özgü mizah anlayışıyla insanın çağlar boyu süregelen ahmaklığına dikkat çekerken, yaşamı yeniden sorgulama gereği uyandırıyor.

Delidolu Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan Yedi Ulak, gerçekdışı, zaman dışı dünyalar yaratarak ya da anlattığı hayatlara akıl dışı olaylar katarak okurları bambaşka evrenlere sürüklüyor. 

"Doğrusu gökyüzü, hava, kuşlar, bulutlar, rüzgâr bana yeni ve farklı geliyordu ve ben kendimi yabancı gibi hissediyordum.”

Jorge Luis Borges’in de dediği gibi, “Gelecek kuşaklar tarafından asla unutulmayacak isimler vardır. Ve bu isimlerden biri elbette Dino Buzzati’dir.”

Yedi Ulak / Dino Buzzati
Türkçeleştiren: Özge Parlak Temel
324 sayfa
Fiyat: 26,00 TL


Orhan Çetinbilek’ten Yeni Roman: Jena

Salı, Aralık 05, 2017
“Rosa ile Ejder”, “Belkıs” ve “Poyraz” adlı romanların yazarı Orhan Çetinbilek'in yeni eseri “Jena”, Yitik Ülke Yayınları etiketiyle yayımlandı. Edebiyatın o eşsiz lezzetini özleyenler için farklı bir okuma önerisi “Jena”. Çetinbilek, Türkçenin anlatım olanaklarını zorlayan, okuru düşünmeye ve sorgulamaya sevk eden, arı dille romanlar yazan bir sanatçı. Jena, yazarla tanışmak için tam bir biçilmiş kaftan. Jena’nın tanıtımında okura şöyle sesleniliyor:

1. Yazmak için istemek yetmez. “Yazmadan olmayacak bu iş,” der gibi bir duygu, karşı konulamaz bir güç de lazım. Müzisyen neden beste yaparsa, ressam ne diye tuvale akıtırsa içini, aynı dürtüyle yazılır. Yazınca, çizince, besteleyince iyi hissedersin, o kadar. Hayata katacak bir güzelliği olup da katmayan eşek, katamayan talihsizdir.

2. Yeryüzündeki 10 milyon yıllık serüvenimizin “sol” yanı yaşamı temsil eder. Asıl misyonumuz, ona tutunmayı becermek.

3. Bu roman her çağda sol’a tutunanlar ve hayata katılmak istenen güzellikler adına yazılmıştır.
Orhan Çetinbilek İzmir’de yaşayan ve çeşitli dergilerde adına rastlanan bir kalem. Jena, popüler kültür eserlerinden uzakta, yalın, edebiyatın sonsuz okyanusuna eklenen başarılı bir roman. Edebiyatı, Türkçenin lezzetini özleyen herkese, iyi bir okuma önerisi. 

Jena, Orhan Çetinbilek, Roman, Yitik Ülke Yayınları, Kasım 2017, 184 sf., 20 TL


Vénus Khoury-Ghata’dan kadınlara bir ağıt : Yedi Taş

Salı, Aralık 05, 2017
Çölün kıyısında, hamsin rüzgârının estiği unutulmuş bir köyde cezasını çekmeyi bekler Noor. Zinadan suçlu bulunmuştur, recm edilecektir. Kaçmayı ya da isyan etmeyi düşünmez, tek arzusu kaderine boyun eğip günahının bedelini ödemektir. Tek düşüncesi, babalarının alıp gittiği üç çocuğudur. Ne özgürlüğe özlem duyar ne de olası bir başka hayata. Ama bir kadın, yabancı bir kadın giriverir hayatına…

“Noor kendisini ayakkabısının tabanına yapışan solmuş yapraklar kadar, bahçesindeki kör kuyu kadar kuru hissediyordu. Mümkün olduğunca az besleniyordu, derisine işleyen soğuğu kırmak için ateş yakmıyordu artık, etrafındaki hiçbir şeyi değiştirmemeye, yerini değiştirirken sandalyeyi gıcırdatmamaya ve dağın yuttuğu güneşin bir ceviz kadar küçüldüğü saatte onu meydana götürürlerken kendisini yalnız hissetmemek için seccadesinin yerini aklında tutmaya dikkat ediyordu. Önceden planlanan geleneksel yemek için gerekli olan keçisini yakalayacak hain çocuklar ve köpekler eşliğinde geleceklerdi. Kurtuluş taşları adı verilen ilk yedi taşı attıktan sonra yemek yiyeceklerdi. Parmaklarıyla sayarak yedi diye tekrar etti. Haftanın günleri gibi, ardiyenin çatısını tutan taşlar gibi yedi. Kafasını, yaz güneşinde olgunlaşmış bir nar misali kırmak için yedi taş.”

VÉNUS KHOURY-GHATA, 1937’de Beyrut’ta dünyaya gelen Lübnan asıllı Fransız şair ve yazar Vénus Khoury-Ghata ülkesinde edebiyat eğitimi aldı. İlk şiir kitabını 1966’da yayımladı. 1972’de Paris’e yerleşen yazar, Louis Aragon’un yönettiği Europe dergisinde çalıştı. İlk romanı Les inadaptés ise 1971’de yayımlandı. Çağdaş Fransız yazınının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen yazar, şiir ve romanlarının yanı sıra edebiyat eleştirileri de kaleme almaktadır. 2009 yılında Académie Française’in büyük şiir ödülüne, 2011’de ise Goncourt Şiir Ödülü’ne layık görülmüşür.

Yedi Taş / Vénus Khoury-Ghata
Çeviri: İnci Malak Uysal 
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 188 Sayfa
Fiyatı: 16 TL
Yayın tarihi: 21 Kasım 2017

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template