Edebiyat Belleğimiz adı altında,edebiyatımızın sessizce atılmış adımlarını ve yankı bulamamış çıkışlarını hem yeni kuşaklara tanıtmak hem de eski kuşaklardan olanlara anımsatmak için bir edebiyat dizisi oluşturuyoruz. Bir dönemleştirme çabası içinde olmadığımızdan bu bir dönem dizisi olmayacak. Biz, daha çok bir "zaman köprüsü" hayal ediyoruz, dünü bugüne bağlayan bir köprü. Çünkü biliyoruz ki zamanın kütüphanesi, zamanın ötesine geçmiş, gününde keşfedilmemiş ya da değeri bilinememiş yapıtlarla doludur. Çünkü görüyoruz ki çeşitli nedenlerle "edebiyat piyasası" dışında yazın yaşamını sürdüren sanatçıların gün ışığı tedirginliği çeken saklı yapıtları var pek çok.
Kimisi daha mürekkebi kurumadan yayınevinin kapanması dolayısıyla kimisi yazarının o satırları bir daha görmek istememesi yüzünden on yıllarca okurla buluşamamış kitapları da yayınlayacağız.
Gönüllere düşmüş ama dile getirilmemiş, göz önünde tutulmuş ama raftan ırak bırakılmış, köşe taşı sayılmış ama köşelerde yer bulamamış, gözden kaçmamış ama göz de kırpılmamış eserleri de yayınlayacağız.
Ama biz bunları kendimize dert edinmedik, sadece aşığız ve aşkı çoğaltacağız.
Biliyoruz ki sanat eseri ölmez ama sanat eserinden fosil de olmaz. Biz de edebiyat alanında kazı yapıyor değiliz; bütün eserler ortada, yazıldılar ve okurun önüne kondular. Öngörümüz var elbet ancak "Edebiyat Belleğimiz"in sığasının tam tamına ne kadar olduğunu, nereye sığacağını bilemiyoruz. Kim biliyor, onu da bilmiyoruz. Ama okurun, belleğin oluşturulmasına katkı sunacağından eminiz. Biz başladık, destek gelecektir. Her zaman bir eseri eksik bıraktığımız, bir yazarı ihmal ettiğimiz bize anımsatılacaktır… Bu da yolculuğumuzun keyifli tarafı!
Bazı yazarlara ulaşamıyoruz, bazılarının varislerini bilmiyoruz, bazı eserleri de bulamıyoruz. Ama yılmıyor aramaya devam ediyoruz, kararlıyız belleği çoğaltacağız.
Belleğimizdekiler bugüne değin gölgede kalmış, fark edilememiş veya üstlerine zamanın sessiz örtüsü çekilerek unutulmaya terk edilmiş olsalar da yok olmadılar; gelecekte de yok olmayacaklar ama artık yok da sayılamayacaklar.
Okurun eleştirisi, farelerin kemirici eleştirisinin yerine geçemez.
Yorum Gönder