♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Metis Yayınları'ndan Yeni Kitap : Turgut Uyar ve başka şeyler

Yücel Göktürk’ün Orhan Koçak’la 2011 yılında Bir+Bir Dergisi için yaptığı söyleşiyi kitaplaştırdık: Turgut Uyar’ı ve yapıtını olduğu kadar çağdaşlarını, yakın arkadaşlarını da konu edinen A’dan Z’ye bir konuşma...

GÖKTÜRK— Bahisleri Yükseltmek’te Uyar’ın iki “gizli özne”si olduğundan bahsediyorsunuz: kumarbaz ve simyacı. Geçen oturumda kumarbazı konuşmuştuk, şimdi simyacıyı konuşalım.

KOÇAK— Kömürden elmas, değersiz maddeden bir değerli madde yaratmak, onun yapmak istediği bu! Kendi olmayan başlangıcını her şeyin başlangıcı haline getirmek... “Benim başlangıçlarım çok sıradan. İçimde özel bir yetenek yoktu” – söyleşilerinde hep bunu vurguluyor. “Ben parlak bir çocuk değildim. Ben durgun bir çocuktum. Bir elmas bulacaksam da bunu o durgunluktan yapacağım.” Bunu söylemek istiyor. “Bir neşe yaratacaksam, bu neşe daha önceki durgunluğun maddesinden yapılmış olmalı. Onun mucizevi dönüşümüyle, aslına ihanet etmeden, ama öyle de kalmadan bir şey yapmak.” Simyacının yapmak istediği de bu.

Meraklısına Okuma Parçası:
(Ağustos 22, 1985, s. 9-11)
“Ben ne güzel işerim sabah güneşe karşı / Ardımda medreseler önümde uzun çarşı / Ramdidam ramdidam ramdidam didam ramdidam / ... / Turgut Uyar söylemiş ben saza uyarladım / Belki Turgut çok kızar sözleri yuvarladım / Ramdidam ramdidam ramdidam didam ramdidam / Ağustos yirmi iki dediler ustan ölmüş / Çok gülünçsün azrail Turgut Uyar ölür mü / Ramdidam ramdidam ramdidam didam ramdidam.” (Ferhan Şensoy, Ferhangi Şeyler)

Yücel Göktürk- Birçok şair için, âdet olduğu üzere, “yaşıyor” denebilir elbette. Ama 2011 itibariyle, Turgut Uyar üzerine Bahisleri Yükseltmek gibi oylumlu bir kitap yazılmasına, bir rock grubunun onun bir şiirini, “Büyük Ev Ablukada”yı kendisine isim yapmasına, bizim Bir+Bir’in manifestosunda onu referans almamıza, birçok internet sitesinde, sözlükte şiirlerinin alıntılanmasına, konu edilmesine bakılırsa, Turgut Uyar’ın yaşaması bir yana, güncel olduğu söylenebilir pekâlâ. Bu güncelliği neye borçluyuz? Kendisinin de dediği gibi, şiirinin nesrin kıyısında dolaşmasına mı, Tanpınar’ın şiirimizde -kendi şiiri de dahil- bir zafiyet olarak gördüğü “müzisizm”den uzak durmasına mı? Uyar şu saptamayı yapıyor: “Vakti geldiğinde ölemeyen şiir kendi zamanında da yaşamamış demektir.” Siz bunu kitabınızda “daha düz bir önerme”ye dönüştürüyorsunuz: “Ölümünden sonra hiç değilse bir süre daha yaşamaya devam etmesi de kendisinden sonra sorulmuş birtakım sorularla boğuşma yeteneğine bağlıdır.” Uyar’ın kendisinden sonra sorulmuş sorularla başa çıktığı söylenebilir herhalde...

Orhan Koçak - Artık başka bir tarihin içinden gelen, başka yaşanmışlıkların, düşünülmüşlüklerin içinden gelen sorulara da karşılık vermesi, yani diyelim ki bir mamutun hayaletinin fillerle söyleşmesi, fillerin bağrışmalarına karşılık vermesi gibi bir şey o... Turgut’un hâlâ bizi uğraştırmaya devam etmesi, eğer sahiden uğraştırıyorsa tabii, söylediğiniz etkenlere bağlı olabilir: şiirini dar anlamda şiirin, sanatın, estetiğin dış çeperlerinde bir yerde araştırmış olması, hayat ile şiir arasındaki “arayüz”ün ön ve arka yüzlerinde dolaşmış olması. Belki şu da vurgulanabilir: Bir ahlaki araştırmaya girişmişti, başlangıçta kendisi de pek farkında olmadan. Sorunlar çetrefilleşip çatallandıkça, birkaç ayrı ahlaki hat üzerinde yürümeyi öğrendi; dar anlamıyla ironiyle yetinmeyip bu hatların her birinden ötekilere sorular sordu. Kaçak ve alaycı sorular da değildi bunlar, canhıraş sorulardı, her zaman cevap alamayacağını bilse de. Bu zihinsel/ahlaki “polyvalence”, onda bir dilsel “polysemi”ye yol açıyordu. Son döneminde olduğu gibi en “kuru” -beyaz şarabın “dry” olması anlamında kuru, meyve kokularının geri planda kaldığı bir tat- şiirlerinde bile, hatta en çok oralarda, bu çok-hatlılık belirgindir. Kendinden sonraki bir zamana, sürekli bir “sonrazamana” da seslenen sorular var onda.

Turgut Uyar ve başka şeyler - A’dan Z’ye Bir Konuşma / Orhan Koçak, Yücel Göktürk
Yayına Hazırlayan: Yücel Göktürk, Emine Bora
1. Basım: Aralık 2016
136 Sayfa
Etiket Fiyatı: 15,00 TL

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template