♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

The Age of Adaline : Hayatı Erteleme!

Başınızdan geçen bir olay gizemli şekilde yaşlanmanızı engellese ne yaparsınız? Zaman vücudunuz için duracağını ve yıllara meydan okuyacağını düşününce ne görüyorsunuz geleceğinizde? Ödenmesi gereken bedellerin en önemlisi aşkı dilediğince yaşayamamaksa, hayatınızı hep bir erteleme ile mi yaşarsınız? Adaline Bowman erteliyor... 2015 yapımı Amerikan işi “The Age of Adaline”, yüz yılı aşkın bir yaşamı ve ertelemeleri aşkla anlatıyor...

Destansı bir aşk filmi olması beklenen filmin senaryosunu J. Mills Goodloe ve Salvador Paskowitz kotarmış. Geçtiğimiz yılın Nicholas Sparks uyarlaması “The Best of Me”nin senaristlerinden Goodloe ve 2010 yapımı aile filmi “Nic & Tristan Go Mega Dega”nın üç senaristinden biri olan Paskowitz ilk kez bir arada... Yönetmen koltuğundaysa yazıp yönettiği üç filmle sivrilen Lee Toland Krieger oturuyor. 2006’da ilk uzun metrajı “December Ends” ile iyi bir başlangıca imza atan Krieger, üç yıl sonra “The Vicious Kind” ile bağımsız film festivallerinin gözdelerinden biri olmuş ve 2012’de “Celeste & Jesse Forever” adını iyiden iyiye duyurmasını sağlamıştı. Bağımsız filmlerden stüdyo işine yine bir ilişki filmiyle geçiş yapmış. Bir asırlık kadını Blake Lively canlandırırken Michiel Huisman, Harrison Ford, Kathy Baker, Amanda Crew ve Ellen Burstyn de ona eşlik edenler. Lively’nin rol için doğru seçim olduğunu hatta filmin tek doğrusu olduğunu da not düşelim...

Bir anlatıcı ile başlıyor film... Bir kaza sonucu Adeline için zaman durmuş. Sebebini araştırsa da bulamadığı bu yaşlanmama hali sonrası fark edilmemek için kendi kurallarını koymaya başlamış ve zamanı geldiğinde şehir değiştirerek yeni bir isimle yeniden başlıyor. Fotoğraf çektirmiyor, yanına kimseyi yaklaştırmıyor ve aşka karşı hep bir duvar örmüş. Tüm bu ertelenmiş hayat tablosunu değiştirecek bir adam beklenmedik anda karşısına çıkıyor. Aşka bu kez direnip direnmeyeceği de filmimizin konusunu oluşturuyor...

Aşkın, yaşlanmanın ve ölümün neden gerekli olduğunu anlatma uğraşında “The Age of Adaline”... Çok zor değil aslında... Seyirciyi içine çekmek için bir kaç sahne ile sıcaklık yaratılıp sonrasını aşkın kıymetine bağlayınca zamanı su gibi akıtmak mümkün ama işi bilenlerin elinde olursa... Filmin yanlış seçimleri de burada başlıyor. Emekleme dönemindeki iki senarist boyunu aşan bir konuya girişmiş ve üstüne Krieger de tuz biber olmuş. Tarzının dışına çıkan yönetmenin yetersizliği her sahnede bağırıyor adeta. İşkenceye dönüşebilecek filmi Lively ve Ford kurtarmaya çalışıyor.

Mantıksızlıkların adeta resmi geçit yaptığı senaryo için ne söylense boş. Saçmalıkların ve abartının sonu gelmiyor. Yaşlanmamanın sebebini öyle bir yere bağlıyorlar ki akıllara feza! Hadi onu hoş görelim desek geriye kalan çok standart bir aşk öyküsü... O kadar sıradan ki hiç bir albenisi bulunmuyor. Anne kızın dramı ve babadan oğula geçiş gibi derinleştirip dokunaklı hale getirme çabası da çok etkisiz. Anlatıcımız tamamen facia... Filmde olmayan bir karakterin anlatıcı olmasının itici görünmesini sağlamakla kalmıyor bir de üstüne çok didaktik ve sevimsiz. Bu kadar mı duygusuz anlatılır mekanik bir sesten ibaret olunur arkadaş. Filmin fantastik tonunu desteklemedikten sonra ne anlamı var dedirtip delirtmeyi başarıyor. Krieger’in en önemli yanlışı da bu fantastik tondan uzak durup gereğinden fazla ciddi durması. Filmin bunca yanlış tercihin arasında biraz hafifliğe, minik esprilere ihtiyacı olduğu görülüyor ama yönetmenin görememiş olması faciayı doğurmuş. 112 dakikalık bir facia hem de...

Altı üstü “sen sen ol, ne olursa olsun hayatı erteleme” mesajı vermek için standart sinema doğrularının dışına sebepsiz yere çıkan “The Age of Adaline” mantıksızlık ve abartıdan beslenerek seyircisi için zamanı durdurarak eziyet ediyor. Hayatı erteleyip ertelememek size kalmış ama izleme isteğinizi bir ömür erteleyin derim... 


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template