Bugün özel bir gün... 1958’in 8 Şubat'ında Ankara kışında gözlerini dünyaya açan Ahmet Erhan’ın günü... İçindeki tüm burkulmalarla, kuşağının sesi olan ama kısık kalan hak ettiği değeri bir türlü bulamayan bir şair, çile koleksiyoncusu bir insan... Türk şiirinde bıraktığı izi düşününce bir tuhaf oluyor insan... Onun yerine çile çekiyor... Sözlüklerde adı geçmeyen, kaynaklarda çok bulunmayan uzun süre görünmez olan bir şair olduğu görmek iç acıtıyor mesela... Şiirle ilgilenmeyenlerin bile adını duyması gereken biriydi ama sosyal medyanın gazı ile iki dizesinin o meşhur “caps”lere dönüştürülmesine dek kıymeti bilinmedi... Şairlerin hep acı çekmesi gerekir zaten bu ülkede, onun da başına gelen farklı bir senaryo olmadı... Şiirlerinden yapılan o şarkılar da olmasa kaç kişi bilirdi sahi... Şairlerin hep övgüyle bahsettiği ama okurların çok az tanıdığı, kitapları da çok satmayan pek bulunmayan biri olarak geçti ömrü çoğunlukla... Kuşağının en önemli şairi olduğunu söylemek için de çok beklendi... Bütün yenilgileri yaşamış, acıları yazmak için dünyaya gelmiş şair 2013’de sessiz sedasız ayrılmıştı aramızdan... Resimde gördüğünüz mezar taşını yapan Heykeltıraş Filinta Önal: “Yelkenlerini toplayıp karşı kıyıya ulaştı şair” demişti... Ne güzel tanımlamadır o... Yaşamının bir kısmı Akdeniz’de geçmiş ne de olsa... Şiirlerine de yansır bu Akdeniz sevgisi... “Yolculuğunu tamamlamış, yelkenleri toplanmış, öbür aleme varıp, kumlara hafifçe yaslanarak yolcusunu indirmiş bir sandal; içinde yeşillikler ve çiçekler var, adı da Akdeniz” açıklaması da bu yüzden Önal’ın... Aslında yolculuğunu tamamladığı da söylenemez... Üzerine çok şey söylenmeli, çok cümle kurmalı anlatılmalı her kuşağa duyurmalı şairi ama beni aşar bu durum... Ancak bendeki yeriyle anlatılabilirim...
Yıl 1986, ben ilkokul sırasında... Öğretmenim yazıya meylim olduğunu keşfetmiş, beni yarışmadan yarışmaya sokuyordu sürekli... Her şiir ve öykü yarışmasına katılmışlığım vardır o dönem... Sürekli yarışmaları kovalayan öğretmenimin beni motive etme yöntemleri de şairler ve yazarlardı... Yolu Mersin’den geçen her şair ve yazarın adını anardı... Hepsi de büyük isimlerdi onların... Ahmet Erhan ile de öyle tanıştım... Adana Demirspor’da oynamış bir futbolcu hem de şair, ilk kitabıyla da ödül almış... Özendirmek için iyi örnekti... Tabi kandırılmıştım, futbolu bırakıp şair olmuş diye anlatmıştı bana... Meğer sakatlanıp bırakmak zorunda kalmış, öyle şair olmuş... En büyük kandırmaca da meşhur olduğuydu... Oysa ben, şiir yarışmasında birinci olduğumda, ödülü alırken gelecekte ne olacaksın sorusuna “Ahmet Erhan gibi hem futbolcu hem şair olacağım” demiştim... Meşhur bile değilmiş, adını bilen yokmuş, kitaplarını bulmak zormuş... Bu kandırmacanın ne kadar sevimli olduğunu anlamam uzun sürdü tabi... Ne futbolcu olabildim onun gibi, ne de şair... Onun kadar olamadım hiç ama o hep benim yerime olmuş meğer... Benim sesim olmuş, benim adıma cümleler kurmuş... 12 Eylül sonrası dönemin halet-i ruhiyesine ayna tuttuğunu da gördüm şiirlerini okuyunca ve bendeki yeri daha da özel hale geldi... O sevgi hiç eksilmedi, artarak büyüdü hep içimde... İki çift laf etmiş olma şansına da eriştiğim aklıma geldiğinde sevinirim hep, “Mersin” dediğimde “şimdi nasıl oralar, değişti mi?” sorusunu cevaplamış olmaktan mutluyum... Heyecandan imzasını almayı unutup karşısında tir tir titrediğim o kısacık sohbetle hatırlıyorum hep onu...
Dedim ya, ne kadar yazsam eksik kalır onu anlatmaya... Her gezdiğim kitapçıda onun kitaplarına bakarım muhakkak... Bilgi Yayınevi’nden çıkan kitaplarının halen D&R’larda raflarda olduğuna üzülüyorum örneğin... Çoktan baskısı bitmeliydi onların... Düşünün “Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi” halen raflarda, hem de etiket fiyatı 5 lira... Kötü bir şaka gibi... Şiir dendiğinde, herkes sever güya... Herkes internette hesaplarını şiirlerle donatıyor ama şiir kitapları kitapçı raflarının evde kalmış kızları olmayı sürdürüyor hala... Böyle bir ortamda bu yıl 8 Şubat daha bir şenlikli... Daha bir özel... Zira Ahmet Erhan’ın tüm şiirleri iki ciltte toplandı ve “Burada Gömülüdür” adıyla tam da gününde çıkıyor... Sevenlerine armağan Kırmızı Kedi Yayınları’ndan... Ne kadar teşekkür etsek az... Ölümüne üzülmüştük burkulmuştu içimiz, yeniden heyecan duymak ve sevinmek için bahane oldu kitap...
Sözün kısası ey okur... Tüm Ahmet Erhan şiirlerine derli toplu sahip olma fırsatını kaçırma... Sen de hep denedin, hep yenildiysen... Olsun deyip yine denedikçe kendine daha iyi yenil diyenlerdeysen... O yenilgileri bulacaksın bu ansiklopedide... Okumazsan “Sonun kötüye varacak, bildiririm…”
ŞAİR DÜNYA SANA KÜSMÜŞ DİYORLAR
Şair, dünya sana küsmüş diyorlar
Sen barışamazken kendinle bile
Her varlık beyninin bir uzantısı olsa, neye yarar
Çığrından çıkmış bu evrende?
Doğanın bir anlık dalgınlığından doğdun
Suyun, toprağın yalnızlığından
Hep kendi içinde yürür durursun
Tanrıların gücenik kalması bundan
Kumdan kaleler yapıp, bozmakta üstüne yoktur
Beş duyunu yüzle çarptığın görülmüştür
Şimdilik yirmidört bilinmeyenli bir denklem yaşamın
Bir gün elbet aylara, günlere de bölünür
Şair, dünya sana küsmüş diyorlar
Enlemleri, boylamları birbirine karıştırdığın için
Bizimle uzlaşmadı, diye bağırıyor dinibütün olanlar
Sonun kötüye varacak, bildiririm…
DENGELEME
Paltomun bir cebine ölümü, bir cebine hayatı koydum
Bir cebine sevinci, bir cebine acıyı
Bana gelişini senin, sonra benden kaçışını
Paltomun bir cebine kahramanlığı, bir cebine korkaklığı koydum
Bir yanına dostlarımı, bir yanına düşmanlarımı…
Ne kadar çok şey var bu dünyada
Nefret edilecek ve sevilecek olan.
Paltomun bir cebine aklımı, bir cebine yüreğimi koydum.
Ancak böyle yürüyebildim.
YAŞAMA SEVİNCİ
Bütün güzel kadınlarını bu dünyanın
Sevdim, diyebildiğim zaman
Bütün kentlerini gezdim, denizlerine girdim
Ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım,
bir tek yüz, bir tek yer adı
Söylenecek bütün sözleri dinledim ve söyledim
bütün söyleyeceklerimi
Acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım
sevincin bütün dağlarına
Bütün çiçekleri kokladım ve kopardım
bütün meyveleri dallarından
Ismarladığım yağmur, savrulmadığım yel
kalmadı...
Bütün haklı kavgalarında dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
Bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba çıkmadı önüme.
Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
İşte o zaman ölebilirim.
Toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim...
Dizisi : Türk Edebiyatı
Türü : Şiir
Yazan : Ahmet Erhan
Sayfa : 576 / 578
Fiyatı : 40 TL (İki Cilt 80 TL)
Yorum Gönder