Çizgi köklerinden karikatürize çorbaya…
2001 yılında Stephen Chow’un bağımsız yaratısı ana haber bültenlerine denk konu olan ve ilgi çeken “Shaolin Soccer”ın yarattığı heyecandan beslenmeye çalışan ve muhtemel bir bunun basketlisi olsa harika bir şey olur sözünü de yerine getirmeye çalışan “Kung Fu Dunk”, bu da tamam sırada ne var sözüne dek eğlendirmeyi amaçlayarak karşılıyor izleyicisini…
Daha yapım aşamasında bu histen beslendiği de çok açık. Aslında bu beslenmenin bir diğer yüzü de oyun dünyasının bol enerjili, tuhaf smaçlarla bezeli sokak basketbolu olduğunu da bir kenara not düşmeli. Tuhaftır bunca benzerliğe rağmen film bir uyarlama. Takehiko Inoue’nin çizgi romanından, daha doğrusu mangasından uyarlama ki, onunda köklerine inersek basketbol severler için fenomen olan anime dizisi “Slam Dunk”ı bulmak mümkün. Ortada böyle özgün bir hikaye varken ulaşılan sonuç ise filmin havasına bakıldığında direk “Shaolin Soccer”ın basketlisine çıkıyor. Hem de tüm ayrıntıları ve yan öykücükleriyle… Direk söyleyelim bu bir “Slam Dunk” uyarlaması, ama öyle görünmeyen, öyle görünmeye çalışan bir uyarlama sonuçta ortaya çıkan…
Daha önce denenmiş ve tutmuş bir formülü yeniden işleyen kale yerine pota koyan bir film söz konusu. Ama düşünülenin aksine oluyor her şey. Yönetmen aynı yolu tercih etmeyip sadece genel havayı kullanıyor. Öyküye kendi dinamiklerini yediriyor ve yepyeni başlangıç yapmaya niyetleniyor.
Kung Fu’dan daha fazla beslenme çalışma sinyalleriyle yapılan giriş ve tanıttığı ana karakterin sevimliliği ile bizi içine çekmeyi başaran deniyor ve bunu da büyük ölçüde başarıyor aslında…
Park sahnesindeki komedinin görülmeye değer olduğunu not düşmeli. Ki söz konusu sahne filmin en güzel anlarından biri… Ama ondan sonrasında sanki iğin ucu biraz kaçıyor…
Bir anda üniversite takımına basketbolcu olup, anne babasını arayan çocuk oluverme haline gelince arada ne kaçırdım sorusuyla şaşıran izleyici yapılan sevimli girişten sonra bir soğuklukla bir mesafeyle baş başa kalıyor.
Uzaktan aşık olduğu kıza yaklaşmayı çok fazla denemeyen ana karakterimiz başta filme dahil olan takımın diğer oyuncuları da tamamen karikatürize ve tek boyutlu olunca tüm havada dağılıyor iyice, sıradanlaşıyor film…
Kill Bill’i andırdan dövüş sahnesinin de ayrıca güzel olduğunu belirtelim ama sürekli içki içen bir ağabey, neredeyse adlarını bile bilmediğimiz takımın geri kalanı ile görsek de fark edemediğimiz takım koçu başta olmak üzere görünen tüm karakterleriyle es geçilen yapı sonunda beklendiği gibi çöküyor elbette…
Uluslar arası adlarından biri “Slam Dunk” olan Hong Kong yapımı film beslendiği fenomen kaynağı da boşa çıkarıyor. Bu yolla peşine düşen izleyicisini de bolca üzüyor. 1971’den bu yana 38 filme imza atmış bir yönetmene, Yen-ping Chu’ya da şaşırmamak mümkün değil. Senaryo konusundaki delik deşikliğe nasıl müdahale etmemesini anlamak da, bu senaryonun usta bir elden çıkmasına inanmak da zor…
Herşeyin bizi harika bir görsel şova hazırladığı ihtimaliyle başladığımızda bizi bekleyen hayal kırıklığı oluyor kaçınılmaz sonda… Yapılacak iki şey var haliyle dönüp Slam Dunk’ları gözden geçirmek ya da bunun futbollusunu denemek…
Yorum Gönder