♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

2008 Ev sineması

Dvd’de bol seçenek, dizilerde az keşif…
Evinde kendi sinema keyfini yaşayan izleyici için keyifli bir sene geride kaldı. Dizi hayranları içinde bol seçenekli bir yıl oldu 2008.
Özellikle sinefiller için mükemmel bir yılı geride bıraktık denebilir. Öncelikle dvd fiyatlarının makul rakamlara inmesi, hemen hemen her mağazada indirim sepetlerinde albenili dvdler olmasıyla başlayan zincirin diğer halkası, yeni firmaların piyasaya girmesi oldu. Yıllardır hayal edilen filmlerin ekstralar dolu içerikleriyle gelişi, yeni box setlerle arşivciler için heyecanlı bir yıl kaldı geride.
Yıllardır beklenen film kategorisinde hala büyük bir açık olsa da, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmi olarak Citizen Kane dvdsi geçtiğimiz ay raflara düştü. Yine “Bisiklet Hırsızları” da beklenenlerden nasibini alanlar arasındaydı. “Apocalypse Now” hemde Redux versiyonu ile heyecanlandırdı sinefilleri. Vcd’leri bile çıkmayan filmlerin birer birer dvdlenmesi sevincine eklenen en önemli iki halka da hiç kuşkusuz “Şarküteri” ve “Kayıp Çocuklar Şehri”, üstelik ekstra bakımından da mükemmel olmaları da cabası. Oscar galibi Coenler’den “Blood Simple” ve David Lynch imzalı başyapıt “Elephant Man” yılın keyfedeğer dvdlerinden…
Özellikle dvd şirketlerinin belli bir tür ya da isme ağırlık vermesi ile gelen dvdler, yeni bir dizinin, koleksiyonun atılan ilk adımları da mutlu etti. Dersu Uzala ile başlayarak giderek büyüyecek olan Akira Kurosawa filmleri koleksiyonu kuşkusuz sinefillerin başköşesinde olacak. Aynı şekilde Hana-bi ile başlayan bir Takashi Kitano koleksiyonu da olmazsa olmazlardan.
Hayao Miyazaki filmleri ile başlayarak yıl boyunca devam eden Japon animeleri dvd’leri de yeni bir pazarın oluştuğunun göstergelerinden. Animenin son yıllarda iyice su yüzüne çıkan yükselişine yapılan bu katkı “Studio Ghibli” serisi olarak yoluna devam ediyor.
Senenin en özenli tasarımına sahip, kitapçık ekli “Pan’ın Labirenti” dvdsi giderek daha özel koleksiyon dvdlerini göreceğimizin habercisi adeta.
Kült filmlerin dvdlerini raflarda görmek ise ayrı bir sevinç. Traffaut’un “Fahrenheit 451”i, Adrian Lyne’in “Jacob’s Ladder”ı,Tim Burton’un “Nightmare Before Christmas”ın hala yeni yıl hediyesi seçenekleri arasında…
Ev sineması için en çok ön plana çıkan olayı ise Box-set’lerde yaşanan patlama oldu şüphesiz. Beklenen serilerinin şık kapaklarda sunulması ve kısa sürede tükenmesi de bu ilginin sağlaması oldu adeta. Geleceğe Dönüş, Mad Max, Mumya serilerinin setleri artık arşivlerde.
Yönetmen setleri de aynı patlamadan nasibini aldı. Alfred Hitchcock, Luis Bunuel, Abbas Kiarostami setlerine son halka Bergman’ın ilk dönem başyapıtları seti oldu. Sınırlı bir kitle tarafından takip edilen yönetmenlerin setlerinin piyasaya çıkması ise ayrı bir keyif… Arşivciliğin kişisel yönünü destekleyen bu setler arasında Haneke, Winterbottom ve Bent Hammer koleksiyonları başı çekiyor. Korku üstadı George Romero’nun zombie filmlerini evde seyredecek olmamız da cabası… Korku klasikleri serisinin Frankenstein filmleriyle başlaması ise senenin en büyük süprizi…
Oyuncu setleri ise artık kampanyalı fiyatları ile raflarda. Sophia Loren, Laurel & Hardy, Belmando, Audrey Hepburn setlerine tematik set olarak müzikal temalı Fred&Ginger setinin gelişi de sevindirici…
Set demişken, yağmur gibi yağmaya başlayan dizi setlerini anmadan olmaz. Ülkemiz tv’lerinde gösterilen, gösterilmeyen birçok dizinin dvdsi, belli başlı klasik diziler yavaş yavaş kendine mağazalarda ayrı bir stand oluşturacak seviyeye geldi bile.
Makul fiyatlar, indirim sepetleri arasında vizyonda kaçırılan filmleri de üç-dört ayrı seçenekle dvdde bulmak mümkün artık. Üstelik üzerinden çok zaman geçmeden şık paketlerle geliyor filmler artık. Metal kutular, deri kılıflar, günlük hediyeli, fotoğraf hediyeleri dvdler ayrı bir koleksiyon değeri taşıyor.
Onca dvd arasında diziye zaman ayırmak isteyenler içinse pek parlak bir sene olmadı… Grev gölgesinde geciken yeni projeler, çok az bölümde sona eren diziler arasında parlayan çok proje olamadı maalesef. Tv dünyası hala grev sonrası psikozundan kurtulamamış durumda.
Yeni başlayan dizilerin birçoğu sezonu final yapmadan apar topar bitmek zorunda kalırken, çok az dizi ikinci sezon onayını alabildi. Halen devam eden dizilerden birkaçı da meçhule doğru gidiyor şimdilik.
Geçen yıldan zirve yapan Gossip Girl, Terminatör:Sarah Connor Chronicles, Samantha Who, Pushing Daisies ve Chuck yeni ikinci sezonlarında da takip edilmeye devam ediyor. Prison Break, Heroes ve Lost gibi ağır toplarda yayın günlerinde fanatiklerinin dünyayla bağlarını koparmaya devam ediyor.
Yılın parlak girişini yapmış olsa da kısa sürede final yapan “New Amsterdam” yaşanan hayal kırıklıklarından biri oldu. Benzer şekilde polisiye olayların çözümüne dayalı bir diğer dizi “The Mentalist” ise yoluna devam ediyor.
Senenin en iyi dizisi hiç şüphesiz “True Blood” oldu. Six Feet Under dizisinin yaratıcılarının yeni projesi 12 bölümle sezon finalini de yaparak ikinci sezon onayını alanlar dizilerin başında geliyor. Zaman ve mekanı belli olmayan farklı bir dünya tasvirinde geçen vampir öyküsü kendi fanatiklerini yaratmakta gecikmedi.
Motor çetesi üzerine mercek tutan “Sons of Anarchy” de ilk sezonunu sağsalim bitirmek üzere… Çok katmanlı ve karakterli dizinin kısa zamanda fenomen olacağı öngörüsü de yaygın…
Lost ekibinin yeni projesi “Fringe” de X-Files’a olan benzerliğiyle büyük bir boşluğu doldurdu gibi. Özellikle tanıtım görselleriyle göz doldurup, merak uyandırmıştı.
Senenin yeniden çevrim dizileri de oldu. Yıllar önce bizde de gösterilen ve sevilen diziler “Evimiz Hollywood’da” olarak hatırladığımız “90210” yeniden izleyicinin karşısına çıktı ve sevildi. Üstelik ilk versiyonun kadrosu da konuk oyuncu olarak yer alıyor. TRT zamanlarının klasiklerinden “Kara Şimşek”de yenilenmiş teknoloji sayesinde gelişen özellikleriyle keyifli anlar yaşatıyor izleyicisine.
Farklı senaryosuna ek olarak başrol oyuncusunun aldığı ödüllerle ön plana çıkan “Breaking Bad”de senenin yıldızlarından. Grevden etkilenerek 7 bölümde kalması ise şansızlığı olmuş durumda.
Polisiyeden güç alan “My own worst enemy” ve “Eleventh Hour” hala tvde polisiyenin geçerli olduğunun kanıtları olarak görünse de dizilerin çektiği tüm dikkatlere rağmen geleceği meçhul.
Tarihsel gerçeklerden, efsanelerden güç alan diziler “Crouse”, “Merlin” ve “Legend of seeker” yollarına emin adımlarla gidiyor. Merlin BBC yapımı olarak ön plana çıkıyor ve klasik bir yapım olmaya şimdiden aday.
Senenin iki ilginç projesi de “In treatment” ve “Worst Week” olarak ön plana çıktı ama yinede tüm bu sayılanlara rağmen dizi hayranları çok fazla tutku keşfedemedi. Yaratıcı ve özgün senaryo konusunda umutlar da 2009’a kaldı…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template