♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Film Kritikleri

Kitap Kritikleri

Dizi Kritikleri

Son Yazılar

Tim Roth etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tim Roth etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İlk Bakış: Broken / Koşulsuz Sevgi

Pazar, Kasım 25, 2012
Cannes film festivalinin açılış filmi olarak ses getiren “Broken”dan uluslararası fragman yayınlandı.

Tanınmış tiyarto ve opera yönetmeni Rufus Norris’in ilk uzun metrajı, Daniel Clay’in romanına dayanıyor. Uyarlayan isimse “Boy A” ile ses getiren senarist Mark O'Rowe... Cillian Murphy, Tim Roth ve Rory Kinnear’ın başını çektiği kadronun yıldızı genç oyuncu Eloise Laurence... Üzerine kurulmuş öykünün altından başarıyla kalktığı söylenen Laurence, Londra Film Festivali’nden birde adaylık koparmıştı. 

11 yaşındaki şeker hastası bir kızın yaz tatilinde yaşadıklarına odaklanan film, mahallelerinde yaşanan tecavüz olayı sonrası kapana kısılan, korkunç şüphelerle her yere yabancılaşmasına varan süreci anlatıyor. Fragmandan göründüğü kadarıyla iyi bir dram bekliyor bizi, eleştirmenler haftasındaki gösterimlerinde aldığı övgüleri de ekleyince vizyona girmesi umudunu taşıyoruz... Özgün müziklerdeki imzanın da Damon Albarn’a ait olduğunu ekleyelim... “Koşulsuz Sevgi” adıyla anılan filmi gördüğünüz yerde kaçırmayın dememek için herhangi bir neden göremiyoruz...

Güncelleme: 1 Nisan
Filmin "Koşulsuz Sevgi" adıyla 5 Nisan'da vizyona gireceği açıklandı...



Möbius’dan İlk Fragman

Pazar, Kasım 18, 2012
Jean Dujardin’in ajanı canlandırdığı kara para aklama gerilimi “Möbius”tan ilk fragman yayınlandı.

Uzunca bir şeridin ucunu 180 derece büküp diğer ucuyla birleştirince elde edilen şerit, üzerindeki bir noktadan hareket edilmeye başlandığında tüm alanı tarayarak aynı noktaya geri dönmeyi anlatmakta. Filme katkısı da bu yönde... 

Seksenli yılların sonunda doksanların ortalarına kadar peşpeşe çektiği filmlerle hatırı sayılır başarı kazanan ama bunu iki binli yıllara taşıyamayan Eric Rochant’ın yazıp yönettiği filmde Dujardin’e, Tim Roth ve Cecile de France eşlik ediyor. Belçika, Lüksemburg, Ukrayna, Rusya ve Fransa’da çekilen film, şeridini bu ülkelerle çizen bir kara para aklayan şirkete odaklanıyor. Fransa’daki gösterim tarihi 27 Şubat olarak belirlenen gerilimi burda ne zaman izleyeceğimiz henüz belli değil...



Kristen Stewart’tan Zoe Saldana’ya Kadro Günlüğü

Çarşamba, Ağustos 15, 2012

Pamuk Prenses ve Avcı”nın gişedeki başarısı kaçınılmaz olarak devam filmini getirmişti. İlk filmin kadrosu korunacakmı soruları arasında, David Koepp senaryoyu yazmaya başlamıştı. Yönetmen Rupert Sanders, yaptığı açıklamayla Kristen Stewart’ın ikinci filmde yer almayacağını söylerken, sebebi konusunda herhangi bir bilgi vermedi. Filmin gişesine katkısı büyük olan Stewart'ın ikinci filmde yer almayacak olması bakalım ne sonuçlar doğuracak.

Eastern Promises”in devamı konusunda yaşanan gelişmeler olumsuzluklarla sonuçlandı ve proje iptal oldu. Viggo Mortensen ve Vincent Cassel’in yer alacakları duyurulan filmin ekim ayında motor demesi gerekiyordu ama David Cronenberg, iptal olma sebebini açıklamadı. Bu karardan duyduğu memnuniyetsizliği “karardan hoşlanmayanlar Focus’tan James Schamus’a sormalı… Bu onun kararı” diyerek dile getirdi.

True Blood’ın Martha’sı olarak tanıdığımız Dale Dickey, “Iron Man 3” kadrosuna katıldı. Mayıs 2013’te vizyona girmesi beklenen filmin kadrosu da neredeyse tamamlanmış durumda. Hatırlatalım kadrosu korunan devam filminde yönetmen koltuğu Shane Black’e devrolmuştu.

Tracy Letts’in aynı adlı kitabından uyarlanacak “August: Osage County” kadrosu genişlemeye devam ediyor. John Wells’in yöneteceği film Meryl Streep ve Julia Roberts’ın anne-kızı canlandıracak olmasıyla dikkat çeker hale gelmişti. Juliette Lewis, Abigail Breslin Margo Martindale ve Dermot Mulroney kadroya eklenen son isimler oldu.

Grace Kelly biyografisi “Grace of Monaco” kadrosuna iki oyuncu daha katıldı. Nicole Kidman’ın Kelly’i canlandıracağı, Olivier Dahan‘ın yöneteceği filmin ikinci kadın oyuncusu Paz Vega olmuş, kadroyu şekillendirecek aktörler beklenmeye başlanmıştı. Frank Langella ve Tim Roth henüz hangi rolleri canlandıracakları açıklanmasa da kadroya katıldı.

The Hunger Games: Catching Fire” kadrosu tamamlanmaya başladı. Jena Malone ve Philip Seymour Hoffman,  Amanda Plummer, Tony Shalhoub, Sam Claflin ve Melissa Leo’nun ardından kadroya katılan son isim Stephanie Leigh Schlund oldu. Francis Lawrence’ın yöneteceği filmde Schlund, Cashmere adlı karaktere can verecek.

Zoe Saldana, Nina Simone biyografisi “Nina” kadrosuna katıldı. Kimi canlandıracağı açıklanmadığı için dedikodular aldı yürüdü… Mary J. Blige’in ünlü cazcıyı canlandıracağı açıklanmış olsa da, rolün Saldana’ya verildiğine dair söylentiler azımsanacak gibi değil. Özellikle yapımcıların bu konuda bastırdığı gelen haberler arasında. Cynthia Mort’un yazıp yöneteceği filmin sinopsisi açıklanmadığından, sadece Simone’un asistanıyla yaşadığı ilişkiye dayanacak dendiğinden şimdilik ne desek boş…


İlk Afiş, ilk Fragman: Arbitrage

Cumartesi, Haziran 30, 2012
Tim Roth ve Richard Gere’li kadrosuyla öne çıkan Arbitrage’den ilk fragman yayınlandı.

Nicholas Jarecki’nin ilk yönetmenlik denemesinde, zengin işadamının hırsla herşeyi büyütmeye çalışırken bir kaza ile alaşağı olmasını anlatıyor. Örtbas etme planlarını bozacak isim olayları araştıran dedektif olacak…

Susan Sarandon, Brit Marling ve William Friedkin’in de kadroda yer aldığı film, Amerika gösteriminden bir ay sonra 12 Ekim’de bizde gösterime girecek…



Lie To Me

Cumartesi, Mayıs 23, 2009


Yüzden okunan yalanlar!
Gerçek, yüzümüzün her yerinde yazılıdır… Nerede olduğumuzun, kim olduğumuzun, ne yaşadığımızın, hangi kültürde olduğumuzun farkı olmaksızın üstelik… Tüm yalan maskelerimizi dolaplara saklamamızı gerektirecek bir dizi sayesinde artık yanımızdan geçen kişinin ya da karşımızdakinin bir yalan makinasına dönüşmediğini de anlayamayacağız üstelik. Hayatımızda mutlak ihtiyaç duyduğumuz ve kategorilere ayırıp renklerle sınıfladığımız yalanlar artık başrolde…
Zeki bir kahramanımızın yaratıcılığında ekibiyle birlikte bilinmeyen sırların peşinde koştuğu, analizleriyle polisiye olayları çözdüğü yeni bir dizimiz daha oldu. “Lie to Me” hayli büyük bir gümbürtüyle çıka geldi. Yalanlar üzerine söyleyeceği pek çok şey, ifadeler ve davranış biçimleriyle ilgili örnekleri ve tespitleriyle üstelik. “The Evidence” adlı tutmamış bir dizinin yaratıcısı olan Samuel Baum’un son denemesi temel desteğini son dönemlerde moda olduğu üzere sinema dünyasından alıyor. Başrolde ayrıksı rollerin oyuncusu Tim Roth’u görmek ekstra bir avantaj gibi. Üstelik oyuncuya rolün yakıştığı hatta cuk oturduğu da bir gerçek… İlk bölümüyle bağımlılık yaratan bir durum da söz konusu olunca, yepyeni bir karakteri hayatımıza eklediğimiz de kesin… Dr. Cal Lightman… Kurucusu olduğu “Lightman Group” ile birçok kurum ve kuruluşa danışmanlık yapan ekibin olayları çözme biçimi ise ilgi çekici örnekleriyle izleyiciyi ekrana bağlayan türden. Özellikle siyasilerin ifade örnekleriyle taçlanması dizinin sürekli gündemde kalacağının da göstergesi… Psikolojik drama hayranlarını ve bir dönemin popüler kavramı “beden dili” takipçilerini ekrana bağlayan yepyeni bir drama var karşımızda.
Temel esin kaynağı, kendi sitesinde dizi ile ilgili görüşlerine ve her bölüm için yaptığı yorumlara yer veren bir isim. İnsanların yüz ifadeleri, vücut dilleri ve konuşma biçimleriyle ilgili araştırmalarıyla tanınan Davranış Bilimci Dr. Paul Ekman. Ekman’ın kişisel deneyimlerinin diziye konu olarak ne kadar katkı yaptığı ise henüz bilinmemekte. Ama yarattığı kavramlar ve tanımların dizinin en önemli unsuru olduğu görünüyor…
Mikro ifadeler adı verilen tanımlı yüz okumaları, sesteki düzen ölçerek ortaya çıkarılan bir çok yalanın, dönemin yalan makinelerinde tespit edilemeyeceği gerçeği ise sık sık tekrarlanmakta. Dr. Lightman’ın test etmesi için gösterilen yalan makinasını sadece bir yumurta ile alt etmesi de bunun örneklerinden sadece biri. Herkesin yalan söylediği genellemesinin ardından dizinin asıl odağı geliyor. “Neden yalan söyleriz”… İşte bu nedenin ardından giden Lie to Me, özellikle verdiği mikro ifadeler ve olayları çözümlerken adeta CSI tarzıyla her şeyi ayrıntılı paylaşmasıyla fark yaratıyor.
Ama her şey bu kadar da toz pembe değil elbette. Dizinin çok özgün olmadığı gerçeği hayli net ortada… Ana karakterin House dizisini hatırlatır bir karizması olduğu gözlerden kaçmıyor. Dizinin yaratıcısı Baum’un bir an evvel bu mükemmel karizmanın zayıflıklarını göstermesi istenmekte ve istekler de hiç haksız değil elbette. Özgün bir dizi değilse ne peki dendiğinde bir çok örnekle karşılaşmak da sürpriz değil elbette. Hayli sürükleyici ve merak uyandırıcı bir dizi olması tartışılmaz ama, özellikle “The Mentalist” dizisini çok fazlaca andırması pek hoş değil. Birde bunun üzerine özellikle çözülen dosyalar sonrası müzik eşliğinde mutlu tablolar gösterilmesinin “Cold Case” dizisinden araklama olması ve bütüne pek bir şey katmaması dizinin en zayıf yönlerinden biri. “Mentalist”teki gibi bir ekip söz konusu, ekibe yeni katılan bir kadın söz konusu daha ne olsun. Ana karakterinizde söz konusu diziden olunca hiçbir şeyin pek bir gizemi kalmıyor.
Halen Amerikan izleyicisinin dizi söz konusunda bir numarası merak duygusu ve bunu tetikleyen polisiyeler iken birkaç örnekten alınan çorba hissi ağız tadını biraz bozsa da, bu yazı yazılırken 7 bölümü yayınlanmış dizinin mikro ifadeler ve siyasilerden verdiği örnekler ile Tim Roth’dan aldığı kredi devam ediyor. Çok özgün olmasa da bir iki bölüm izleyip karar vermek hala en iyi seçenek gibi görünüyor, ama eksiklerini giderip uzun soluklu olursa bundan sonra yalan söylerken iki kere düşüneceğimiz kesin…
 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template