♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Cult Massacre: Jonestown’da Dönüşüm


Dünyanın eskisi gibi olmadığı günlerden biri yaşandığında takvimler 18 Kasım 1978’i gösteriyormuş. Bölgeye intikal eden ekiplerin helikopterden baktıklarında konfetiler gibi görünüyordu dedikleri, renk renk kıyafetler yerlere saçılmış gibiydi dedikleri bir manzara… İlk anda sayılan ceset sayısı 450 iken, doğru rakam 918 bulunduğunda tüm dünyanın şok olduğu bir yer olarak tarihe geçmiş Jonestown. Amerika’nın çok da üstüne düşmediği dini toplulukların bu derece büyük bir yıkıma sahne olmasıyla bir devri de kapatmış. Önce toplu intihar olarak adlandırılan, sonrasında toplu cinayet olarak görülen Jonestown katliamı üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin şaşırtmaya ve her duyanı şoke etmeye devam ediyor. Yenilir yutulur bir şey değil zaten 918 kişinin topluca ölümü. Bu tarihi olay hakkında daha çok bilgi edinmek isteyenler için National Geographic belgeseli “Cult Massacre: One Day in Jonestown” Disney+’da yayında.

Üç bölümlük belgesel gerçek görüntüleri kullanarak 18 Kasım’a doğru geri sayarak neler olduğunu kronolojik şekilde anlatıyor. Elbette her şeye yola açan kült figür Jim Jones’un yükselişini de seriyor gözler önüne. İlk bölümün konusu da o yükseliş zaten. Tüm üyelerini topluca intihara zorlayan bir liderin aslında ilk başlarda nasıl insancıl olduğunu görerek başlıyoruz. Kimlerin yanında yer aldığını, aslında amaçladığının herkesin hayalini kurduğu bir şey olduğunu… Ütopyasının aslında ilk zamanlarda uygulandığını… 

Halklar Tapınağı (Peoples Temple) adlı kült hareketinin kurucusu ve lideri olan Jim Jones, karizmatik bir lider olarak hep dikkat çekmiş. Herkesi etkilemiş. 1950’lerde başlamış, 1960’ların ortalarında Tapınağı Kaliforniya’ya taşımış ve 1970'lerin başında Tapınak merkezinin San Francisco’ya taşınmasıyla birlikte kamuoyunda kötü şöhret kazanmış. O kötü şöhret yüzünden 1973 yılı Ekim ayında Güney Amerika’da bulunan Guyana’da bir şube kurulmasına karar vermiş ve Jones, resmî adı “Halklar Tapınağı Tarım Projesi” (Peoples Temple Agricultural Project) olan Jonestown’un inşasına başlamış. Herkesin katılabildiği ütopik bir yer olarak başlayan Jonestown’dan kaçanların kurduğu Kaygılı Akrabalar grup mücadelesinin sonucuna 1978’de ulaşmış. Her şeyi değiştiren de 15 Kasım tarihi olmuş zaten. Kongre üyesi Leo Ryan'ın başkanlığındaki bir tahkikat heyetinin Jonestown’ı ziyaret etmesiyle başlayan olaylar silsilesi belgeselde anlatılıyor.

Tarihe geçmiş bir toplu katliam olarak görülemeyecek kadar basit bir olay değil. Jones’un bu derece etkili olması, tüm bunların ana sebebinin din olması, diktatörlüğe doğru ilerleyişi ve en basit deyimiyle halkını zorla tuttuğu kasabada elden kaçırmamak için topluca intihar etmeye zorlaması bugün bile geçerliliğini koruyan bir tehlike esasen. Jones’un oğlu dahil olmak üzere o günün canlı tanıkları her şeyi anlatırken insanın kanı donuyor ama daha fecisi arşiv görüntülerinde yer alan röportajlar. İnsanlar bu ütopyaya ne büyük bir aşkla inanmış. Liderlerine ne kadar bağlı. Görüntü ve ses kayıtlarında Jones’un tanrı gibi görüldüğü çok net. Daha kötüsü 18 Kasım’dan canlı çıkan üyelerin günümüz röportajında bile Jones’un ütopyasına ne kadar inandığını söylemesi, o hayale giden yolda canla başla çalıştıklarını söylemeleri.

Tarihin en şaşırtıcı olaylarından birine tanık olmak isteyenleri bekleyen “Cult Massacre: One Day in Jonestown” insanlığa dair bir uyarı olarak okunabilir/izlenebilir. Ütopyalar ne kadar güzel olursa olsunlar işin içinde bir lider olduğunda ve hayranlıklar çoğaldığında “tek adam”ın neleri dönüştürebileceğine dair bir işaret fişeği. Hem görüntüler hem de olay çok ağır gelebilir ama izlenmesi gereken belgesellerden birini olduğu gerçeğinin altı her daim çizilir.

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template