Küçülme kararıyla başta aboneler olmak üzere dünyanın pek çok yerindeki izleyicilerin antipatisini kazanan Disney+ bir şekilde yeni içerikler eklemeyi de ihmal etmiyor. Hulu anlaşmasının getirisi olarak eklenen özel yapımlar meraklılarını daha ne kadar tatmin etmeyi sürdürür bilinmez ama merakla beklenenler listelerinde yer almak da azımsanabilecek şey değil. Öyle ya da böyle Ekim ayının merakla beklenen korku/gerilim filmleri listelerinde kendine yer bulan “Appendage” seyirciyle buluştu.
2023 yapımı Amerikan işi yeni bir yönetmenle tanıştırıyor izleyicisini. 2012’den bu yana yazıp yönettiği biri ödüllü dört kısa filmle umut vaat eden yönetmenler listelerine adını yazdıran Anna Zlokovic ilk uzun metraj sınavında. Filmi doğuran da Hulu olmuş. Kanalın antoloji dizisi “Bite Size Halloween” için bir bölüm çekmiş. Altı dakikalık “Appendage” 1 Ekim’de yayımlandıktan sonra Sundance Film Festivali’nde en iyi kısa film dalında büyük jüri oylamasına kalınca yarattığı konuyu uzun metraja çevirme kararını alması sürpriz değil elbette. Başrolde “Chiva Baby” ile patlama yapan Rachel Sennott’ın yer alması da bir diğer faktör olsa gerek. Kısa filmden uzun metraja geçerken Sennott’un yerini Hadley Robinson’ın alması ister istemez oyuncu farkının nelere yol açabileceğini düşündürüyor. Sennott’un role çok daha uygun olduğunu belirtmeden geçmemeli tabi. Greta Gerwig’in “Little Women”ıyla oyunculuğa beklediği fırsatla adım atan Hadley Robinson daha büyük fırsatla ilk başrolünde. Ama bu fırsatı kullanabildiği pek söylenemez. Yan rollerden sonra böyle farklı, ilerde kült olabilme potansiyeli taşıyan fantastik korkunun başrolünde kadın olmak bulunmaz nimet aslında. Ne yazık ki Robinson problemli karakteri oynama konusunda problem yaşamış. Her şeyden önce çok yapay duruyor. Ne yapsa Hannah olduğuna kimse inanmıyor. Kadronun geri kalanının zayıf isimlerden oluşmasının da etkisi vardır belki. Emily Hampshire, Kausar Mohammed, Brandon Mychal Smith, Desmin Borges, Deborah Rennard’ın başını çektiği kadronun geri kalanı tanıdık simalardan oluşuyor oysa. Robinson’dan başlayan yapaylık, inandıramama sorunu herkes sirayet etmiş. Baş sorumlusunun Zlokovic olduğu aşikar elbette notunu düşerek konuya gelelim.
Genç moda tasarımcısı Hannah ile tanışıyoruz. Hızlıca anlıyoruz ki gayet sorunlu, stresle başa çıkamayan, kendine zarar vermeye meyilli bir karakter var karşımızda. İçine attığı duyguların patlamasını beklemememizi sağlayan şeyler oluyor sırayla. Sağlığı, işi, erkek arkadaşı, kankası, ebeveynleri derken her şey kötüye gidiyor. Tam bu sırada beklenmedik bir şey oluyor ve hayatı için mücadele vermek zorunda kalıyor. Karnından uzanan bir kafanın ikizi olduğunu söylemesiyle başlayan olayları izliyoruz.
Appendage için kartlar yanlış dağıtılmış aslında. Korku filmi olarak pazarlanmış ama öyle değil. Tam bir doksanlı yıllar eğlenceliği. Body horror’dan ödünç alınan gremlin benzeri bir eğlencelik aslında ama nedense öyle pazarlanmamış. Tanıtımlarda niye bu vurgu yapılmamış da korku diye tutturmuşlar anlamak zor. Bu durumun seyirciye yansımasının faturası ağır oluyor. Ciddi ciddi korku/gerilim olduğunu düşünerek izleyenler için tam bir fiyasko. Hatta öfkeli internet kullanıcıları için rezalet var karşısında. Mantıktan ve inandırıcılıktan bu kadar uzak bir filmin korku filmi beklentisindeki seyirciyi memnun etmesi imkansız. Eğlencelik olarak bakıldığında da sorunları olan bir film Appendage. Öncülleri gibi işi hafifçe, eğlenerek ele almıyor hatta bundan kaçınıyor. Zlokovic konusuna çok güveniyor olmalı. Bu güven yüzünden oyunculukların boşluklarını ve sahneleri okumayı kaçırmış. Tüm kadro yarattıkları şeye inanmıyorken Zlokovic ne görmek istiyorsa onu görerek ilerlemiş. Yaratık tasarımının çok kötü olduğunun da altını çizeyim ama sonuca çok etkisi yok.
Bir gün karnınızdan bir kafa uzanıp ben ikizinim deyip bir de içinizden sökülüp hayatı size zehir etmeye kalkışırsa ne yaparsınız? İlginç geldi değil mi? Yazı ile sinemanın farkı burada devreye giriyor ve girmek zorunda. Yazıda inandırıcılık için atmosferi kurmanız yeterli. Bırakırsınız gerisini okur hayal gücü ile halleder. Sinemada ise o kadar kolay değil bu işler. İyi bir temele ihtiyacınız var. Sonrasını da titizlikle kurmak zorundasınız. Saat gibi işlerse seyirciyi avcunuzun içine alırsınız. Anna Zlokovic bu konuda sınıfta kalıyor. Senaryosu da hem dağınık hem de çok plansız hatta doğaçlama görünüyor. Çok zamansız bir şekilde, beklenmedik anda mantığa oturmayan olaylar silsilesi seyirciden uzaklaşmasını sağlıyor. Daha ne kadar saçmalayacaklar bakalım diyerek devam etmekten başka çare bırakmıyor. Peki ne yapmalıydı sorusunun cevabı basit aslında. Odak noktası Hannah’ın tarafından anlatmak yerine olaylar olsaydı seyirci işin içinde kalmaya devam edebilir hatta ne olacak diye gerilerek izleyebilirdi. 2 ekim itibariyle Disney+’ta izleyici bekleyen Appendage için kaçmış fırsat denebilir özetle. İzlemeyi düşünenlerin eğlencelik gözüyle beklentisiz girişmesinde fayda var. Aksi halde boşa harcanmış 94 dakikayı sineye çekmek zor olur.
Yorum Gönder