♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Sel Yayıncılık'tan Ekim Yenileri


Sel Yayıncılık Ekim ayını altı kitapla karşılıyor. Jorge Amado’nun modernist başyapıtı “Gecenin Çobanları”, Natsume Soseki’nin buruk öykülü romanı “Pirinç Kuşu” ve Marie Darrieussecq’nun metamorfoz hikâyesi “Dişi Domuz” ayın dikkat çeken kitapları. Arthur Schopenhauer klasiği “Aşkın Metafiziği”, Maurice Blanchot’un edebiyat eleştirileri derlemesi “Gelmekte Olan Kitap” ve Cem Yılmaz Budan’ın ilgi çekici araştırması “Türk Edebiyatında Bohem” de meraklılarını bekleyen diğer kitaplar.

Gecenin Çobanları * Jorge Amado
"Sınırsız otlağımızda susuzluğu ve açlığı, yalvarışlarla hıçkırıkları, acıların tortusunu ve umudun goncalarını, aşk çığlıklarını ve acı çekenlerin anlaşılmaz sözlerini devşirerek ilerliyoruz ve bunlardan kan rengi bir demet yapıyoruz gecenin kara mantosunu süslemek için..."

Evlatlarının kursağından bir lokma geçirebilmek için çırpınan emekçi sınıfların, kumarbaz haydutların, fahişelerin, alkoliklerin, basiretsizlerin ve ermişlerin Bahia'da gürül gürül akan hayatlarının kadim Kandomble dininin coşkulu ritüelleriyle ve her şeyden önce bir arada ayakta kalabilmek için dayanışmayla örülü trajikomik hikâyesi, Brezilya'nın tüm renklerini ve seslerini sakınmasızca satırlara taşıyan Jorge Amado'nun kaleminden pikaresk bir cümbüşe dönüşüyor.

Gecenin Çobanları, şeytanlarına pabucunu ters giydirecek kadar kurnaz, kan kardeşleri için tanrılarına başkaldıracak denli gözüpek, cömert ve namlı Bahia kadınlarına sevdalı başlarını önlerine katıp her şeyden vazgeçmeyi göze almasını bilen tutkulu insanların alınterinden süzülen modernist bir başyapıt...
Özgün Adı: Os Pastores da Noite * Çeviren: Adnan Cemgil * Dünya Edebiyatı, Roman * 368 Sayfa * 195,00 TL


Pirinç Kuşu *  Natsume Soseki
"Taze bahar soğuğunda
Mabet önünde
Bir turna düşledim."
Modern Japon edebiyatının kurucularından Natsume Sōseki, ülkesindeki topyekûn modernleşme sürecinde toplumda yaşanan hızlı ve keskin dönüşümün bireyin iç dünyasında yarattığı kırılma ve çelişkileri, kurgu sanatına taşıdığı psikolojik derinlikle ustaca aktarır.

Gazetelere düzenli aralıklarla yazdığı öykü ve denemelerinde kalemini benliği ve belleği üzerinde gezdirerek, hatırlamaya ve serbest çağrışıma dayalı anlatımıyla, sesli düşünme diyebileceğimiz türden çeşitli üslup provaları yapmıştır.

Yazarın tapınak bildiği kendine ait odasının artalanında, göz göre göre ihmale kurban giden davetsiz konuğun buruk öyküsünü anlatan Pirinç Kuşu, Sōseki'nin alışılageldik halim selimliği içinde dipsiz bir kötülüğün ifade bulduğu kor gibi bir metin...
Özgün Adı: Bunchō * Çeviren: Özlem Mete * Dünya Edebiyatı, Roman * 72 Sayfa * 70,00 TL


Dişi Domuz * Marie Darrieussecq
Hayır, her masal mutlu sonla bitmez; güzel kızlar her defasında yakışıklı prenslerle evlenip sonsuza dek mutlu yaşamazlar. Bazı masallar derinlere gömülmüş dürtülerin ve aşırılıkların cazibesine kapılmış laftan anlamaz ruhları, şehveti, yalanı, açgözlülüğü; bir insanı insanlıktan çıkarabilecek her ne varsa onu anlatır.

Alımlı mı alımlı safdil bir genç kadın, kuytularda gizlenmiş tutkuların, tıkınırcasına yenen yemeklerin, bitimsiz bedensel hazların sınırlarında gezinmeye karar verir, ta ki günün birinde kıvrık kuyruğu, etli yanakları, tüm vücudunu kaplayan kıllarıyla besili bir dişi domuza dönüşene dek... Sömürülmeye göz yumdukça bedeni ve ruhu tahribata uğrayan bu kadının önünde artık iki yol vardır: Bu gidişe bir dur deyip hâlâ varolan kadınlığına, döngülerine ve içgüdülerine mi kulak verecek, yoksa nefesini kesen arzuların peşinde benliğini mi yitirecektir?

Tükenmenin alegorisini kurgulayan Marie Darrieussecq'ten toplumsal cinsiyet rollerine, yozlaşmış kadın erkek ilişkilerine ve genç bir kadının varoluş mücadelesine dair tüm dünyada 40'tan fazla dile çevrilen klasikleşmiş ve çarpıcı bir metamorfoz hikâyesi...
Özgün Adı: Truismes * Çeviren: Sanem Işıl Aytuğ * Dünya Edebiyatı, Roman * 112 Sayfa, 110,00 TL


Aşkın Metafiziği * Arthur Schopenhauer
Alman filozof Arthur Schopenhauer, roman türünün yükselişiyle birlikte edebiyatın vazgeçilmez temalarından biri haline dönüşen ve intihar vakalarıyla gazete haberlerine giderek daha sık konu olan aşka o zamana dek filozofların yeterince ilgi göstermemesini yadırgar ve bu eksikliği gidermek için kendi özgün felsefi yaklaşımından yola çıkarak aşk üzerine, tüm dünyeviliği içinde, kesin bir metafizik görüş ortaya koyar. Kadın ve erkeğin birbirine duyduğu sevdanın ardında bireyi aşan bir istencin yattığını ileri sürerek bu sinsi planın tuzaklarına karşı okurlarını uyarır.

Metnin sonundaki Ek ise daha sonradan muarızlarının diline düşmek pahasına üzerinde durup düşünme ihtiyacı hissettiği oğlancılığı konu alır. David Bather Woods'un makalesi, tam da bu meseleden hareketle, Schopenhauer'ın "gayritabii" cinsel pratiklere ilişkin saptamalarını etik düzlemde irdelemektedir.
Özgün Adı: Metaphysik der Geschlechtsliebe * Çeviren: Çiğdem Canan Dikmen * Eleştiri - Kuram – Düşünce, Felsefe * 120 Sayfa * 75,00 TL

Gelmekte Olan Kitap * Maurice Blanchot
Edebiyatla felsefe arasındaki ilişkinin keşfinde kilit isimlerden biri olan Maurice Blanchot denemeleriyle, Barthes, Foucault ve Derrida gibi önemli teorisyenlerin çalışmalarına biçimsel olarak da yadsınamaz izler bırakmıştır. Bu bakımdan Blanchot'nun yazınsal uzamı bir parçalanma, sözsüz bir söz, yazısız bir yazı teşebbüsü; söylemi bozma, sembolleriyse dağıtma gayesidir.

Blanchot, 1953-1958 yıllarında La Nouvelle Reuve Française'de yayınlanan edebiyat eleştirilerinin bir derlemesi niteliğindeki Gelmekte Olan Kitap'ta; yazının barındırdığı sırlardan bunun bir gereklilik ve mânâ arayışı olarak ortaya konmasına, yazın dünyası ve romandan, edebiyatın ve kitabın geleceğine çok katmanlı edebi ve felsefi bir incelemeye girişiyor. Rousseau'dan Proust'a, Artaud'dan Broch'a, Beckett'ten Musil'e, Mallarmé'den James'e ve Hesse'ye uzanan bu denemelerde dünyayı, onu yeniden yapılandırıp kendi kendini doğurarak bir kere daha tanımlamaya girişen edebi deneyimi sorgularken, yazarları ise edebiyatı, köklerine ve aynı zamanda yokluk noktasına, "yazının sıfır derecesine" götüren kişiler olarak konumlandırıyor.

Zamansallığın dışında ve hiçlik deneyiminin taşıyıcısı vazifesindeki yansız söz arayışının bir ifadesi olan Gelmekte Olan Kitap, kâh "sınır noktası"nı arayışı ve kelimenin gücüyle, kâh eserin yokoluşuyla, anlatının amacını, imkânsızlığını, yıkımını ve sonsuz doğasını sergiliyor.
Özgün Adı: Le livre à venir * Çeviren: Zeynep Turan * Araştırma / İnceleme, Edebiyat * 312 Sayfa * 180,00 TL


Türk Edebiyatında Bohem * Cem Yılmaz Budan
Hemen herkesin aşina olduğu ancak tanımlamaya gelince zorlanılabilecek bir kavram olan bohemin ilk karşılığının "derbeder" olması belki de ilk ipucudur. Paris merkezli ilk bohem sanat toplulukları içinde yer alan Henry Murger, Nerval, Gautier, Baudelaire ve Rimbaud gibi sanatkârlar, tarihsel anlamda 20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze farklı coğrafyalarda muhtelif muadiller üretmiş, bu itibarla yerel bağlamından sıyrılarak evrensel, çok boyutlu ve kompleks bir değer haline gelmiş bohem tipinin öncü temsilcileridir.

Topraklarımıza asırlık bir gecikmeyle giren bu kavramın ve bohem sanatkâr profilinin belki de bu yönüyle pek de tanınmayan bir öncülü vardır: "Şair-i Azam" Abdülhak Hamit Tarhan. Ancak bohem, bir kuşak hareketi olduğundan, tarihinin yazımı için kuşakları beklemek gerekecektir. 1930'ların başında Fikret Adil önderliğinde şekillenen, Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Aka Gündüz ve Mahmut Yesari gibi isimlerin yer aldığı Asmalımescit Kuşağı, ardından, 50'li yılların ikinci yarısında Attila İlhan'ın etrafında toplanan Demir Özlü, Ferit Edgü, Orhan Duru, Ahmet Oktay ve Tezer Özlü gibi kalemlerin teşkil ettiği Baylan Kuşağı iki ana dalgayı oluşturur. Bu iki kuşağın yanı sıra, herhangi bir topluluğun organik bütünlüğüne dahil edilemeyecek oldukları halde mizaçları ve sanat telakkileriyle bohemi derinlemesine yaşamış Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı ve Sait Faik Abasıyanık gibi şahsiyetler de serencama katılır. Keza Oğuz Haluk Alplaçin, nam-ı diğer "Hayalet Oğuz", lakabına yaraşır biçimde kitabın sayfaları arasında dolaşır. Kitap boyunca adı sık sık zikredilen Lebon, Markiz, Baylan, Degüstasyon gibi bohem uğrağı mekânlar ise kitabın öbür kahramanlarıdır.

Cem Yılmaz Budan, kökeni itibarıyla kısaca "Batı'da burjuva ideolojisinin egemen söylemi etrafında vücut bulan modern toplumun dayattığı değerler manzumesi karşısında gelişen entelektüel huzursuzluğun estetik düzlemdeki dışavurumu" olarak tanımlanabilecek bohemin tarihsel ve sosyolojik arka planını ele alırken Türkiye'deki serüvenini nesnel bir değerlendirmeye tâbi tutarak incelediği bu kapsamlı çalışmasında, tıpkı kavramın kendisi gibi, zevkle ve merakla okunacak şenlikli bir kitap ortaya çıkarmayı başarıyor.
Araştırma / İnceleme, Deneme * 264 Sayfa * 150,00 TL

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template