♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Détox : Kapat Ekranı Gir Çembere


İnternetin icadı insanlığa en büyük yardımcı olarak adlandırıldığında, aranan her şeyin bulunacağı tarihin ve bilginin kaydının tutulacağı söyleniyordu. İnsanları geliştirecekti. Lakin hiç de öyle olmadı. Arkadaşlık uygulamalarıyla başlayan etkileşim o kadar hızlı şekilde dünyayı sarıp sarmaladı ki dünya küçüldü. Facebook’un kullanılmaya başlanmasını Twitter ve instagram takip etmeye başlayınca ilişkiler ağı artık ekranın ucuna evrildi. Böylece bambaşka şeyler konuşur olduk. Yeni kavramlar literatüre girdi. Yeni alışkanlıklar, yeni bir dil ve yarattığı sorunlar. Dünyanın bir kısmı akıllı telefonlardan eskiye dönmeye çalışırken geri kalan kısmıysa ekranlardan gözünü alamayan internet bağımlısı haline gelmiş durumda. Bu bağımlılığın getirisi olarak da önümüze sık sık yinelenen bir kavram çıkıyor: Dijital Detox. Bir aylığına bütün elektronik cihazları kullanarak dijital çağ yerine analog dönemin nimetleriyle kendini sınırlayanlar unuttukları deneyimleri hatırlıyor. Netflix’in Eylül yenisi “Detox” işte bu konuyu ele alıyor. 

1 Eylül itibariyle ekranlarda yerini alan altı bölümlük Fransız işinin yaratıcısı Marie Jardillier. Aynı zamanda yönetmen koltuğunda da oturan Jardillier, işin daha çok prodüksiyon tarafında yer almış bir isim. 2012 yapımı “Populaire”in prodüksiyon asistanlığından 2017’de “Gangsterdam”ın prodüktörlüğüne doğru evrilmiş kariyerinde iki kısa film dışında yazıp yönettiği bir şey yok. Dolayısıyla ilk büyük adımında. Küçük ölçekli bir komedi tasarlamış ve oyuncu kadrosunu da öyle kurmuş. Ülkesi dışında pek bilinmeyen oyuncularla donanmış. Manon Azem ve Tiphaine Daviot dizinin ana ikilisi olurken onlara Charlotte de Turckheim, Helena Noguerra, Zinedine Soualem, Oussama Kheddam, Laurent Bateau ve Paul Muguruza eşlik eden isimler. Özellikle Manon Azem için ayrı bir parantez açılsa yeridir. Yüzü ve fiziğiyle uluslararası bir isme dönüştüğünü görebiliriz yakın zamanda.

Gelelim dizinin konusuna. Girizgahta az çok belirtmiştim zaten. Hem kuzen hem de ev arkadaşı olan Léa ve Manon ile tanışıyoruz. Léa bir otel çalışanı. İşinde yıllardır yükselememiş. Hayatı da pek istediği gibi gitmemiş. On yıllık sevgilisinden ayrılmış ama halen peşinde. Tüm şifrelerini bildiği için her yerden takipte. Gerçeklikten kopmuş saplantılı bir kadın. Manon ise rap müziğin çıkış arayan ismi. O da kötü şarkılarla ve kötü performanslarla biliniyor ve en kötüsü de menajerinin dayatmalarından muzdarip. İkilimiz aynı gün dibe vuruyor. Çareyi içkide ve dağıtmakta buldukları gecenin ilerleyen saatlerinde sarhoş kafayla detox kararı alıyorlar. Tüm teknolojik cihazlarını bir kutuya koyup evlerinin altındaki manava emanet ediyorlar. Detox kararlarını tüm tanıdıklarına duyurmalarıyla birlikte macera başlıyor. İkilinin arkadaşları, aileleri de konuya dahil olunca akıp gidiyor. Özellikle Mireille ve Philippe’nin iki bölümde süren rekabeti en akılda kalıcı anlar. 

Detox, çok bilinmedik bir konuyu işlemiyor bildiğiniz üzere. Amacı büyük laflar etmek de değil, mesaj vermek de. Yer yer taşlar atmıyor değil ama akıp giden hafif bir eğlencelik yaratılmak istenmiş. Çok üstüne düşmeden gösterilmek istenenler var elbette ama onların da dozu iyi ayarlanmış. Sıkıcı bir parodiye dönüşmeden işleniyor. Yer yer kahkaha attırdığını da belirtmeden geçmemeli. Özellikle bir haftalık detox kampında birbirinden ilginç karakterler yaratılıp internet bağımlılığı iyi yansıtılmış. Bölümler ilerledikçe kimin ne yapacağını tahmin edebilme hali de diziyi izleyicisi için keyifli hale getiriyor. Çok suyunu çıkarmadan belli bir çizgide ilerliyor. Dizinin en büyük artısı haddini bilmek olurken eksileri de yok değil. Avrupa dizilerini izlemeyenler için biraz zorlayıcı ve çoğunlukla itici olması en büyük eksisi. Lea karakteri de pek sevilesi durmuyor ortalama bir dizi izleyicisi için. İlk bölümden sonra bırakanlar çok olmuştur muhtemelen. Neyse ki Jardillier ağırlığı dağıtmış. Kısa süresine rağmen her karakteri ilginç kılarak eşit davranmaya özen göstermiş. 

“Off the Hook” adıyla da bilinen Detox, ilk sezonunu hedefe ulaşarak bitiren ve olursa diye ikinci sezona da pas atan dizilerden. Cümbüşe kapı açmışlar gibi duruyor ama devam etmese de bir kayıp yaratmaz. Çok düşünmeden izlenecek o hafif çerezlik dizilerden arayanları memnun eden küçük ölçekli bir dizi. Yarımşar saatlik altı bölümle yapılabilecek maratonda yer yer kahkaha atabilir, yer yer kendinizin ya da bir tanıdığınızın yansımasını görebilirsiniz. 


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template