2018 Kasım’ında sosyal medya hesaplarından yapılan duyuru ile başlayan ikinci yerli Netflix yapımı Atiye, oyuncu kadrosundan olaylarına kadar sıkça gündemi meşgul etmiş ve heyecanla beklenmişti. Çekimlerine Mart 2018’de başlanırken de benzer yankılar uyandırmıştı. Bir ay sonra set işçisi Hasan Karatay’ın ölüm haberiyle daha başlamadan izleyicileri ikiye bölmüştü dizi. Şengül Boybaş’ın romanı “Dünyanın Uyanışı”ndan uyarlanması da meraklıların bir an önce kitabı okuyup diziyi bekleme ritüellerini başlatınca uzun yıllar sonra ilk defa bir dizinin bu denli gündemi meşgul etmesine tanık olduk. Hali hazırda ikinci sezon onayı da bulunan “Atiye”nin 27 Aralık itibariyle izleyiciye sunulmasıyla maraton halinde hızlıca bitirilmesi sürpriz olmadı bu yüzden. Netflix’in açıklamasıyla 2018’in en çok izlenen dizileri listesinde zirvede yer alması da sadece dört günde yakalanmış bir başarı. Herkes izlediyse “Atiye”ye bakış atmanın vaktidir.
Göbeklitepe’nin keşfi sadece ilgili akademisyenlerin ilgisini çekmekle kalmadı. Yazarların da ilgisini çekti ve peş peşe romanlarla fantastik dünyanın geçiş kapısı olarak görüldü. Boybaş’ın romanı da benzer yolun yolcusu. Netflix’in ikinci yerli yapım için yine roman uyarlamasını seçmesi de sürpriz değil. Dizinin yaratıcısı OG Medya’dan Onur Güvenatam “Hakan: Muhafız”ın da yapımcısı aynı zamanda. Yine aynı diziden referanslı isimlerle donatılmış kadro. Baş yürütücüler Özge Bağdatlıoğlu ve Jason George iken yapımcılığı da Alex Sutherland üstlenmiş. Malumunuz oyuncu kadrosunda da Beren Saat, Mehmet Günsür, Metin Akdülger, Melisa Şenolsun, Başak Köklükaya, Civan Canova, Tim Seyfi ve Cezmi Baskın yer alıyor.
Süreleri 40-45 dakika arasında değişen sekiz bölümlük diziyi iki noktadan değerlendirmek gerekiyor. Dizi olarak nasıl olduğu ve sektördeki yeri… Konusunu zaten herkes biliyordur ama izlememiş olanlar için kısaca özetleyelim. Ressam Atiye ile tanışıyoruz. Evliliğin eşinde sade ve mutlu bir hayat süren bir kadın… Sürekli çizdiği sembolun Göbeklitepe kazılarında ortaya çıkmasıyla soluğu kazı alanında alıyor. Kazı çalışmalarını yürüten arkeolog Erhan’la konuşmasının ardından mistik ve gizemli olaylar silsilesi başlıyor. Antik tapınakta başlayan geçmiş arayışıyla geleceği de birbirine bağlayan ve her şeyi sorgulatan merak uyandıran bir seyirliği başlatmış oluyor. Her bölümde yeni soruların peşine düşerken aldığımız cevaplarla da yeni teoriler üretiyoruz.
Atiye’nin teknik anlamda çok başarılı bir dizi olduğunu belirtelim her şeyden önce. Süresi, bölüm sonları, jeneriği derken evrensel standartlarda bir iş çıkmış ortaya. Sinematografisi de mekan kullanımı da efektleri de kamera kullanımı da yerliden çok yabancı dizi evreninden. Alıştığımız yerli dizi uzunluğundan fersah fersah uzakta olunca akıyor ve bir çırpıda maraton yaparak izleyip bitirmek mümkün. Oyunculukların da iyi olması sayesinde geriye tek şey kalıyor: Senaryo. Diyalogların iyi olduğunu belirteyim öncelikle. Alıntılar da yerli yerinde ama gerisi için aynı şeyi söylemek zor.
Dizinin vasatta kalmasının sebebi olarak öne çıkıyor senaryo. Her şeyi çok çabuk çözme düsturuyla acele edilince sıkıştırılmış dosyadan çıkmış bir belge gibi görünüyor dizi. İlk sezonun sekiz bölüm olarak tasarlanmasının hata olduğunu tasdikleyen bu aceleciliğin karakterlere ve olay örgüsüne yansımaları da yeni hataları ve saçmalıkları beraberinde getirmiş. Gizemi ve mistik havayı başarıyla yansıtmasına rağmen gerçekliği anlatırken bir türlü tatmin edemiyor Atiye. Özellikle anne babasının mantıksız karakter gelişimleri, kardeşinin dönüşümü, sevgilisi ve müstakbel kayınbabasının varlıkları sürekli kaygan zeminde ilerleyişleri çok inandırıcı durmuyor, duramıyor. Zengin iş adamı Serdar ve oğlu Ozan’ın ilişkileri yer yer kartondan figürlere yaklaşırken saçmalığına gülünecek komik sahneler de yaratmış. Bunda senaryonun tüm sorularının ana karakterlerde çözülmesi düsturu yatıyor. Tüm soruların cevaplarının üç ailenin ilişkisinde saklı olması daha sağlam bir karakter yaratımı süreci gerektiriyor. Bunu da sekiz bölümde dengeli şekilde işlemek mümkün olmamış. Aksiyonu diri seyirciyi de olayların içinde tutmak için kurulan akıcılığın içinde gözden kaçan çok şey var. Gelelim herkesi merakta bırakan finale. Yine ülke standartlarının üzerinde bir sezon finaline tanık oluyoruz. Yeni sorular doğuran kısacık bir an ile ikinci sezona atılan pas için diyecek bir şey yok. Lakin öncesindeyse işin Dark’a doğru gidişi mevcut. Mağaradaki kapının gizemi, geçmiş ile geleceğin birbirine bağlanması söylemiyle neredeyse gözler Dark’ın zaman yolcusu Jonas’ı arıyor. Hatta ben sarı kapişonlu birini bekledim bile. Spoiler vermemek için daha fazla açık etmeyeyim ama finali çok komik bulduğumu belirteyim. Siz ne dersiniz bilmem ama ben tatmin olmadım.
Atiye’yi bir yerli dizi olarak değerlendirdiğimizdeyse durum olumlu. Netflix’in ikinci yerli yapımı “Hakan: Muhafız” kadar çiğ durmuyor. Onun kadar sarkan dakikalar ve atmosfer gedikleri içermiyor. Teknik anlamda çok iyi demiştik. “Atiye”, uzun yıllardır dizi sektöründe sorulan dünya standartlarında bir dizi çekemeyecek miyiz sorularına layıkıyla cevap veriyor. Süresi, jeneriği, bölüm başı ve sonu, sinematografisi bakımından o standartlar yakalanmış. Seyircinin nabzına şerbet vermeden, ağlatma krizlerine sokmadan, müziği bağırttırmadan da dizi çekilebiliyormuş dedirtiyor Atiye. Demek ki mümkünmüş. Dizi alfabesini nihayet birileri sökebilmiş ve uygulamaya geçirebilmiş. Varsın senaryosu eksikli gedikli olsun sıkılmadan izlenen sekiz bölümlük bir sezon yaratılabilmiş. Bunca izlendiğine ve konusuna hiç kimsenin burun kıvırmadığına göre anlaşılabilir bir mistik gizem yaratılabilirmiş. Mevcut kanallarda yayımlanan dizilerdeki gibi zengin fakir birleşmeleri, köşkler, zenginler ve patlayan silahların dışına da çıkılabilirmiş. Türk izleyicisinin farklı bir şeyler izlemek istediğini teyit ediyor Atiye. Bu anlamda mümkünlerin rızasını alıyor. İkinci sezonu merakla bekleyen kitlenin üç ve dördüncü sezonlar için de aynı hevesi taşıması da yakalanan başarının ilk teyidi.
Son yıllarda sıkça konuşulan Şahsiyet, Masum, Hakan: Muhafız derken yeni platformlardan izleyiciyi karşılayan yerli dizilerin yükselişin son yansıması olan Atiye, dünya standartlarına doğru dayanmış merdivenden adımı ilk atan dizilerden biri olarak kilometre taşı. Evet senaryosu vasat, fazla aceleci ve komik bir sezon finali içeriyor ama “biz ne zaman düzgün dizi çekeceğiz” sorularının cevabını bulmak için izlenmeyi hak ediyor.
Yorum Gönder