Çağımız insan hakları çağı oluyor giderek. Özgürlüğümüzün ve sınırlarımızın bilinciyle hareket ettiğimizde önümüzde hiçbir şey duramıyor ve hakkımız er geç teslim ediliyor. Yargı sisteminin tüm gediklerini aşmakla kalmıyor, özellikle sosyal medyadan etiketlerle adalet çağrısında bulunuyoruz. Yakın zamanda pek çok davada istenen kararlar çıktı ve suçlular hak ettikleri cezaları aldı. Ya hak edilmemiş cezalar? Suçsuz olsa da bunu kanıtlayamadığı için yok yere ceza çekenler. İkibinli yıllar aynı zamanda bu suçsuz hükümlülerin kaybolan yıllarını da geri vermek için çabalıyor. Çeşitli dernek, kurum ve kuruluşlar ile gönüllüler yanlış yargılama ile suçsuz yere hapis yatan insanlara umut oluyor. Bu umudun kahramanlarından biri de yakın gelecekten biri. Hikayesiyle basında gündem olan Brian Banks, adını verdiği filmde özgürlüğünü geri kazanmaya çalışıyor.
Gerçek hikayeye dayanan filmin senaryosunu “The Pornographer”, “Akeelah and the Bee” ve “Spinning Into Butter” ile tanıdığımız Doug Atchison kotarırken peliküle aktaran isimse Tom Shadyac olmuş. Doksanlı yıllara Jim Carrey’li komedilerle damga vuran Shadyac, on bir yıl sonra setlere dönmüş. İlk yönetmenlik denemesi “Ace Ventura: Pet Detective” ile 1994’ü rüya gibi geçiren yönetmen “The Nutty Professor” ve “Liar Liar”dan sonra “Patch Adams” ile aile filmi klasiği de yaratmıştı. “Dragonfly” ile mistik dramı denedikten sonra ikibinli yılları da “Aman Tanrım” serisiyle karşıladı. “Bruce Almighty” ve “Evan Almighty”nin ardından gömüldüğü sessizliği Brian Banks ile bozmuş. Komedilerle meşhur yönetmen bu kez direksiyonu drama çevirerek adalet arıyor. Mütevazı bir oyuncu kadrosu kurulmuş. “Straight Outta Compton” ile yıldız statüsüne doğru büyük bir adım atan Aldis Hodge başrolü üstlenirken, Greg Kinnear, Melanie Liburd, Sherri Shepherd, Mystie Smith ve Xosha Roquemore da ona eşlik eden isimlerden öne çıkanlar.
Brian Banks ile tanışıyoruz. 16 yaşında iken tecavüz suçlamasıyla altı yıl hapse mahkum olmuş. Şartı tahliye ile salınmış. Hayatını değiştiren olay sonrası cinsel suçlu olarak sabıkası yüzünden herhangi bir işe giremiyor, parklar ve okullara altı yüz metreden fazla yaklaşamıyor. Okulu bırakmak zorunda olması bir yana yıldız bir futbolcu adayı iken artık futbol oynayamıyor. USC’ye bağlı bir Amerikan lisesi futbol yıldızı olan Brian Banks, NFL hayalleri kurarken kendisini hapishanede buluvermiş. Banks’in mahkemenin yeniden görülmesi için yaptığı itiraz ile çaktığı kıvılcım Justin Brooks’a ulaşmasıyla ateşe dönüşüyor. Suçsuz bir adamın özgürlüğünü yeniden kazanmasını izliyoruz kısacası.
Doug Atchison, mevcut öyküyü küçük dokunuşlarla standart hale getirmiş. İlham verici bir öykü olsa da duygudan uzak bir şekilde, mesafeli ve soğuk olarak yansıtıyor kahramanını. Banks’in öyküsünün içi fazlasıyla dolu, fazlasıyla özel ve ilham verici oysa. Shadyac’ın da bu senaryodan iyi bir dram çıkarma çabası daha yarısına gelmeden boşa oluyor. Seyircisini bir türlü filmin içine sokamıyor ikili. Hodge’un tüm çabası da etkisiz kalıyor. Önüne çıkan her engeli aşma çabasındaki Banks’in mücadelesi sıradanlaşıyor böylece. Tüm mücadelenin ortasında pozitif bir anne, karbon kağıdı gibi sevgili adayı, isteksiz avukat her şeyi yapaylaştırıyor. Bir de üzerine izleyicinin içine işlemesi planlanan özlü sözler bölümü gelince o sekanslar kamu spotu gibi kalıyor. Etkisiz senaryonun hiçbir duyguyu harekete geçirmemesi sayesinde Banks’ın hayat hikayesi gözümüzün önünden gelip geçtiğiyle kalıyor sadece. Standart bir film olarak kalıyor.
On milyon dolarlık bütçesini gişedeki kötü gidişiyle çıkarmaya çalışan “Brian Banks”, iki festivalden aldığı ödüle rağmen 9 Ağustos’ta girdiği vizyonda beklenen etkiyi yaratamamış. Amerikan futboluna duyulan tutkuya rağmen hesapların tutmaması da yeterli gösterge. Elbette filmi sevenler ve yüksek puanlarla beğenisini gösterenler var ama bu durum tipik bir tv filmi tadında olduğu gerçeğini değiştirmiyor. “Hayatta kontrol edebileceğin tek şey hayata karşı verdiğin tepkidir” sözlerini sık sık yineleyen ve bu minvalde mesajlar veren Brian Banks, tüm bu sözlerine rağmen ibretlik öyküsünü tepkisiz bir seyire dönüştüren doksan dokuz dakikalık vasatlık.
Yorum Gönder