♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Erken Gelen 2018 Dosyası : L’Impératrice – AK – Banfi – Jack White

Senenin başından beri türlü türlü müzisyenlerin albümlerini takip ediyorum. O kadar abarttım ki normal şartlar altında burun kıvıracağım ya da görmezden geleceğim parçaları dinlemeye, değişik tarzları merak etmeye başladığımı fark ediyorum. Tabi iş böyle olunca, insan keşfetmeye dalınca hem işin içinden çıkamıyor hem de elinde biriken bu ‘’materyali’’ paylaşabilmek istiyor. O yüzden kısa bir 2018 dosyası hazırladım sizlere. Ocak ayından beri piyasaya sürülen ve dikkatimi çeken müzik albümleri ve EP’ler hakkında yazacağım.

Nisan ayı geldi. Henüz seneyi yarılamadık ama müzik piyasasında yaratıcı işler tomurcuklanmaya başlıyor. 

Gözüme kestirdiğim ilk EP  L’Impératrice grubuna ait : Dreaming of You. L’Imperatrice birçok tarzı bir araya getirip bir solukta dinleyeceğimiz beş şarkılık bir EP’ye imza atmış.  2 Mart 2018 tarihinde microqlima etiketiyle piyasaya sürüldü. Şarkılar sırasıyla La-haut, Matahari, Erreur 404, Dreaming of You(feat. Isaac Delusion) ve Paris. Az önce de belirttiğim gibi birçok tarzı harmanladığı için soul, caz ve funk esintilerinin parıltılı bir karışımını duyabilirsiniz . Hazır olun! Gerçekten kaliteli bir EP olmuş. Ep’den en beğendiğim parçanın adı Matahari. 

Sırada AK var: Almanya çıkışlı müzisyen Aljosha Konstanty’nin baş harflerinin kısaltması. Ambient ve Chillout tarzda müzikler yapan AK, kendisinin herhangi bir tarza bağlı algılanmasını istemese de Chillout’a yakın olduğunu ifade ediyor. 2012 senesinden beri müzik yapıyor. 6 Mart 2018 tarihinde Sleepless in Berlin albümünü piyasaya sürdü. Chillout normalde dinlediğim, yani kulağımın aşina olduğu bir müzik tarzı değildir. Bu tarz müziklerde tutunacak pek bir şey bulamam. His ve duygular çok belirsizdir ve sürekli tekrarlanan ritimler rahatlatmak şöyle dursun, beni çok gergin bir ruh haline sokar. Sonuna kadar dinlemem çok zor. Benzer şeyleri Deep House için de düşünüyorum. Fakat bu albümü dinler dinlemez mest oldum. Demek ki hangi genre olursa olsun, kaliteli bir yapıt, farklı dinleyicilere ulaşabiliyor. Böylece müzikle ilgili temel düşüncemi bir kez daha doğrulamış oldum: Eğer his varsa, hangi tarz olduğu pek fark etmiyor. Aljosha Konstanty de benzer şekilde, kendisini müzisyen olarak değil bir hikaye anlatıcısı olarak gördüğünü belirtiyor. Hikayelerine tüm varlığı koyup bizlere ikram ediyor. Bir işe ruhunu vererek yaparsan nasıl bir sonuç elde edersin sorusunun cevabı : AK- Sleepless In Berlin. On parçadan oluşuyor ve içlerinden en beğendiklerim sırasıyla şöyle: Night Walk, Departure ve Sleepless in Berlin.

Rotamızı İngiltere’ye çeviriyoruz şimdi. İngiliz indie-pop grubu Banfi var sırada. 16 Mart 2018’de The Jack Powell EP’yi Communion etiketiyle piyasaya sürdüler. Sakin melodiler ve yoğun şarkı sözleriyle kulak kabartılması ve dikkate alınması gereken bir iş çıkartmış Banfi. EP’de dört şarkı yer alıyor: 
1-Never Really Cared(2/5): Sıradan mı yoksa özgün bir yola mı girdiklerini ayrımsayamadığım, orta karar bir şarkı. Kasvetli havasıyla beni kendisine doğru çekti. Fakat geri kalan her şey sıkıcı ve sıradan ilerliyor.

2-Future(3/5): Grubun özüne yaklaştığımı hissettiren parça. Özgün bir iş mi çıkarmışlar anlayamıyorsun ama kulağa sıradan ve duygusuz da gelmiyor.

3-Mercy Streer (4/5): EP’de en beğendiğim parça. Baştaki aksak-farklı bir sıfat bulamadım- girişiyle çekim alanına sokuyor. Kesinlikle çok başarılı.

4-Leaving Me Behind(3/5): Tatlı. Dinlenebilir. Mesela sıkıcı ilkbahar günlerine birebir. Y ada tembel yaz gecelerine… Ama kışın dinlenmez. Kalıcı olma potansiyeli yok. Kışın Morrisey dinlersiniz çünkü. Bir şarkı size kendisini kışın dinletebiliyorsa, onu derinlemesine inceleyin derim. Ya da biraz sorgulayın bu durumu… Bence kış her mevsimden daha gerçek ve karakteristiktir.

Büyük ismi sona sakladım: Jack White! Bu isim hakkında yazmak… Ekranın başında beni durduran nadir zamanlardan birisi şu an. Nereden başlayacağımı bilemediğim denli çok anım var. Lisede The White Stripes aracılığıyla tanışmıştım Jack White ile. Ball &Biscuit parçasıyla kaç kere bütünleştim, sayamadım. Seven Nation Army’den daha güzel bir parça, solosu daha vurucu dedim, dinletemedim. The Raconteurs’u ne zaman ve nerede duyduğumu hatırlayamıyorum. Ama yıllarca Steady As She Goes’u dinledim White’ın sesinden. The Raconteurs’u geç, The Dead Weather ile ne zaman tanıştım ondan da bihaberim. Sanırım bazı şeyler zaman ve mekan kavramını bükecek ve bozacak denli beynime işliyor.Arka arkaya, sıraya dizili değil de eşzamanlı hatırlıyorum her şeyi. Sanki Jack White ile ilgili olan tüm anılarım tek bir ana dair. Dolu dolu, parlak tek bir an!

‘’Led Zeppelin sevmeyen kimseye güvenmem.’’-Jack White

Boarding House Reach, Jack White’ın son stüdyo albümü. 23 Mart 2018 tarihinde Jack’in kendi kurduğu plak şirketi Third Man Records etiketiyle piyasaya sürüldü. Kaotik, sorgulayan ama günün sonunda bulunması gereken cevaba-şayet ortada bir soru varsa tabi - ancak kendi çabamızla ulaşılacağını sezdiren, güçlü bir albüm Boarding House Reach. İnsanlardan cevap bekleme, nesnelerden cevap bekleme, hayvanlardan cevap bekleme, doğadan cevap bekleme, cep telefonundan cevap bekleme, yoldan cevap bekleme, kitaplardan cevap bekleme, öğretmenlerinden cevap bekleme. İlla bir şeyler bekleyeceksen de soru bekle. Tek bir güzel soru bekle sadece. Sorabileceğin anlamlı tek bir soru. Hem kendine, hem hayata. Günün sonunda ikisi de aynı şey değil mi? 

Albümün sekizinci parçası Everything You’ve Ever Learn’de Jack White’ın da söylediği gibi:
Do you wanna question everything?
Then think of a good question!
Do you wanna learn? 
THEN SHUT UP AND LEARN

On üç şarkıdan oluşuyor. İlk parça Connected By Love, albümün en zayıf parçası. Bunu söylemem yeterli, geriye kalan hepsi dolu dolu...

En beğendiklerim: Everything You’ve Ever Learned, Respect Commander, Over and Over and Over, Why Walk A Dog… Şimdi düşündüm de, ilk şarkı hariç geri kalan hepsini buraya yazabilirim. Bu albüm işte öyle bir albüm. Bence vakit kaybetmeyin!

Sevgiler. 



Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template