♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Sel Yayınları’ndan Mayıs Yenileri

Sel Yayınları Mayıs ayını altı kitapla karşılıyor. İsahag Uygar Eskiciyan’ın yeni öykü toplamı “Konteyner Zaafı” ve Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun öykü toplamı “Yas Orkestrası” ayın edebiyat kitapları. Enis Batur’un “Bu Kalem Un(ufak)”ı ile, John Steinbeck’in seçkisi “Ben Bir Devrimciyim” de ayın deneme kitapları olarak raflarda yerini alıyor. André Gorz’un “Ekolojinin Kızıl Hattı” Red Kitaplığı’nın, David Graeber’in “Değer Teorisi - Antropolojik Bir Giriş”i de DüşünSel serisinin yeni kitapları…


BU KALEM UN(UFAK) * Enis Batur
Çehov’un ünlü sözü “vaktim olsaydı daha kısa yazardım” kitabın çıkış noktası. Bu Kalem Un(ufak)’ın her cümlesiyle Enis Batur okurun önüne bir ekran açıyor : Birinden değilse öbüründen yola çıkarak herkes bir kitap yazabilir.
Çağdaş Türk Edebiyatı, Deneme, 204 sayfa, 16 TL


BEN BİR DEVRİMCİYİM * John Steinbeck
John Steinbeck emekçilerin yaşam koşullarını gerçekçi ve samimi bir üslupla işlediği öykü ve romanlarıyla dünya çapında elde ettiği başarının yanı sıra dönemin önde gelen yayıncıları tarafından aranan bir muhabir ve köşe yazarıydı.

Ben Bir Devrimciyim, Steinbeck’in yoksulluk ve emek sömürüsünden ırkçılık ve ayrımcılığa, mevcut politik ve sosyal atmosferden savaş cephelerindeki izlenimlerine, kırka yakın dergi ve gazete için kaleme aldığı yazılardan derlenmiş en kapsamlı seçki.

Yalnızca ödüllü bir yazarın değil, düşüncelerini sakınmadan dile getiren, yaşamını tüm açıklığıyla anlatmaktan çekinmeyen, eleştirilmekten yılmayan, çelişkiye düşmekten korkmayan ve polemikten kaçmayan “gerçek” bir insanın, çağına dair derinlemesine izlenimleri...

Nobel Edebiyat Ödülü’yle taçlandırılmış Steinbeck’in yazma tutkusunun toplumsal mücadelelere ve tarihsel olaylara bakış açısıyla harmanlandığı bu eser, her kuşaktan Steinbeck okuru için yeni bir perspektif vaat ediyor.

JOHN STEINBECK, 1902 yılında California’nın Salinas kentinde doğdu. Çocukluk ve ilkgençlik yılları boyunca okul dışındaki zamanını Salinas Vadisi’ndeki çiftliklerde çalışarak geçirdi. Eserlerinin çoğunda da mekân olarak burayı seçti. Erken yaşlarda yazar olmaya karar veren Steinbeck, 1919’da girdiği Stanford Üniversitesi’nde yalnızca yazarlığına katkısı olacağını düşündüğü derslere katıldı. Öğrenimini sürdürdüğü altı yıl boyunca pek çok işte çalıştı. New York’a giderek gazetecilik yapmayı denedi ancak yazılarının büyük kısmını yayımlatmayı başaramayarak California’ya döndü. İlk romanı Altın Kupa (1929) fazla ilgi görmedi. Yazarlık yeteneği 1935 yılında Yukarı Mahalle’nin ardından dikkat çekti. Bu eserini her biri birer klasik sayılan Bitmeyen Kavga (1936), Fareler ve İnsanlar (1937) ve Pulitzer Ödülü kazanan Gazap Üzümleri (1939) takip etti. Kitaplarında işçi sınıfının gündelik ilişkilerini, yaşam koşullarını ve mücadelelerini, döneminin ve çağımızın en temel toplumsal meselelerini tüm insani ayrıntılarıyla resmetti. Sardalye Sokağı, Cennetin Doğusu, Al Midilli ve daha pek çok başyapıt veren yazar 1962 yılında Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı. Eserlerinin birçoğu sinemaya da uyarlanan Steinbeck, 1968 yılında öldü.
Özgün Adı: America and Americans and Selected Nonfiction
Türkçesi: Abdullah Yılmaz, Çağdaş Dünya Edebiyatı, Deneme, 492 sayfa, 32 TL


KONTEYNER ZAAFI * İsahag Uygar Eskiciyan
Ödüllü öykücü İsahag Uygar Eskiciyan Konteyner Zaafı’nda rutinlere getirdiği eleştirilerle kara mizah çıtasını yükseltirken öykücülükteki yerini sağlamlaştırıyor. Gündelik hayatın çatlaklarına sızarak boşlukları gerçekdışı unsurlar ve sıradışı karakterlerle renklendiriyor.

Hissedenlerin melankolisine, düşünenlerin ise komedisine kapıldığı somurtuk dünyaya nanik yapan oyunbaz bir zihnin alegorik çalımları…

İSAHAG UYGAR ESKİCİYAN, 1982’de karardı. Kitapları: Aşağıdan Seveceğim Ülkeyi (Şiir, Arkadaş Z. Özger İlk Kitap Ödülü 2013), Pause Anıtı (Öykü, 2014); Metropol Ninnisi (Öykü, 2015 Selçuk Baran Öykü Ödülü), Zift (Roman, 2016)
Çağdaş Türk Edebiyatı, Öykü, 77 sayfa, 12 TL


YAS ORKESTRASI * Ali Cüneyd Kılcıoğlu
Ödüllü oyun yazarı Ali Cüneyd Kılcıoğlu kaçınılmaz acıları kendine has karanlık mizahıyla hafiflettiği öykülerde, yitip gidenlerin ardından ayakta kalma uğraşı veren, şehrin hoyratlığında savrulmuş insanlardan yükselen kakofoniyi dinlemeye davet ediyor okuru.

Kayıplar, anlaşmazlıklar ve talihsizliklerle gölgelenen hayatlarında hem suçluyu aramaktan hem de kendini suçlamaktan yorulmuşlarla bir yas orkestrası kuran Kılcıoğlu, sıradanlaşan acının her aşamasını tanıdık karakterlerle resmediyor.

Unutmak isteyip de unutamamak, umudu ve umutsuzluğu paylaşmak, geçmiş ve gelecekle hesaplaşmak ve nice insanlık hali üzerine on beş öykü…

ALİ CÜNEYD KILCIOĞLU, 1976’da Denizli’de doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Anabilim Dalı Tiyatro Kuramları, Eleştiri ve Dramaturgi bölümünde yüksek lisans yapmaya başladı. 2002 yılından beri tiyatro oyunları yazıyor. Oyunları ülke çapında devlet tiyatrosu, özel tiyatrolar, şehir tiyatroları, amatör tiyatrolar ve üniversite toplulukları tarafından sahnelendi, halen sahneleniyor. Oyun yazarlığı alanında birçok ödül aldı. Yazarın diğer kitapları: Televizyon Cumhuriyeti: (Mitos Boyut Yayınları, 2011); Toplu Oyunlar -1: (Pirana’nın Kırık Dişleri - Dilek Ağacı - Mumyalar) (Mitos Boyut Yayınları, 2012); Plastik Aşklar: (Mitos Boyut Yayınları, 2013); İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı: (Mitos Boyut Yayınları, 2013); Toplu Oyunlar -2 (Çıplaklar Plajı - Komşum Hitler - Miss Turkey) (Mitos Boyut Yayınları, 2015).
Çağdaş Türk Edebiyatı, Öykü, 158 sayfa, 14 TL


EKOLOJİNİN KIZIL HATTI * André Gorz
İktisadi aklın belirleyiciliğini reddeden bir hayat üzerine kafa yormuş düşünürlerden André Gorz’la Marksizmden fenomenolojiye, varoluşçuluktan eleştirel düşünce ve ekolojiye uzanan geniş bir yelpazede yapılmış bu derinlemesine mülakatlar, Gorz’un güncelliğini koruyan fikirlerini özlü bir şekilde sergiliyor. Gorz’un “serbest zaman” ütopyası, güvence altına alınmış ve çalışma süresinden kopartılmış bir gelir sayesinde kişinin kendi özerkliğini kurmasına yönelik yaratıcı ve militan faaliyetlere katılımını öngörmektedir. Reform ve devrim seçenekleri arasında gidip geldiğimiz günümüzün neoliberal dünyasında hayatlarımızı anlamlı kılmanın; sosyalizmi iktisadın belirleyiciliğinden kurtularak düşünmenin ve ekolojik bir mücadele hattını “kızıl” bir çizgiye dahil etmenin yolları üzerine kafa açıcı fikirler, mücadele yolları ve yaşam tarzları arayanlara…

ANDRÉ GORZ, (1923, Viyana - 2007, Vosnon) doğumlu, Fransız filozof ve gazeteci Gérard Horst’un, eserlerinde kullandığı takma adlardan biridir. Les Temps Modernes dergisinde, Jean-Paul Sartre’ın ekibinde yer aldıktan sonra, yirmi yıl süreyle Fransa’nın ünlü haftalık dergisi Le Nouvel Observateur’de çalıştı. Dergide çıkan araştırma-inceleme yazılarında olduğu gibi, felsefi ve kuramsal eserlerinde de geleceğin gündemini sorgulamaya yöneldi. Felsefe, eleştirel teori ve toplumsal eleştiri ekseninde ilerleyen düşünsel serüveninde Marksizmden fenomenolojiye, Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğundan Ivan Illich ve Marcuse’nin düşüncelerine uzanan Gorz, siyasal ekolojinin ve “büyümeme”nin önde gelen teorisyenlerinden biri oldu. Bireysel özerklik, devrim, gündelik hayatın ve boş vaktin iktisat alanından kurtulması üzerine görüşleriyle, iktisat-üretim-yararcılık karşıtı düşünceleriyle, yoksulluğa karşı “gönüllü sadelik” savunusuyla 20. yüzyıla damgasını vurdu.
Özgün Adı: Le fil rouge de l’écologie, Entretiens inédits en français
Türkçesi: Nihan Özyıldırım, RED Kitaplığı: 04, 101 sayfa, 12 TL


DEĞER TEORİSİ - Antropolojik Bir Giriş * David Graeber
Popülist politik söylemlerden iktisadi savlara, felsefi tartışmalardan ideolojik metinlere varıncaya kadar her alana ve gündelik yaşantımıza girmiş olan “değer” kavramı muğlak bırakılmış, verili sayılmış ve yeteri kadar sorgulanmamıştır. Ya aşırı genelliğe ya da aşırı göreceliğe terk edilen bu kavramın köklerine inilmesi ve farklı toplumlar nezdinde taşıdığı anlamların irdelenmesi, alternatif bir toplum ve siyaset tahayyülü açısından kilit öneme sahiptir. David Graeber on beş yıllık bir araştırmanın ürünü olan bu eserinde ayakları yere basan bir değer teorisi üretiyor. Antropolojinin önde gelen isimlerinden Marcel Mauss’un armağan ekonomilerine dair araştırmaları ile Marx’ın siyasal iktisat eleştirisinin buluştuğu Değer Teorisi, aynı zamanda yirminci yüzyılın köşetaşı düşünürlerinin oluşturduğu takımyıldızın da izini sürüyor. Felsefe, iktisat ve antropolojinin ustalıkla sentezlendiği Değer Teorisi: Antropolojik Bir Giriş’te gerek para ile armağan arasındaki paralellikler ve zıtlıklar, gerekse eylem ve prestij, meta fetişizmi ve arzular üzerinden değer meselesine yeni ve tartışma yaratacak bir bakış açısı getiriliyor.

DAVID GRAEBER, 1961 yılında New York’ta doğdu ve eğitim gördü. Chicago Üniversitesi’nde antropoloji dalında yüksek öğrenim görürken saha araştırması yapmak üzere yirmi ayını Madagaskar kırsalında geçirdi. Yale ve Londra üniversitelerinde çeşitli akademik görevlerde bulunan Graeber, 2013’ten bu yana London School of Economics’te Antropoloji Profesörü olarak görev yapmaktadır. Graeber aktivist yönüyle de ünlüdür. Kapitalizm ve neoliberalizm karşıtı pek çok protestonun düzenlenmesinde rol almıştır. Ayrıca, Wall Street’i İşgal Et hareketinin önde gelen kişilerinden biridir. David Graeber’in Türkçeye çevrilen diğer eserleri şunlardır: Anarşist Bir Antropolojiden Parçalar (çev. Bengü Kurtege Sefer, 2012), Tersine Devrimler (çev. Aslı Eren, 2014), Borç: İlk 5.00 Yıl (çev. M. Pehlivan, 2015), Kuralların Ütopyası (çev. M. Pehlivan, 2016)
Özgün Adı: Toward an Anthropological Theory of Value
Türkçesi: Başak Kıcır, DÜŞÜNSEL: 33, 416 sayfa, 30 TL



Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template