♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

It's Only the End of the World : Altı Üstü Dünya

Hemen belirteyim, uyarlandığı tiyatro oyunu hakkında bilgim ve fikrim yok, Alt Tarafı Dünyanın Sonu da izlediğim ilk Xavier Dolan filmi, dolayısıyla herhangi bir mukayeseye giremeden direkt filme özel ve tamamen kişisel duygu durumum ile konuşacağım…

Hikâye hiç sıra dışı değil hatta film ne hakkındaymış sorusuna ölmek üzere olan bir adamın ailesine veda etmek için yıllar sonra ziyareti ve ziyaret esnasında yaşananlar, aile içi diyaloglar, çatışmalar diyerek özet bile olamayacak kadar kısa anlatım yapabilirim. Bu kısım filmin anlatılır kısmı, bir de anlatılamaz kısmı var, anlatılamazı ise dâhil olmayı gerektiriyor. 

Ben ne yazacağım? Anlatılamazı nasıl anlatabileceğim? Eleştirmenlerden acımasızca eleştiriler almış, Alt Tarafı Dünyanın Sonu, oysa kamera açıları adeta hipnoza davetiye çıkarıyor. Zira Dolan da haklı olarak diyor ki; Eğer Creed’e beş yıldız, Fast and the Furious’a dört buçuk yıldız veren biri, benim filmimde rol alan Marion Cotillard’a sıkıcı diyorsa, işte o zaman gerçekten dünyanın sonu gelmiş demektir.” Özellikle Marion Cotillard filme katılan izleyiciyi, rüzgârda sürüklenen yaprak gibi alıp götürüyor. Yakın plan yüz çekimlerinden son saniyeye kadar vazgeçmeyen Dolan bu planlarıyla izleyiciyi haneye katıyor, filmi salonda koltuğuna kurulmuş izleyici gibi, dışarıdan bir gözlemci gibi değil, direkt aileden biri gibi içeriden, odanın köşesindeki pencerenin kenarından, soldaki kapının eşiğinden izliyorsunuz. Marion Cotillard’ın omuzuna dokunmak Vincent Cassel’a “sakin ol dostum” demek istiyorsunuz. Film hikâyesi olarak basit bir aile dramından fazlası değil ancak 5 kişilik bu ailenin her kişisinde kendinizden bir taraf buluyorsunuz. Günlük yaşamınızda maruz kaldığınız basit faktörlerin yaratabileceği ruh halleri ile bir ailenin tüm fertleri üzerinden ayrı ayrı yüzleşiyorsunuz. Belki Dolan’ın yapmak istediği de budur, saldırganlaştığımız, huzursuzluğumuzu huzursuzluk çıkararak gösterdiğimiz zamanlara Antoine ile tereddüt ettiğimiz, köşeye sıkıştığımız zamanlara Catherine ile ya da hüznün tepkisellik, acının bitmeyen gülümseme doğurduğu anlara Suzanne veya evin annesi aracılığı ile tanıklık ediyoruz. Ya ölmeye yakın olduğumuzda kendimiz nasıl ifade edeceğimizi bilemiyorsak, işte o zaman alt tarafı dünyanın sonu…

Anlatacak fazla bir şey yok, karşımızda o kadar deşilecek bir film de yok, aynada yüz yüze gelelim yeter…

Alt tarafı dünyanın sonu!



Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template