♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

The Philly Kid : Klişeler Pes Etmez

Bir dönem fırtınalar estiren dövüş filmlerine bu yıl eklenen son örnek, ev sinemasında çabucak dilden dile yayılarak kendini izleten “The Philly Kid”; genç bir adamın bir gecede değişen hayatının bedelini ödedikten sonra bile dertlerinin bitemeyeceğini dünyanın ona göstermesini anlatıyor. Türün tüm diğer örnekleri gibi...

Küçük çaplı film, her yıl peşpeşe çevrilen hızlı üretim çek, hemen piyasaya sürlerden farklı olarak daha derli toplu... En azından kendisini ciddiye alarak iyi-kötü bir öykü sunmaya çalışıyor. Filmde tahliye memurunu oynayan Adam Mervis’in yazdığı senaryonun yönetmenliğini yine bir aktör üstlenmiş: Jason Connery... B-türü filmleri konusunda şimdiden kendine sağlam bir kariyer edinen Connery, türden türe atlamış bir yönetmen olarak tanınmış oyuncularla çalışması sayesinde bir şekilde artık adı duyulan filmlere imza atmış durumda. Cuba Gooding Jr.’lu 2009 yapımı “The Devil's Tomb” aksiyon ve gerilimi bir arada sunarak ilk yönetmenlik sınavını veren Connery, ev sineması piyasasında filmini geniş kitlelere izletmeyi başarmıştı. Aynı yıl birde bilimkurguya girişmişti... “Pandemic”, tam döneminde gelmiş virüs ve kıyamet formülüyle türe ilgi duyanlara ulaşabilmişti. Benzer formüle “51” ile geçtiğimiz yılı kapatan Connery, bu kez dövüş filmiyle çıkıyor izleyici karşısına. Ev sinemasında bolca film izliyorsanız adlarını duyduğunuz, izlediğiniz bu üç film karşımızdaki film için bir öngörü sunuyor. En azından sıkılmama garantisi var...

“Philadelphialı Çocuk”, Dillon adında bir dövüşçünün öyküsü... Yanlış yer ve zamanda başa gelen talihsiz olayla hızlı açılış yapan film, kahramanımızın 10 yıl sonra hapisten çıkmasıyla başlıyor öyküsünü anlatmaya... Hapiste ona yardım eden bir arkadaş, iyi niyetli bir tahliye memuru, olayı unutmayan bir kirli polis öykünün sac ayaklarını oluşturuyor. Dillon yapıyor aslında yeni başlangıcını, tahliye sonrası yeni işinde herşey dümdüz, güvenli... Ama arkadaşının borcu için yapacağı fedakarlık için herşey yön değiştiriyor... Eski NSAA şampiyonu güreşçi, dövüşmek için kafese giriyor... Borcu sıfırlamak için üç dövüş yapmak ve kazanmak zorunda... Bu sırada antrenör klişesi de ekleniyor kadroya... Basit bir öykü, türün tüm dinamikleriyle arzı endam eyliyor 90 dakika boyunca... Bir şekilde kazanmak zorunda olan bir dövüşçü, efsaneleri eğiten bir antrenör, kirli polisin tacizleri, arkadaşın kız kardeşinden sevgili derken kritik maçta rakip ayıboğan bir rus... “Saf amerikan” tezahüratları... Elbette antremanlarda bolca tekrarlanan diyalog: “-Şampiyonlar ne yapmaz?” “-Pes Etmez!”... 

Başrolünde “The Unit”ten tanıdığımız Wes Chatham’ın yer aldığı filmin kadrosu tanıdık simalardan oluşuyor. İlk “Final Destination” ve “Nikita”dan Devon Sawa, “I Spit on Your Grave” ile çıkış yapan Sarah Butler ve Neal McDonough vasat oyunculuklarla dolu kadronun öne çıkanları... Klişe senaryo ve karakterler derken filmi bu kadar izlenebilir kılan ve bazı sitelerde övgüyle bahsedilmesine yol açan ise, yönetmenin işçiliği... Tabi vasat olmak kaydıyla... Kafes dövüşleri, antremanlar derken bolca adrenalin salgılamayı bekleyenler, maç sahnelerinde heyecanlanmayı bekleyenler başka filme yönelebilir... Türün izleyicileri dışında vakit kaybından ibaret formüle bir film var karşımızda...

Sonuç olarak, konusuna hızlıca giren ve yönünden sapmadan direk hedefine doğru tempo yapan “The Philly Kid”, klişelerin asla pes etmeyeceğinin kanıtı...


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template