Geride bıraktığımız yılda, biz iyi filmler izlemeyi hedeflerken yapımcıların hedefiyse her zamanki gibi muhasebe defterlerindeydi. Gösterim gününe kadar her mecradan izleyicinin beklentilerine oynayan filmlerin hesapları her zaman tutmadı. Edge of Tomorrow, Hercules, Sex Tape, Blended, A Million Ways to Die in the West, Planes: Fire & Rescue, The Expendables 3, Step Up All In ve Jersey Boys dünya gişesiyle zarar etmekten kurtulurken, o kadar şanslı olmayan filmlerde vardı. İşte evdeki hesabın çarşıya uymadığını gösteren 14 gişe gazisi...
Draft Day
Prodüksiyon Bütçesi: $ 50,000,000
Gişe: $ 29,765,237
Aslında kağıt üzerine her şey iyi görünüyordu. Ne de olsa Amerikan Futbolu söz konusuydu... Üstelik her sezonun öncesinde en çok merak edilen “Draft” gününü işleyecekti film. Her takımdan bahsedilecek, oyuncular da kendilerini oynayacaktı. Ivan Reitman’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrol oyuncuları da Kevin Costner, Jennifer Garner ve Chadwick Boseman olunca elbette izlenirdi... 11 Nisan’da gösterime giren film, beklenen açılışı yapamayınca dünya pazarı da rüya oldu. En azından bütçenin yarısını kurtaralım bekleyişi Haziran ortasına kadar sürdü ve 21 milyon dolar uçtu!
Sin City: A Dame to Kill For
Prodüksiyon Bütçesi: $ 90,000,000
Gişe: $ 39,499,349
Frank Miller ve Robert Rodriguez 2005’de herkesi hayran bıraktıkları filmin devamını çekeceklerini açıkladıkları anda yapımcıların gözlerinde de dolar işareti vardı kuşkusuz... Bütçesini ikiye katlamış bir filmin merakla beklenen devamını izlemek için herkes sinemaya koşacaktı. Künye iyiydi, beklentiler iyiydi ve 22 Ağustos’ta her ülkede gösterime girdi. Yaklaşık 3000 sinemadan gelen açılış rakamının sadece 6.5 milyon dolar olmasıyla yaşanan şok bir türlü atlatılamayınca, yılın en iyi gişesi beklenen filmin sonu 51 milyon dolarlık zarar oldu...
Get On Up
Prodüksiyon Bütçesi: $ 55,000,000
Gişe: $ 32,403,100
James Brown’un hayatını anlatacak bir filmin zarar etme ihtimali ne olabilirdi ki? Oscar adayı “The Help”in yönetmeni Tate Taylor iş başındaydı, Chadwick Boseman’ın da en iyi erkek oyuncu oscarına doğru yürümesi muhtemeldi. Ne de olsa jüri biyografileri severdi. Açılışını Ağustos başında yapan film iyi olmasına rağmen diğer ülkelerde gösterimleri gecikince bir türlü toparlayamadı... Evdeki hesabın çarşıya uymadığını anlamanın bedeli 23 milyon dolar tuttu... Zarara rağmen 12 adaylık ve 3 ödül biraz olsun teselli etmiş olmalı...
I, Frankenstein
Prodüksiyon Bütçesi: $ 90,000,000
Gişe: $ 71,519,465
Her çizgi roman uyarlamasının gişe fatihine dönüştüğü bir dönemde sevilen graphic-novel’ın filme çekileceği haberi sevinçle karşılanmıştı. Konu iyiydi, ilk filmi “Tomorrow, When the War Began” ile adını duyuran Stuart Beattie yönetmen koltuğundaydı. Aaron Eckhart ve Yvonne Strahovski’nin başını çektiği oyuncu kadrosu da tatmin edince başlayan merak ancak ilk fragmanlara kadar sürebildi. Ocak ayının son haftasında vizyona giren filmin, sadece 8 milyon dolarda kalması izleyenleri şaşırtmadı. Beklentilerin çok altındaydı, kötüydü. Mart ortasına kadar vizyonda kalan filmin 19 milyon dolar zararla kapanması, yapımcıların yanlış hesaba ödedikleri bedel oldu. 90 milyon dolar harcayacak ne vardı ki sahi?
The Identical
Prodüksiyon Bütçesi: $ 32,000,000
Gişe: $ 2,840,991
1970'lerin rock alemini bir ailenin yaşamı üzerinden anlatan filmin kozu, başrolün ikiz kardeşler olmasıydı. Bir oyuncuya Elvis Presley imajıyla iki rol birden vermek mutlaka ilgi çekecekti. Dustin Marcellino’nun ilk yönetmenlik denemesinde Ray Liotta, Ashley Judd, Seth Green ve Joe Pantoliano’dan oluşan kadro nispeten ilgi çekebildi. Kilit rolde rock yıldızını Blake Rayne’in oynaması ise facianın başlangıcı oldu. İlk rolünde ağır bir yük altına giren oyuncu beklendiği gibi altından kalkamadı. İlk gösterimini Nashville Film Festivalinde yaptığında topa tutulan film 5 Eylül’de gösterime girdiğine de pişman oldu neredeyse... Houston Film Critics Society Ödülleri'nde “En Kötü Film” adaylığı her şeyin bittiği yerdi. Ev sinemasında şansını arayan filmin zarar hanesinde kimsenin görmek istemediği bir rakam var: 30 milyon!
Left Behind
Prodüksiyon Bütçesi: $ 27,000,000
Gişe: $ 19,682,924
“Dünya kaos ve yıkıma sürüklenirken bir anda milyonlarca insan yer yüzünden sonsuza kadar silinir. Bu devasa yıkımdan kurtulmayı başaran ancak bir avuç insan vardır.” dediler merak uyandırdılar. Nicolas Cage’i de afişe yerleştirince tamamdır gelsin paralar... Best-seller uyarlaması olduğunu da hatırlatalım. Yönetmen koltuğunda dublör Vic Armstrong’un oturduğu film, Ekim başında gösterime girdiğinde gişe rakamından çok yorumlar can yaktı: “Tek kelimeyle rezalet!”. Yılın en kötü filmlerinden biri olan 110 dakikalık işkencenin, 8 milyon dolarlık zararla ucuz kurtulduğunu bile söylemek mümkün.
The Legend of Hercules
Prodüksiyon Bütçesi: $ 80,000,000
Gişe: $ 57,671,538
Herkül sinemalara Renny Harlin yönetmenliğinde yeniden gelecekti. Efsane başlayacaktı ama aynı yıla iki herkül uyarlamasının düşmesi tüm planı bozdu. Kadroya kimse itiraz etmese de, Dwayne Johnson’ın oynadığı herkül varken şansı yoktu. Ocak başında gösterime giren filmin zarar edeceği baştan belliydi. Mart ortasına kadar vizyonda kalarak durumu bir nebze de olsa kurtarma planı da tutmadı. Harlin’e gişenin ağır geldiğini görmenin bedeli 23 milyon dolarlık zararla fatura edildi.
Legends of Oz: Dorothy's Return
Prodüksiyon Bütçesi: $ 85,000,000
Gişe: $ 18,675,347
Oz efsanesinin animasyonu, seslendirme kadrosuyla dikkat çekiyordu ve 3 boyutluydu. Ortalama animasyon gişesi bile yeterdi ama beklenen olmadı. Gösterime girdiği 9 Mayıs’ta yaklaşık 4 milyon dolarlık gişeyle başlayan hüsran, 20 Temmuz’a kadar sürdü. Ne yapılsa olmadı, olamazdı da. Kötü demenin bile az kaldığı animasyon, 66 milyon dolarla yılın en çok zarar eden filmi oldu.
Men, Women & Children
Prodüksiyon Bütçesi: $ 16,000,000
Gişe: $ 1,705,908
“Labor Day” ile 2013’ü beş milyon dolarlık zararla kapatan Jason Reitman’ın yeni filminde de gişe şampiyonu olmasını bekleyen yoktu. Zaten yönetmenin böyle bir amacı da yoktu. Yılı festivallerde geçirdi ve seyirciden övgüler alarak hedefini tutturdu. Sınırlı sayıda sinemada gösterime girdiği 17 Ekim’de elde edilen gelirin düşük olması da gayet normaldi. Yaklaşık 15 milyon dolarlık zararın açıklaması, her şeyin para olmadığı... Yılın en masum zarar edeni...
Sabotage
Prodüksiyon Bütçesi: $ 55,000,000
Gişe: $ 18,014,052
Polisleri anlatmayı seven David Ayer, bu kez kamerasını, kendi deyimiyle “10 Narkotik Büro ajanından oluşan dünyanın en iyi saldırı timlerinden birine” çevirdi. Kahraman olarak gördüğü timi de yıldızlardan oluşturdu. Arnold Schwarzenegger, Olivia Williams, Mireille Enos, Sam Worthington, Harold Perrineau, Terrence Howard, Joe Manganiello, Max Martini, Josh Holloway ve Kevin Vance gibi yıldızları bir araya toplayıp aksiyon konusunda da iddialı olunca bütçe şişti ama beklentiler yüksekti bir kere... 28 Mart’ta 2486 salonda gösterime giren filmin hafta sonu gişesi 5 milyon dolarda kalınca çalmaya başlayan çanlar Ağustos ayına dek susmak bilmedi. Ayer’in kahraman histerisi çok iticiydi ama kötü film de değildi. Ne yapılsa olmadı, “Arnold’s Back!” sloganı bile işe yaramayınca eksi hanesine koca bir 37 milyon yazıldı.
Transcendence
Prodüksiyon Bütçesi: $ 135,000,000
Gişe: $ 103,039,258
Christopher Nolan ile çalıştığı filmlerle Oscar ödüllü Görüntü Yönetmeni mertebesine yükselen Wally Pfister’in ilk yönetmenlik denemesine girişmesi zaten merak uyandırıcıydı. Üstüne bir de Bilim-Kurgu olunca başlayan merak kadronun açıklanmasıyla iyice arttı. Johnny Depp bu kez ölüydü ama beyni süper bir bilgisayara entegre edilmişti. Teknolojinin geleceğine dair nasıl bir tezi olduğunu görmeyi bekleyenlerin ümidi fragmanlarla da arttı. 18 Nisan’da 3455 salonda gösterime giren film, açılışını 10 milyon dolarla yapsa da bütçesinin gazabına uğrayacağını da belli etti. Beklentilerin altında kalmanın bedeli 22 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Vampire Academy
Prodüksiyon Bütçesi: $ 26,000,000
Gişe: $ 15,631,979
Bütün olay, “Harry Potter” ve “Alacakaranlık” benzeri bir seri yaratmaktı. Her yıl bir film garanti olacaktı, tutarsa son film ikiye bölünürdü ve paraya para denmezdi. Gençlerin sevdiği “Vampir Akademisi” serisi doğru seçimdi ve gereken heyecanı da yaratmıştı. Meraklı bekleyişi ne yönetmen ne de kadro seçimleri etkileyemezdi. Gençler “okuduğum en iyi vampir serisi” diyordu ne de olsa... “Yalnızca gerçek bir dost sizi ölümsüz düşmanlardan koruyabilir.” sloganıyla Şubat başında gösterime girdiği haftayı 4 milyon dolarla kapatınca başlayan telaşın sonu bir türlü gelmedi. Beklentilerin altında ve kötüydü. Nisan ayına kadar gösterimde kalmasına rağmen kimseye yar olmayan akademi, kepenklerini yaklaşık 11 milyon dolarlık zararla indirdi.
Winter's Tale
Prodüksiyon Bütçesi: $ 80,000,000
Gişe: $ 27,442,231
1916 yılının New York şehrinde geçen mucizeler, kesişen kaderler ve iyi ile kötünün çok eskilere dayanan mücadelesini perdeye taşımak kağıt üstünde risksiz bir plandı. Yönetmen koltuğunda oscarlı senarist Akiva Goldsman oturuyordu. Görenlerin çok sağlam dediği kadro da Colin Farrell, Jessica Brown Findlay, Jennifer Connelly, William Hurt, Eva Marie Saint ve Russell Crowe’dan kurulu olunca beklentiler arttı. “Birini ölmemesini sağlayacak kadar sevmek mümkün müdür?” sloganı ile tam da gününde 14 Şubat’ta gösterime giriyordu. Öyle ya, herkes sinemaya koşardı. Plan bir yere kadar tuttu ama bir şeyi unuttular: film kötüydü. Daha yılın ortasında gişe gazisi olarak mimlenen film, 19 Ağustos’a kadar mücadele etse de kaybetmeyi kabul ettiğinde zarar hanesine bakamayacak durumdaydı. 53 milyon dolar zarar eden filmi yılın gazisi olmaktan kurtaran, “Legends of Oz: Dorothy's Return” oldu...
Pompeii
Prodüksiyon Bütçesi: $ 115,000,000
Gişe: $ 117,831,631
Ve geldik listenin en ilginç filmine... Paul W.S. Anderson’un epik film denemesi, izleyicisini milattan önce 79 yılına davet ediyordu. Volkanlar patlayacak, dünyanın ateş ve küller nedeniyle yıkıma uğradığı görünecekti. Elbette aşk da vardı. Kahramanımız aşkı için savaşacaktı. Volkanlar patlarken öpüşen aşıkları afişe taşıyan film seyircisini neredeyse tüm yıl boyunca çağırdı. Beklentiler büyüktü, hiç bir masraftan kaçılmamış üç boyutlu bir filme kim hayır diyebilirdi ki? Amerikan izleyicisi dedi! 23 Şubat’ta 10 milyon dolarla açılış yapan film kısa sürede gişe gazisi ünvanına doğru yürümeye başladı. Nisan ayında Amerikan gişesini 23 milyon dolarla kapatınca belirlenen yeni hedef ise her şeyin anahtarı oldu. Bütün zarar dünya gişesinden kapatılacaktı. Olur muydu? Oldu! Kasım ortasına kadar dünyanın bir çok ülkesinde gösterimde kalan film, 94.6 milyon dolar toplayınca imkansızı başardı. Herkes berbat demişti, korsan piyasaya kopyası düşmüştü ama izleyiciye bilet kestirmeyi başaran film, tam bir “çıkmadık candan umut kesilmez” öyküsü olarak sinema tarihinde yerini aldı ve 2 milyon doları da cebe indirdi.
SinemaTerspektif dergisinin Şubat sayısında yayımlanmıştır...
Yorum Gönder