Seksenlerde altın dönemini yaşayan aksiyon filmlerinin, hepimizi heyecana sürükleyen yıldızları emekliliklerini “Cehennem Melekleri”yle sürdürüyor artık… Kendi savaşlarını, onur mücadelelerini veren ve zayıfın yanında yer alan kahraman olarak görmeye alıştıklarımız, milenyum sonrası oynadıkları filmlerde ya paralı asker oluyor ya da otoritenin yanında yer alıyorlar… Yeni aksiyon yıldızlarıysa atıldıkları her maceranın sonunda mutlaka dünyayı kurtarıyor… Bu sıkıcı döngünün dışına çıkan film arayanlar için, o dönemi çağrıştıran bir örnek var: “Falcon Rising”…
2014 yapımı Amerikan işinin senaryosunu, adını ilk kez duyduğumuz Y.T. Parazi kotarmış… Yönetmen koltuğundaysa b türü filmleriyle tanıdığımız Ernie Barbarash oturuyor… “Küp” serisini sevenlerin bildiği isim olan Barbarash, ikinci filmin senaryo ekibinde yer almış ve 2004’de “Cube Zero” ile ilk yönetmenlik denemesinde iyi iş çıkarmıştı… 2007’de bu kez “Stir of Echoes”un devam filmi ile “They Wait”e imza atan yönetmen tv filmleri ve dizileriyle geçen dönemin ardından düşüşteki yıldızlarla ucuz aksiyon maceralarına geçiş yapmıştı… Bu dönemin ürünleri 2009’da “Hardwired”, 2011’de “Assassination Games” ve 2012’de “6 Bullets” ile gelirken, tipik izle ve unut vasatlığından öteye geçememişti… 2013’ü iki tv filmiyle geçiren Barbarash, yeniden aksiyon maceraya atılmış… Bu kez düşmüş yıldızlardan uzak durmuş…
Kahramanımız yedi farklı tarzda siyah kuşak sahibi dövüş sanatları ustası Michael Jai White... Yan rollerde başladığı oyunculuk kariyerinde kendini Mike Tyson’ı oynadığı tv filmi “Tyson” ile gösteren White, iki yıl sonra “Spawn” ile adını herkes duyurmuştu... Sonrasında da istikrarla devam etti... “Undisputed II”, “Blood and Bone” ve “Never Back Down 2” yükünü çektiği filmlerden akılda kalanlar... Komedi filmlerinin aksiyon ihtiyacını da karşılayan White, yıla en az iki film sığdırarak devam ediyor... Ona eşlik eden isimler de tanıdık simalar; her taşın altından çıkan Neal McDonough, gişe filmlerinin dublörü ve “Tekken”in Eddy’si Lateef Crowder, Millie Ruperto, Hazuki Kato, Jimmy Navarro, Masashi Odate ve Jazmín Caratini...
John 'Falcon' Chapman ile tanışıyoruz... Kendini içkiye vurmuş, yüzleşmesi gereken travmanın etkisinde günlerini perişan geçiriyor... Sürekli hatırladığı geçmişte, gittiği askeri görevdeki görüntüler geçiyor gözünün önünden... Eski günlerini aratan, hali perişan bir kahraman... Ardından onu ziyarete gelen kız kardeşi Cindy ile tanışıyoruz... Brezilya’da sosyal görevli olarak çalıştığını öğreniyoruz ve favelalarda yaşananları konuşmalarıyla giriyoruz konuya... Brezilya’da gece kondu mahallelerinden oluşan varoşlar olan favela, doğal olarak her tür kanunsuzluğun döndüğü gettolar... Hatta “Tanrıkent” filminin mesken tuttuğu yerler diyerek daha iyi örnekleyebiliriz... Böyle tehlikeli bir bölgenin içine geri döndükten hemen sonra dövülüp ölümüne terkedilmiş olarak bulunuyor Cindy... Haliyle, kahramanımız olayı çözmek üzere soluğu Brezilya ellerinde alıyor... Gider gitmez de araştırmalara girişiyor... Öyle dakika başı aksiyona boğulmayan film, Cindy’nin başına gelenler üzerinden kız çocuklarının kaçırılması sorununa odaklanıyor... Bir yakuza çetesinin bölgedeki hakimiyetiyle de, kahramanımıza aranan rakip bulunmuş oluyor...
Dövüş sporları odaklı vasati bir aksiyon macerasının, senaryosuna fazla kafa yormadığı düşünüldüğünde “Falcon Rising” ciddi ciddi öykü çatısı kuran ve sonuca götüren bir örnek... Benzerlerinden bir kaç adım öne çıkmasını sağlayan da dramaya daha fazla ağırlık vererek ve toplumsal sorunu işlemesi... Bu sayede de aksiyon sadece gerektiğinde devreye giriyor... Teoride iyi düşünülmüş konunun pratiğe dökülmesinde aynı başarıyı yakalayamıyor elbette ama bu künyeden onu da beklemiyoruz zaten... Klişe karakterler ve olaylarla her şey tahmin edildiği gibi sonuçlanmakla kalmıyor, olası ikinci filme de pas atılıyor...
Kahramanını aksiyonun içine alışıla geldiği üzere kişisel sorun, intikam ya da para için sokmak yerine, bölgedeki sorunu çözmek üzere sokan ve iyi bir senaryo çatısı kuran “Falcon Rising”, atmosferiyle aksiyonun altın dönemini anımsatan ve vasatı aşarak kendini izleten bir film... Özellikle yaşı yetip de video kaset kiralama dönemini hatırlayanlar için leziz bir örnek...
Yorum Gönder