Claude Lévi-Strauss’un kurduğu Sosyal Antropoloji Laboratuarı’nın yöneticisi ve Collège de France öğretim üyesi profesör Philippe Descola’nın başyapıtı “Doğa ve Kültürün Ötesinde” İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından Türkçe’ye çevrildi.
Amazon ormanlarındaki Ançuarlar üzerine yaptığı uzun soluklu bir etnografi çalışmasına dayanan Philippe Descola, bu eserinde insanların çevrelerindeki varlıklarla ilişkilerini düzenleyen dört farklı ontolojiyi (totemizm, animizm, analojizm ve natüralizm) birbirinden ayırarak, natüralistlerin doğa ile kültür arasında kurduğu karşıtlığı sorgulamak için önemli bir alan açıyor.
Halefinin kaleme aldığı “Doğa ve Kültürün Ötesinde” kitabından övgüyle söz eden ünlü antropolog Claude Lévi-Strauss “Zenginliği ve kapsamıyla, önümüzdeki yıllarda zorunlu olarak kullanılacak bir referans olacak bu kitap, antropolojik düşünceye yeni bir başlangıç noktası sağlıyor” dedi.
Philippe Descola’nın Doğa ve Kültür’ün Ötesinde adlı bu eserinde, Batı’nın doğa ile kültür arasında yapageldiği ayrımın başka toplumlarda bu şekilde kurulmadığını gösterirken, bu konuda hâkim olan natüralist bakış açısını da antropolojik bir tahlile tabi tutuyor.
Amazon ormanlarında yıllar süren saha çalışması ile bir dizi başka araştırmanın sonuçlarını karşılaştıran Descola, insanların çevrelerindeki varlıklarla ilişki kurma biçimlerinin sonsuz olmadığını, onlara içsellik ve fiziksellik atfetme biçimlerinin dört temel ontolojiye ayrılabileceğini savunuyor:
İnsan olan ve olmayanlar arasında maddi ve manevi sürekliliği öne çıkaran totemizm; dünyanın öğeleri arasında bir süreksizlikler ağı gören analojizm; insan olmayanlara insanların içselliğini atfederken, onları birbirlerinden bedenleriyle ayıran animizm ve bizi insan olmayanlara maddi sürekliliklerle bağlarken, aynı zamanda kültürel yetilerimizle de onlardan ayıran natüralizm.
Gerçek anlamda “çevre”den kast ettiğimizin ne olduğunu, kimi varlıkları kendimizden keskin bir kopuşla ayırma biçimimizin neye dayandığını anlamak için, belki de kendi ontolojimizin diğer ontolojilerle radikal bir biçimde karşılaştırılması gerekiyordu. İşte, Philippe Descola bu kitabında, Avustralya yerlilerinin rüya resimlerinden Amazon ormanlarındaki animist maskelere, Sibirya platolarındaki kabilelerin mübadele geleneklerinden natüralist Batı’nın “doğa” adını verdiği alanı en ince noktasına kadar, antropoloji için bir devrim sayılabilecek böylesi radikal bir karşılaştırmaya girişiyor. Bu anlamda yazar, “kültür antropolojisine; insanların hayata geçirdikleri ve onun sayesinde kendilerini nesnelleştirdikleri, kendilerindeki bu parçaya ve dünyaya açık duran bir doğa antropolojisinin eşlik etmesini” savunuyor.
Fransa’da yayınlanmasının ardından, yalnızca antropolojide değil, sosyal bilimler ve felsefe alanlarında da bir klasik olarak değerlendirilen bu önemli çalışma, insan olmayanlar ile kurduğumuz ilişkiyi derinden sarsacak bir güce sahip.
Yazar Hakkında: 1949’da Paris’te doğan Philippe Descola, Ecole Normale Supérieure’de felsefe eğitimi aldıktan sonra, 1976-1979 seneleri arasında Amazonlarda bulundu. Açuar yerlilerinin çevreleriyle ilişkilerini incelediği ve 1983’te Claude Lévi-Strauss’un yönettiği doktora tezini savundu. Cambridge’deki King’s College’ın ardından Paris’teki Ecole des Hautes etudes en sciences sociales (EHESS)’te ders vermeye başlayan Descola, daha sonra 2000 yılında Collège de France’a seçilerek buradaki Sosyal Antropoloji Laboratuvarı’nı yöneticiliğine getirildi. Dünyanın çeşitli üniversitelerinde dersler veren Philippe Descola’nın başlıca eserleri arasında La Nature domestique (1986), Les Lances du crépuscule (1993) ve Nature and Society (1996) sayılabilir. 2005’te yayınlanan Doğa ve Kültürün Ötesinde ile uluslararası ününü perçinleyen Descola’nın çalışmaları antropoloji alanında temel birer referans niteliğindedir.
Yorum Gönder