♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

2013 Nobel Edebiyat Ödülü Alice Munro’nun!

Yüzyılın en önemli öykücülerinden biri olan Alice Munro, 2013 Nobel Edebiyat Ödülü’nün yeni sahibi oldu!
Kanadalı eleştirmenlerin “Bizim Çehovumuz” diye tanımladıkları ve günlük hayatın içinden yakaladığı büyüleyici detayları ustaca öyküleştiren Alice Munro, defalarca Nobel adayı ilan edilmişti. 81 yaşındaki Kanadalı yazar,  çarpıcı yazarlık kariyeri boyunca, Kanada’da Governor General, Uluslararası Man Booker, Marian Engel, Trillium Edebiyat, Rea Öykü, PEN/Malamud, Giller, Libris ve O. Henry gibi birçok ödüle layık görüldü.

Alice Munro’nun yeni kitabı Kasım’da yayımlanıyor!

2011 yılında Bazı Kadınlar ve 2012 yılında Çocuklar Kalıyor adlı kitaplarıyla Can Yayınları tarafında Türk okuruyla tanıştırılan Alice Munro’nun yeni kitabı da Kasım ayında raflardaki yerini alacak!

‘Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik’ adıyla dilimize kazandırılan kitapla Alice Munro, bu kitabındaki soluksuz okunan dokuz öyküsüyle de gerçekten günümüzün en usta öykü yazarlarından biri olduğunu kanıtlıyor.

Adını kâğıt tuzluk falına benzeyen bir oyundan alan kitapta, bu oyunu oynayanlar, beğendikleri kişiyle gelecekteki ilişkilerini bu sözcükleri sayarak tahmin ediyorlar. Film uyarlaması 2013 Toronto Film Festivali’nde ilk kez izleyiciyle buluşan öyküdeki kişilerin yazgısı da bir bakıma benzer bir oyunla belirleniyor.

Bu öykülerdeki kadınlar kendilerini hep iki kutup arasında, hep bir ikilem içinde buluyorlar; evcillik ile bağımsızlık, aile bağları ile özgürlük, beraberlik içinde yürütülen bir ilişki ile yabancılaşmış bir yalnızlık arasında gidip gelen kadınların bazen hüzünlü bazen mizah yüklü yaşam kesitleri sürükleyici bir dille aktarılıyor. 

Kitaptaki son öykü “Ayı, Dağı Aştı Geldi” yine bir halk şarkısına gönderme yapıyor. Şarkıda dağın öte tarafında ne olduğunu merak eden ayı, iki taraf arasında aslında hiç fark olmadığını görür. Öyküde de yaşamın bir evresinden bambaşka bir evresine geçen kişinin aslında birbirinden farksız ortamlarda olduğunu görüyoruz. Ondan Uzakta adıyla beyaz perdeye de aktarılmış olan öykü, müthiş bir duygu yükünü buruk gülümsemelere dönüştürüyor.

Önceki kitaplara bakış: 
Bazı Kadınlar ve Çocuklar Kalıyor

Yazar aklımdan geçenleri nasıl bilebilir?
Can Yayınları 30. Yıl Öykü Şenliği, Alice Munro’nun on farklı öyküsünü bir araya getiren eseri Bazı Kadınlar ile devam ediyor. Kendinden başka birşeyden korkmayan kadınların öyküleri, bu eserle ölümsüzleşiyor!
     
“Sonunda er geç ayrılık olsa bile, sevgi ve barış içinde geçirilen her an buna değer...”
– Alice Munro, Bazı Kadınlar

Kısa ve vurucu betimlemeler, yaratıcı aktarım gücü, seksen yılı devirmiş ve pek çok şey görmüş usta bir yazar... Kanadalı eleştirmenler tarafından “Bizim Çehov’umuz” diye anılan Alice Munro, Bazı Kadınlar’da on hikayesini bir araya getiriyor. Öykülerin ortak noktası, hemen hemen tüm kahramanların kadın oluşu.

Farklı bir algı düzeyiyle yazıldığını hissettiren bu sıradışı öyküler, karakterleri somut biçimde gözümüzün önüne getiren bir ortama yerleştiriyor ve yanlışı da doğru kadar cesur, tarafsız bir dille aktarıyor. Munro’nun okurla konuştuğunu düşünmek asla yanlış olmaz; yazılanları okurken aklınızdan geçen sorulara yanıt bulabiliyorsunuz. Bazı Kadınlar, okuru öykü kahramanının kimliğine büründürüyor ve karakterin macerası okurla paylaşılan ortak bir deneyime dönüşüyor. 

Kendilerine biçilmiş etiket ve tanımlamaları reddeden, yerleşik düzene ayak uydurması imkansız ve koşullanmaya ayak direyen kadınları anlatıyor Munro.

Bu gösterişsiz ve okuyucuyu içine yavaş yavaş çeken öyküler, dünyanın pek çok ülkesinde ilgiyle okunuyor. Bazı Kadınlar, yaş ve cinsiyet gözetmeksizin okunması gereken sıradışı bir eser…

Çocuklar Kalıyor!
Alice Munrou’nun bugüne kadar yazdığı en cesur öyküler bir araya geldi…

“… Dün gece telefonda, öyle düz, kontrollü ve neredeyse münasip bir tonda konuştuktan sonra, –sanki ne karşı çıkıp ne de yalvarıp, şaşırmamış olmakla övünerek konuştuktan sonra– Brian bir anda çözüldü. Aşağılayarak, köpürerek, duyan olur mu diye umursamadan, “İyi güzel de,” dedi, “küçükler ne olacak?” Ahize Pauline’in ellerinde titremeye başladı. “Çocuklar,” dedi Brian, o aynı titrek ve kindar sesle. “Küçükler” kelimesini “çocuklar”la değiştirmek Pauline’in kafasına kütüğü indirmek gibiydi, ağır, resmî ve doğrucu bir tehdit.
“Çocuklar kalıyor,” dedi Brian. “Pauline. Duydun mu beni?”
“Hayır,” dedi Pauline. “Yani evet, duydum ama...”
“İyi öyleyse. Ne dediğimi duydun. Unutmazsın. Çocuklar kalıyor.”
Brian’ın elinden gelen buydu. Ona ne yapmakta olduğunu, neye son verdiğini göstermek ve bunda devam ederse onu cezalandırmak için. Kimse suçlamayacaktı Brian’ı. Kurnazlıklar, pazarlıklar olabilirdi, tabii ki kendini aşağılayacaktı Pauline, ama gerçek oradaydı işte, boğazında kalmış yuvarlak, soğuk bir taş gibi, bir gülle gibiydi.
Ve Pauline fikrinden tamamen vazgeçmediği müddetçe de öyle de duracaktı. Çocuklar kalıyor.”

Çocuklar Kalıyor, Batı Kanada’da geçen ve Munro’nun bütün yapıtlarında olduğu gibi sırları, aşkı, ihaneti ve sıradan yaşamları anlatan sekiz öyküden oluşuyor. Munro, Kanada taşrasının dünyasını aile çerçevesi içinde irdeliyor. Dış dünya, dış dünyadaki olaylar ancak aile içindeki gelişmelerle ilgili yanlarıyla söz konusu ediliyor. Bastırılmış anılar, karanlık geçmişler ve bir yana atılmış arzular tahammül edilmez gündelik yaşamı yıkıp yok edici bir tehdit oluşturuyor. Yine de özellikle kadınların ve çocukların sınırlı ve rutin yaşamında hep bir kaçış umudu var. Aile yaşamının koşullarına karşı bireylerin doğal karşılanabilecek isyanı, bu öykülerde ailenin terk edilmesi ya da yıkılması biçiminde somutlaşıyor.

“Alice Munro, belki de bugüne kadarki bu en cesur öykülerinde, aşk çılgınlıklarını, toplumun kibar dış görünüşünün altında yatan gerilimleri ve aldatmacaları, insan yüreğinin tuhaf, çoğu kez de gülünç arzularını ortaya koyuyor.  Çocuklar Kalıyor’da yer alan sekiz öykü, taşra yaşamının kuşkulu konulardaki suskunluk ve ağzı sıkı olma geleneğini irdeleyerek gizli ilişkileri ve en yalnız bireyleri bile bağlayacak biçimde paylaşılan suçları gün ışığına çıkarıyor. Kimi zaman yalanların toplumun huzuru için kaçınılmaz olduğunu da örnekliyor. Çocuklar Kalıyor çarpıcı ayrıntıları, cesur anlatımıyla Munro’nun büyük bir yazar olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.”
New York Times 

“Munro tartışmasız bir büyük usta... Bundan daha iyi bir öykü kitabı hayal bile edilemez.”
Washington Post 

“Çekici... güzel... Şiirsel anlar tam da olması gerektiği gibi akılcı bir hikâye biçemiyle aktarılıyor.”
San Francisco Chronicle


ALICE MUNRO, 1931’de Ontario’da doğdu. Kanadalı eleştirmenlerin “Bizim Çehovumuz” diye tanımladıkları usta hikâyecinin Dance of the Happy Shades (Mutlu Gölgelerin Dansı, 1968); Something I’ve Been Meaning to Tell You (Sana Söylemek İstediğim Bir Şey, 1974); The Beggar Maid (Fakir Hizmetçi, 1978); The Moons of Jupiter (Jüpiter’in Ayları, 1982); The Progress of Love (Aşkın Gelişimi, 1994); Friend of My Youth (Gençlik Arkadaşım, 1990); Open Secrets (Aleni Sırlar, 1994); Selected Stories (Seçilmiş Hikâyeler, 1996) Çocuklar Kalıyor (1998), Hateship, Friendship, Courtship, Loveship, Marriage (Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik, 2001); No Love Lost (Hiçbir Aşk Kayıp Değil, 2003); Vintage Munro (Eski Munro, 2004); Kaçak (2004); The View from the Castle Rock (Castle Rock’tan Görünüş, 2006); Bazı Kadınlar (2009) dışında Lives of Girls and Women (Genç Kızların ve Kadınların Yaşamı, 1971) adlı bir romanı yayımlandı. Munro, çarpıcı yazarlık kariyeri boyunca, Kanada’da Governor General, Uluslararası Man Booker, Marian Engel, Trillium Edebiyat, Rea Öykü, PEN/Malamud, Giller, Libris ve O. Henry gibi birçok ödüle layık görüldü.


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template