Baş kaldıran paşaların, başarısız sadrazamların kesilen başlarının yerleştirildiği İbret Taşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde ürkütücü bir simge olarak yer almıştı. On dokuzuncu yüzyılın başlarında Yanya Valisi olarak hizmet eden, ancak kendi nüfuzunu artırarak padişaha baş kaldıran Tepedelenli Ali Paşa, Arnavut halkına bir devlet vermeye niyetliyken, Saray paşanın kafasını İbret Taşı’nda görmek istiyordu.
Dedikoduların ve rüyaların insanların kaderlerini belirlediği, mülkiyetin paylaşımının özgürlükten çok daha önemli olduğu bir zamanda, Arnavutluk’taki Osmanlı geçmişinin izlerini süren İsmail Kadare, İbret Taşı’nı yazdığı yetmişli yıllardaki komünist düzenle de alegorik bağlar kurarak, Kafka’yı aratmayan fantastik bir kâbus bürokrasisi yaratıyor.
Eserlerinde baskıcı bürokrasilere eleştiriler getiren ve edebiyatın siyasaya boyun eğmemesi gerektiğini savunan İsmail Kadare’nin yapıtları otuzdan fazla dile çevrilmiş, kendisi de 1992’de Fransa’dan Prix mondial Cino Del Duca ödülünü, 2005’te Britanya’dan ilk Man Booker International ödülünü ve 2009’da İspanya’dan Premios Principe de Asturias ödülünü kazanmıştır.
200 Sayfa
15 TL
7 Mayısta bütün kitabevlerinde
Yorum Gönder