♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

The Howling Reborn : Kurtlar Geliyor, Kaçın!


Bir dönemin sinemada efsaneler yaratan türü Vampir, Kurtadam filmleri unutulmuştu aslında… Taa ki Alacakaranlık serisi çıkana dek… Korku malzemesi olan karakterlerin pembe balonlarla uçuşması ve kusursuzluğun sembolüne doğru evrilmeleriyle 2000’lerin en önemli figürü haline geldiler. Bir dönem her tür manyaklığın ve bilinmez kötülüğün merkezi olan karakterler artık ölümsüzlükleri, kusursuzlukları ile birer arzu nesnesi. Yaşanan değişim sonrası, artık kızı zorla kaçırmalarına gerek kalmadı Alacakaranlık serisinde görüldüğü üzere. Sadece bir seriyle kalmadı elbette, tv’de de benzeri durum yaşandı ve başka kitap serileri diziye dönüşüp kaktı verdi bu duruma… The Vampire Diaries ve True Blood ile yeni vampir ve kurt adam profili çıktı ortaya… Her zamanki gibi durumdan faydalanan b-türü filmlerin gelmesi gecikmedi. Video pazarı için üretilen kolay sindirim sağlayan filmler belki de şu an yenileri eklenen bir yelpazeye sahip… O yelpazenin son örneklerinden biri de ilginç şekilde vizyona kadar geldi…

“Yeniden Doğuş”un vizyona girişi ilginç herşeyden önce… Türün yeniden popülerleşmesi üzerine çekilmiş bir örneğin, üstelik video pazarı hedeflenerek kotarılmış ucuz bir işin gösterime girdiği tek ülke neden biziz diye sormalı… Peşin söyleyeyim, seyirciye hakaret olarak görüyorum ben bu durumu… Mevzu korku filmiyse bir sürü örnek var gösterime girmeyen… Birçok önemli filmi festivallerden sonra göremiyorken “Yeniden Doğuş” neden gösterime girer anlamak zor… Tek bilinen korku filmlerinin kemik izleyicisi olduğu ve ne olursa olsun izleyecek olmaları…

“The Howling: Reborn” temelleri 1981’de Jode Dante tarafından atılmış bir serinin sekizinci filmi… Ama ortada Dante’nin filmiyle herhangi bir bağ bulunmuyor. Öyleki aradan geçen yıllarla birlikte sadece “Howling” kelimesiyle birbiriyle ilişkilendirilebilen bir seriye dönüşmüş… Vasat olduğu aşikar, zaten bunu reddeden de yok. Amaç dirilen ve popülerleşen türe ve dolayısıyla oluşan talebe alternatif arz yaratmak…. Yaratılan arzın ne derece kullanıldığının ise pek önemi yok. Almanya’da “Blue Moon” adıyla çıkması da durumun ne olduğunu gösteriyor…

“Yeniden Doğuş” künyesinde de önemli isimleri barındırmıyor doğal olarak… Senarist James Robert Johnston, ikinci geriliminde… İlki de bir devam filmi “Joy Ride 2: Dead Ahead”… Yönetmen koltuğunda oturan Joe Nimziki ise ilk uzun metraj tecrübesini ediniyor anca… Oyuncu kadrosu nispeten daha tanıdık isimlerden oluşuyor. “Terra Nova”nın Josh’ı Landon Liboiron ve “Pretty Little Liars”ın Paige’i Lindsey Shaw’ı başrollerde yer alıyor. Onlara eşlik eden isimse güzel ve farklı fiziğine rağmen bir türlü istediği çıkışı yakalayamayan Ivana Milicevic… İsmen bilinmeseler bile görüldüğünde hatırlanacak yüzlerle oluşturulan kadronun geri kalanı da irili ufaklı dizilerde yer almış isimlerde oluşuyor.

Gelelim filmimize… Will Kidman’a odaklanmamız isteniyor… Annesinin vahşice parçalanan vücudundan çıkmış ve artık 18 yaşına gelmiş sıradan bir genç… Aşık olduğu Eliana’ya olan takıntısı yüzünden tartaklanmasıyla hayatı değişiyor ve kurt adama dönüşüyor… 18’inci yaş gününde kurt adama dönüşüm, üstelik tartaklandığı için yaşanan bir dönüşüm… Tuhaflıklar silsilesi de böyle başlıyor. Hiçbir karakterine özen göstermeyen film, kan ve vahşet sahnelerinden de uzak duruyorki “PG-18” damgası almasın, herkes izleyebilsin… Standart bir dizi havası bile yakalayamayan “Yeniden Doğuş” herhangi bir mantığa dayanmayan çalakalem senaryosu ile düşünmeden izlenen, bolca sabır isteyen bir örnek… İzlediğimizin film olduğunu söylemeyi gerektirecek herhangi bir doğrusu da yok ki, bu anlamda evlere şenlik… Saçmalıklar silsilesinin en olumlu yanı, süresi… Olumsuzlukları ise say say bitmiyor… Görsel efekt yoksunu film, kurt adamlarına kostüm giydiriyor… Ergenimiz Will, kurtadama dönüştüğünde bırakın arzu nesnesi olmayı bildiğimiz sıçana benziyor… Sıçandan bozma kurtadamlar, kanda dökmüyor, dönüşümlerini de göremiyoruz, birini öldürdüklerini de…

Bırakın vizyona girmesini, ev sinemasında bile tercih edildiğinde pişmanlık yaratacak “Yeniden Doğuş” berbat film olmayı daha ilk yarım saati dolmadan başarıyor… Bu yüzden söylenebilecek en doğru söz; “Kurtadamlar Geliyor Kaçın” oluyor, kaçınılmaz olarak…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template