Sayı takıntısına dair işler artıyor, korku filmleri
özel tarih ve günlerden beslenmeye devam ediyor. Bu kez konuya el atan isimde
hayli tanıdık. Testere serisine ikinci filmden itibaren katılan ve ikinci
filmin senaryosu ile yönetmenliğine imza atan üç ve dördüncü testere’yi yöneten
Darren Lynn Bousman… Testere ile tanınan grubun eski usül korkuseveri Bousman,
seriden sonra “Repo! The Genetic Opera” ile farklı bir denemeye soyunmuş, hemen
sonrasında da bir yeniden çevrimde almıştı soluğu. “Mother’s Day” ile belli bir
çizgi yakalamış, orjinalinden kötü olmayan bir yeniden çevrimle kültün
hayranlarının tepkisini çekmemeyi bile başarmıştı. 80’li yılların b-türü
korkularını seven Bousman bu kez kendi senaryosunu 11 Kasım 2011’e doğrultmuş…
Pazarlama açısından da, gösterime giriş tarihi
açısından da destekli adıyla belli bir merakta uyandırmasına rağmen planlar pek
tutmadı ve film çok ülke gezemeden gösterime giremeden ev sinemasına transfer
oldu. Ki sinema yerine ev sinemasında izleyici karşısına çıkması birçok yönden
daha iyi ve uygun… Yetişenlerin bildiği video kaset kiralama döneminin meşhur
çöp korkularından biri 11-11-11… Aynı formülde, o yıllarda çekilmiş gibi
duruyor ki, Bousman’ın bu konuda özel çaba gösterdiği muhakkak…
Filmimizin konusunu ateist bir yazarın babasının
hastalanmasıyla soluğu İspanya’da alması ve din adamı olan kardeşiyle
yaşadıkları oluşturuyor. Ülkesinde geçirdiği kazadan yara almadan kurtulması
üzerine başlayan özel kişi olduğu vurgusuna ilerleyen dakikalarda kardeşi de
katılıyor. İki kardeş eve tam 11:11’de gelen ziyaretçilerin o meşhur günde pek hayrına
gelmeyeceğini anlayınca gerilim de kurulup, “o an” bekleniyor.
Bousman öyküsünü yavaş yavaş kurma tercihiyle ilk
elden izleyici kaybederek başlıyor filme… Başkarakterinin ateist olduğunun üzerinde o kadar çok duruyor ki, saçmalıyor belli bir andan sonra. İnançlı kardeşi korumaya çalışan inançsız kardeş yaratmak için verilen bu çaba, karakterlerden götürmüş olmakla kalmıyor, birde üstüne filmi antipatikleştiriyor. Bir türlü bir şey olmaması, her
sahnenin izleyiciye uzak olması, oyuncuların vasatlığı sayesinde de nerden
tutulsa elde kalması dolayısıyla geçmek bilmeyen doksan dakika bekliyor
izleyeni. Sabredenleri bekleyen sürpriz final ise o sabra değebilecek şiddette
olmayınca boşa izlenmiş oluyor. Kısa film olsa etkili olabilecek bir öykü, uzun
metrajda bolca sünerek herkese azap olunca, geriye anlatım biçimiyle eskiyi
yadeden ama gerisi boş bir korku denemesi kalıyor…
Yorum Gönder