♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

11-11-11 : Kuzu Postunda Kurt

Sayı takıntısına dair işler artıyor, korku filmleri özel tarih ve günlerden beslenmeye devam ediyor. Bu kez konuya el atan isimde hayli tanıdık. Testere serisine ikinci filmden itibaren katılan ve ikinci filmin senaryosu ile yönetmenliğine imza atan üç ve dördüncü testere’yi yöneten Darren Lynn Bousman… Testere ile tanınan grubun eski usül korkuseveri Bousman, seriden sonra “Repo! The Genetic Opera” ile farklı bir denemeye soyunmuş, hemen sonrasında da bir yeniden çevrimde almıştı soluğu. “Mother’s Day” ile belli bir çizgi yakalamış, orjinalinden kötü olmayan bir yeniden çevrimle kültün hayranlarının tepkisini çekmemeyi bile başarmıştı. 80’li yılların b-türü korkularını seven Bousman bu kez kendi senaryosunu 11 Kasım 2011’e doğrultmuş…

Pazarlama açısından da, gösterime giriş tarihi açısından da destekli adıyla belli bir merakta uyandırmasına rağmen planlar pek tutmadı ve film çok ülke gezemeden gösterime giremeden ev sinemasına transfer oldu. Ki sinema yerine ev sinemasında izleyici karşısına çıkması birçok yönden daha iyi ve uygun… Yetişenlerin bildiği video kaset kiralama döneminin meşhur çöp korkularından biri 11-11-11… Aynı formülde, o yıllarda çekilmiş gibi duruyor ki, Bousman’ın bu konuda özel çaba gösterdiği muhakkak…

Filmimizin konusunu ateist bir yazarın babasının hastalanmasıyla soluğu İspanya’da alması ve din adamı olan kardeşiyle yaşadıkları oluşturuyor. Ülkesinde geçirdiği kazadan yara almadan kurtulması üzerine başlayan özel kişi olduğu vurgusuna ilerleyen dakikalarda kardeşi de katılıyor. İki kardeş eve tam 11:11’de gelen ziyaretçilerin o meşhur günde pek hayrına gelmeyeceğini anlayınca gerilim de kurulup, “o an” bekleniyor.

Bousman öyküsünü yavaş yavaş kurma tercihiyle ilk elden izleyici kaybederek başlıyor filme… Başkarakterinin ateist olduğunun üzerinde o kadar çok duruyor ki, saçmalıyor belli bir andan sonra. İnançlı kardeşi korumaya çalışan inançsız kardeş yaratmak için verilen bu çaba, karakterlerden götürmüş olmakla kalmıyor, birde üstüne filmi antipatikleştiriyor. Bir türlü bir şey olmaması, her sahnenin izleyiciye uzak olması, oyuncuların vasatlığı sayesinde de nerden tutulsa elde kalması dolayısıyla geçmek bilmeyen doksan dakika bekliyor izleyeni. Sabredenleri bekleyen sürpriz final ise o sabra değebilecek şiddette olmayınca boşa izlenmiş oluyor. Kısa film olsa etkili olabilecek bir öykü, uzun metrajda bolca sünerek herkese azap olunca, geriye anlatım biçimiyle eskiyi yadeden ama gerisi boş bir korku denemesi kalıyor…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template