♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

30 Minutes or Less : Zengin, Ezik ve Hindu

“Shaun of The Dead”den sonra gördüğümüz en yaratıcı zombi komedisi “Zombieland”in yönetmeni olarak gönüllerimizi fetheden Ruben Fleischer yeniden kamera arkasına geçince meraklanmamak zordu. Kadro da komediye uygun olunca, vizyonda aradı gözlerimiz ama “30 Minutes Or Less” artık ev sinemasında… Çok ülke gezip, vizyon görse de bir ara Eylül sonunda gösterime girmesi beklense de, pek yakında olarak kalmıştı… İyi ki de kalmış…

Michael Diliberti’nin ilk senaryosunda, Fleischer son yıllarda alışkanlık haline gelen bol karakterli, zemheri boşalan bir komedi yaratmak üzere çıkmış yola… Ama bu çıkışta öncüllerinin formülünü tekrarlama yoluna giderek baştan kayıplar mevcut.

Piyangodan büyük ikramiye kazanmış bir emekli askerin ezik ve salak oğlu Dwayne’nin mirasa konma çabasını anlatmaya çalışıyor filmimiz. Başkarakterimiz Nick, filme adını veren düsturun pizza dağıtıcısı… Eski püskü arabasıyla alınan siparişleri yarım saatte yerine ulaştırmaktan sorumlu. Ev arkadaşı da bir Hintli. Nick’in aşık olduğu kızın kardeşi desek mi… Dwayne mirasa konmak için kendinden de salak arkadaşıyla babasını öldürtme fikrine varıyor önce… Sonra bunu gerçekleştirecek kiralık katile verilecek parayı bulmaya geliyor sorun… O sorunun çözümü de ilk gördükleri numarayı aramak oluyor. Nick’e bomba yelek giydirip, git banka soy deniyor… Ve başlıyor olaylar…

Artık alıştık, her komedi de ezik salak bir karakterin ondan da salak bir kankası olmasına… En yakın arkadaşın kızkardeşine aşık olmaksa çoktan işlenen mevzuular… Zaten artık komedilerde en çok ezilen ve güldürme malzemeleri olanlarda farklı kültürler. Dolayısıyla filmimiz, zaten bolca örneklerini gördüğümüz karakterleri yaratıp bir miksere koyup karıştırmayı uygun görmüş ve bundan yaratmaya çalışmış komedisini… Ek yan ürünleri de unutmamışlar… 80’lerin müzikleri, arabaları gibi malzemeler de cabası… Bunca formüle işten bir komedi çıkması, ne kadar yaratıcı olduğuyla orantılı olunca tüm formülün heba olması da şaşırtıcı olmuyor.

83 dakika boyunca ne tempo artıyor, ne heyecan… Merakla beklenen ne bir sahne, ne de final söz konusu olunca durdurup sıkılmazsanız bitirilebilen bir filme dönüşüyor “30 Minutes or Less”… Üstelik oyunculuklarda bolca sorunlu… Her oyuncunun sönük performansı, filmin sırtlayacak birinı aramasını doğuruyor ki, Jesse Eisenberg’in role pek yakıştığını yada inandırıcı olduğunu söylemek mümkün değil zaten. Danny McBride’ın da konservatif oyunculuk sergilemesiyle neresinden ümitlenseniz elinizde kalan bir deneme haline geliyor film. Oyunculukların bu derece sırıtmasının sorumlusu da yapım ekibi demeden geçmeyelim… Zira ev arkadaşı ve sevgili Hintli, kiralık katil Meksikalı olunca bu kadar kolaycılığa kaçılması ancak salakları güldürecek bir hazırlığın işareti…

Zombieland sonrası beklentilerimizi boşa çıkarıyor Ruben Fleischer, 30 Minutes or Less’de… Fleischer’ın bir sonraki filminin Sean Penn’li, Ryan Gosling’li 40’lı yıllarda geçen bir suç draması olmasına ne gözle bakmalı orası da şimdilik meçhul… Anlaşılan komedi söz konusu olduğunda bir süre daha Apatow ekibi dışındakilerden beklenti duymadan geçeceğiz filmin karşısına…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template