♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Somewhere : Boşlukla Dost, Hiçlikle Arkadaş…


Francis Ford Coppola ustanın sinema tarihine damga vurmuş filmi "Baba"nın üçüncüsünde gördüğümüz genç kızdı o aslında, ilk tanıştığımızda… Ustanın kızı olmanın ayrıcalığını taşıması çok da sürmedi… 1999’da hayli sağlam adımla önce konuşuldu, sonra konuşturdu… İlk uzun metrajı “The Virgin Suicides” ödüller alırken babadan torpilli yargısıyla yaklaşanlarda oldu… Ama 2003’te gelen “Lost in Translation” herkesi susturup, hem kimlik kazandırdı hemde babasının gölgesinden çıkıp kendi başına uçuşunu müjdeli… Üçüncü uzun metrajında tarihe merak salıp, kostümlü filme imza attığında ise “Marie Antoniette”e herkes burun kıvırmıştı. Oysa bir adım daha yükselmişti Sofia Coppola… 4 yıl sonra ise bu kez daha kendine ait bir öyküyle çıkagelmiş… 2010 yapımı “Somewhere”de kendi çocukluğundan beslendiğineyse pek şüphe yok. Nede olsa filmdeki baba kızın yerine kendi yaşamı da konabilir.

Daha ilk sahnede pahalaı arabanın içinde nereye gideceğini bilmeyen bir adamla karşılayoruz… Jenerik girene dek tekrarlanan gidiş gelişle atılan turların sonunda tanışıyoruz Johnny Marco’yla… Herşeye sahip bir aktör. Şöhret zaten almış başını gitmiş… İstediği kadınla yatıyor, uyku öncesi yatak odasında özel striptiz şovunu izliyor, okyanus ötesi bir ülkeye gittiğinde devlet başkanı gibi karşılanıyor. Ama oyunculuk dışındaki hayatıyla meşguluz… Menajerinin yönlendirmeleriyle gittiği yerler dışında Ferrarisinin direksiyonunda olan aktörümüzün hayatında birde 11 yaşındaki kızı var. Ki onu da zerre tanımıyor. Kızını buz pateni çalışmasına götürdükten sonra sorduğu ne zaman öğrendin sorusuna, üç yıldır çalışıyorum cevabı pek de beklenmedik değil.

Daha ilk yarım saatte aktörümüz hakkında her şeyi öğrenmemizi sağlıyor Coppola, buna ek olarak filmin pek ağırbaşlı ve ciddi olduğunu da dikte ediyor. Baş karakterin kameraya boş baktığı filmler sıralamasında yerini kapmaya da çok hazır görünüyor. Tamda kendisine uygun rolde Stephen Dorff, boş bakışlar geçidini ustalıkla başarıyor. Kızı Cleo’nun ziyareti uzayınca bu kez ikili takılmalar başlıyor. Daha boş bakışlar, konuşmamalar, havada asılı cümleler ve bolca ötelemeler… Coppola, her şeye sahip olan bir adamın, aslında hiçbir şeye sahip olmadığının, hiçbir şeye ait olmadığının fotoğrafını çekiyor bolca. Sürekli boşluk, sürekli hiçlik hissi… Ama koca bir buçuk saatte anlatıyor ki bunu, eziyet de orda başlıyor.

Kısa filmlik bir malzemeyi sündüre sündüre uzatmış görünen havasıyla, biraz da doğallık çabasıyla uzun bir film buluyoruz karşımıza. Evet Lost In Translation ile akraba ama olsa olsa yarım porsiyonluk bir çeşni… Baba-kızı oynayan Dorff ve Fanning’in arasındaki uyum ne kadar iyi olursa olsun, başıboş gezmenin filmine dönüşüyor Başka Bir Yerde… Kısa filmde çok daha vurucu olacak malzemeyi heba etmiş Coppola yine de bağımsızcılar arasında el üstünde tutuluyor ama nafile… On dakikada özetlenecek bir meseleyi gereksiz uzunlukla anlatan yarısı boş bir fotoğraf çerçevesi kalıyor geriye… Tıpkı ana karakteri gibi, boşlukta dost, hiçlikle arkadaş…



Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template