♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Nefes Nefese : Sadece Yol Göstereni Olmayanlar Kuralları Çiğner!



Her şey bir anlamda 1997’de Vicenzo Natali’nin “Cube” filmiyle başladı. Bilmedikleri bir yerde uyanan, neden orda olduğunu bilmeyen insan grubu… Üstelik ellerinde bir kural kitabı da olmadan… Aralarında bağlantı olup olmadığını anlamaya da çalışarak, birlikte hareket etme kararı verip çıkışı arama çabasıyla finale değin sürüklenmeyle giden filmler dizisinin ilk adımı sonradan üç filmlik bir seriye dönüşen “Küp” filmiyle atılmıştı. Sonrası ise daha kanlı oldu. “Testere” oyunu daha ileri götürüp, işe kan ve ölüm kalım yolundaki bulmacaları ekledi ve çiviledi koltuklara izleyenleri… Korku gerilim sinemasına yeni soluk getiren bu yeni tarz da artık herkesçe uygulanan bir kalıp verdi beyazperde dünyasına. Tabi her yeni örneğin o kadar yaratıcı olmadığını, olmayacağını da eklemeli. Belirginleşen kalıpların dışına çıkmak da pek mümkün olamıyor her zaman. Belki 2007 yapımı İspanyol filmi “La habitación de Fermat”ın matematiğe gösterdiği özen Küp’ün bir adım ötesi olarak değerlendirilebilir. Ne de olsa ortada mantıklı bir bulmaca ve tatmin edici bir sonuç var…

Son başarılı örnek, bir nebze de olsa Simon Brand’den 2006 yılında “Unknown” ile gelmişken, aynı formülü kullanan ama daha yavan kalan “House of 9” 2005’in kötüleri arasında yer alıyordu ki, doğrudan dvd piyasasına sürülmüş olması da bunun göstergesi. Korku gerilim sinemasına meraklı herkesin ele kamera alıp ucuza kotarabilecekleri bir formül var ortada ne de olsa. Korku sinemasının her daim yeni yüzler kullanmasını da eklersek, iki kamera, iyi bir senaryo ve birkaç oyuncuyu ile yapılması mümkün filmler geliyor ve gelmeye de devam edecek. Üstelik ticari olarak da kar getirdiği gerçek. Ne de olsa türün meraklılarının “korku olsun da çamurdan olsun” düşüncesiyle kötü olduğunu bile bile izleme dürtüleri hiç körelmeyecek. Şu anki durumda hala bunun etkileri görmek mümkün. DVD piyasasının en çok üretken olduğu tür korku gerilimken, korsan piyasada da en çok indirilen türlerden… Bir dolu başyapıt dururken, yeni çıkan çerçöp korku filmlerinin neredeyse nete düşer düşmez altyazıya kavuşması da bunun göstergelerinden.

Nerede olduklarını bilmeyen, nasıl geldiklerini hatırlamayan insan grubunun kameralarla gözetlendiği, sürekli müdahalelerle ölüm kalım mücadelesi içine girdikleri ve sadece bir kazananın olduğu filmlere eklenen son örnek ise “Nefes Nefese”… Yakın zamanda DVD piyasasına çıkan film, 2008 yapımı. İki yaratıcıya sahip film, John Suits ve Gabriel Cowan imzasını taşıyor. İkili filmin senaristi ve görüntü yönetmeni aynı zamanda… İkisinin de ilk projesi. Post-prodüksiyon aşamasındaki iki filmlerine bakılırsa son filmleri de olmayacak. Oyuncu kadrosunda da tanıdık yüzlerin olmadığı film, sadece bir odada uyanan bir grup insan formülüyle benzerlerinin arasından sıyrılıyor.

Çıplak bir kadının karanlık bir odada uyanıp, kendini bir kapıdan dışarıya atmasıyla iyi bir açılış yapıyor film aslında… Belli ki her yaşa hitap etmesi için, sadece çırılçıplak olduğunu bildiğimiz ama görmediğimiz Tonya kısa sürede olaya vakıf oluyor. 14 numaralı tulumunu giyip, direktifleri alıyor ve kuralları algılıyor. Tam da bu sırada duvardaki bir tabela dikkat çekiyor. “Başlangıç. Tebrikler: Seçildiniz. Hayatınızın serüvenine hazır olun!” yazan tabela odadakilerden çok, izleyeni havaya sokmak üzere hazırlanmış cümle gibi… Oyuncuların ceza almamak için tüm kurallara uyması gerektiği de hatırlatılıyor arada…

Tonya’nın kıyafet paketinden hem kendi resmi, hem de bir teyp çıkınca durum daha da anlaşılır hale geliyor. Filme dair son mesajda verilmiş oluyor. “İnsanlar göründükleri gibi değildir. Ve unutma sadece yol göstericisi olmayanlar kuralları çiğner” Arkasından klişeler ardı ardına geliyor zaten. Sürekli aranan özgün bir imza maalesef bulunamıyor. 14 kişi arasından çıkan bir liderle onunla hemfikir olan kişilerin düşünceleriyle kuruluyor öykü. Herkesin giysi paketinden çıkan bir parça ile parçaların birleştirilmesi gerektiğinin de altı çiziliyor. Bu sıralarda herkesin kendisi hakkında bilgi vermesiyle, hafif kafadan çatlak bir karakterin aralarında bir bağlantı olup olmadığı sorgusu da devreye giriyor.

Filmin atmosfer yaratma adına tüm yaptığı basit bir depoda geçen öykünün tonlarını tamamen bembeyaz anlatmak. Kıyafetlerin de turuncu ve lacivert olması ile desteklenmeye çalışılan durum, florasanlar yüzünden bembeyaz görünmek dışında pek bir mantığa dayanmıyor… Belli ki, tüm olay başroldeki sarışında… Ekibe son katılan kişi olarak her şeye daha vakıf olması ile aslında çok fazla ilerlemeden olacaklar tahmin edilebilir hale geliyor… Mevcut kişilere bakınca kimin hangi sırayla öleceği bile çok kolay anlaşılıyor. Bunun da etkisiyle hayli temposuz olan film, gerilimi yaratmak için yaptıklarıyla da sınıfta kalıyor. Ekrandan bir adamın “evlatlarım” diye seslenmesiyle başlayan tuhaflık, oyunun başlamasıyla etrafın karanlık olduğu anda iyice saçmalıyor. Karanlık anlar, izleyiciye kırmızı tonlarla verilince en gerilimli olması gereken anlar tamamen fiyaskoya dönüşüyor. Sonrası, birer birer ölümler, sona kalan kazanan hepsi bu. Arada gelen, “aranızda bir tecavüzcü, bir katil birde sübyancı var” notu da pek ortalığı kızıştırmayınca, çareyi sürpriz finalde buluyor “Nefes Nefese”…

Ortada iyi bir sürpriz final var aslında ama, tahmin edilebilir olmasının dışında bitmek bilmemesi diğer azap verici anlardan. Nefes nefese, tüm mesajlarının aksine göründüğü gibi uyguluyor her şeyi, ancak temposuyla sıkıcılıktan çok nefes alıp verdiriyor izleyicisine… Yine de küp tarzı filmlere ilgi duyanların tercihi olmaya devam edecek gibi…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template