Parodi büüyle olmaz
Senede bir kez yeni devam filmini izlediğimiz yaratıcı bir kısa filmden doğan “Testere” serisi, yarattığı hayran kitlesiyle ilgi ve malzeme odağı olmaya devam ediyor. Dünya sinemasında Mel Brooks, Monty Pyhton ve ZAZ ekibiyle doğan ve her biri ayrı ekol olan film parodileri ise şu sıralar pek bir gözde. Tutulan bir filmi veya belli türün örneklerindeki ana olayı ele alarak onu şekilden şekle sokup bozma işini ustalıkla yapan filmlere rastlamak ise giderek zorlaşıyor. Bunun suçunu o ekiplerde mi aramalı yoksa yola çıkılan filmlerin yapısında mı o da ayrı konu… Şimdilik Testere’den topraklarımıza Destere’ye göz atalım…
Genelde son örneklerinin bir konu başlığında, bir tür filmini ele almasından çok tabana yerleştirdiği ilk örnek üzerinden türün tanınmış birçok filmine yapılan göndermeler, söz konusu filmlerin kimi zaman kilit sahnelerine kimi zaman önemli repliklerine yapılan göndermelerle yaratılıyor bu tür parodi filmler. Son dönemde direk bir filmi alıp onun komedisine soyunan pek örnek çıkmıyor. En azından direk afişinden başlayan parodi ile “300” ile dalga geçen “Meet the spartan” tarzı örnekler az ama özensiz geliyor karşımıza. Bu tür parodilerin olmazsa olmazları, dikkat edilmesi gereken püf noktaları güldürme zamanlamaları ve sık tekrara gitmemeleri… Aynı espiriyi ya da bunu yaratan durumu sıkça tekrarlamak belli bir süre gülmekten çok sinirden gülmeye dönüşebiliyor.
Bizdeyse komedi olarak yapılmamış ama sonucu komiklikle absürtlük arasında gezinen çok örnek bulmak mümkün. Bunlardan sonuncusu “Kutsal Damacana” şeytanlı filmlerle dalgasını geçiyor, olabilir dedirtiyordu. Kusurları olsa da, hikayesiyle sıkmaya, temposu yerine sessiz sedasız iyi filmler arasında yerini almıştı.
Bu kez tamamen bir film üzerine kurulan, tamamen Testere parodisine soyunan bir film var karşımızda. Trakyalı acımasız bir hikayeleri olarak öngörülen Destere, Testere’nin yerli versiyonu olarak düşünülmüş. Proje sahibi bu tür parodiyi uzun yıllardır çizgi romanda başarmış bir isim olan Gürcan Yurt. "Robinson Crusoe & Cuma"nın çizeri Yurt, 'H'leri söyleyemediği için adları 'H' ile başlayan (Hamza, Hamdi gibi) insanları işkenceden geçirerek öldüren Trakyalı bir seri katilin maceraları anlatıyor. Seri katilin kendine kurban seçtiği Hayrettin ve Hayati adlı aynı köyde yaşayan iki Trakyalı çiftçi, bir gün kendilerini tanımadıkları bir köy evinin bodrumunda bulurlar ve katilin sesiyle banttan dinledikleri "Oyun üüle oynanmaz, büüyle oynanır" oyununun tam ortasına düşerler…
Neredeyse irdelenmedik yeri kalmayan, delik deşik edilen Testere’ye bu kez de yerli yorum şeklinde oluşan Destere, konusunu direk Türkiye’de geçen öyküye uyarlıyor ve tiye alma düşüncesiyle cesur bir denemeye girişiyor. Ama maalesef sadece denemede kalıyor.
Yaratılan köyde bu anlamda tüm hikayenin en hoş noktası hayırlar köyü sakinlerinin ikişer ikişer yakalanıp ölmesi, “Destere” adı ile kodlanan bir seri katilin ortaya çıkmasıyla başlıyor her şey. Aynı testere’de olduğu gibi… Asıl malzeme iyi değerlendirilmiş, karakterler de iyi çizilmiş ama belli bir dakkadan sonra güldürme zamanlamaları sorun yaratmaya başlıyor. Durum komedisi olarak iyi gözüken film, süresi uzun bir skeç haline bürünüyor. H’leri söyleyememe halinin küfürlerle aldığı komik hal iyi güzelde tekrarlarda işin suyu çıkıyor. Sık tekrar edilen esprilerle tadı tuzu kaçan ve sıkıcı olan Destere pelikülde bir denemeden ibaret kalakalıyor…
Yorum Gönder