Zaman tuhaf… Tüm değer yargılarımız giderek değişiyor. Geçmişin tabusu bugünün muhabbet çerezine dönüşebiliyor. Özellikle ilişkiler söz konusu olduğunda hayli ikircikli durumlar çıkıyor ortaya. Nereden bakıyorsanız oraya ait oluyorsunuz. Eskiden beri hep tartışma konusu olmuştur yaş farkı. Sorsak, herkes yaş farkının önemsiz olduğunu söyler ama kimin büyük olduğuna göre değişir işler. 1967’de Dustin Hoffman’ın genç bir delikanlı olarak Mrs. Robinson ile arasındakiler yankı uyandırmıştı örneğin. Ama artık bugün sıradan olay. Küçük olan erkek olunca onun tarafından bakıldığında her şey mübah. Ama çoluk çocuklu bir kadının bir gençle olmasını kaldıramıyordu kimse. Aslında halen aynı durumlar. Kadınlar için hâlâ hoş görülmeyen bir durum. Durum tersi olsa da aynı oluyor bakışlar. Yaşı büyük erkek ile olan genç kızın orada olma sebebinin sevgi olmadığı düşünülür. Hep tartışılacak, bakışların kişiden kişiye değiştiği konu üzerine çekilen şimdilik son film “The Idea of You” 2 Mayıs itibariyle Amazon Prime’da yerini aldı.
Filmin bunca ilgi görmesinin iki sebebi var. Birincisi, romandan uyarlanmış olması. Oyuncu olarak tanıdığımız Robinne Lee’nin romanı “The Idea Of You” 2017’de yayımlanmış. Özellikle siyahi kanadın sahiplenmesiyle popülermiş ve peşi sıra romantizm bağımlılarıyla çok dinlenen sesli kitaba da dönüşmeye kadar ilerlemiş. E yazar oyuncu olunca doğal olarak sinema uyarlaması söz konusu olmuş. Yine bir oyuncu Jennifer Westfeldt el vermiş ve yönetmenliği de üstlenen Michael Showalter ile birlikte kotarılmış senaryo. “The Eyes of Tammy Faye” ile kariyerinin zirvesini gören Showalter’ın sonrasını platformlara iş yaparak getirmesi biraz tuhaf olsa da yetkin isim olduğuna kimsenin şüphesi yok. Teoride iyi bir künyeye sahip yani “The Idea Of You”. İlginin ikinci sebebi Anne Hathaway’in varlığı. Kırklı yaşlarda, çocuklu kadının genç bir erkekle ilişkisini anlatan film için 1982 doğumlu yıldız oyuncu iyi seçim. Lakin seçimin peşinden yaşına, güzelliğine yapılan vurgularla epey gündem oldu. Bu sayede de beklenenden daha fazla seyirci çekti ekrana. Ona Nicholas Galitzine’nin eşlik etmesinin bir kıymeti yok neredeyse. Hathaway her yaşta güzel. Kimle olsa hakkıdır denmesine kadar gidiyor bu durum. Aktristin bu ilgiye yeni fotoğraflarla karşılık vermesi de işi büyüttü.
“The Idea Of You” yayına girişinin üzerinden bir ay geçmiş durumdayken sonucu çoktan elde etmiş bir film esasen. Başka bir popüler örnek gelene kadar izlenmeye devam edecek ve yavaş yavaş unutulacak bir film. Sebebi de konusunun ve işleyişinin adeta klişeler geçidi olması. Roman olarak klişe olmasında sakınca yok. Aynı romanı tekrar okumak yerine benzerini okumak sıkça rastlanan bir durum. Dilediği kadar bir şeylere benzesin sorun yok. Okuru tavlayıp sonuna kadar götüren kalem her daim sonuca ulaşır. Lakin söz konusu film olduğunda yani resmedildiğinde işler o kadar basit olmuyor.
“Sen İhtimali” kendini çok fazla ciddiye alan bir film. Hiçbir orijinalliği olmamasına rağmen sanki bir şeyler keşfetmiş gibi yazılmış ve çekilmiş. Olaylara önem verilmiş daha çok. Senaryo matematiğine, ritme kafa patlatmışlar bol bol. Ama gerisini koyvermişler. Karakterlerin bunca kartondan olması yakınlık kurmaya engel bu yüzden. Ha o düşündükleri olaylar da hep beylik cümleler ve genel düşünceler üzerinden gerçekleşiyor. Üzerine çok düşünmeden üretilmiş yüzeysel bir film o yüzden. Hathaway ile Galitzine’nin kimyalarının tutması dışında akılda kalan bir şey yok. Muhafazakar kafalara bir tokat atmak için çabalanmak istenmiş ama sipariş bir film nihayetinde bu. Şişirilmiş sahnelerle, esnete sündüre finale yürüdüğünde akılda kalanlar belli. Sevişme sahnelerine önem verilmiş. Orta yaş kadını da herkes gibi sevişir ve buna yerden göğe kadar hakkı vardır dedirtilmek istemiş. Dediğimiz anda olay tamamdır zaten. Madem cesur olunacaktı keşke biraz daha derinleştirilseydi. Bu kadar yüzeysel olmasaydılar arasında muhtemelen sıkılarak izlenen bir film The Idea of You. İhtimaller denizinde yüzdürdükten sonra bildik kıyıya çıkıyor o kadar.
Yorum Gönder