♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Kimler Geldi Kimler Geçti : Kırıldığın Yerden…


Netflix’in dünya izleyicisini etkisi altına alması özellikle dizi dünyasını tamamen değiştirmiş durumda. Büyük dizilerin yarattığı popülaritenin iğneden ipliğe her yere nüfuz etmesiyle başka bir döneme geçildi desek yeridir. Sosyal medyada konuşulmanın da önemi artınca her yeni dizinin hedefi başka yerlere evrildi. Artık bir dizi için en önemli kıstasların nitelikle hiçbir ilgisi kalmadı. Sıkılmadan izlenebilir olması daha doğru bir ifadeyle maraton yaparak bir oturuşta bitirebilmesi en önemli şey haline geldi. Artık öyle ahım şahım senaryoya da ihtiyaç yok. İlgi çekici konu yeter de artar bile. İlk bölümün sürükleyici olması da kanun gibi. Yeter ki ikinci bölüme geçilsin. Oyunculuklardan çoktan oyuncuların şöhreti önem taşıyor artık. “Bu kadro izlenir” densin ve o kutsal “başlat” tuşuna basılsın yeter. Bu ve bunun gibi sebeplerle artık dizi evreninde nitelik ile nicelik arasında kapanmayacak bir uçurum var. Konu Netflix olunca bir diğer sorun da yapımcı ülkelerin savaşı. Platforma eklenen bir yerli dizinin dünyaya pazarlanma çabası ısrarla sürüyor. İspanyol, İtalyan, Fransız ve Hint yapımları aşağı yukarı bir çizgi tutturmuş durumda. O çizginin yarattığı izlenme albenisi her daim öne çıkmalarını sağlıyor. İşte tam bu noktada Netflix Türkiye yapımlarına baktığımızda karşımızda tam bir çorba duruyor. 9 Mayıs itibariyle platformda yerini alan “Kimler Geldi Kimler Geçti”ye de bunların ışığında bakmak gerekiyor ister istemez. Zira hepsini fazlasıyla karşılıyor. Hesaplar tutmuş. Peki nitelik?

Bir ilişki dizisi “Kimler Geldi Kimler Geçti”. Dünyanın çoktan işlemeyi bıraktığı “ex’ten next olur mu” gibi bayağı bir meseleyi işliyor. Sekiz bölümlük dizi paralel kurgu ile işleniyor. Merak duygusunu harlayan bir finale doğru koşturmacaya başlıyor. O koşturmaca sırasında seyircisinin koluna sıkı sıkıya yapışıyor. Mevzu son derece basit. O kadar basit ki öykünmelerle dolu bir toparlama. Zengin adamın etkileyiciliği, amiyane tabirle sevişip uzaklaşması ama dibinden de ayrılmaması, uzun ilişkiden yeni çıkma hali, ilişki detoksu yaparken her yere kuyruk sallanması gibi klişeler adeta resmi geçit yapıyor. Elbette tüm bunların ortasında atılan adımlar ve yapılan seçimler son derece bildik. Ortada özgün bir senaryo yok kısacası. İşleyişi de son derece klişe.

Dizinin en olmayan yanları hemen her karakterin son derece sevimsiz olması. Hemen hepsinin ukala karakterler olması bir yana her şeyi sınırsızca konuşmaları gibi bir sevimsizlik var. Dünyadan soyutlanmış bir arkadaş grubu. İlişkiler dışında bir şey paylaşmıyor ya da paylaşmaya değer görmüyorlar. Bu yüzden belki de haklarında hiçbir bilgimiz yok. Kartondan karakterler gelip geçiyor gözümüzün önünden. Hadi buna da katlandık diyelim… Karakterlerin dağılımı da okul müsameresi tadında. Arkadaş grubunda soruna sebep olan bir kişi var. Hep aynı yanlışa düşerek yapıyor bunu üstelik. Sadece o yanlış eylemler için yaratılmış. Şef karakteri örneğin… O kadar gösteriş budalası bir karakter yaratılmış ki yapay kalıyor mecburen. Onca karakterden hiçbirini tanıyamadığımız gibi yakınlık da duyamıyoruz.

Dizinin bir diğer abuk yanı da sürekli içilmesi. Aynı sorun “Kuş Uçuşu”nda da vardı. Sezonlar boyu tv kanalında şampanyalar patlıyordu. Gerçekçiliği sürekli kaçırma hali “Kimler Geldi Kimler Geçti”de de bolca mevcut. Neresine laf söyleyelim ki… En basiti toptan cümle kurmak ve gereken yerlere dağılın demek: O işler öyle olmaz…

Peki her şeyi geçelim… İlişki böyle bir şey midir gerçekten? Ana karakterimizin yedi yıllık bir ilişkisi mevcut. Taze bitmiş ilişkinin ardından yaşadıklarını anlatıyor dizi zira. Bir bölümde uzun uzun nutuklar çekerek ilişkiyi de tanımlamaya yelteniyor dizi. O kadar saçma cümleler kuruyor ki… Hemen hepsi yanlış… Uzun ilişki dediğin dizide anlatıldığı gibi bir şey değil. Aynı evde yaşama meselesi de öyle bir şey değil. Hele evlilik safhası hiç değil. Karşımızda gözlem gücü olmayan, yazdıklarını mantığa oturtmaya çalışmayan bir senarist var. O yüzden bunca saçmalıyor olsa gerek. Bir diğer sorun da kadın gözünden anlatacağım diye abartması. Fazlaca genelleme ile erkekler hakkında atıp tutması. Senarist en azından “Sex and the City” izleseydi de kadın bakışı, sesi nasıl olurmuş görebilseydi keşke.

Bolca karakteri ve olayıyla tempoyu düşürmeden tam gaz ilerleyen bir dizi “Kimler Geldi Kimler Geçti”. Çok fazla düşünmeden izlenmesi gerekiyor. Fazla düşünmeden. Mantığı devre dışı bırakarak. Kırıldığı yerden anlatmak isterken nereden kırıldığını hiç bilmemesini başka türlü açıklamak zor… 

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template