♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Sel Yayıncılık'tan Ocak Yenileri


Sel Yayıncılık Ocak ayını beş kitapla karşılıyor. Jorge Amado'nun romanı “Sonsuz Topraklar” ayın gözden kaçmaması gereken kitaplarından biri olarak öne çıkıyor. Son dönemin en çok okunan isimlerinden Osamu Dazai imzalı “Buruk Ayrılık” da okurdan karşılığı bulacak şüphesiz. Zafer Doruk'un yeni öykü toplamı “Âlemciler”, Mehtap Serim imzalı “Bir Modernlik Zemini: Barok Aşırılık” ve Elsa Dorlin’in ödüllü özsavunması “Kendini Savunmak: Bir Şiddet Felsefesi” de ayın diğer yenileri.

Sonsuz Topraklar * Jorge Amado
Jorge Amado'nun doğup büyüdüğü Bahia'nın verimli topraklarının bağrı herkese açıktır: Yoksulluğa mahkûm tarım işçilerine yaşam güvencesi ve başlarını sokacakları bir yuva, ayrıcalıklı sınıflara ise siyasi itibar ve ceplerini doldurmayı vaat eden bu el değmemiş ormanlar, Latin Amerika'nın en vahşi sınıfsal çarpışmalarına tanıklık eder.

Sömürü düzenini pekiştirebilmek için kiralık katiller, kundakçılar, düzenbaz avukatlar ve üst düzey yöneticilerle el ele vermiş dalavereci para babalarıyla; kırık dökük yaşamlarını gelecek güzel günlerin umuduyla temize çeken ve tüm zorluklarına rağmen hayata dört elle sarılan tutkulu halkın bu kadim çatışmasında kaybeden taraf, hunharca talan edilen doğa ve değerlerini yitirmiş insanlık olacaktır.

Brezilya'nın akıbetini belirleyen I. Kakao Patlaması ve ardından gelen çöküşe ilk elden tanıklık etmiş Amado, bu masum mahsulün etrafında gelişen habis suçları, plantasyonları kana bulayan ve yaşamları alt üst eden olayları etten kemikten karakterlerle kuşatarak anlatır. Sonsuz Topraklar, gökkubbenin altında dişe diş verilen bir onur mücadelesini edebiyat tarihine kazır.
Özgün Adı: Terras do Sem-Fim, Çeviren: İpek Gürsoy Manavbaşı, Dünya Edebiyatı, Roman, 320 Sayfa, 260,00 TL

Buruk Ayrılık * Osamu Dazai
Osamu Dazai'den kadim kültürlerin coğrafyasında mayalanan sancılı bir inşa ve aydınlanma dönemindeki toplumsal çalkantılara ve çileli halkların refah ve ilerleme arzusuyla gösterdiği özverilere dair sarsıcı bir ilk eser...

Modern tıp eğitimi almak için Japonya'ya gelen Çinli Zu Cucin ve arkadaşı Takaşi Tanaka ile Fucino Hoca arasında gelişen derin dostluğu ve güçlü yoldaşlığı gerçek tanıklıklara dayanarak ilmek ilmek ören Buruk Ayrılık, 1900'lerin Uzakdoğu siyaseti, ekonomisi, edebiyatı ve kültürel yaşamına tutulan bir projektör görevi görüyor.

I. Japon-Çin Savaşı ve Japon-Rus Savaşı'nın sert dönemecinde kültürlerarası etkileşimin ve nezaketin tezahürlerini barındıran bu hikâye, Dazai'nin yalın ve samimi üslubuyla bezeli dostane nasihatleriyle, Finlandiya'nın kalkınması için yol gösterici nitelik taşıyan Beyaz Zambaklar Ülkesinde'yi anımsatıyor.
Özgün Adı: Sekibetsu (惜別), Çeviren: Hüseyin Can Erkin, Dünya Edebiyatı, Roman, 120 Sayfa, 135,00 TL
Âlemciler * Zafer Doruk
"Minibüstür kuş olur, kuştur uçar. Canım sağolsun dersin geçersin."

Zafer Doruk'un Âlemciler'i işte böyle bir dünyada yaşıyor. Kuşçu Kâmil, Memiş Emmi, Şaşı Ömer, Ebleh Hasan, Kahveci Yakup, Kör Ethem, Adanalı Osman, uzatmalı işsiz İsmail, Güney'in baharlı kültürünün bir tül gibi sardığı öykülerde canlanıyor.

Gençliğinde hayatın tadını gönlünce çıkarmış, şimdi pişmanlığın pençesinde ölmeye yatanlar, karanlık hücresinde zihninin oyunlarına mağlup düşenler, kardeş öfkesiyle boğma rakı eşliğinde aya karşı beyitler okuyan eski âlemciler, eziyetle vahşileştirdiği köpeklerden birinin elinde can verenler ve tıpkı yazlık bahçede, renkli ampullerle donatılmış söğütlerin altında izlenen filmler gibi unutulamayan, bir ömür yara gibi taşınan aşklar...

Öykücülükte otuz yılı geride bırakan ve eserleri çeşitli ödüllere layık görülen Zafer Doruk, yeni kitabı Âlemciler'de, ışığı loşluğunda, sıcağı ayazında saklayan o güzel sokaklarda, hikâyeleri hiç bitmeyen alazlı insanların arasında dolaştırıyor bizi yine...
Türkçe Edebiyat, Öykü, 96 Sayfa, 120,00 TL

Bir Modernlik Zemini: Barok Aşırılık * Mehtap Serim
Klasik mimarlık ve sanat tarihyazımında "barok" çokluk ya estetik bir kategori ya da bir dönem adı olarak anılır. Başlangıçta, alışıldık olanın dışındaki her şeyi işaret ederken, sonradan eksik, sapkın gibi olumsuz bir anlam kazanmıştır. 19. yüzyılda, dönemselleştirici tarih anlatısında kabaca 1600-1750 yılları arasında Avrupa'da başgösteren sanatsal üretimi adlandırmak için kullanılırken, giderek dönemin, kültür sınıfına sokulabilecek tüm pratiklerinin ardında yatan motivasyonu açıklar bir kavrama dönüşür.
Barok, pratik içinden varolur. Faili, nasıl yapılması gerektiği sorusuna soyut kategoriler değil, halihazırda yaptıkları üzerinden yanıt bulur. Kuramsal kıstaslardan azadedir. Nerede duracağını hiç bilmez. O yüzden aşırılık içinde bir araya gelmiş yığın görüntüsü verir üretimi. Karmaşayı çözmeyi sağlayacak, güven telkin eder bir kılavuz da yoktur. Bu haliyle barok, farklı okumalara elverişli, tahrip gücü yüksek bir metafordur.

Mehtap Serim Bir Modernlik Zemini: Barok Aşırılık'ta, yerleşik tarihyazımına eleştirel mesafeyle, gelişim seyrini izlediği baroğu Batı'nın ve hatta dünyanın ilk modernitesi olarak nitelendiriyor. Bilginin, insan ve nesnenin değişime uğramadan tanımlı güzergâhlar arasından akmasını sağlayacak kanalların henüz inşa edilmediği erken modern dünyada disiplinsiz bir anlamanın köklerini bulurken bizleri uçsuz bucaksız bir imgeler koleksiyonu içinde gezintiye çıkarıyor.
Sanat Kitapları, Kuram, 264 Sayfa, 280,00 TL

Kendini Savunmak: Bir Şiddet Felsefesi * Elsa Dorlin
Bir yatak odasının sessizliğinde, gece yürünen ıssız bir yolda, toplama kampında, zindanda ya da politik bir hareketin kılcal damarlarındaki şiddet döngüsünün işleyişi hangi temellere dayanır? İktidar ilişkilerinden ayrı düşünülemeyecek bir tahakküm mekanizması olarak şiddet, madun bedenlerde ve zihinlerde ne gibi yaralar açmaktadır? Yaşam mücadelesi veren ezilen halkların ölüm türleri arasında bir seçim yapma mecburiyetinden doğan meşru müdafaa girişimleri ve özsavunma pratikleri nelerdir?

Elsa Dorlin Kendini Savunmak'ta, kölelik ve sömürge karşıtı isyanlardan ju-jitsu pratiklerine, anarşist feministlerin savunma tekniklerinden Varşova Gettosu Ayaklanması'na, Kara Panterler'den queer özsavunma devriyelerine ve krav maga'ya uzanan geniş bir perspektifte, hayatta kalma ve var olma mücadelesinin emperyalizme, faşizme ve dogmacı kodlara savaş açmaktan geçtiğini gözler önüne seren bir çalışma sunuyor. Thomas Hobbes'tan John Locke'a, Michel Foucault'dan Frantz Fanon'a ve Judith Butler'a uzanan bu kapsamlı araştırma; saldırı, direniş ve karşı saldırı arasındaki diyalektik ilişkilere temas ederek kendini savunma pratiklerinin tarihçesine ve kavramsallaştırılmasına ışık tutuyor.

Egemen şiddetin fay hatlarına nüfuz eden, 2018 Frantz Fanon Ödüllü bir özsavunma arşivi.
Özgün Adı: Se défendre: Une philosophie de la violence, Çeviren: Ayşe Meral, Araştırma / İnceleme, Düşünce, 255 Sayfa, 220,00 TL

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template