Seksenli yıllarda yükselişe geçerek bir dönem sinemayı etkisi alan dövüş filmleri unutulmaya yüz tutmak üzereyken imdadına o filmlerle büyümüş yeni kuşaklar yetişmiş durumda. Türün örneklerini kült kabul ederek defalarca izleyerek etkisinde kalarak büyüyen nesil çiziyor, çekiyor, oynuyor. Ekstra bir üretime de gerek duymadan klişeleşmiş konuları kullanarak seyirci karşısına çıkıyor. 2023 yapımı Japonya/Güney Kore ortaklığı “Knuckle Girl” bu konuda son örneklerden biri ama daha fazlası var.
2014 yılında yayımlanmaya başlayan ve 44 bölümü geride bırakan bir webtoon o kadar büyük ilgi görmüş ki uyarlama haberi de aynı ilgiyle karşılanmıştı. Büyük bir gelir hedeflendiği de konuşuluyordu. O ilk haberlerin üzerinden çok geçmeden Amazon Prime üzerinden dünyaya sunulan filmin senaryosunu kotaran isimler Kab-yeol Yu, Soichiro Ojima ve Byeong-sik Jung olmuş. Uyarlamalarla dolu filmografileri olan üçlü ilk kez birlikte çalışmış ama zaten eldeki bol malzemeden neyi çıkarıp neyi ekleyeceklerini konuşmuşlardır en fazla. Yönetmen koltuğundaysa hayli tanıdık bir isim Hong-Seung Yoon oturuyor. İlk uzun metrajı bildik korku/gerilim “Gosa / Ölüm Zili” ile 2008’de parlak bir başlangıç yapan Yoon, altı yıl sonra aksiyon/korku kırması “Pyojeok / Hedef” ile gişeye oynamıştı. 2016’da direksiyonu drama çevirince en iyi filmine imza atmış oldu. “Canola” hem adını dünyaya duyuran hem de ödüllendirilen filmi oldu. Bir yıl sonra aksiyon/bilim kurgu/gerilim harmanı “Ni shi ying jiu” ile yeniden gişeyi hedeflediyse de umduğu sonucu alamadı. Bu formüle biraz daha drama ekleyerek “Piwoneichi: Saeloun segyeui sijag” ile dünyanın sonunu getirme çabasıysa kariyer düşüşü olarak geçti kayıtlara. Düşüşün faturasını “Rose Mansion” dizisiyle ödedikten sonra bu kez de stream pazarı ile ikinci çıkışını arıyor. Oyuncu kadrosu da tanıdık simalardan oluşuyor. “Alice in Borderland”la tanınan Ayaka Miyoshi başrolde yer alırken, Hideaki Ito, Yosuke Kubozuka, Goki Maeda, Kotona Minami ve Kanata Hosoda ona eşlik eden isimler.
Knuckle Girl en bildik şablonu kullananlardan. Şampiyonluk adayı bir sporcu, kardeşini kurtarmak üzere yeraltı dünyasına kafa tutmak üzere eldivenlerini çıkarıp muştaları geçiriyor eline. Kardeşini kurtarmak isteyen Ran’ın macerası başından sonuna çok tanıdık. Defalarca kez izlediğimiz konuyu yeniden önümüze sürenlerin yeni ne sunduğunu merak ederek izliyoruz birazda. Beklentiler belli aslında. Dövüşlerde estetik, akıcılık ve mantıklı bir konu o kadar. Ne yazık ki bu konuda sınıfta kalıyor Muştalı Kız. O kadar tutuk başlıyor ve o mıymıntılıkta devam ediyor ki yarısına gelmeden çoğu seyirciyi kaybetmesi sürpriz olmaz. Kahraman kızımızın harekete geçmesi uzun sürerken ona yardım eden iki oğlanın da hantal davranması yüzünden daha çok ha patladı ha patlayacak şeklinde akıyor. Bir türlü aksiyonu gazlayamadığı için bir heyecan ya da gerilim de yaratamıyor. Alelade bir dram izliyormuşçasına hissiyatsız bir göz takibine dönüyor kısa sürede. Karakterlerin klişe olması ve baş kötünün içi boş konuşmaları da sabırları zorluyor. Çok yapay duruyor herkes. Bu eksilerine rağmen artıları da yok değil. Mekanların yaratımı çok iyi. Göz alıcı yerler yaratılmış ve bu da atmosferin oluşmasını sağlamış. Geç başlasa da dövüş sahneleri gayet doyurucu. Vasat koreografiler olsa da seri ve efektsiz doğal dövüş izlenimi veriyor.
Kasım başında Amazon Prime abonelerine sunulan “Knuckle Girl” sadece türün iflah olmaz bağımlılarına hitap ediyor. Geri kalanların pas geçtiğinde kazanacağı 107 dakikayı daha olumlu kullanma şansı var.
Yorum Gönder