♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Secret Obsession : Aşk Zaman Alır

Netflix’in dizilerle hayatımıza girip ayrılmaz parçası olmasını takiben önemli yönetmenlerle anlaşarak film çektirmesi ve son olarak Oscar adaylıklarında bile söz sahibi haline gelişiyle sinema dünyası da değişmek zorunda kaldı bir bakıma. Önceleri her hayal için bütçe fırsatı olan Netflix, artık izlenecek filmler konusunda da söz sahiplerinden. Vizyon takvimine kendi aylık programını da ekleştirmeyi başarmış durumda. Hal böyle olunca her Netflix filmi yayımlanır yayımlanmaz sorgusuz sualsiz ortalama bir seyirci rakamına ulaşıyor. Temmuz ayının yeni filmlerinden biride dram/gerilim “Secret Obsession” oldu. 

18 Temmuz’da izleyiciyle buluşan film, daha fragmanıyla umutları tüketenlerden. Sürpriz adıyla da ne izleneceğini direkt olarak açık etmekte hiçbir mahsur görmemiş. Kendine bu kadar güvenen isimler ağırlıklı olarak tv’ye çalışan Kraig Wenman ve Peter Sullivan. Senaryoyu birlikte kotarmışlar ve Sullivan yönetmenliği üstlenmiş. 1999 yılından bu yana tv için çekilen aile dramalarının senaristi olarak bilinen Wenman, üç filmle beyazcamın ötesine geçmişse de vasatı aşamamış bir isim. İzle unut filmlerinden öteye geçememiş. Sullivan da aynı yolun yolcusu. Kısa filmle başlayan filmografisinde 86 senaryo, 30 yönetmenlik yer alıyor. Dört kez beyazcamın ötesini gören Sullivan, her türü denemişse de vasatın üstüne hiç çıkmamış bir isim aynı şekilde. Hallmark filmleri olarak adlandırdığımız o türün isteneni veren yönetmenlerinden biri. İkilinin Netflix’e film üretiyor olması tahmin edebileceğiniz gibi dönüm noktası yaratabilecek bir şans. Ama konuya ve kadroya bakınca böyle bir şeyi düşünmedikleri aşikar. Dizilerden aşina olduğumuz Brenda Song, Mike Vogel, Dennis Haysbert üçlüsüne Ashley Scott, Paul Sloan ve Daniel Booko eşlik ediyor. 

Klasik bir açılışla, Jennifer Williams ile tanışıyoruz. Yağmurlu bir gecede, yüzünü görmediğimiz kapişonlu birinden kaçıyor. Canını kurtarmak için yakalanmama çabasındaki kadın yola çıkmak zorunda kalınca araba çarpıyor ve hastanede alıyor soluğu. Eşi Russel’ın nefes nefese hastaneye gidip doktorla konuşmasından alıyoruz haberi. Uyanınca hiçbir şey hatırlamayabilir. Kazayı araştırmak üzere devreye giren Dedektif Frank Page ile tanışıyoruz hemen ardından. Kayıp kızının acısını yaşatan, bilinmezlikle geçen günleri aşamamış kederli bir adam. Williamsların hastaneden çıkıp evlerine yerleşmesi ve dedektifin olayı araştırmasıyla olaylar gelişiyor.

Vasat bir senaryo üzerinden akan film, tüm gücünü türün gerektirdiği müziklerden almaya çalışarak ilerliyor. Buna ilerleyiş denirse tabii… Brenda Song’un ağır kaza geçirmiş ve hafıza kaybı yaşayan Jennifer’ı canlandırmaktaki başarısızlığı yüzünden konu işlemiyor. Vogel’in de sürekli olarak psikopatı oynaması ve gözlüğüyle oynama tiki yüzünden ilk yarım saatte her şeyi çözmek mümkün. Psikopatın biri kadını kaçırmış ve kendisini kocası olarak tanıtıyor. Sevdiği kadına sahip olmak için her şeyi deneyen, sınırsız bir adam yani. Gerçeğin ne olduğunu ise dedektif sayesinde öğrenmemiz beklense de hiç acele etmemesi sayesinde sıkılmakla bunalmak arasında bırakıyor seyircisini Secret Obsession. Her şeyi çözmek için çok bekliyor. Üstelik hiçbir şüphe tohumu ekmeden yapıyor bunu. Wenman ve Sullivan aile filmleri alışkanlıklarından dolayı bir türlü dozu yükseltmemesi tüm inandırıcılığı öldürmüş. Kimse hayatı için endişe etmiyor. Kimse durumdan rahatsız gözükmüyor. Jennifer durumdan memnun… Kansız, şiddetsiz gayet stabil bir kaçırma mevcut. Gerçeği anladığında da vasat tepkiler verince seyirciye hiçbir şey geçmiyor doğal olarak. Baştan sonra berbat bir senaryo var karşımızda. Hatta finalin üzerine eklemlenen sahne ile berbata da tur attırmışlar. İşin en komik yanı da diyaloglar. Russell’ın “Aslında seni öldürecektim ama kader bana ikinci bir şans verdi. Aşk zaman alır diye düşündüm” demesi evlere şenlik, akıllara feza… 

Vasat bir televizyon filmi olmaktan öteye geçemeyen “Gizli Takıntı”, hiçbir gizliliği ve sürprizi olmadan ağır aksak ve dümdüz ilerleyerek gerilimin yanına bile yaklaşamayan 97 dakikalık bir zaman israfı. Sabaha karşı denk gelince izlerken çabucak uyku getiren filmlerden…


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template