♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

İletişim Yayınları’ndan Aralık Yenileri

İletişim Yayınları Aralık ayını on bir kitap ve artık klasikleşen “2017 Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi” ile karşılıyor. Emrah Serbes’in sevilen öyküsü “Üst Kattaki Terörist” İlban Ertem’in çizgileriyle renklenirken, Haluk İnanıcı’nın yeni romanı “Aşkın Yedi Menzili” ve Rainer Maria Rilke’nin tek romanı olan “Malte Laurids Brigge'nin Notları” da ayın edebiyat kitapları. Thomas de Waal’in “Büyük Felaket'ten Sonra - Soykırım’ın Gölgesinde Ermeni-Türk İlişkileri” adlı araştırması, Marc Aymes, Benjamin Gourisse ve Elise Massicard tarafından derlenen “Devlet Olma Zaanatı - Osmanlı’dan Bugüne Kamu İcraatı”, Yasemin İnceoğlu ve Savaş Çoban tarafından derlenen “Haber Okumaları”, Bedross der Matossian’ın “Parçalanan Devrim Düşleri” adlı incelemesi, Véronique Sales tarafından derlenen ve alanında uzman birçok yazarın önemli tarihçiler üzerine kaleme aldıkları makalelerden oluşan “Tarihçiler”, gündelik hayat ideolojisini ve onun hayatımızdaki yansımalarını tüm yönleriyle inceleyen “Yerli ve Milli Gündelik Hayat”, Albrecht Koschorke’nin Hitler’in Kavgam’ını tüm yönleriyle inceleyen “Hitler’in Kavgam’ı Üzerine Bir Analiz”i ve “Yapıbozum ve Pragmatizm” başlıklı uluslararası sempozyumda yaşanan tartışmaların metinlerini aynı isimle Chantal Mouffe derleyiciliğinde bir araya getirdiği çalışması da ayın yeni kitaplarından...                                                                         
2017 Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi
İletişim Yayınları’nın artık bir klasik halini alan Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi, 2017’de de masamızdaki yerini alacak. Her sayfasında Türkçe edebiyat eserlerinden alıntılara, ünlü yazar ve şairlere dair anekdotlara yer veren bu takvimin arka sayfaları ise önde gelen yazarların tefrika öykülerine ayrılmış durumda… Yetenekli ellerden çıkmış çizimlerin ve eğlenceli ayrıntıların süslediği 2017 Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi’ni hem okumak için sabırsızlanacak hem de koparmaya kıyamayacaksınız…

YAZARLAR: Alper Atalan, Aslı Tohumcu, Attilâ Şenkon, Aziz Tuna C., Barış Uygur, Batıkan Köse, Bedia Ceylan Güzelce, Berna Durmaz, Birol Tezcan, Bora Abdo, Burcu Aktaş, Bülent Çallı, Delal Bozkurt, Deniz Arslan, Deniz Tarsus, Doğa Ağaoğlu, Doğu Yücel, Duygu Çayırcıoğlu, Ekin Can Göksoy, Elif Key, Emrah Polat, Emre Bayın, Ethem Baran, Feride Çetin, Figen Şakacı, Fikret Doğan, Funda Şenol Cantek, Gamze Güller, Gaye Boralıoğlu, Giray Kemer, Hakan Bıçakcı, Işıl Kocaoğlan, Kemal Selçuk, Kerem Işık, Levent Cantek, Leyla Burcu Dündar, Mahir Ünsal Eriş, Melike Uzun, Memo Tembelçizer, Murat Başekim, Murat Uğurlu, Mustafa Çiftci, Nedret Cengiz, Ömür İklim Demir, Pertev Başgöz, Pınar Öğünç, Reşit İmrahor, Salih Işık Bora, Sedef Betil, Senem Tepe, Serhan Ergin, Sinan Sülün, Tanıl Bora, Turan Kara, Turgut Ulucan, Uğur Mıstaçoğlu, Volkan Sümbül. 

ÇİZERLER: Aslı Alpar, Berat Pekmezci, Deniz Karagül, Gurur Birsin, Piyale Madra, Seyhan Argun, Zeynep Sıla Demircioğlu.
Türkçe Edebiyat, 732 Sayfa, 23,50 TL

Üst Kattaki Terörist / Emrah Serbes
Çağdaş Türkçe edebiyatın en çok okunan isimlerinden Emrah Serbes’in Üst Kattaki Terörist adlı sevilen öyküsü, daha önce Puslu Kıtalar Atlası’na hayat veren İlban Ertem’in çizgileriyle renkleniyor. İletişim Yayınları tarafından edebiyatseverlerin beğenisine sunulan Üst Kattaki Terörist, hem öyküyü ilk kez okuyacaklara hem de tekrar okumak isteyenlere keyifli anlar yaşatacak.

“Üst katta bir terörist var, hanginizin umurunda?” 

Emrah Serbes, küçük bir çocuğun iştah ve öfkesiyle, soldu solacak saplantısıyla, masum karanlığıyla, en bi intikam yeminleriyle yazıyor.

İlban Ertem, ipeksi büyücülüğüyle üst katın dünyasını çiziyor. Çatık kaşlı güzel çocuğu, paylaşmayı, tanışmayı… Çiçeklerin koynunda büyüyen iyimserliğiyle... Yumuşacık. 

Üst Kattaki Terörist yakın dönemin en güzel hikâyelerinden biri. Zamanın ruhu ve hayatın zalimliğine dair küçük bir derkenar.
Türkçe Edebiyat, 24 Sayfa, 14 TL

Aşkın Yedi Menzili / Haluk İnanıcı
İletişim Yayınları, daha önce Dinle Lisa’sını yayımladığı Haluk İnanıcı’nın yeni romanı Aşkın Yedi Menzili’ni edebiyatseverlerle buluşturuyor. Aşkı ve adaleti 13. yüzyılda Müslüman ve Hırıstiyanların yol arkadaşlığı etrafından anlatan Aşkın Yedi Menzili’nde Haluk İnanıcı dili ustalıkla işliyor ve okurları uzun süre unutamayacakları bir romanla baş başa bırakıyor.

13. yüzyılda, Diyarı Rum’da Tebrizli Arif’in, Taşbek Baba’nın, Porine’nin, Mahperi Sultan’ın iç içe geçen yolculuğu… Başka türlü Müslümanlarla, ruhban sınıfını kabullenmeyen Hıristiyanların yol arkadaşlığı… İsa’nın çocukları, Ali’nin çocukları için yas tutuyor, mumlar yakıyor… Aşkın Yedi Menzili, ezber bozanların hikâyesi… Aşkın ve adaletin romanı…

“İsterseniz Selçuki, Farsi, Rumi; isterseniz Ermeni, Sami, İbrani topraklardan hatta hakikatin bağrından kopup gelen, sevdiği kadını arayan bir âşık deyin; isterseniz alın elinize kalbimi, işitin sizin için atan nağmeleri. Ben ki nurunu Allah’tan, sabrını imandan almışım; ömrümü “hâl ve kâl” arasında geçirmişim, nice pir, rind, kalender tanımışım, yolları seccadem bilmişim de gelip size “câmı ceminizden mey verin bana,” demişim. Sultanım siz de bakın bakalım, içtiğiniz su, yediğiniz ekmek kadar gerçek miyim, yoksa sizin için deli divane miyim?”

Haluk İnanıcı, çitlembik ağacının gölgesinde gördüğü düşleri anlatıyor… Fısıltıları dillendiriyor… 
Türkçe Edebiyat, 299 Sayfa, 24 TL

Malte Laurids Brigge'nin Notları / Rainer Maria Rilke
İletişim Yayınları, metinleriyle dünya edebiyatına yön veren Rilke’nin Malte Laurids Brigge’nin Notları’nı edebiyatseverlerin beğenisine sunuyor. Rilke’nin tek romanı olan Malte Laurids Brigge’nin Notları’nın aynı zamanda ünlü şairden izler taşıdığı da biliniyor. Alman edebiyatında 19. yüzyıl realist romanından kopuşu simgeleyen bu eser, okurları büyük şairinin iç dünyası ile baş başa bırakacak…

Malte Laurids Brigge’nin Notları hem büyük bir şairin iç dünyasına yolculuk, hem derinlikli edebiyat. 

“Rilke, dünyadaki tüm insanlar içinde en duyarlı, en ruh dolu olanıydı.” Paul Valéry 

“Bugün biz Almanya’da şair dediğimiz zaman hâlâ onu [Rilke’yi] düşünmekteyiz…” Stefan Zweıg

Malte Laurids Brigge’nin Notları, her ne kadar kendisi “düzyazı” demeyi tercih etse de, Rilke’nin tek romanı. Modern şiirin büyük ustası bir tür günlük gibi kurguladığı romanında okurunu varoluşun dehlizlerinde karmaşık bir yolculuğa çağırıyor. Genç şair Malte’nin çocukluğuyla, ailesiyle, Paris’le, modern dünyayla, sanatla, aşkla, Tanrı’yla ve ölümle giriştiği hesaplaşma ve yüzleşmeler edebiyat tarihinin önde gelen metinlerinden birini, Alman edebiyatında 19. yüzyıl realist romanından kopuşun ilk ürününü ortaya çıkarıyor. Rilke’nin şiirsel, zaman zaman bilinçakışı tekniğine kayan, en ufak izlenimle tetiklenen kalemi, derinlikli ve tamamen kendine özgü, otobiyografik nitelikler de taşıyan bir kitap ortaya çıkarıyor.
Dünya Edebiyatı, 180 Sayfa, 17 TL

Büyük Felaket'ten Sonra - Soykırım'ın Gölgesinde Ermeni-Türk İlişkileri / Thomas de Waal
İletişim Yayınları, Thomas de Waal’in Büyük Felaket'ten Sonra - Soykırım’ın Gölgesinde Ermeni-Türk İlişkileri adlı araştırmasını yayımlıyor. 1915 Ermeni Soykırımı sonrasında Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkileri mercek altına alan Thomas de Waal, tarafsız bir gözle hem Ermenilerin soykırım fikrini neden aşamadıklarını hem de Türklerin soykırımı neden inkâr ettiklerini irdelerken, Hrant Dink katliamından Zürih’te yapılan protestolara, iki ülke arasında oynanan futbol maçından Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin ibadete açılmasına kadar birçok olay üzerinden de güncel gelişmeleri yorumluyor.

Türkiye dünyaya bağlandıkça, Türk toplumunun, yaklaşık iki milyon kadar Ermeninin Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunda nasıl “kayıplara karıştığı” konusunda, bu can sıkıcı konuda er ya da geç bir hesaplaşmaya gideceği anlaşılıyor. Türkiye, ya kölelik mirasını ve Amerika yerlilerine yapılan katliamı tanıyan Birleşik Devletler örneğini ya da sömürgecilik döneminde ülkelerinin işlediği suçları itiraf eden Britanyalı ya da Fransız yöneticiler örneğini izleyecektir. Cengiz Aktar, 1915 Ermeni Soykırımı ve sonrasında yaşananların, yalnızca katliama uğramış, sürgün edilmiş, yetim kalmış Ermeniler için değil, tüm Anadolu halkları için bir “Büyük Felaket” olduğunu söyler. Aktar’dan ödünç aldığı bu deyimle Thomas de Waal, 1915-1916 sonrası Ermenistan-Türkiye ilişkilerini ortaya koyuyor. Soykırımın yaşandığı yıllardan günümüze, bu iki ülkenin kurmaya çalıştığı ancak bir türlü başaramadığı ilişkinin gidişatını ele alıyor. Tarafsız bir gözlemle, hem Ermenilerin Soykırım’ı neden bir türlü aşamadığını, hem de Türklerin direndikleri inkâr politikasını inceliyor. Sınırın kapanmasından “futbol diplomasisi”ne, Zürih’te yapılan protokollerden Hrant Dink katliamına, Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin ibadete açılmasından Azerbaycan’ın bu iki ülkenin girişimlerine balta vurmasına dek uzanan çok farklı süreçleri, bu iki ülkenin geçmişi nasıl geride bırakarak sağlıklı bir ilişki kurabileceklerine dair sunduğu öneriler eşliğinde tartışıyor.
Araştırma İnceleme, 363 Sayfa, 29,50 TL

Devlet Olma Zanaatı - Osmanlı’dan Bugüne Kamu İcraatı / Elise Massicard, Marc Aymes, Benjamin Gourisse
Marc Aymes, Benjamin Gourisse ve Elise Massicard tarafından derlenen Devlet Olma Zaanatı - Osmanlı’dan Bugüne Kamu İcraatı, İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Türkiye’de kurulan hükümet ve idare tarzları üzerinden sosyolojik bir okuma gerçekleştiren Devlet Olma Zaanatı, devlet ve kurumları, başbakanlardan en alt kademede yer alan memurlara uzanan geniş bir yelpaze içerisinde ve tüm rolleriyle inceliyor. Tarih, siyaset bilimi, sosyoloji, antropoloji ve coğrafya başta olmak üzere birçok farklı alandan ismin katkılarıyla zenginleşen eşsiz bir çalışma…

“Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde devlet kesimleri, politik ve ekonomik kesimler, bürokratik ve partili kesimler, legal ve illegal kesimler arasında iç içe geçişler ve üst üste binmelerden oluşan akışkan bir manzara göze çarpar. Güçlü ve toplumdan net biçimde farklılaşmış bir devlet görüntüsünün uzağında, devleti fethedilmesi gereken bir yer ve başka arenalarda kullanılabilecek kaynakları biriktirme olanağı veren bir mevkiler bütünü olarak gösteren paylaşılmış çıkarlar ve çoğul konumlanışlar gözler önüne serilir. O zaman devlet yapısı, toplumdan görece bağımsızlaşmış bürokratik bir örgütten çok, bir iktidar sahası görünümüne bürünür.”

Tarih, siyaset bilimi, sosyoloji, antropoloji ve coğrafya alanlarında çalışan birçok ismi bir araya getiren bu çalışma, Osmanlı’nın son dönemlerinden günümüze Türkiye’de devlet erkinin pratikte nasıl kullanıldığını farklı açılardan inceliyor. 

Türkiye’deki hükümet ve idare tarzlarının sosyolojik bir okumasını yapma, toplumsal-tarihsel bir perspektiften hareketle devlete ve icraatlarına yeni bir bakış açısı getirme iddiasında bulunan derleme, kurumları ve devleti yekpare, yeknesak ve özerk yapılar olarak ele almak yerine aktörleri de hesaba katarak değişken, devingen bir ilişkiler arenası olarak kavramayı öneriyor. 

Devlet Olma Zanaatı, devlet ile toplum arasındaki sürtüşmelerin araştırılmasını, başbakanından en alt düzey memuruna kadar, devletin işleyişinde rol alan farklı düzeylerden aktörleri ele alarak boyutlandırıyor.
Araştırma İnceleme, 400 Sayfa, 32,50 TL

Haber Okumaları / Derleyenler: Yasemin İnceoğlu, Savaş Çoban
İletişim Yayınları, Yasemin İnceoğlu ve Savaş Çoban tarafından derlenen Haber Okumaları başlıklı çalışmayı yayımlıyor. Yazarlar, özellikle Arap Baharı, Wall Street’i İşgal Et, Gezi gibi büyük toplumsal hareketler sırasında “gerçek haber”e ulaşmanın yoğun bir manipülasyon, dezenformasyon ve “trol” faaliyetlerini ayıklama emeği gerektirdiğine dikkat çekiyor. Yoğun iktidar baskısı altında faaliyet gösteren “medya”yı doğru okumak için gerekli yöntemleri güncel tartışmalar eşliğinde irdeleyen Haber Okumaları, çağımızdaki bilgi kirliliği içinden bilgiye ulaşma çabasının bir ürünü…

Medya ortamındaki çeşitlenmenin hızına yetişemediğimiz bir çağı deneyimliyoruz. Bilhassa sosyal medyanın yeni bir biçim olarak ortaya çıkmasına ve Arap Baharı, Wall Street’i İşgal Et, Gezi ve benzeri (yeni) toplumsal hareketlerdeki payına dair tartışmalar, bizi artık medyayı farklı bir kavrayışla ele almaya itiyor. Bir yandan “bilgi”ye erişim imkânları oldukça çeşitlenir ve farklılaşırken, doğru bilginin ve haberin her tür manipülasyon, dezenformasyon ve “trol” faaliyetlerinden ayıklanıp bulunması ayrı bir mesai gerektiriyor. Bilgi ve iktidar ilişkisinin ehemmiyeti düşünüldüğünde, medyanın geldiği aşamanın keşfi belki de hiç olmadığı kadar elzem hale geldi. 

Yasemin İnceoğlu ve Savaş Çoban’ın derlediği Haber Okumaları, güncel tartışmalar eşliğinde, dezenformasyonun ve iktidarın baskısının ortalığı toza dumana boğduğu bir ortamda medyayı ve “haber”i çeşitli veçheleriyle ele alan yeni bir kavrayış çabasının adımlarını temsil ediyor.

Belma Akçura, Sevda Alankuş, Esra Arsan, Celal Başlangıç, Faruk Bildirici, Bülent Çaplı, Savaş Çoban, Ülkü Doğanay, Ragıp Duran, Mehveş Evin, Mehmet Atakan Foça, Selin Girit, Erdal Güven, Yasemin İnceoğlu, Süheyla Tolunay İşlek, Burcu Karakaş, Hatice Çoban Keneş, Umur Talu, Tuğba Tekerek ve Menekşe Tokyay’ın katkılarıyla…
Başvuru Dizisi, 384 Sayfa, 30,50 TL

Parçalanan Devrim Düşleri - Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Hürriyetten Şiddete / Bedross Der Matossian
Bedross der Matossian’ın Parçalanan Devrim Düşleri adlı incelemesi, dünyada yükselen devrim hareketlerinin ardından Osmanlı’da 1908 yılında ilan edilen meşrutiyet rejiminin ülkedeki etnik gruplar arasında nasıl algılandığını tüm yönleriyle mercek altına alıyor. İletişim Yayınları’nın okura sunduğu bu çalışma, 1789 Fransız Devrimi’nin ardından “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” kavramları etrafında yaratılan meşrutiyet fikrinin Ermeniler, Araplar ve Yahudiler tarafından neden “hayal kırıklığına uğratıcı” bulunduğunu da açıklamayı ihmal etmiyor.

“(…) devrimcilerin meşrutiyet düşüncesini sorgulamadan benimsemeleri, kabul etmeleri ve uygulamaları, birleşik bir ulus yaratmanın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğünü korumanın imkânsız olduğu bir devirde ters tepmiştir. (…) Gerçek, meşrutiyetin yeni bir Osmanlı yurttaşlığı anlayışı yaratmayı, tüm yurttaşlara eşit haklar tanımayı, onları bir yasama meclisinin çatısı altında bir araya getirmeyi ve nihayet Abdülhamid rejiminin küllerinden Osmanlılığa yeni bir yaşam soluğu vermeyi başaramadığıdır.” BEDROSS DER MATOSSIAN

Farklı etnik-dinî grupları barındıran Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında, dünyada yükselen devrim dalgalarından ve meşrutiyet hareketlerinden de etkilenilerek, 1908’de meşrutiyet ilan edildi. 1789 Fransız Devrimi’nin sembollerinden “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganını öne çıkararak Osmanlı yurttaşlığı yaratmayı amaçlayan bu devrim, Parçalanan Devrim Düşleri’nde, ülkedeki baskın olmayan gruplar açısından inceleniyor. Bedross der Matossian, kardeşlik idealinin önündeki engellerden biri olan etnik sınırların devrime rağmen var olmayı sürdürdüğünü dile getiriyor. Ermenileri, Arapları ve Yahudileri merkeze alarak yaptığı bu çalışmasında, yönetici elitler ile Osmanlı tebaası arasındaki müzakere eksikliği ve etnik siyasetin ön plana çıkması gibi sebeplerin devrim ideallerinin gerçekleşmesini nasıl engellediğini inceliyor. Bu süreçte baskın olmayan gruplar için devrimin neden bir hayal kırıklığına dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
Tarih, 304 Sayfa, 26 TL

Tarihçiler / Derleyen: Véronique Sales
Véronique Sales tarafından derlenen ve alanında uzman birçok yazarın önemli tarihçiler üzerine kaleme aldıkları makalelerden oluşan Tarihçiler, İletişim Yayınları tarafından yayımlanıyor. 19. ve 20. yüzyıllarda yaşamış tarihçilerin metinlerinden yola çıkan bu makaleler, hem tarih disiplininin gelişmesinde önemli rol oynamış isimleri tüm yönleriyle irdeliyor, hem de tarihyazımı üzerine yeniden düşünmenin olanaklarını sunuyor.

Tarih nasıl yazılır? 19. ve 20. yüzyıllarda yaşamış ve tarih biliminin gelişimine en fazla damga vurmuş tarihçiler, eserlerini verdikleri sırada kişisel izleklerine ve içinde yaşadıkları döneme ne kadar bağlı kalmışlardı? Çığır açan ve tartışıldıkları sürece yaşayacak olan bu kitaplardan bugüne ne kaldı? 
“Bu kitapla geçmiş yüzyılın ve önceki yüzyılın, yani, yaklaşık olarak, tarihin bir bilim olarak şekillenmeye ve tasarlanmaya başladığı zamandan bu yana, en çok iz bırakmış olan Fransız ve yabancı tarihçileri saygıyla anmak istedik. En çok iz bırakmış tarihçiler; her ne kadar daha sonra, bugün ya da yakın bir gelecekte eserleri başkaları tarafından eleştirilse, düzeltilse ve yeniden düzenlense de, şu veya bu şekilde, arkalarında onu ele aldıklarından itibaren farklı bir tarih disiplini bırakanlar.” VÉRONIQUE SALES

Véronique Sales’in yönetiminde, birçok yazarın katılımıyla hazırlanan Tarihçiler, dünya tarihyazımına ve tarih bilimine yön vermiş yirmi tarihçiyi, yaşadıkları hayatlardan yola çıkarak tarih biliminin yapı taşları haline gelen eserleri üzerinden ele alıyor. 

Kitapta ele alınan tarihçiler: Philippe Ariès, Marc Bloch, Fernand Braudel, Peter Brown, Georges Duby, Norbert Elias, Lucien Febvre, Moses Finley, François Furet, Jacques Le Goff, Karl Marx, Jules Michelet, George Mosse, Pierre Renouvin, Louis Robert, Alexis de Tocqueville, Paul Veyne, Pierre Vidal-Naquet, Karl Ferdinand Werner.
Tarih, 471 Sayfa, 33,50 TL

Yerli ve Milli Gündelik Hayat / Derleyen: Mesut Yücebaş
İletişim Yayınları, gündelik hayat ideolojisini ve onun hayatımızdaki yansımalarını tüm yönleriyle inceleyen Yerli ve Milli Gündelik Hayat’ı yayımladı. Mesut Yücebaş’ın derlediği kitap, çeşitli alanlara yayılan bir özelliğine sahip: Aileden reklamlardaki esnaf tipine, minibüsçülerin ayet-bayrak-nazar boncuğu üçlemesinden Metal Fırtına romanına, “yerli” ve “milli” unsurların gündelik hayatımızı nasıl ve ne derece etkilediklerini görmek isteyenler için ufuk açıcı nitelikte…

Günümüz gündelik hayat ideolojisinin ve temsillerinin zengin bir dökümü var elinizdeki kitapta. Bir “devlet hücresi” gibi hayal edilen aile... Reklamlardaki esnaf tipolojilerinin çizdiği milli ahlâk ölçüsü... Minibüs-dolmuşlarda ayet-bayrak-nazar boncuğu kutsal üçlüsü... Medyanın televizyon-sonrası evresinde inşa edilen yeni izleyici kimliğine dair gözlemler... Suçun ırksallaştırılmasına “yarayan” kapkaç “gündemi”... Resmî-milliyetçi tarihçiliğin gündeliğe yansımaları... “Türk tipi kara ütopya” olarak Metal Fırtına romanı... 

“Günümüz Türkiyesi’nin gündelik hayat estetiği iç içe geçmiş iki bağlam tarafından şekillendiriliyor. İlki, küresel piyasa koşulları aracılığıyla belirlenmiş ve yaşamın ekonomik olmayan alanlarını da etkileyen bir ekonomik kültürlenme biçimi... İkincisi, bununla ilintili bir tür kimlik katıcı öz olarak karşımıza çıkan yerlileşme/yerelleşme talebi. (...) Zaman zaman yerliliğin küresel piyasa mekanizma ve simgeselleriyle bezendiği ve böylece yerelliğin yeniden üretildiği bir estetizasyon sürecidir bu... Hatta kendisini merkeze karşıt olarak kuran yerelliğin, bu karşıtlığı yeniden üretme potansiyelini açığa çıkaran ve bunu siyasetin diline de tahvil eden bir estetize etme biçimiyle karşı karşıyayız: yerli ve milli.”

Ve “yerli” taşra sahnesi olarak Gaziantep: “Girişimci Kent” kimliği, yemek ve mutfak etrafında kurulan saadet söylemi, muhafazakâr taşra koşullarında emekçi kadınların zihniyet dünyası... 

Gökhan Gökgöz, Mehmet Nuri Gültekin, O. Özgür Güven, Gökçen Başaran İnce, Meltem Karadağ, M. Emre Köksalan, Muhsin Soyudoğan, Ayşen Utanır, Mesut Yücebaş ve Semiray Yücebaş’ın katkılarıyla.
Araştırma İnceleme, 352 Sayfa, 28,50 TL

Hitler'in Kavgam'ı Üzerine Bir Analiz - Nasyonal Sosyalizmin Poetikası / Albrecht Koschorke
İletişim Yayınları, Hitler’in Kavgam’ını tüm yönleriyle inceleyen Hitler’in Kavgam’ı Üzerine Bir Analiz’i yayımlıyor. Albrecht Koschorke, Hitler’in ve nasyonalsosyalizmin zihniyet dünyasını incelerken, bir diktatörün konuşma - propaganda tekniğinin nasıl olduğunu, bu tekniklerin hangi ortamda geliştiğini, insanları nasıl etkilediğini, “yarı aydın”lar arasında nasıl yayıldığını tüm yönleriyle açığa çıkarıyor. Hitler’in faşizmini anlamak için özlü bir kaynak kitap…

Hitler’in Kavgam’ının, içeriğinden ziyade, zihniyetiyle, edasıyla, ruh haliyle, “ses tonuyla”, nasıl etkili olduğunu anlatan bir çalışma… Faşizme damgasını vuran, “irade” ve “kararlılık” gösterisiyle fanatik dünya görüşünün bir tahlili… Bu fanatizmin hangi toplumsal alt üst oluş koşullarında, hangi hayal kırıklıklarına hitap ederek yeşerebildiğine ve özellikle “yarı aydın” muhitlerde nasıl yayılabildiğine dair keskin bir gözlem… Bu küçük kitap, Hitler, Kavgam ve nasyonalsosyalist zihniyet dünyası hakkında, kısa-öz ve derin analizindeki başarısıyla takdir gördü. 

“Liderle destekçileri arasındaki ön kabul sağlam temellere oturuyorsa katıksız yalanlar da bir o kadar iyi iş görebilir. (…) Bu yalanlar, grubun ortak kimliğinin bir parçası haline gelir gelmez kendi yükümlülüklerini doğururlar ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi zaafiyet ya da ihanet addedilir. Tarih radikal hareketlere yön veren kişilerin kendi sözlerinin tutsağı haline gelmesinin örnekleriyle doludur. Yalanın hakikatle giderek artan çatışmasına karşılık artan grup içi baskılar bağlayıcı hale gelir, böylece başlangıçta ateşle oynayan bir retorikten ibaret olan ve farklı koşullarda sözel bir radikalizm olarak balonu patlayabilecek ifadeleri büyük bir ciddiyetle benimsemekten ve onlara sahip çıkmaktan başka bir seçenek bırakmaz.”

“Edebiyat bilimci Albrecht Koschorke, zekice ve etkileyici denemesinde, diktatörün konuşma tekniğini tahlil ederek, onun propagandasının insanları nasıl çektiğini anlaşılır kılıyor.” Wolfgang Schneider / Almanya Radyosu
Politika, 95 Sayfa, 11 TL

Yapıbozum ve Pragmatizm / Ernesto Laclau, Richard Rorty, Jacques Derrida, Simon Critchley, Chantal Mouffe
İletişim Yayınları, Yapıbozum ve Pragmatizm başlıklı uluslararası sempozyumda yaşanan tartışmaların metinlerini aynı isimle Chantal Mouffe derleyiciliğinde bir araya getirdi. Aydınlanma, rasyonalizm, evrenselcilik gibi akımlara yönelik eleştirilerini ortaya koyarken yapıbozum ekseninde pragmatizmi ve demokrasiyi tartışan bu metinler, Derrida, Laclau, Rorty ve Critchley imzasını taşıyor. 

“Derrida ile Rorty, Habermas’ın evrenselcilik, rasyonalizm ve modern demokrasi arasında zorunlu bir bağ olduğu ve anayasal demokrasinin aklın açılımında (unfolding), hukuk ve ahlâkın evrenselci biçimlerinin ortaya çıkmasıyla bağlantılı bir uğrağı temsil ettiği iddiasını reddetmekte birleşirler. Her ikisi de, kendi tikel dile getiriliş koşullarını aşacak bir argümantasyon tarzının mümkün olmasını garanti altına alabilecek –Akıl gibi– bir Arşimet noktasına ulaşılabileceğini yadsırlar. Ama, rasyonalizmi ve evrenselciliği eleştirmeleri, kendilerini Aydınlanma’nın siyasi yanını, yani demokratik projeyi savunmaya adamalarını önlemez. Habermas ile aralarındaki anlaşmazlık siyasi değil teoriktir. Onun demokratik siyasete gösterdiği bağlılığı paylaşırlar ama demokrasinin felsefi temellere ihtiyacı olmadığını ve demokrasinin kurumlarını güvence altına alacak şeyin rasyonel temellendirme olmadığını düşünürler.”

Yapıbozum ve Pragmatizm, aynı başlık etrafında düzenlenmiş sempozyumdaki tartışmaları bir araya getirerek Derrida’nın pragmatizmi ile Rorty’nin pragmatizminin demokrasi hakkında temelci olmayan bir düşünme biçiminin geliştirilmesine nasıl katkıda bulunabileceklerini araştırıyor. Söz konusu düşünürlerin bu özel alandaki görüş ayrılıklarının yanı sıra çakıştıkları noktaları da incelerken yapıbozumu ötekinin etik deneyimine yönelik Levinasçı bir açılımla tamamlayan Simon Critchley ve yapıbozumu “hegemonya” mantığıyla irtibatlandırmayı öneren Ernesto Laclau’yu da tartışmaya dahil ediyor.
Politika, 144 Sayfa, 15,50 TL

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template