Peş peşe çekilen filmlerle romantik komedileri +18 seviyesine eviren Hollywood aynı evrimi bu kez aile filmlerine uyguluyor. Eksinin saftirik esprilerinin yerini artık absürt belden aşağı espriler alıyor. Kutsal ailenin içine enjekte edilen bu esprilerle ailecek izlenemeyecek aile filmleri kafasının şimdilik son aşaması “Daddy’s Home”, “Babalar Savaşıyor” adıyla vizyonda.
Üvey ile öz babanın çatışmasını anlatan filmin yaratıcısı Brian Burns. 2002 yılında yazıp yönettiği romantik komedi “You Stupid Man”in ardından tv dizilerine yönelen Burns, “Entourage” ve “Blue Bloods”ın senaryo ekibinde yer almış bir isim. Testosteron ağırlıklı işlere de yabancı değil. “Blue Mountain State” dizisinde iki bölümlük de senaryo tecrübesi bulunuyor. Konuyu senaryolaştıran isimlerse John Morris ve yönetmenliği de üstlenen Sean Anders. İkili birlikte onuncu senaryolarına imza atarken, Anders da beşinci kez yönetmen koltuğunda. İlk sınavlarını 2005 yapımı “Never Been Thawed” ile veren ikili “Sex Drive”, “She's Out of My League”, “Hot Tub Time Machine”, “Mr. Popper's Penguins”, “That's My Boy”, “We're the Millers” ile türün dışına hiç çıkmayarak Farrelly kardeşlerin filmlerinin tonuna yakın durmalarının ödülünü de “Dumb and Dumber To”nun senaryosuna imza atarak aldılar. 2014’ü de bir başka devam filmi “Horrible Bosses 2” ile geçiren ikili bu kez de babaları savaştırıyor. Babaları canlandıran Will Ferrell ve Mark Wahlberg, 2010 yapımı “The Other Guys”ın ardından ikinci kez bir arada. Linda Cardellini, Thomas Haden Church, Bobby Cannavale ve Paul Scheer da onlara eşlik edenler.
Herkesin korktuğu bazı ürkütücü buluşmaları vardır; eşinizin ailesiyle tanışma, patronla tanışma, tanışma randevusu ve belki de pek de heyecanlandırmayan bir buluşma olan eşinizin eski kocasıyla tanışmak, özellikle de kalplerini kazanmaya çalıştığınız üvey çocuklarınızın babasıysa. “Babalar Savaşıyor”da bu durum, çocukları etkilemeye kararlı üvey baba Brad’in çocukların biyolojik babasıyla ilk kez tanışmasıyla ve her türlü rakibi, her türlü ev işini alt edebilen ve Brad’ın korumak için hiçbir şeyden vazgeçmeyeceği aile de dahil olmak üzere herkesi büyüleyen biri gibi görünen, dünyanın en havalı babası olduğunu öğrenmesiyle çok hızlı ölçüde yaşanıyor.
Karısının motosiklete binen, özgürce hareket eden, gizli ajan, eski koca şehre döndüğünde iyi huylu radyo yöneticisini son “rakip baba” ile başa çıkması gerekmektedir. Sadece gururlu iki babanın birbiriyle tanışması beklenirken – yolunda gitmeyen ne olabilir? İlk tanışma buluşması olması gerekirken iki zıt kutup birbirinin babalığını alt etmeye kalkışınca durum, komik ve feci sonuçlarıyla tam bir savaşa döner. Bahisler, Kobe’ye yavru köpeklerden midillilere kadar sürekli artar. Ama rekabetten ikisi de sağlam çıkacaklar mı? Üvey baba Brad, sadece yeni ailesinin yanında olmak istiyor ama öz baba eve geldiğinde gönüllerini kazanmak için neler yapması gerekeceği konusunda hiçbir fikri yok.
Film yapımcıları için Babalar Savaşıyor, modern aileleri bir araya getiren unsurların özüne giderken modern komedi hassasiyetini kucaklamak için bir fırsat olmuş. Will Ferrell şöyle özetliyor; “Bizi heyecanlandıran bunun daha önce beyaz perdede görmediğimiz bir komedi dinamiği olması. Sonradan gelip üvey babanın hayatını mahveden biyolojik bir baba. Bugün çok fazla karma aile var ve çok kişinin bağ kuracağı bir konu ve mizahi açıdan incelemek çok eğlenceliydi. Ayrıca “kötü üvey baba” klişesini de değiştirdik. Benim karakterim Brad, çok tatlı bir adam ve ebeveyn olmaya çok hevesli çocuklarının onayını almayı çok istiyor. Ama sonra karısının eski kocası Dusty geliyor ve Brad’i her yönden kışkırtıyor.”
“Babalar Savaşıyor”un ardındaki fikir hayattan bir senaryoyla başlamış. Yapımcı ve ortak yazar Brian Burns’ün ilk üvey babalık maceraları ve karısının son derece çekici eski kocasıyla karşılaşması olayından. Sıradan ama sadık bir üvey babanın, ailesinin sevgisini kazanmak için kontrolsüz bir savaş yürütmesi kavramı Anders ile uzun soluklu yazar ortağı John Morris’te hemen bir mizah duygusu yaratmış ve kollar sıvanmış.
Dişçi koltuğunda yaşadığı bir olay yüzünden kısır olan Brad kendisini eşi Sara ve onun çocukları Megan ve Dylan’a adamıştır. Bir jazz radyosunda çalışan sıradan bir adamdır, eziktir. Hayallerini de çocukların onu baba olarak kabullenmesi süsler. “Baba” diye seslenmeleri için her şeyi vermeye hazırdır, gözyaşları sel olacaktır. Ama film bu ya, hesapta olmayan öz baba Dusty çıkar gelir. Sorumluluklardan kaçan, baba profilinin dışında olan Dusty, Brad’in anti tezi gibidir. Motorsikleti, kaslı vücudu, sportmen kişiliği ve becerikliliği ile tam olarak kitaptaki “erkek” tanımıdır. Kısa ziyareti eve yerleşmeye çeviren eve pineklenen Dusty eşini ve çocuklarını yeniden kazanmak üzere hareket etmeye başlayınca Brad de boş durmaz ve kolları sıvar. Böylece de savaş başlar.
“Daddy's Home” sıradan karakterleri ile eziği kışkırtarak savaş yaratmaya çalışıyor hepsi o. Bildik bir işleyişle güldürmeye çalışıyorsa da komik anları yaratmanın epey uzağında. Fragmanda görünen sahnelerin dışında bir şey yok. Bolca testosteron enjekte edilmiş filmin yaslandığı komedi de belden aşağıya vurmaktan ibaret. Tedavi için gidilen doktorda penis üzerinden güldürmeye çalışmak gibi numaralara sahip ama çok abartılı duruyor. Fikir olarak iyi görünen babalar savaşının içi doldurulamayınca aksıyor ve ikinci yarıda bir hayli düşüyor. Tempo kaybettikçe de sıkıntıdan bunaltıyor. Ferrell ve Wahlberg’in uyumundan güç alıyor.
50 milyon dolarlık bütçesiyle 25 Aralık’ta gösterime giren “Daddy's Home” gişeden 237.5 milyon dolar toplayarak yapımcılarının yüzünü güldürdü. Tüm bu komedi çabasının ardından mesaj vermeyi de ihmal etmeyen “Daddy's Home”, öz-üvey baba meselesinde önemli olanın konilerin içinde kalmak olduğunu söylüyor. Düzenli ve fedakâr olmak demek, sınırların dışına taşmamak diyor. Keşke bu kadar yüzeysel olmasa dedirten film, haliyle vasat bir kafa boşaltmalıktan öteye geçemiyor.
Yorum Gönder