♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Ece Dorsay’dan Yeni Albüm: Dünyamın Haritası

Doksanlı yıllardan beri kendi müziğinin ve sesinin peşinde olan Ece Dorsay’ın üçüncü albümü "Dünyamın Haritası" yayınlandı. 

2002’de yayınlandığı ilk albümü “Kum Saati” ile tanıştığımız Dorsay, çizgisini 2010’da ikinci albümü “Kırmızı Karanlık” ile sürdürmüştü. Her daim kendi sözlerini yazan ve kendi şarkılarını yapan, birçok festival ve barlarda yıllardır çalan Ece, beş yıl sonra gelen albümünde de tüm aranjmanları ve enstrümanları üstlenmiş.

Dünyamın Haritası albümünün bir kısmını evinde, bir kısmını Sezen Aksu’nun stüdyosunda kaydetmiş. Ajda Pekkan yorumuyla tanıdığımız Vitrin haricinde tüm söz ve besteler gene kendisine ait. İlk kez bir cover’a bu albümde yer vermiş. Yorumlamayı hep hayal ettiği Vitrin’e yine farklı ve özgün bir klip çekmiş. Bu şarkının sözleri, Ece’nin aşka bakışını, cesaretini ve kadınlara yüklenen rolleri yıkmasını cesur bir dille anlatıyor. Emek Sineması yıkıldığında, İstanbul Ayaklar Altında adlı şarkıyı bestelemiş ve paylaşmıştı. Fosil, Kırmızı Karanlık’a ilham olan karaktere veda şarkısı olarak, 2010 yılında bestelenmiş.

En iyisi albümü kendisi anlatsın...
“Her albümün kendine özgü bir ruh hali ve yolculuğu vardır. 3. albümümde de, tıpkı diğer albümlerime benzeyen bir durum vardı : Gerçek müziğin peşinden koştuğum için zorlu bir yoldu gene. Şirket desteğim  gene yoktu. Yine aileme ve çok yönlülüğüme şükrettim. Avantajımsa, önceki albümlerden edindiğim müzikal ve ruhsal tecrübeydi. Sezen Aksu ile 2012 yılında şahane bir telefon konuşmasıyla başlayan sürpriz dostluğumuz,  beni 15 Ocak 2013 yılında stüdyosuna çağırıp ekibiyle tanıştırmasıyla ilerledi. İstanbul Ayaklar Altında adlı bestem, 2013 yılında, Emek Sineması’nın yıkımına olan tepkimle ortaya çıkmıştı, Fosil adlı bestem ise, Kırmızı Karanlık albümümde bana ilham veren kişiye 2010 yılında yazıldı. 2013 yılında,  Bar Taburesi, sevgili Sezen Aksu’nun bana cömertçe açtığı stüdyosu  Lonca’da kaydettiğim ilk demolardan biriydi. 2013 yılında, ciddi bir sağlık sorunu yaşayıp belim yüzünden yatak döşek yattığımda, dört elle sarıldım yeni bestelerimin aranjmanlarına. Yatakta aranjman defteri tuttum. Tuhaf değil mi, bazen zorluklar bizi daha fazla güçlendiriyor. Bilgisayarımı ve odamı , minik bir stüdyo haline getirdim. Öyle yalıtım filan yok sadece enstrümanlarım ve yeni ses kartı taktığım bilgisayarım. Odamda tüm sadeliğiyle; sample, loop, bizzat çaldığım piyano ve bas partisyonları, sesimle ortaya çıkardığım, belki de ülkemde ilk kez bir albümde yer alan beatbox tekniği ve sesimle yaptığım trompet solosunu kaydettim. Akustik gitarları ve vokalleri , 2014 yılında, Stüdyo Lonca’da tamamladım. Bu albüm sürecinin en ilham veren kısmı,  albümü, dar zamanlarda da olsa büyülü bir stüdyoda kaydetmek oldu. Hatta ben, takvimi yoğun çalışanlara yük olmamak için albümü başka yerde kaydetmeyi teklif ettim ama sevgili Sezen, güzel kalbiyle, beni bırakmadı. Stüdyoda tamamen özgürdüm. Kısa zamanda çok iş yaptım, zaten tüm altyapıları evde halletmiştim. Murat Bulut gibi şahane bir mix’çiyi beklemeye değdi. O da, tüm tecrübesiyle bana en şahane mix’i yaptı üstelik titizliğimi çok iyi anladı. Ajda Pekkan’ın şahane yorumuyla tanınan Vitrin şarkısını kendi yorumumla kaydetmiştim ama alabileceğimi tahmin etmiyordum. Bu şarkının sözlerini Sezen’in bana hediye etmesi ve Can Algeç’in de yorumuma sıcak bakması, bana büyük sürpriz oldu. Kısacası müthiş insanların elektriğinden şahane enerji ve umut aldım. Her şeyi kendim aranje ettiğim için bu albüm daha fazla içime sindi. Kısıtlı imkanlar, aslında yaratıcılığımı ,  özgürlüğümü ve özgünlüğümü iyice arttırdılar. Şahane köprüler kurmama yol açtılar.”



Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template