Bizde Kırmızı Kedi etiketiyle raflarda olan romanın uyarlamasını 2007 yapımı “El rey de la montaña” ile hatırlayabileceğimiz Javier Gullón kotarırken, yönetmense üretkenliğiyle sevindiren Denis Villeneuve... Kariyerinin başlarını ödüllerle geçiren yönetmen önce 2009’a “Polytechnique” ile damga vurmuş hemen bir sene sonra “Incendies” ile ayakta alkışlanmıştı... 2013’e de iki film sığdırarak o alkışları devam ettiriyor... Geçen yılın izlenmesi gereken filmlerinden biri olan “Prisoners”in hemen ardından bu kez “Enemy” ile sinemalara uğruyor... Yine Jake Gyllenhaal ile çalışan yönetmen kadroya Mélanie Laurent, Isabella Rosselini ve Sarah Gadon’u da eklemiş...
Adam, kız arkadaşı Mary ile olan ilişkisini bitirmek üzeredir. İkili bir gece film izlerken Adam, filmde küçük rollerden birinde yer alan bir adamın kendisine benzediğini fark eder. “Kopya”sı ile görüşmek için yanıp tutuşan Adam, hamile karısı Helen ile yaşayan Anthony’nin peşine takılır ve onu, karışık ve tehlikeli bir oyunun içine sürükler. Yalnızca bir tanesinin hayatta kalabileceği kimlikler ve ikililikler üzerine kurulmuş bir psikolojik gerilim.
Filmi “bugüne kadar giriştiğim en kişisel çalışmam” cümlesiyle tanımlayan Denis Villeneuve, “Bilinçaltımızın gücü üzerine bir film. Bilinçaltı, hem kişisel tarihlerimiz üzerinde hem de toplum üzerinde büyük bir etkiye sahip. Eğer bilinçaltınızın gücünün ve onun yan etkilerinin farkında değilseniz kararları kimin aldığını, içinizde kimin hüküm sürdüğünü bilmezsiniz. Sevgilisini terk edip hamile karısının yanına dönmek zorunda olan bir adamın yüzleşmesi gereken en büyük düşmanı yine kendisidir. Bir yönetmen olarak filmi bir adamın Kuzey Amerika’nın uçsuz bucaksız metropolisinde kendi kopyasının peşine düştüğü erotik ve varoluşsal bir gerilim olarak görüyorum. Bu yüzden Düşman filmini nevrotik bir ajanlık filmi olarak görüyorum.” demiş...
“Denis’in harika bir yönetmen olduğuna inandığım için bu filmde yer almak istedim.” diyen Jake Gyllenhaal, sonraki süreci de şu sözlerle anlatmış; “Senaryoyu okuduktan sonra Denis ile buluştuğumda aklındakilerin ve bana yaptırmak istediklerinin senaryonun çok ötesinde şeyler olduğunu gördüm. Biri komik bir aksanla konuşan, diğeri normal konuşan; biri sakallı diğeri sakalsız iki farklı karakteri canlandırmak için her ikisine de aşık olmam gerekiyordu. Birbirine zıt bu iki karakteri ancak bu şekilde ve onları yargılamazsam yakınlaştırabilirdim. Her iki karakterde aynı uğurda mücadele veriyor fakat birisinin bu mücadelede kendini feda etmesi gerekiyor. İşte film hangisinin bu fedakarlığı yapacağı sorusuna eğiliyor.”
Mélanie Laurent’se canlandırdığı karakteri şöyle tanımlamış; “Mary ile Adam’in ilişkileri üzerine Denis ile uzun konuşmalarımız oldu. Mary, kırılgan bir karakter ancak kesinlikle bir mağdur değil. Adam’a gerçekten aşık fakat ilişkinin yürümediğinin farkında.”
Saramago’nun romanı söz konusu olunca filmi merak etmemenin imkanı yok... Yönetmeni de takipteyiz, oyuncu kadrosu da iyi... Künyesi gayet iyi filmin ülkemizdeki ilk gösterimi İstanbul Film Festivali’nde yapılmış ve çok beğenilmişti... Bolca festival gezen filmin iki festivalden toplam altı ödülü de cepte... Özellikle atmosferiyle beğenilen filmi merakla bekliyoruz...
Yorum Gönder