İstanbul Modern Sinema, 3-18 Aralık tarihleri arasında
“Aki ve Kati” başlıklı programla Fin sinemasının en güçlü yönetmenlerinden Aki
Kaurismäki’nin oyuncu Kati Outinen ile birlikte çalıştığı dokuz filmini
gösteriyor. Ünlü yönetmen ve oyuncunun birlikteliği, 1986 yapımı Cennetteki
Gölgeler’le başlayıp, 2003 Oscarı’na aday olan, Cannes’da Jüri Özel Ödülü’nü
kazanan ve Kati Outinen’e “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü getiren Geçmişi Olmayan
Adam’la sürüyor ve yine bu yıl Cannes’da “Sinema Eleştirmenleri Birliği Ödülü”nü
kazanan ve Finlandiya'nın 2012 Oscar adayı olan Umut Limanı’na kadar
geliyor. Kati Outinen, 3 Aralık
Cumartesi günü programın açılışına katılarak, Umut Limanı filminin saat
15.00’teki gösteriminde İstanbul Modern Sinema’da izleyiciyle buluşacak.
Bir Shakespeare uyarlamasından proletarya portrelerine
uzanan film seçkisi, Kaurismäki sinemasının derinlerine iniyor; Amerikan kara
filmine, Fransız Yeni Dalgası’na duyduğu sevgiyi gözler önüne sererken,
nihilist duruşunu, “ucuz kafetaryaların melankolisi”ni, masalsı tonlarını,
kaybeden ve olgunlaşmamış kahramanlarını yakından gösteriyor.
Aki Kaurismäki’nin proletarya üçlemesinin ilk filmi
Cennetteki Gölgeler Helsinki’nin işçi sınıfı mahallesinde geçen bir aşk öyküsü.
Shakespeare’in Hamlet’i, Hamlet İş Dünyasında filminde Helsinki’nin sanayi
bölgesine taşınıyor. Proletarya üçlemesinin son filmi Kibritçi Kız,
Kaurismäki’nin komediyle sosyal sömürü ve adaletsizliği yansıttığı en çarpıcı
filmlerinden biri.
Yönetmenin Finlandiya üçlemesinin ilk filmi Sürüklenen
Bulutlar, kapitalizmin hızlı çarklarına takılan evli bir çiftin hüzünlü
öyküsünü anlatıyor. Üçlemenin ikinci filmi Geçmişi Olmayan Adam Kaurismäki’nin
şiirsel harikalar dünyasında gezinerek, hem dokunaklı hem de mizahi biçimde hiç
yaşanmamış ve hiç yaşanmayacak olan bir döneme dair bir kesit sunuyor.
Üçlemenin son filmi Alacakaranlıkta Işıklar, 1950’lerin kara filmine gönderme
yapıyor. Toplumun kıyısında yaşayan kahramanlarına kendine özgü bir mizah
anlayışıyla yaklaşırken, trajik ile absürt arasında şaşırtıcı bir denge kuran
yönetmen, filminin Finlandiya’nın Oscar adayı olmasını boykot etmişti.
Edebiyattaki novellanın sinemasal karşılığı olan
eğlenceli yol filmi Eşarbına İyi Bak, Tatiana!’da Kaurismäki, Fin kültürünü
taşlarken psikolojik mekan yaratma konusundaki ustalığını ve siyah beyaz
sinemaya olan sevgisini gözler önüne seriyor.
Kaurismäki, Fin yazar Juhani Aho’nun 1911 tarihli
romanından uyarladığı Juha’da,
Finlandiya’nın zengin kentleri ile fakir kırsal bölgeleri arasındaki
sınırda yaşayan insanları hassas bir gözle izleyerek, yeni bir sessiz film türü
ortaya koyuyor. Bu kez ara başlıklar, melodramatik ifadeler ve büyüleyici bir
soundtrack eşliğinde, masumiyetin
çürüdüğünü anlatıyor.
Kaurismäki’nin liman kentlerinde yaşam üzerine
yapacağı üçlemenin ilk bölümü olan Umut Limanı ise Cannes’da “Sinema
Eleştirmenleri Birliği Ödülü”nü kazandı ve Finlandiya'nın 2012 Oscar adayı
seçildi.
Programda ayrıca “Kuzeyin Kovboyları” başlığı altında
Aki Kaurismäki’nin sekiz kısa filmi de gösterime sunulacak. Film gösterimleri
müze ziyaretçilerine ücretsizdir.
Cennetteki Gölgeler (Varjoja paratiisissa), 1986
35mm, Renkli, 76’
Kaurismäki’nin proletarya üçlemesinin ilk filmi,
Helsinki’nin işçi sınıfı mahallesinde geçiyor.
Bir çöp kamyonu şoförü ile markette çalışan bir kızın aşk hikayesini
anlatan film, tipik bir “kaybeden” karakter üzerinden zor ekonomik şartlarda
dürüst biçimde para kazananların trajedisini yansıtıyor. Ancak bu modern toplum
eleştirisi sırasında ironik bakışını da kaybetmiyor. Gerçekçi öyküsü, duygusal
etki yaratan kendine ait temposu ve renkleriyle Cennetteki Gölgeler çok
dokunaklı bir aşk öyküsü.
Hamlet İş Dünyasında (Hamlet liikemaailmassa), 1987
35mm, Siyah/Beyaz, 86’
Hamlet İş Dünyasında, Shakespeare’in Hamlet’ini,
Helsinki sanayi bölgesine taşıyor. Karakterlerin bir şirket iktidarı için
giriştikleri savaşı anlatan film alaycı bir satranç oyunu gibi ilerliyor.
Kaurismäki, Hamlet oyununa kendi yorumunu katarken işin içine biraz absürtlük
ve en önemlisi rock’n roll ekliyor. Timo Salminen’in siyah-beyaz kamerası da
karışıma biraz kara film katıyor. Filmin oyundan bir diğer farkı da Hamlet’in
bir kader tutsağı değil, şirket savaşında üvey babasına karşı savaşan aktif bir
hissedar olarak boy göstermesi.
Kibritçi Kız (Tulitikkutehtaan tyttö), 1990
35mm, Renkli, 68’
Proletarya üçlemesine dahil olan Kibritçi Kız, minimal
komedisiyle en çarpıcı Kaurismäki filmlerinden biri. Filmde Kati Outinen, aşk
ve dostluk arayışı ailesi ya da açgözlü kötü erkekler tarafından engellenen
sarışın, donuk yüzlü ve mağdur durumdaki bir fabrika işçisi olan Iiris’i
canlandırıyor. Iiris günün birinde devrim yapmaya karar vererek fare zehirini
aldığı gibi intikam yolculuğuna çıkıyor. Kibritçi Kız, ifadesiz oyunculuğu,
hareketsiz kamerası ve geometrik sahneleriyle Kaurismäki’nin sevdiği bir alttür
olan, sosyal sömürünün ve adaletsizliğin yol açtığı suç filmlerine iyi bir
örnek.
Sürüklenen Bulutlar (Kauas Pilvet Karkaavat), 1996
35mm, Renkli, 96’
Kaurismäki’nin Finlandiya üçlemesinin ilk filmi olan
Sürüklenen Bulutlar, kapitalizmin hızlı çarklarına takılan Ilona ve Lauri
isimli evli bir çiftin hüzünlü hikayesini anlatıyor. Tramvay şoförü olan Lauri
işini kaybeder, çünkü insanlar artık daha çok araba kullanıyordur. Ilona ise
şef garson olarak yıllardır çalıştığı restoranın büyük bir restoran zincirine
satılmasıyla işinden kovulur. Kaurismäki filmlerinin “kişisel olan politiktir”
tezi, bu filmde birliktelik özlemine ve soğuk fonksiyonel binalarıyla tüketimi
besleyen modern kente küskünlüğe yaslanıyor.
Eşarbına İyi Bak, Tatiana! (Pidä huivista kiinni,
Tatjana), 1994
35mm, Siyah Beyaz, 60’
Edebiyattaki novellanın sinemasal karşılığı olan bu
eğlenceli yol filminde Valto ve Reino hayatlarındaki en büyük değer olan votka
ve kahvenin peşinden yola çıkarlar. Ancak hayalleri otostop çeken Rus Klaudia
ve Estonyalı Tatiana yüzünden suya düşer. Bu iki kadın ana karakterlerimizle
ilgilense de iki kafadar konuşmak yerine votka şişelerine bakmayı tercih
ederler. Bu komedide dört kişi bir arabada sessizce seyahat edecek ve bir
otelde masum bir gece geçireceklerdir. Kaurismäki, Fin kültürünü taşlarken
psikolojik mekan yaratma konusundaki ustalığını ve siyah beyaz sinemaya olan
sevgisini gözler önüne seriyor.
Juha,1999
35mm, Siyah Beyaz, 78’
Finli yazar Juhani Aho’nun 1911 tarihli romanından
uyarlanan film, şehirli bir adam uğruna duyarsız bir çiftçi olan kocası
Juha’dan kaçan ancak şehirli adam tarafından bir geneleve hapsedilen bir
kadının hikayesini anlatıyor. Finlandiya’nın zengin kentleri ile fakir kırsal
bölgeleri arasındaki sınırda yaşayan insanları hassas bir gözle izleyen film,
yeni bir sessiz film türü ortaya koyuyor: 20. Yüzyılın bu son sessiz filminde,
sessiz sinema adeta bir evrim geçiriyor. Kaurismäki bu kez ara başlıklar,
melodramatik ifadeler ve büyüleyici bir soundtrack eşliğinde, masumiyetin çürüdüğünü anlatıyor.
Geçmişi Olmayan Adam (Mies Vailla Menneisyyttä), 2002
35mm, Renkli, 97’
Finlandiya üçlemesinin ikinci filminde, Kaurismäki’nin
karizmatik oyuncularından Markku Peltola’yı başrolde izliyoruz. Oscar’a aday
olan ve Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan Geçmişi Olmayan Adam, Kati
Outinen’e de “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü getirmişti. Saldırı sonucu belleğini yitiren bir adamın
evsizler tarafından tekrar hayata döndürülmesini işleyen film, limanda yaşayan
evsizlerin kurdukları renkli mikrodünyada geçiyor. Kaurismäki’nin şiirsel
harikalar dünyasında gezinen film hiç yaşanmamış ve hiç yaşanmayacak olan bir
döneme dair bir kesit sunuyor. Sefilleri oynayan kahramanları, az diyaloglu ve
muzip mizahıyla dokunaklı olduğu kadar eğlenceli bir film!
Alacakaranlıktaki Işıklar (Laitakaupungin Valot), 2006
35mm, Renkli, 78’
Finlandiya üçlemesinin son filmi 1950’lerin kara
filmine gönderme yapıyor. Film, hayalet şehir gibi gözüken Helsinki’de adı
sürekli unutulan güvenlik görevlisi Koistinen karakterinin etrafında gelişiyor.
Adamımız, mimiksiz yüzü ve her an büyük bir felaketi bekler haliyle tek başına
takılırken karşısına bir femme fatale çıkınca kendini bir soygun tezgahının
içinde buluyor. Toplumun kıyısında yaşayan kahramanlarına kendine özgü bir
mizah anlayışıyla yaklaşırken trajik ile absürt arasında şaşırtıcı bir denge
kuran yönetmen, filminin Finlandiya’nın Oscar adayı olmasını boykot
etmişti.
Umut Limanı (Le Havre), 2011
35mm, Renkli, 93’
Eski yazar ve tanınmış bohem Marcel Marx, kendini
emekliye ayırmış, liman kenti Le Havre'da ayakkabı boyacılığı yaparak halka
hizmet etmektedir. Edebi bir başyapıt yaratma hevesini geride bırakmış, en
sevdiği bar, işi ve eşi Arletty ile mutlu mesut hayatını sürdürürken kader
karşısına Afrika'dan, daha reşit bile olmamış bir kaçak göçmeni çıkartır. Eşi
Arletty de hastalanıp yataklara düşünce Marcel, insanların duyarsızlığına karşı
iyimserlik silahını kullanmaya yeltenir, fakat "Batı Devleti" tüm
mekanizmalarıyla kaçak oğlanın peşindedir. Marcel'e düşen, ayakkabılarını
parlatıp dişlerini göstermektir. Kaurismäki’nin liman kentlerinde yaşam üzerine
yapacağı üçlemenin ilk bölümü olan Umut Limanı, Cannes’da “Sinema
Eleştirmenleri Birliği Ödülü”nü kazandı ve Finlandiya'nın 2012 Oscar adayı
seçildi.
Kuzeyin Kovboyları: Aki Kaurismäki Kısaları
Rocky VI, 1986
35mm, 8’, Siyah Beyaz
Özgür dünyayı savunan Rocky, Sibiryalı boksör Igor’a
karşı dövüşür ve kaybeder.
Tellerin Arasında (Thru the Wire), 1987
35mm, 6’, Siyah Beyaz
Nicky, Alabama ve Utah arasında bir yerde, gelecek bir
zamanda, hapishaneden kaçar. Barlarda ve otellerde dolaşarak kız arkadaşını
aramaya başlar. Yeni özgürlüğü süresince gözlemlediği tek şey, insanlık
kültürünün geleceğinin kimsenin umurunda olmadığıdır.
Zengin Küçük Kaltak (Rich Little Bitch), 1987
35mm, 5’, Siyah Beyaz
Hamlet İş Dünyasında’nın çekimleri sırasında Melrose,
“Rich Little Bitch” adlı şarkıyı seslendirir.
Ne Güzel Günlerdi (Those Were the Days), 1991
35mm, 5’, Siyah Beyaz
Leningrad Cowboys, Paris’te ünlü bir şarkıyı
seslendirmektedir: Bir eşekle dolaşan yalnız adam bir restoranın kapısından
geri çevrilir. Bunun üzerine eşeğiyle beraber “La Maison du Vin”e doğru
ilerler. “Eşekler Giremez” levhasına rağmen içeri girer ve eşeği beslemeye
başlar. Grubun kadın solisti adamın hayvana gösterdiği ilgiden etkilenir;
ziyaretçi ve solist birbirlerine yakınlaşırlar. Peki ama, beraber ortadan
kaybolurlarsa eşeğe kim bakacaktır?
Çizmeler (These Boots), 1992
35mm, 5’, Renkli
Finlandiya’nın 1950-69 yılları arasındaki tarihi, rock
grubu Leningrad Cowboys’un üyelerinden birinin gözünden aktarılıyor. Nancy
Sinatra’nın “These Boots are Made for Walking” adlı şarkısının Leningrad
Cowboys versiyonu.
Köpekler Cehenneme Gitmez (Dogs Have No Hell), 2002
35mm, 10’, Renkli
Bir gece hapis yattıktan sonra salıverilen bir adamın
öyküsünü mizahi bir dille anlatan 10 dakikalık bir kısa film. Adam, 10 dakika
sonra kalkacak trene yetişmek zorundadır. Bu arada kız arkadaşına evlenme
teklif eder, yüzüklerini alır ve Sibirya
petrol yataklarına doğru giden trene yetişirler. Adam giderek karanlıklaşan
manzarayı izlerken tren gecenin karanlığında kaybolur.
Dökümevi (Valimo-The Foundry), 2006
35mm, 3’, Renkli
Dökümevi, Cannes Film Festivali için hazırlanan
“Yönetmenlerin Sinemaları” adlı epizodik filmde yer alan kısa filmlerden
biridir. Dünyanın en iyi 35 yönetmeninin sinema üzerine kısa filmler ile
katıldıkları bu projede Kaurismäki, Finlandiya’nın Karkkila bölgesinde, gündüz
ve gece vardiyasında çalışan döküm işçilerinin hikâyesini aktarıyor. İşçilerin
öğle tatilinde gittikleri sinemada
Lumière kardeşlerin 1895 yapımı, “Lyon’daki Lumiere Fabrikasından İşçilerin
Çıkışı” filmi gösterilmektedir.
Bico, 2004
35mm, 5', Renkli
Portekiz’de çekilen bu lirik belgesel, tarihe yön
veren değişimlerin sürdüğü bir dönemde, kendi halinde küçük bir dağ köyünün
geçmişini, geçirdiği yapısal değişimleri ve erkeklerin taş kesme işi nedeniyle
uzun süreliğine köyden ayrılmak zorunda kalışını konu ediniyor. Erkeklerin ayrılmasıyla
kadınların egemenliğine geçen, karlar altındaki bu köyde kuzular ve sığırlar
bir zamanlar yemyeşil olan çayırlarda otlarken, köpekler onları kurtlardan
korumaktadır.
Yorum Gönder