♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Sonuna Kadar Gitmek Gibi…


Nede çok dalmışız, yaşamın kendisine… Nede çok bunalmışız, arzusunu kendi seçen bir kelebekti o bahçeden bahçeye uçan. Aldım onu ellerime buldum gözlerinde gecelerimi…

Ağlamaya durmasındı zaman… Sanki bir ezik şarkı kulağımda. Ne bilmeler yetti, ne çılgınca sezmeler… Ne incecik sesiyle boğdu geceyi pusuda, ne gördü asıl düşüneni.

Sen sonsuz alametli esinti gibisin, ateşi bitiren, suyu bitiren ve küçük bir çocuk gibi çekip giden…

Günışığı sende, şimdi sende, can çekişen kıyı kentinde. Usta bir yaşam şairi iken, bakışlarındaki mavi derinlikler karşılarken o eprimiş sözcükleri;

Ey koca şaşkın!... İşte gerçeklik, işte deliliğin dili…

İşte kıyılardan geldiğin yüreğim. Ve güleç yüzün ardındaki dağınık yolcu. Sonuna kadar gitmek gibi…

Ama boşverelim!

Biz geceye dönelim, doğum gecesine acı uluetine… Seni görebilmek için geldiğim şehrinde zor olmadı 12 Eylül’ü seçmek ve tarif edebilecek yakınlıkta gözgöze gelirken seninle, sense kaçırırken bakışlarını zor olmadı sırtımı çevirip gitmek…

Gece dünyanın her yanında aynı, şimdi duvarına yeni bir şiir asmışsındır ve belki düşünüyorsundur odanın penceresinden yıldızlara bakarak… Yıldızlar her zaman eski ve tanıdıktır, özellikle bir tren penceresinden bakıldığında. Sırtüstü uzanıp toprağa, uzaktan tüm Cobain şarkıları duyulduğunda, yaşlı gençler uzanıp düşünürlerken eskinin olağanüstü günlerini, bense şimdi çalıların hışırtsını dinliyorum, sana seslenmek için yeni yepyeni şiirler tasarlıyorum…

Bir şehri bırakmak alışılmış birşeydir, bir kadını da öyle…

Yeni doğumuna selam olsun…
  
F. B. / 12.09.1999 

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template