♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Kutsal Damacana: Dracoola



Belden Aşağı Dracula…

Sessiz sedasız vizyona girip, bir anda herkesin beğenisini kazanarak beklenmedik çıkış yapan Kutsal Damacana, seri olup üçüncü filmine de kavuştu. İlk filmin Şafak Sezer ve Ersin Korkut’la yakaladığı başarı kısa sürede ikincisinin de hazırlanmasını getirmişti ki, ikinci filmin aynı başarıyı yakaladığını söylemek güç…

Serinin korku sinemasındaki mitlerle dalga geçme, ülkemizde yaşanmalarıyla arasındaki tezatlarla ayakta kalma düsturu her daim geçerliliğini koruyor. İlk filmde şeytanla mücadele edilmiş, ikinci filmde kurt adam alt edilmeye çalışılmıştı. Bu kez hedef koltuğundaki isim Dracula var. Üstelik önceki filmlerin aksine alt metine yağmur gibi eklenen olaylarda mevcut. Bu da filmin tökezlemesini getiriyor zaten.

Öncelikle filmin güldürme çabalarını sadece belden aşağı esprilere dayandırdığını söyleyelim. Ama bu esprilerde bolca tekrara dayanınca bir iki gülme sonrası sıkıcı bir hal alıyor. Sadece küfürle kalınmayıp, el hareketleriyle de desteklenince iş hayli zıvanadan çıkma noktasına getiriyor işi… Yerli drakula veya bu toprakların vampiri yetmemiş olacak ki, bunu tarihi bir hikayeye dayandırma çabasıyla açılıyor film. Üstelik ilk onbeş dakika boyunca durmaksızın konuşan bir anlatıcımız var ki evlere şenlik basit bir çaba söz konusu… Nihayet sustuğunda (ki susmuyor, ara veriyor) tarihi alt metinimizden destek yetmemiş olacak ki, fakir oğlan zengin kız da giriyor işin içine… Birde serseri ekleniyor ki, kadro tamamlansın. Ama nedendir bilinmez senaristlere yetmiyor bunlarda… Herşeyden biraz biraz alıp hikayeyi bilindik sularda basitçe yüzdürmeye çalışıyorlar… Bel altı espriler konusunda da ucuzluğun zirve noktasına kadar çıkıyorlar… İşi porno film setine kadar ilerletip finali de çarşı grubuyla yapıyorlar ki, çocukların güler bu duruma… Güncel espri yapalım, takımlarda kazansın dürtüsüyle futbol taraftarlarının işin içine dahil olması mantıksılığını açıklamaya da gerek yok, zira mantık, anlatıcımız bizi filmle başbaşa bıraktığında terketmiş oluyor olay mahallini çoktan…

Kadro konusuna da kısaca değinelim… Senaristlerin Leman dergisi kadrosundan olmaları pek br parıltı yaratamıyor, ki herhangi bir etiketleri olmasaydı da ortaya çıkan iş bundan farklı olmazdı zaten… İkinci filmi de yönetmiş olan Korhan Öztürk bıraktığı yerden devam ediyor yine… Eldeki malzemeyle daha fazlasını beklemekde zor nihayetinde…

Oyuncu kadrosu ise pekde bekleneni veremiyor… Tutmuş bir tv projesinden ünlenmek sinemada iyi performans vermenizi getirmiyor ne yazık ki… Hıyarlı baba olarak ünlenen Şahin Irmak pek bir sırıtıyor, son derece basit bir yorumla sık sık kendini tekrarlıyor… Ersin Korkut ise kendisini düşünerek yazılmış karakterini kendisi yapmış hemen… İlk kez bir filmde rol yapmaya çalışan Özge Ulusoy’un facia olduğunu belirtmeye gerek varmıdır bilinmez ama neden seçildiği konusunda da bir işaret vermiyor. Diğer rollerde bir sıkıntı yok neyseki…

Bu topraklar daha neler görecek bilinmez ama, şeytan, kurt adam derken alt edilen korku figürleri kervanına Drakula’da ekleniyor sonunda… Belden aşağı esprilerin gırla giden, son yarım saati de saçmalıklar festivali olan bir komediye ihtiyacınız varsa tam karşınızda…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template