Pes Et İzleme
Esas oğlanımızın lisesinin Amerikan Futbolu maçında pata küte giriştiği hulkvari siniriyle açılan ve o açılışın ardından derdini kısacık anlatan filmimiz dövüş filmi meraklılarının ağzını suyunu akıtmaya da tam o anda başlıyor. Geri kalan seyrici için ise durum vahim… Babasının ölümünden kendisini sorumlu tutan Jake’in olayla ilgili atılan laflar karşısında sinirden kızarması bir yana, annesi ve tenisçi kardeşiyle yeni bir şehire taşınıyorlar sürpriz olmayacağı gibi. Sinema adına, dövüş dünyası adına yeni bir şey yok elbette ama adından da anlaşılacağı gibi pes etmeyen bir esas oğlanımız var serde işte…
Yeni lisede hızlı başlangıç bir parti daveti derken fena pataklanıyor esas çocuk… Sonu benzemesin Tom Cruise’u andıran Sean Faris deli danalara dönüyor yediği dayaktan sonra. Ve kaçınılmaz son, Karate Kid’in modifiye hali olarak ilerlemeye başlıyor. Dayak yediği çocuğun sevgilisiyle yakınlaşması, dövüş meraklısı bir gençle kankalığa girmesi derken bir usta da buluyor kendine. Başlıyor hazırlıklar, ikilinin bir kez daha dövüşmesi için gerekli ortamı hazırlama uğraşıyla sünerek devam ediyor Asla Pes Etme…
Ara ara karakterlerini birazcık daha tanıtma uğraşına, birkaç yan öykü anlatma uğraşına da girse orda bırakan filmin senaryosuna imza atan Chris Hauty şu aralar ikinci filmin senaryosunu bitirmiş durumda. Yönetmen Jeff Wadlow ise üç kısa filmden sonra dandirik korku filmi Cry Wolf’tan sonra aradığı çıkışı bulmanın keyfiyle Point Break’in yeniden çevrimiyle uğraşıyor şu sıralar. Nedendir bilinmez ikinci filmi yönetmiyor. Hoş ikinci filmin sadece video piyasası için çekileceğini de eklemek lazım. Kadrosu da, yönetmeni de değişiyor haliyle…
Her dakikası klişelerle dolup taşan film, ağır çekimlerle harareti arttırdığı sahneler dışında pek bir şey sunmayanresmi geçitlerinin sonrasında izleyicisine mesaj üstüne mesajı da verip kendince olayı tamamlıyor işte… Ama türün izleyiceleri haricindekilere pes ettirmekte de pek usta. Kaburgalarına aldığı darbelerden sonra yarı sakat gencimiz ne olursa olsun pes etmiyor ve önüne çıkanı deviriyor işte daha ne olsun… Sizde pes etmeyin bolca dayak yeyin…
Başroldeki üç gencimize yarıyor film nihayetinde, yakaladıkları çıkışı iyi değerlendirirlerse tabii… İçlerinden taze çıtır sarışın Amber Heard’ın yolu yarıladığını söylemek mümkün. Sean Faris’de ufaktan ufaktan şöhretini arttırıyor… Filmin kötüsü Cam Gigandet ise hakkaten sinir tip yahu… Yolda görseniz dövülecek adam, hele filmin sonunda ele geçse varın siz düşünün… O da üzerine düşeni yapıp, peşpeşe filmlerde oynuyor süratle…
Heyhat, sinema böyle bir şey işte… Klişelerle dolu kötü bir filmden üç genç oyuncu aşama yapabiliyor… Yürümeye başladıkları şöhret yolunda pes edecekler mi onu bilmek zor…
Yorum Gönder