♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Mumyalar, pigmeler ve dev böcekler…



Herşey 1932 yılında başladı... Sinemanın eşsiz yüzü Boris Karloff ile ölümsüzleşen Mumya filmi bugün korku klasiği olarak sayılmasını borçlu olduğu makyajı ile ön plana çıkıyordu. Mısır’da kazı çalışması yapan İngiliz ekibinin bulduğu mumya ve yanında bulduğu kutu ile açılan film, her zamanki gibi macerasını meraklı birine borçlu olarak başlatıyordu. Meraklı yardımcının açtığı kutudaki parşömeni okuması İmhotep’i canlandırıp okuyan kişiyi feci bir ölüme sürüklüyordu. Thoth’un parşömeni ile başlayan mumya dirilişi 10 yıl sonrasına pas atar. İmhotep kendini Ardath Bey olarak tanıtarak Anck-es-en-Amon’un mezarını ekibe söyler ve bulunmasını sağlar. Bundan sonra da 3700 yıl öncesinin yarım kalmış aşkını devam ettirmeye çalışır. Bayan Grosvenor’un prensesin ruhu olduğunu görüp şaşıran izleyiciyi o dakikadan itibaren diken üstünde tutan film, Karloff’a yapılan yakın planlarla korkutmayı amaçlar. Parşömenle yaptığı büyü ile bulduğu aşkını finalde hazin bir şekilde kaybeden İmhotep ait olduğu diyara geri döner. Anck-es-en-amon’un finalde söyledikleri de ilginçtir. İmhotep’e olan aşkına rağmen kavuşmayı reddeder, sen ölüler diyarına aitsin, oysa ben gencim ve yaşamım der. Imhotep’in geçmişini ayrıntılı olarak gördüğümüzde her şeye Imhotep’in sebep olduğunu 3700 yıl öncesinden gelen bir kötü olduğunu da görürüz. 1931’de çektiği Bela Lugosi’li “Dracula” sonrası yönetmen Karl Freund’un en önemli iki filmi olarak da hafızalara kazınır.
Yıl 1959… Bu kez her karakterin ismi değişir ama filmin adı aynıdır. Korku sinemasının gelişimine büyük katkılar vermiş usta yönetmen Terence Fisher tarafından yönetilen film, yine bir kült ismi Christopher Lee’yi Mumya olarak karşımıza getirir. Hemde sürekli sargılı halde. Usta senarist Jimmy Sangster’in senaryosuna dayanan film, 1895 yılında Mısır’da açılan kutudan çıkan parşömenin sesli okunmasıyla yapar açılışını. “Yaşam Yazıtı” Mumya’yı diriltmiştir. Parşümenin bulunduğu kutuyu açan arkeolog Stephen Banning yaşadığı şok sonrası kendisini akıl hastanesinde bulur. Daha kolay anlaşılır olsa gerek bu kez Prensesin adı “Ananka” olmuştur. Ananka efsanesi oldukça ayrıntılı olarak anlatılır. Mumya’nın adı da “Kharis” olmuştur. 32’deki çevrimin aksine sürekli sargılı olarak gördüğümüz mumya, cinayetler işler. Uzun süre Mısırlı olarak geçen, ancak filmin sonunda adının Mehemet Akir olduğunu öğrendiğimiz kişi tarafından Ananka’nın mezarını açıp, tanrılarını rahatsız edenleri öldüren bir tetikçi olarak kullanılır. Saygı üzerine ilginç bir diyalog barındıran film, Tanrıların sonsuz huzurunu bozan insanların peşindeki Mumya Kharis’in enteresan bir şekilde saçlarını açtığında Ananka’ya benzeyen Isobel Banning sayesinde yok edilmesiyle sonuçlanır. Isobel’in kocasının boğmak üzere olan Mumya’ya, toplanmış saçlarını açtıktan sonra seslenmesi de enteresan bir ayrıntı olarak kalır.
Yıl 1999… 89’da giriştiği Yönetmenlikte çektiği 4 filme rağmen ses getirmeyen, dikkat çekmeyen Stephen Sommers kendi senaryosunu, kendi mumya’sını parlak sinema efektleri eşliğinde çeker. Görsel şölen halinde sunulan film, tüm türleri içinde barındıran yapısı ve temposuyla safkan eğlence vaadiyle izleyiciyi salonlara çağırır. Ses dalında Oscar adayı olan film, toplamda 18 adaylık ve 4 ödül ile başarısını da taçlandırır. 1923 Mısırında geçen film, ilk sahnelerinde Imoteph ve Anaksunamun hakkında bilgileri verir. Başrolde bu kez Hamunatra vardır.
Her gişe filmine gereken serseri kaşif Rick, sakar ve güzel bir arkeolog ile şapşal kardeşinden oluşan ana karakterin etrafına dönen öykü, kimi sahneleriyle de akıllarda yer eder. Örneğin çöldeki kumların uçuşup ımoteph’in yüzünün şeklini alması, küçük böceklerin saldırısı gibi sahneler klasik olur. Hamunaptra’ya giden üçlü ile birlikte rakip grup araştırmacı Amerikalılar açılmaması gereken kutuyu açınca Imoteph yaşama döner. Eğlencelik sahneler, mumyalarla savaş sahneleri ve aralara serpiştirilen esprilerle önceki iki Mumya filminin havasından çok farklı olan film, sadece hikayenin ana hatlarını kullanmakla yetinir. Brendan Fraser’ı sinema dünyasına yepyeni bir aksiyon yıldızı olarak sunan, Rachel Weisz’i ise sanat filmlerinden gişe filmlerine transfer eden film, halen birçok sinema tutkununun arşivlerinin zevkle izlenen parçası…
Yıl 2001… Oyuncu kadrosu ve yönetmeniyle tüm ekibiyle Mumya geri döner. “Mumya Geri Dönüyor” başarılı gişe filmlerinin devamı kuralına katılır. Senaryosu da kendisine ait filmiyle Stephen Sommers da görkemli bir şekilde ismini duyurmuştur artık. Tür kırması konusundaki başarısını daha sonra “Van Helsing”de gösteren Sommers aynı başarıya imza atar bu kez. Üstelik daha sonra kendi öyküsü filme konu olacak Akrep Kral’ı da yaratarak.
İlk maceradan 10 yıl sonra 1933’de geçen film, adet olduğu üzere bu kez Akrep Kral’ın öyküsünü anlatarak başlar. Akrep Kral adıyla bilinen savaşçı dünyayı ele geçirmek için ordusuyla sefere çıkmış, Anubis’le anlaşarak, ordusunu yönetmiş bir efsanedir. MÖ 3067’de yaşanan olay açılan bir sandık ve içinden çıkan bileklik sayesinde tekrarlanır. Bu kez kötünün yardımcıları da vardır. Hedef yine Hamunaptra’dır ama kısa süre içinde “Ahm Shere” vadisi öykünün sonuçlanacağı yer olur. Akrep Kral’ı öldüren Anubis’in ordusunu yönetme gücüne sahip olacak bu güçle dünyayı yönetebilecektir.
İlk çevrilen iki Mumya filmine daha fazla gönderme de bulunan Mumya Dönüyor, ayrıca ilk filme de göndermeler yapar. 1932 tarihli Mumya’da Imoteph’in insan suretinde kendini tanıttığı isim olan “Ardath Bey” koruycuların liderine verilen isim olur. Anaksunamun’un reenkarne oluşu, yapılan ayinle hayata dönüşü, Evelyn’in de Nefertiti’nin reenkarnesi olması bu göndermelerdendir.
Sommers ilk filmde Evelyn’in ilk sahnesinde kütüphaneyi talan etmesine benzer şekilde bu kez oğlu Alex’in sütunları devirmesi, kritik anda kitaptaki son şeklin çıkarılamaması gibi sahnelerle de iki film arasında benzer sahneler kullanır. İlk filmdeki “Beni” karakteri gitmiş benzer şekilde Izzy karakteri gelmiştir. Ayrıca ilk filmde uçağın yerini de bu kez “Define Gezegeni” filmlerinden gelmişçesine Zeplin almıştır.
Uzun otobüs sahnesi başta olmak üzere, Am Shere’deki çatışma sahneleri, Rick’in Alex’i gün doğmadan piramite yetiştirme sahnesi gibi sahnelerde filmin zirve anları olur. Finalde ortaya çıkan Akrep Kral çok fazla gerçeklik taşımasa, fazla bilgisayar efekti gibi kalsa da sevilir.
Ölümsüz aşk konusunda da minik bir dokunuş yaşanır. Evelyn Anaksunamun tarafından öldürülür ama kitap sayesinde hayata döndürülür. Akrep Kral öldükten sonra hem Rick, hem de Imoteph kurtarılmayı beklerken, tüm tehlikeleri göze alan ve sevgilisini kurtaran beklenildiği gibi Anaksunamun değil Evelyn olur. Anaksunamun olay yerinden kaçıp böceklere yem olurken, Imoteph de yaşadığı şok ve üzüntüyle kendisini boşluğa bırakır…
Yıl 2002… Mumya Dönüyor filminde gördüğü yoğun ilgi ile Akrep Kral kendi filmi ile dönüş yapar. Mumya 3 adıyla anılan ama seri ile sadece akraba sayılabilecek film şimdilerde “The Rock” adını artık kullanmayacağını açıklayan Dwayne Johnson Akrep Kral ile sağlam bir çıkış da yapmış olur.
2 Mumya filminden farklı olarak çölde geçen aksiyon diye adlandırılabilecek film, büyücü Cassandra ile işbirliği yapan adaletsiz ve yenilmez hükümdar Memnon’u devirme planlarını anlatıyor. Mathayus’un suikastçı ırktan gelen bir akatlı’dan Akrep Kral’a dönüşümünü anlattığı beklentisine cevap veremeyen film, sadece kral olduğu anda finalini yaparak beklentileri de boşa çıkaran, sürekli tekrar ettiği “Kaderimizi biz biliriz” mesajı ile çocuklara da hitap eden bir yapım olarak kalır. Sommers’in senaryosu dışında pek akrabalık bağları olmayan filmde hırsız karakteri, mathayus’un devesi ile yakınlığı dışında eğlendirici anlara da tanık olunmaz. Birde Geleceğe Dönüş filminden gelmiş gibi duran bir kaşif vardır ki o da evlere şenliktir.
“Maske” filminin yönetmeni Chuck Russel görevini yapmış görünse de iki Mumya filminden çok uzakta yer bulan Akrep Kral seriye ancak buçuk olarak eklenebilir. Hem de devam filmi yapılma umudu hala korunan film olmaya devam ederek…
Yıl 2008…“The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor” “Mumya: Ejder İmparatoru’nun Mezarı” adıyla Mumya bir kez daha beyazperdede fırtınalar estirmeye geliyor.
İlk iki “Mummy” filminin yönetmeni Stephen Sommers, Kasım 2001’de yaptığı açıklamada, üçüncü bir filmden söz ederken, “Bu konuda çok büyük talep var. Ancak ilk ikisinden çok daha büyük ve çok daha iyi bir film yapmanın yolunu bulabildiğimiz takdirde yaparız” demişti. Ama 3 yıl sonra üçüncü Mumya filmini yapmak için gerekli enerjinin kendisinde bulunup bulunmadığına dair kuşkuları olduğunu söylemişti.
Aralık 2005’te Alfred Gough ve Miles Millar tarafından deneme niteliğinde bir senaryo taslağı yazıldı. Bu senaryoda, lanetlenen ordusuyla birlikte dünyayı ele geçirmek için 1940 yılında harekete geçen Çinli mumyanın öyküsü vardı.
Üçüncü filmle ilgili resmi açıklama ilk olarak Mart 2006’da oyuncu Oded Fehr’den geldi. Fehr, yaptığı açıklamada, Stephen Sommers ile yaptığı görüşmeden söz ederek, üçüncü filmin geliştirilme aşamasında olduğunu ve senaryosunun yazıldığını öğrendiğini söyledi.
Aynı yılın Eylül ayında Universal Pictures tarafından Joe Johnston’a yönetmenlik teklifi götürüldüğü, çekimlerin startının 2007 başlarında verileceği açıklandı. Ocak 2007’de yönetmen değişti. Universal yetkilileri, 2008 yılında gösterime girecek üçüncü “Mummy”nin yönetmenliği için Rob Cohen’le görüşmelere başlayarak her şeyi başlatmış oldular.
Üçüncü Mumya filmi ilk etapta künyesindeki farklılıklara göze çarpıyor. Senarist, Yönetmen ve Oyuncu değişiklikleri hemen göze çarpıyor.
Senaryo bu kez Sommers’a ait değil. Miles Miller ve Alfred Gough 32 tarihli Mumya ile 99 tarihli Mumya’yı anarak yine öze bağlı kalacaklarını gösteriyorlar. Senarist ikili Ölümcül Silah 4, Örümcek Adam 2 ile devam filmi, Smallville ile de kaynağa bağlılık konusunda sorun yaşayacağa benzemiyor.
Yönetmen Rob Cohen ise rüştünü “Dragonheart” ile ispatlamış ve özellikle “Hızlı ve Öfkeli” ile “XXX” gibi son dönem aksiyon filmlerinin gözde ismi olarak serinin ruhuna oldukça uygun biri olarak göze çarpıyor. Filmin daha fazla aksiyon sahnesi içermesi sürpriz olmayacak gibi.
Brendan Fraser Rick O’Connel olmaya devam ederken, ilk iki filmde Evelyn O’Connel rolünü canlandıran oyuncu Rachel Weisz’in yerini Maria Bello dolduruyor. (Weisz’in rolü reddetme sebebinin, Peter Jackson’ın yöneteceği “Lovely Bones-Cennetimden Bakarken” filmi olduğunu belirtelim.) Bello özellikle “Şiddetin Tarihçesi” filmindeki rolü ile birçok ödül alarak dikkatleri çekmiş bir isim. İkinci filmde tanıştığımız Alex artık 20 yaşında, dizilerle çıkış arayan Luke Ford geniş çaplı ilk büyük rolünü üstlenmiş oluyor böylece. İki de yeni isim katılıyor ekibe. Jet Li ve Michelle Yeoh… İki oyuncunun ekibe katılması gözlerimizi doğuya çevireceğimizin göstergesi oluyor. Bu kez Uzakdoğu imparatorunun hikayesini anlatacak bir Mumya çıkacak karşımıza.
175 milyon dolar bütçeli Mumya 3, toplamda 848 milyon dolar hasılat elde etmiş iki filmin ardından elbetteki gişe canavarı ünvanıyla tüm dünyada aynı gün gösterime girerek büyük beklenti uyandırıyor.
1 Ağustos’ta dünyayla aynı anda gösterime girecek üçüncü Mumya, bakalım Sommers’ın öngördüğü gibi ilk ikisinden çok daha büyük ve daha iyi olup alkış mı alacak yoksa başarısız devam filmleri listesine eklenip hüsran mı yaratacak… Bekleyip göreceğiz…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template